Haftalık Basın Özeti 31 Aralık 2016 - 6 Ocak 2017 (10-17 Dey 1395)

Haftalık Basın Özeti 31 Aralık 2016 - 6 Ocak 2017 (10-17 Dey 1395)
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Dışişleri Bakanlığı Suriye’ye Yeni Büyükelçi Atadı

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İran’ın Şam Büyükelçiliğine Cevad Turkabadi’nin atanacağı bildirildi. Eski Büyükelçi Muhammed Rıza Rauf'un 5 yıllık görev süresinin sona ermesiyle yeni görevi Turkabadi üstlenecek. Turkabadi, Şam Büyükelçiliği görevinden önce sırasıyla Kuveyt, Bahreyn, Nijerya ve Sudan’da görev yaptı. Ayrıca, İran Dışişleri Bakanlığında Kuzey ve Batı Afrika masasının başkanlığını yürüttü.

İran Dışişleri Sözcüsünden Hac Açıklaması

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada İran dahil olmak üzere 80 ülkenin yetkililerini 2017 Hac görüşmeleri için Riyad’a davet ettiğini söyledi. Ancak, İran Dışişleri Bakanı Sözcüsü Behram Kasimi verdiği günlük brifingde Suudi Arabistan’dan böyle bir davetin gelmediğini açıkladı. Kasimi, İran’ın Hac politikasının değişmediğini dile getirdi.

Nükleer Anlaşma Öncesi İran’a Aktarılan Paralar

Wall Street Journal’ın, bir üst düzey yetkilinin açıklamasına dayandırdığı haberde, İran’ın 2013’ten bu yana nakit ve altın olmak üzere 10 milyar dolar aldığı iddia edildi. Habere göre, İran ve Batı arasında nükleer anlaşma öncesinde yapılan bu ödemeler gemilerle İran’a sevk edildi. Tahran yönetiminin Ocak 2014 -Temmuz 2015 arası P5+1 devletlerinin onayı dahilinde, aylık 700 milyon dolar olmak üzere toplamda 11.9 milyar dolar ve nihai anlaşma sonrası 1.4 milyar dolar aldığı belirtildi.

Irak Eski Başbakanının İran Ziyareti

Irak Eski başbakanı Nuri El Maliki Irak’taki gelişmeleri değerlendirmek üzere Tahran’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Maliki, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Dini Rehber Hamenei’in Dış Politika Danışmanı Ali Ekber Velayeti ile görüştü. Maliki yaptığı açıklamada, Tahran ziyaretinin amacının Bağdat ve Tahran arasındaki bağları güçlendirmek olduğunun altını çizdi. Maliki ayrıca Irak Kürt Yönetimini, Suudi Arabistan’ı ve İsrail’i bölgedeki teröre ve istikrarsızlığa sebep olmakla suçladı.

İran-Türkiye Ticaretinde Artış İçin Yeni Adımlar

İran Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı Muhammed Rıza Nimetzade ve beraberindeki heyet 3 Ocak Salı günü Ankara’ya geldi. Nimetzade ve beraberindeki heyet çarşamba günü Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Türk işadamları heyeti ile görüşmeler yaptı. Bakanlar düzeyindeki görüşmelerde; tercihli ticaret anlaşmasının kapsamının genişletilmesi ve İran ve Türkiye’nin kendi para birimleri ile ticaret yapması konuları görüşüldü. İki ülke arasında 2014 yılında imzalanan ve 1 Ocak 2015 yılında yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması ile her iki taraf toplamda 265 mal/ürün (İran tarafı 125 adet Türk mal/ürününü ve Türk tarafı ise 140 adet İran mal/ürünü) için uygulanan gümrük vergilerini aşağı çekmişti.  Bu hafta yapılan görüşmelerde Tercihli Ticaret Anlaşmasının kapsamının genişletilmesi (30 ila 40 adet ürünün ilavesi) ele alındı. Riyal ve TL bazında ticaret konusunda iki ülkenin merkez bankalarının teknik detayları çalışması kararlaştırıldı.

Dünya Bankası İran’ın Gelecek 3 Yıllık Büyüme Beklentisini Açıkladı

Dünya Bankasının Ocak ayının ilk haftasında yayımladığı bir analize göre İran 2016-2018 yılları arasındaki 3 yıllık dönemde ortalama yıllık büyüme hızı tahmini %4,5 düzeyinde. 2016 yılı İran’ın büyüme hızı yaklaşık %4,3 düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Ancak %4,3’lük performans Nükleer Anlaşma sonrası için yapılan %8,5’lik iyimser beklentilerin son derece gerisinde. 2016 yılındaki büyüme dinamikleri incelendiğinde, büyümenin büyük bir bölümünün petrol gelirlerinde meydana gelen artıştan kaynaklandığı gözlemleniyor. Oysaki sağlıklı büyüme için yatırım ve verim artışı gerekiyor. 2016 yılı geçiş dönemi olarak kabul edilebilir ve dolayısıyla yatırım ve verimlilik konularında çıta bir miktar aşağı çekilebilir. Dünya Bankası 2017 ve 2018 yılında İran ekonomisinin büyüme alanında sıçrama yapması için yatırıma ve özellikle de yabancı yatırıma ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. İran’da birçok yapısal sorun mevcut ve bu sorunların çözümlenmesi yapısal reformları gerektiriyor. Dünya Bankası İran ekonomisinin orta vadede istenilen rotaya girebilmesi için yapısal reformlar yapmak zorunda olduğunu dile getiriyor

İlk 9 Ayda Araç Üretimi %40 Artış Gösterdi

İran takviminin ilk 9 ayında İran’da motorlu taşıt üretiminin %40 artış gösterdiği gözlemlendi. İlk 9 aylık dönemde İran’da üretilen taşıt sayısı 882 bin olarak gerçekleşti ki bu sayı bir önceki yılın aynı dönemine göre %40’lık artışa tekabül ediyor. Araçların alt sınıflandırması da şu şekilde: Pikap kamyonet (58,2014 adet), ağır araç (8,216), otobüs (712), minibüs (503) ve geriye kalan 800 binden fazla araç binek otomobil kapsamında. Kasım ayında üretim artış hızındaki gelişme daha belirgin. Kasım ayında yaklaşık 130 bin adet binek otomobil üretildi ve bu sayı bir önceki yılın Kasım ayına göre %68’lik bir artış demek. Binek otomobil sekmeninde piyasa iki araç tarafından domine ediliyor:  SAIPA firmasının üretimi olan Pride ve İran Khodro firmasınca üretilen Peugeot 405. Araç satışındaki artış İran’da Nükleer Anlaşma sonrasında iç tüketimde artış olduğunu gösteriyor.

Anayasa Koruyucular Konseyinden Kadın Cumhurbaşkanı Adaylarına İlişkin Açıklama

31 Aralık Cumartesi günü basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Anayasa Koruyucular Konseyi Sözcüsü Abbas Ali Kedhudayi, Mayıs ayında gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı seçiminde kadın adaylara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kadınların cumhurbaşkanlığı için adaylık başvurusunda bulunabileceklerini belirten Kedhudayî ancak seçim kanununda geçen ‘Siyaset Adamı’ kavramının kadınları kapsayıp kapsamadığına ilişkin Koruyucular Konseyinin henüz nihai bir karara varmadığını söyledi. İran’da anayasa maddelerinin şerhi ve yorumu Anayasa Koruyucular Konseyinin yetkisindedir.

"Dini Azınlıklar Siyasi İşlerden Uzak Durmalıdır"

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Etnik ve Dini Azınlıklardan Sorumlu Özel Temsilcisi Huccetü’l-İslam Ali Yunusi, dini azınlıkların siyasallaşmaktan sakınmalarının daha iyi olacağını belirtti. Yunusi azınlıkları savunmanın milli bir görev olduğunu ifade ederek bu grupların da toplumsal hayata aktif bir şekilde katılmaları gerektiğine dikkat çekti. Yunusi ayrıca Ermenilerin İran kültürünün ayrılmaz bir parçası ve İran’ın siyasi-kültürel tarihinde en etkili unsurlardan birisi olduğunu da sözlerine ekledi.

“Ülkenin Doğusunda Kimlik Kartı Bulunmayan On Binlerce İnsan Var”

Horasan-ı Rezevi eyaletine bağlı Türbet-i Câm şehrinin Milletvekili Rahimi Cihan Abadi 31 Aralık Cumartesi günü meclis açık oturumunda gerçekleştirdiği konuşmada ülkenin doğusunda yaşanan sorunları gündeme getirdi. Genel anlamda İran’ın doğu bölgelerinde özellikle de Sistan ve Beluçistan, Horasan-ı Rezevi ve Güney Horasan’da on binlerce kişinin kimlik kartına sahip olmadığını belirten Cihan Abadi, durumu İçişleri Bakanı ve Nüfus Müdürüne sözlü olarak aktardığını söyledi. Bu konuda sert açıklamalar yapan Cihan Abadi, eğer söz konusu insanlar İran vatandaşı ise kimliklerinin verilmesi gerektiğini belirtti.

İran Başsavcısı: “Her Yerde Rüşvet Var”

İran Başsavcısı Muhammed Cafer Muntazari gazetecilerle yaptığı basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Muntazari savcılık olarak maddi imkanların yetersizliği ve insan gücü eksikliklerden dolayı görevlerini tam olarak icra edemediklerini ancak geçtiğimiz hafta kabul edilen ve ekonomik alanda yenilikler içeren Altıncı Kalkınma Programı Yasa Tasarısının kendilerine sunacağı olanaklarla ülkedeki bazı sorunları çözmeyi ve halkın taleplerine cevap vermeyi ümit ettiğini belirtti. Ülkede az veya çok her alanda rüşvetin olduğunu ve bunu kimsenin inkar edemeyeceğini belirten Muntazari, kamu ve özel sektörde bunun en aza indirilmesi ve yargının da bunlarla mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.  Son zamanlarda gündeme gelen yolsuzluklar dikkate alındığında, Başsavcının da ifade ettiği gibi bütün sistem yolsuzluklara bulaşmış olduğundan karşılıklı birbirini suçlayacak pozisyonda olan temiz kurum kalmamıştır.

Haşimi Rafsancani: “Anayasayı Revize Etmenin Zamanı Gelmiştir”

Düzenin Maslahatını Belirleme Konseyi Başkanı ve İran’ın Dördüncü Cumhurbaşkanı Ayetullah Haşimi Rafsancani, Ayetullah Musevi Erdebili’nin ölümünün kırkıncı gününde düzenlenen anma töreninde açıklamalarda bulundu. Musevi Erdebili’nin İslam Devriminde ve sonrasında önemli roller oynadığını belirten Rafsancani, 1979 yılında hukukçuların özenle hazırlayarak Devrim Konseyine sunduğu anayasa metnini yürürlüğe sokmanın o dönem kendileri için zor bir iş olduğuna ve o süreçte Musevi Erdebili’nin çok önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. Rafsancani anayasanın, yapıldığı dönem için çok iyi bir metin olduğunu ancak zamanla dünyadaki bütün anayasaların değiştiğini ve kendilerinin de benzer bir değişikliğe gitmeleri gerektiğini vurguladı. Geçen hafta Devrim Rehberinden aldığı onayla on yılda bir gözden geçirilen Düzenin Genel Politikalarının güncellemesine başlamış olan Rafsancani, bu vesileyle anayasada reform zamanının da geldiğinin sinyallerini vermektedir. 

Hasan Ruhani: “Barış Müzakereleri Şam’ın Suriye’nin Tamamı Üzerindeki Egemenliği Esas Alınarak Yürütülmelidir”

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 31 Aralık Cumartesi günü Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile bir görüşme gerçekleştirdi. İran’ın, savunma sahasında ve çeşitli siyasi alanlarda her zaman Suriye’nin yanında durduğunu ve bundan sonra da bu tavrını sürdüreceğini belirten Ruhani, barış müzakerelerinin ekseninin Şam’ın ülkenin tamamı üzerindeki egemenliği olması gerektiğini söyledi. Suriye’nin yeniden güven ve istikrara kavuşması gerektiğine dikkat çeken İran Cumhurbaşkanı, İran, Rusya ve Suriye’nin birlikte uyumlu hareket ederek gelecek planlamasında başarılı olabileceğini ifade etti.

Siyasi Tutukluların Açlık Grevi

1 Ocak 2017 Pazar günü sivil toplum aktivistleri ve bazı vatandaşlar çeşitli nedenlerle içeri alınan siyasi tutuklulardan Areş Sadıgi, Muhammet Ali Tahiri ve Ali Şeriati’nin açlık grevine destek vermek amacıyla başkent Tahran’daki Evin Hapishanesinin önünde toplanmak istemeleri İran makamlarının vetosuyla karşılaştı. Siyasi tutuklulardan Sadıgi’nin 71, Şeriati’nin ise 62 gündür açlık grevinde olduğu bildirildi. Sadıgi’nin eşi Gülroh İbrahimi’nin tutuklanmasından dolayı açlık grevine başlamıştı.  Hükümetten gösteri izni çıkmamasına rağmen yüzlerce kişi Tahran’daki Ev Hapishanesinin önünde toplandı ancak polis göstericileri güç kullanarak dağıttı.

İran’ın Güneyinde Petrol Boru Hattı Patlatıldı

“Ahvaz Özgürlükçü Arap Hareketi” 3 Ocak Çarşamba günü web sitesinde yaptığı açıklamada İran’ın güney eyaleti Huzistan’ın Omidiye şehrinde ve Buşehr eyaletindeki Deylem bölgesinde iki petrol boru hattının kendileri tarafından patlatıldığını öne sürdü. Yapılan açıklamada söz konusu örgütün kolu olan ‘Şehit Muhyiddin el-Nasır’ tugaylarının eş zamanlı olarak bu iki petrol boru hattına operasyon düzenlediği ve boru hatlarında ağır hasarlar meydana geldiği belirtildi.

Muhafazakar Milletvekillerinden Ruhani’ye Mektup

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Özel Yardımcısı olan kardeşi Hüseyin Feridun birkaç aydır muhafazakar milletvekilleri tarafından yolsuzluk yapmakla suçlanmakta. Muhafazakar milletvekilleri son olarak Ruhani’ye konuya ilişkin bir mektup yazdılar. 46 vekilin imzası bulunan mektupta Cumhurbaşkanından adli makamlara kardeşi hakkında şikayette bulunması ve ‘yolsuzluk’ suçlamalarının incelenmesi istendi. Mektup 4 Ocak Çarşamba günü Meclis Başkanlık Divanı üyesi Ekber Rencberzade tarafından mecliste okundu. Mektubun Yargı ve Hükümet arasındaki krizin tırmandığı bu günlerde yazılmış olması ise dikkat çekti.

Hükümet ve Yargı Arasındaki Kriz Büyüyor

Hükümet ve Yargı Başkanı arasında Babek Zencani dosyası üzerinden karşılıklı suçlamalar hafta boyunca devam etti. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, olayın siyasi bağlantılarının ortaya çıkarılmadan idam hükmünün verilmiş olmasının bir anlam ifade etmediğini ve Zencani’nin tek başına bu kadar serveti ele geçirip yönlendirmesinin mümkün olmadığını öne sürdü. Buna karşılık Yargı Başkanı Sadık Laricani de hükümetin üzerine düşen görevi yerine getirmediğini, Zencani’nin yurtdışındaki bağlantılarının çözümünde gerekli katkıyı sunmadığını savundu ve Zencani’nin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarında Ruhani’ye yardım sağladığı iddiasını ortaya attı. Ayrıca Laricani, hükümetten cumhurbaşkanlığının bütün harcamalarını şeffaflık adına kamuoyu ile paylaşmasını istedi. Buna cevap olarak Hasan Ruhani hükümetin tüm gelir ve giderlerini kamuoyuyla paylaşmaya hazır olduğunu ve yargıdan da kendi hesaplarını açıklamasını beklediğini söyledi.

İran’da Bekar Kızlar Bile Aile Reisi Sorumluğunu Yüklenmek Zorundadır

İran Refah Kurumu Sosyal İşler Yardımcısı Habibullah Mesudî Ferid, aile reisi sorumluğu taşıyan 2,5 milyondan fazla kadının %5.5'ine tekabül eden 137.500 kişisinin bugüne kadar hiç evlenmemiş bekar kızlardan oluştuğunu açıkladı. Bu kızlar ya tek başlarına yaşamaktalar veya yaşlı anne ve babalarının ya da kendisinden küçük erkek ve kız kardeşlerini bakımını üstlenerek aile reisliği sorumluğunu yerine getirmektedirler. Son istatistiklere göre İran toplumunda 2,5 milyondan fazla aile reisi olarak sosyal sorumluluk yüklenen kadınların %71’nin kocalarının vefatından dolayı bu görevi üstlendikleri anlaşılmaktadır. Aile reisi olarak sosyal sorumluluk yüklenen kadınların yaklaşık %10 ila 11’i boşanma sebebiyle, diğer %10 ila 11’lik dilimde bulunan kadınlar ise evli olmakla birlikte eşleri çalışamadığından, maluliyet sebebiyle veya uzun süreli cezaevinde tutuklu bulunduğundan ya da uyuşturucu bağımlısı olduğundan dolayı aile reisi görevinde bulunmaktadırlar. İran’da aile reisi görevi ve sorumluluğu alan kadınlar, sosyal problemlerin bir parçası sayılmaktadırlar. İran’da aile reisi olan kadınların sayısının artması, olumsuz yönde önem arz etmekte ve daha önce iki kişinin yaptığı işi şimdi tek kişi olarak yapmaya zorlandıkları görülmektedir. Yıldan yıla bu kadınların sayısında artış görülmekte ve bu artışın en önemli sebebi kocalarının ölmüş olması gibi gözükse de asıl sebebin boşanmalardaki artışın olduğu anlaşılmaktadır. En büyük sosyal problem ise çocuklarının eğitimine daha az zaman ayırmaları veya çocuklarını da beraberlerinde sokağa taşımaları ya da çocukların çeşitli sosyal problemlerden etkilenmeleridir. Bu sosyal problemlerin etkisini azaltmak için ya bu insanların ev işleri düzenli olmalı ya da kısa süreli çalışmalılar ve fakat getirisi çok olan bir işleri olması gerekmektedir.

DAEŞ: Erdoğan, Atatürkperest’tir.

İran’da yayınlanan Ebtekarnews gazetesi, Ray el-Yevm gazetesinin haberine dayanarak Daeş’e bağlı bir haber ajansının yeni bir video yayınlayıp Türkiye’yi ve cumhurbaşkanını şiddetle eleştirdiğini ve Erdoğan’ı tehdit ettiğini duyurdu. Ray el-Yevm gazetesinin haberine göre, Daeş’e bağlı haber ajansının bu filminde Rusya ve İran’la iş birliği yaparak Halep’in teslimi konusunda Türkiye’nin etkisi eleştirilmektedir. Daeş, ayrıca Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün tagutu olarak göstermekte ve tehdit etmektedir. Daeş terör örgütü, en sonuncusu İstanbul’da olmak üzere Türkiye’de birkaç saldırı gerçekleştirmiştir. 15 dakikalık bu filmde Daeş, Şam Fethi Cephesi'nin lideri ve el-Nusra Cephesi'nin de kurucusu olan Suriyeli Ebu Muhammed el-Cevlani’yi hain ve batının paralı uşağı olarak tanıtıyor. İran basını ise Erdoğan’ı hem Daeş taraftarı göstermekte hem de Daeş’in yayınladığı bir film üzerinden Erdoğan’ı Atatürkperest olarak duyurarak tutarsızlık örneği sergilemekte ve çifte standartlı algı yönetmektedir.

"İran’da Hiçbir Ürün Organik Değildir"

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Örgütü İran Müşaviri Azizullah Kemalzade, tarımsal üretimde başlangıcından sonuna kadar tüm aşamalarda kimyasal madde ve kimyasal gübre kullanıldığından dolayı organik ürün adına İran’da hiçbir ürün üretilmemektedir, dedi. İthal edilen ürünlerin de üzerindeki markaların ve reklamların zıddına bazı problemlerinin olması ve dolayısıyla organik sayılmaması mümkündür. İranlı uzmanlar, sağlıksız gıda kullanımından dolayı İran’da %25 oranında kısa boyluluğa, %14 oranında beden zayıflığına, %5 ila 9 oranında diş hastalıklarına, %35 oranında obeziteye, bağışıklık sisteminin zayıflaması veya çökmesi nedeniyle bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin artmasına sebep olduğunu ve İran’da insanların %15’inde karaciğer yağlanması bulunduğunu belirtmektedirler. Bunun fazla olmasının sebebi ise, insanların alkol ve sigara kullanmaları, yağlı ve kızartılmış yemeklerden sakınmamaları, fast food alışkanlıklarının artması, aşırı tuzlu ve şekerli gıdaların tüketilmesi, makarna, hurma, bal ve kırmızı et tüketiminin azalması olarak görülmektedir. Ayrıca uzmanlar, İran’da sağlıksız gıda tüketmenin kemik erimesi vakalarının artmasına, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin daha da çoğalmasına sebep olduğunu söylüyorlar. İranlı yetkilerin açıklamasından İran’da sağlıklı beslenme ve insan sağlığı için gerekli olan gıda güvenliğinin olmadığı, halkın seçimine ve istifadesine istenilen ve gerekli düzeyde gıda ürünlerinin adil ve sınırsız olarak sunulmadığı ve insanların sağlıklı gıda ürünü alma gücünün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında İran’da gıda üreticilerinin ve sorumlularının sağlıklı gıda üretimi konusunda gerekli ilgi ve duyarlılığı göstermediklerinden dolayı gıda ürünleri ile ilgili asılsız olarak yapılan haberlerin ve duyuruların toplumda infiale sebep olduğu görülmektedir. Bunu önlemek için tarımsal ürünlerin temiz çevrede yetiştirilmesi ve ürünün yetiştirilmesi aşamasında tarımsal ilaçlardan ve kimyasal gübrelerden olabildiğince az yararlanılması gerekmektedir.

İran’ın Fransa’da Şia Kaygısı

Camiatu’l-Mustafa Eğitim Kurumu Yetkilisi Hüccetü’l-İslam Ali Abbasi, 03 Ocak 2017 günü Fransa’da Ayetullah Mekarim-i Şirazi ile yaptığı görüşmede, Fransa’da 2240 tane camii bulunmasına rağmen, içlerinde hiçbirinin Şia camisi olmadığını, Camiatu’l-Mustafa Eğitim Kurumunun dünyanın 65 yerinde öğretim merkezinin bulunduğunu ve bunların çoğunda İslam Araştırmalar Bölümünde Yüksek Lisans seviyesine kadar öğretim yapıldığını söyledi. Ayrıca Paris’teki Camiatu’l-Mustafa Eğitim Merkezinin 4 katlı 27 bin m2 alanının olduğunu belirtti.  Ali Abbasi, Avrupa’da Norveç, Danimarka ve İngiltere gibi ülkelerde faal olduklarını, Paris’te de Camiatu’l-Mustafa Eğitim Merkezinde çeşitli kurslarla faaliyet içinde bulunduklarını sözlerine ilave etti. Paris’te Şia’ya ait birkaç dini mekanın bulunduğunun ve bunun en büyüğünün Hermun Doktor Bastani adını taşıdığını ve burada Ususl-u Akaid kitabının ilk Şia kitabı olarak Fransızcaya tercüme edildiğini açıkladı. Fransa’da çok sayıda Müslüman göçmenin ve İslam Merkezi’nin bulunduğuna ve son yıllarda bu merkezlerin Selefilere bağlanmasından dolayı Vahhabi akımının koruyuculuğunu yapan Selefilerin kontrolüne geçtiğini dile getirdi.  Hüccetü’l-İslam Ali Abbasi, tüm Sünnileri ve Fransa’daki Sünni camilerini ve İslam Merkezlerini Selefi veya Vahhabi olarak yansıtmaya çalışmakta ve Avrupa’da İslam Dini adına olumsuz yeni bir algı operasyonu oluşturmaktadır.