2. Bağdat İş Birliği ve Ortaklık Konferansı’nın Yansımaları

2. Bağdat İş Birliği ve Ortaklık Konferansı’nın Yansımaları
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Kıdemli Uzman Bilgehan Alagöz

Birincisi Ağustos 2021’de Bağdat’ta düzenlenen Bağdat İş Birliği ve Ortaklık Konferansı’nın ikincisi, Fransa’nın öncülüğünde 20 Aralık’ta Ürdün’de gerçekleşti. Konferans, bir yılı aşkın bir belirsizliğin ve siyasi çıkmazın ardından, 27 Ekim’de Irak başbakanı olan Muhammed Şiya Sudani’nin ilk büyük uluslararası toplantısı oldu. Konferansa ev sahibi ülke dışında Irak, Türkiye, Fransa, Mısır, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Umman, Bahreyn ve İran temsilcileri ile Birleşmiş Milletler (BM), Arap Ligi, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Avrupa Birliği (AB) temsilcileri katıldı. Ürdün, Fransa, Irak ve Mısır’ın devlet başkanları ve başbakan seviyesinde temsil edildiği toplantıya; Suudi Arabistan, Katar, Umman, Bahreyn ve İran’dan dışişleri bakanları katıldı. Kuveyt ve Türkiye ise büyükelçiler seviyesinde temsil edilmeyi tercih etti. Türkiye Cumhuriyeti ilk toplantıda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından temsil edilmesine rağmen Çavuşoğlu bu toplantıya iştirak etmedi. Dolayısıyla Türkiye’nin bu düşük seviyeli katılımı, toplantıda hem dikkat çekti hem de önemli bir eksiklik oldu.

Fransa’nın Irak’a İlgisinin Sebebi

Fransa’nın Orta Doğu’ya olan ilgisinin temelinde Çin’i çevreleme siyaseti yer almaktadır. Şöyle ki 2010’dan bu yana Fransa, kendisi için stratejik önemi olan Afrika’da, en büyük rakip olarak Çin’i görmektedir. 2019 Cibuti gezisi sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, “Çin'in Afrika'ya artan ilgisi, orta ve uzun vadede bir tehdittir. Yeni nesil uluslararası yatırımların tarihî ortaklarımızın egemenliğine tecavüz etmesini ya da ekonomilerini zayıflatmasını istemem.” sözü bunun açık göstergesidir. Bu sebeple Fransa, kendi nüfuz alanında giderek artan Çin etkisini engellemek için birtakım stratejiler benimsemektedir. Bunların başında da 2014’te G5 Sahel (G5S) adıyla beş Batı Afrika ülkesi arasında bölgesel iş birliğini koordine etmek için kurduğu kurumsal çerçeve gelmektedir. G5 Sahel'in somut kazanımlarından biri, terörizm ve insan kaçakçılığıyla mücadele için ortak bir girişim olan “Sınır Ötesi Müşterek Kuvvet”in oluşturulmasıdır. G5 Sahel'in bir diğer önemli katkısı, 2014'te oluşturulan “Öncelikli Yatırım Programı”dır. Bu sayede ilgili ülkelere Avrupa ülkeleri, ABD ve diğer yabancı ülkelerden milyarlarca dolarlık hibe ve bağış gelmiştir.

Fransa, G5 Sahel modelinin Orta Doğu’da da uygulanabileceğini düşünmektedir. Zira Fransa bu yolla Orta Doğu’ya odaklanan Çin’in önünü kesebileceğini ve bunun bir sonucu olarak Çin’in Afrika’daki varlığını da sınırlandırabileceğini düşünmektedir. Bu noktada Fransa için G5 Sahel benzeri bir modelin pivot ülkesi Orta Doğu’da Irak’tır. Dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olan Irak, küresel ekonomi için jeostratejik önemini korumaya devam edecektir. Ayrıca coğrafi konumu, Avrupa ve Asya pazarları arasında çok önemli bir ulaşım bağlantısı olduğu anlamına gelir ki bu da Çin için çok önemlidir. Macron, 2020-2021 arasındaki bir yıl içinde Irak'ı iki kez ziyaret etmiştir. 2023’ün ilk haftalarında da üçüncü ziyaretini yapması planlanmaktadır. Macron’un ilk ziyareti, 3 Eylül 2020'de Lübnan'a yaptığı gezinin hemen ardından olmuştur. İkinci gezi ise 27 Ağustos 2021'de Bağdat İş Birliği ve Ortaklık Konferansı’na katılmak üzere gerçekleşmiştir. Fransa’nın zirveye katılan tek Avrupa ülkesi olması dikkat çekici olup Orta Doğu’ya ilgisinin önemli bir göstergesidir. 

Bağdat Konferansı’nın Odak Noktası İran Oldu

Konferansın yapılmasına öncü olan Fransa açısından Irak stratejisi bağlamında stratejik öneme sahip diğer bir ülke de İran’dır. İran ve Çin arasındaki yakınlaşma son günlerdeki kırılmalar bir kenara bırakılacak olursa giderek derinleşmektedir ve bunun Irak sahasına doğrudan yansıması vardır. Henüz ilk aylarını dolduran Başbakan Sudani'yi destekleyen en önemli unsur, İran destekli “Koordinasyon Çerçevesi”dir. Bu sebeple Sudani’nin, İran’ın menfaatleri ile uyumlu bir politika yürüteceği düşünülmektedir. Sudani’nin, İran ve Çin ile uyumlu bir siyaset benimseyeceğinin bir başka göstergesi de kendisini destekleyen birçok siyasi unsur arasında “İpek Yolu İçin Halk Hareketi” olarak adlandırılan bir oluşumun yer almasıdır. Söz konusu bu grup, Çin ile daha yakın ekonomik bağları desteklemektedir. Fransa’yı bu noktada rahatsız eden temel konu ise rakip olarak gördüğü Çin adına İran’ın Irak’ta âdeta bir vekil güç olarak hareket etmesi, dolayısıyla Fransa başta olmak üzere Avrupalı yatırımcıların Irak’a girmesine engel teşkil etmesidir. Bu sebeple de Fransa, İran’ın bir an önce uluslararası toplum ile sorunları gidermesini ve ekonomik açıdan Çin’e olan bağımlılıktan kurtulmasını istemektedir.

Tüm bunlar ekseninde Fransa ve İran dışişleri bakanları Ürdün’de bir araya geldi. Özellikle son üç aydır İran’da Mehsa Emini’nin gözaltındaki şüpheli ölümüne istinaden başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinin İran’daki insan hakları ihlalleri ile ilgili açıklamaları ve aldıkları yaptırım kararları İran tarafında rahatsızlık yarattığından beklenildiği üzere bu görüşme gergin geçti. İran Dışişleri Bakanı Twitter’da yaptığı paylaşımda, Fransa'nın İran’ın iç işlerine karışmasını kabul edilemez bulduğunu ve Fransa’nın İran’a karşı tutumunu gözden geçirmesi gerektiğini ancak her şeye rağmen İran’ın diyalog ve diplomasi yolunu tercih ettiğini ifade etti. 

Bu bağlamda esasen en önemli görüşme, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan arasında gerçekleşti. Borrell; İran Dışişleri Bakanı’na, Tahran'ın Rusya'ya askerî desteğini ve ülke içinde protestoculara yönelik baskısını derhâl durdurması gerektiğini söylerken aynı zamanda nükleer müzakereler temelinde Nükleer Anlaşma’nın yeniden tesis edilmesi için açık kapı bıraktı.

Son olarak Ürdün’deki toplantı ekseninde bölge barışı için oldukça kritik olan İran-Suudi Arabistan ilişkileri açısından da önemli bir adım atıldı. 2016’da kesintiye uğrayan iki ülke ilişkilerini tamir etmek için Nisan 2021’de orta seviye diplomatlar arasında başlayan görüşmeler, beşinci turdan sonra belli bir süredir kesintiye uğramıştı. Bu bağlamda 2016’dan itibaren iki ülke arasındaki ilk üst düzey görüşme, dışişleri bakanları arasında Ürdün’de gerçekleşti. Görüşmeye istinaden Arapça yazdığı tweette Abdullahiyan; Suudi Bakan’ın, ülkesinin İran'la diyaloğu sürdürmeye hazır olduğuna dair güvence verdiğini ifade etti.

Değerlendirme

Fransa’nın Çin’i küresel düzlemde rakip olarak görmesi ve onu dengeleme açısından Irak’a büyük önem atfetmesi, bu konferansın temel motivasyonu olmuştur. Ne var ki bu toplantının en önemli eksikliği, Türkiye’nin üst düzey bir katılımda bulunmayarak Fransa’ya mesaj vermesi olmuştur. Zira Fransa, bir süredir Türkiye’nin terörle mücadelesi açısından önemli olan Irak ve Suriye’deki PKK üslerine yönelik operasyonlar aleyhinde söylemler geliştirmektedir. Son olarak Fransız makamlarının, operasyonlardan ötürü Türkiye’ye yaptırım uygulayabileceği yönündeki açıklamaları, Türkiye’de rahatsızlık yaratmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin Fransa’nın öncü olduğu bir toplantıda üst düzey katılım sergilememesinin temel sebebi bu durumla ilintilidir. Öte yandan toplantıda İran ve Suudi Arabistan arasında üst düzey bir görüşmenin olması, bölge dengeleri açısından olumludur. Bu durum, bir kez daha göstermiştir ki Irak’ta kalıcı bir barış ortamının, ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması için komşu ülkeler arasındaki sorunların giderilmesi hayati bir öneme sahiptir. Keza İranlı ve Avrupalı yetkililer arasında gerçekleşen görüşmeler de tarafların Nükleer Anlaşma’nın canlanması hususuna hâlâ büyük önem verdiğini ve bölge barışı için İran’ın nükleer programının yarattığı tehditlerin kontrol altına alınmasının ne denli kritik görüldüğünü bir kez daha göstermiştir.