Traktör Sazi ve İran’da Siyasallaşan Tribünler

Traktör Sazi ve İran’da Siyasallaşan Tribünler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Simon Kuper’in Football Against the Enemy kitabını dilimize önemli bir tercümanlık başarısıyla Futbol Asla Futbol Değildir şeklinde çeviren Sinan Gürtunca önemli bir olguya işaret etmiştir. Gerek endüstrileşmesiyle gerekse de spor dışı bazı duyguları yansıtan önemli bir alana dönüşmesiyle futbol artık çok yönlü bir ‘olaydır’. Kaldı ki, dünya futbolundaki belli başlı rekabetlerin bazılarının temelinde de sporu aşan ihtilaflar yatmaktadır. Bunun en iyi bilinen örneklerinden birisi, İspanya’da kraliyet yanlısı Real Madrid ile Katalan kimliğinin önemli temsilcisi Barcelona arasındaki "El Clásico" rekabetidir. Arjantin'de işçi sınıfının takımı Boca Juniors ile zenginlerin kulübü olarak bilinen River Plate rekabeti, İskoçya’da Protestan Glasgow Rangers ile Katoliklerin takımı Celtic arasındaki rekabet ya da İngiltere’de işçi sınıfı takımı olarak bilinen Liverpool ile kraliyetçi Everton takımı arasındaki çekişme da futbolun bu yönüne verilebilecek birçok örnekten yalnızca birkaç tanesidir.

Ortadoğu’da futbolun eğlence dünyasına girişi büyük oranda 20. yy başlarına tesadüf eder ve 1920’lerin başlarından itibaren İran ve Mısır gibi ülkelerde futbol federasyonları kurulur. Ortadoğu’da ideolojik ayrışmalara dayalı bir spor kültürü bulunmamaktadır. Buna yaklaşması en muhtemel senaryo olan İsrail takımlarının İran, Mısır, Ürdün ya da Suriye takımları ile arasında olası bir rekabet oluşması İsrail Avrupa kategorisinde yarıştığı için söz konusu olmamıştır. Hatta İsrail devleti, 1954 yılında Asya Futbol Konfederasyonunda (AFK) yer alınca Asya’daki Müslüman devletler buna sert tepki göstermişti. 1964 yılında ise İsrail, katılımcı 16 ülkeden 11’inin turnuvadan çekilmesiyle yalnızca Hindistan, Güney Kore ve Hong Kong’u yenerek garip bir AFK kupası bile kazanmıştır. 1991 yılında ise İsrail’in UEFA üyesi olmasıyla Ortadoğu’daki gerginlik en azından futbola sirayet etmemiş oldu. İran’da ilk olarak 1907 yılında Tahran’daki Britanya Büyükelçisi Cecil Spring Rice; İngiliz Elçiliği, İran Bankası ve Hint-Avrupa Telgraf Şirketi arasında üçlü bir futbol turnuvası düzenler. Takip eden yıllarda futbol, İran’da en yaygın spor dallarından birisi haline gelir. Hâlihazırda, İran’da Persepolis, Sepahan ve İstiklal gibi önemli futbol kulüpleri bulunmakta ve bunlar gerek kendi liglerinde gerekse de uluslararası turnuvalarda önemli başarılar elde etmektedir. Ne var ki İran Liginin en dikkat çekici takımlarından bir tanesi Tebriz’deki Traktör Sazi Futbol Kulübüdür. 1970 yılında kurulan kulüp 2008-2009 sezonunun sonunda İran Süper Ligine yükselir. İran Traktör Üretme Şirketinin sahibi olduğu Traktör Sazi takımının ligde sergilediği yükselen grafik zamanla onu futbol sınırlarının hayli dışında bir yere taşır ve taraftarlarının büyük kısmı için milli duygularını dışarıya yansıttıkları ve tribünlerde sergiledikleri bir mecraya dönüşür.

Maçlarını Tebriz şehrindeki stadyumunda zaman zaman rekor sayıda taraftarın önünde oynayan Traktör Sazi takımı birçok Azerbaycan Türkü için futbol kulübü olmanın ötesinde anlamlar ifade ediyor. Traktör Sazi ile Dubai’nin Al-Nasr takımı arasında geçen sene Tebriz’de oynanan Asya Şampiyonlar Ligi maçı 65 binin üzerindeki taraftar sayısıyla Asya’da 2016 rekorunu kırmıştı. Traktör Sazi tribünleri son senelerde hızla politize olmuş durumda. Şehirdekilerle konuştuğunuzda tribüne gidenlerin önemli kısmının doğrudan futbol meraklısı olmadığını hemen anlamanız mümkün. Özellikle de Tahran’da Persepolis ve İstiklal karşısında oynanan maçlarda karşılıklı atılan milliyetçi sloganlar gergin anların yaşanmasına ve büyük olayların çıkmasına neden olabiliyor. 9 Aralık 2016 günü Tahran’ın Azadi Stadyumunda İstiklal takımı ile Traktör Sazi arasında oynanan maç tam da bu nedenle İran’da tartışmaları beraberinde getirdi. Maç esnasında İran devletini eleştiren ve ‘Arap Körfezi’ benzeri İran’ın kırmızıçizgilerine dokunan tezahüratlar yapan taraftarlar ülkenin gündemine oturdu. Traktör Sazi taraftarları ayrıca, Türklüğü ön plana çıkaran hatta zaman zaman Fars kimliğiyle çatışan tezahüratlar yaptılar. Maç sonrasında sosyal medyada bu tezahüratı içeren video yayılınca tartışmalar alevlendi. Maçın ertesi günü bazı haber sitelerinde ‘Arap Körfezi’ sloganının 9 Aralıktaki İstiklal-Traktör Sazi maçına ait olmadığını ve tarihi bilinmeyen eski bir maçta atıldığını öne sürdü.  Ne var ki, takip eden günlerde daha farklı değerlendirmeler gelmeye başladı. Tebriz milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Mesud Pezeşkiyan atılan Türklük yanlısı sloganlara tepki gösterdi ve ülke bütünlüğünü zedeleyecek girişimleri tasvip etmediklerini açıkladı. Traktör Sazi kulübü başkanı Mustafa Acurlu da konuya ilişkin ayrıntılı bir açıklama yayımladı. Acurlu açıklamasında, Azerbaycan Türklerinin İran’a olan bağlılığının tartışılmaz olduğunu ve Azerbaycan halkının ‘şefkatli, samimi, mütedeyyin, İran’ı seven, ehlibeyt aşığı’ olduğunu belirtti. Diğer yandan, İran Futbol Federasyonu hukuk kurulu üyesi Hamza Saferi konuya ilişkin daha sert açıklamalar yaptı. Traktör Sazi taraftarlarının attığı sloganların birkaç maç seyircisiz oynama cezasına neden olabileceğini belirten Saferi, konunun araştırılacağına ve özellikle de söz konusu tezahüratları teşvik eden kişilerin tespit edileceğine vurgu yaptı. İran’ın bir dönem en önemli futbolcusu olan Azeri kökenli Ali Dai de maçın ardından sosyal hesabından ‘Fars Körfezi’ yazılı bir fotoğraf paylaşarak tepkisini ortaya koydu. Her ne kadar ‘Arap Körfezi’ sloganları tartışmaların odağına yerleşmişse de konunun bundan ibaret görülmesi doğru değil. Zira Traktör Sazi taraftarları şimdiye kadar çok çeşitli konularda tepkilerini ortaya koymuşlardır. Taraftarlar, zaman zaman Türk kimliğini aşağılayan yayın ve açıklamalara tepki gösterdikleri gibi Ortadoğu’nun en büyük su rezervi ve dünyanın en büyük üçüncü tuz gölü olan Urumiye Gölünün kurumakta olduğuna dikkat çeken sloganlar da atmışlardır. Toplu gösteri ve toplantıların sıkı kontrol altında tutulduğu İran’da stadyumların politik söylemlere sahne olmaya devam edeceğini söylemek yanlış olmaz.

Bünyesinde barındırdığı çeşitli etnik ve dini unsurlar İran İslam Cumhuriyetine büyük imkanlar sağlamaktadır. Ekonomik ve kültürel zenginlikle olarak kendini gösteren bu çeşitlilik aynı zamanda belirli riskleri de beraberinde getirmektedir. İran rejimi şimdiye kadar ülke içinde takip ettiği din merkezli politikalarla bir yandan Sünni vatandaşları ile arasını açarken bir yandan da etnik konulara gerekli ilgiyi göstermemiştir. Bu durum karşısında Sistan – Beluçistan ve Kürdistan gibi Sünnilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde ayrılıkçı hareketler ve şiddet ortaya çıkarken, İran Azerbaycan’ı gibi etnik şikâyetlerin baskın olduğu yerlerde taleplerin sertleşen bir dille dışarı vurulduğu gözlemlenmektedir. Herhalükarda, İran’a etnik-dini talepler canlılığını korumaktadır. Şu an Perspolis’in arkasında ligde ikinci durumda olan Traktör Sazi takımının taraftarlarının ilerleyen maçlarda bu tarz tezahüratlara devam edip etmeyecekleri ve devam ederlerse İranlı otoritelerin buna nasıl karşılık vereceği önemli bir konudur. Diğer önemli bir konu da Traktör Sazi şampiyon olmayı başarırsa ortaya çıkacak görüntülerdir. Bazı İranlılar Traktör Sazi tribünlerinin Bakü ya da başka dış güçler tarafından kışkırtıldığını öne sürüyorlar ancak elde bu yöne bir kanıt bulunmamaktadır. İran Spor ve Gençlik Bakanlığının 20 Aralık 2016 tarihinde spor federasyonlarına gönderdiği bildiriyle ülke takım ve sporcularının Türkiye’ye gönderilmemesini istemesinin bu durumla ilişkisi olup olmadığını bilmiyoruz. Kesin olan nokta, İran’da futbolun sadece futboldan ibaret olmadığı ve etnik-dini taleplerin yeni ifade mecraları bulduğudur. İranlı yetkililerin bu etnik-dini talepler karşısındaki tavrı tribünlerdeki politizasyonun sınırlarını belirleyecektir.