ABD-İran Gerilimi Tırmanıyor: İran'ın Son Agresif Adımları Ne Anlama Geliyor?

ABD-İran Gerilimi Tırmanıyor: İran'ın Son Agresif Adımları Ne Anlama Geliyor?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Durum Özeti

  • Tüm dünyanın koronavirüs salgınına odaklandığı bir ortamda ABD ile İran arasındaki gerilim yeniden yükseldi.
     
  • 15 Nisan’da Basra Körfezi'nde seyir hâlinde olan ABD donanma güçlerinin Devrim Muhafızları Ordusuna ait sürat botları tarafından taciz edildiği görüntüler basına yansıdı.
     
  • Dışişleri Bakanı Mike Pompeo “İran’ın tacizine karşı uygun bir karşılık üzerinde çalışıyoruz.” derken Başkan Donald Trump sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda “ABD donanmasını taciz etmeleri durumunda İran’a ait gemileri yok etme emri verdiğini” açıkladı.
     
  • Trump’ın tehdidine karşı İran’ın cevabı “Biz de denizdeki tüm askerî birimlerimize, İran’ın sivil ya da askerî gemilerinin güvenliğinin tehdit edilmesi hâlinde terörist ABD ordusunun gemilerini vurma emri verdik.” şeklinde oldu.
     

Bağlam

  • Trump yönetiminin 2018’de Nükleer Anlaşma’dan çekilerek İran’a yönelik başlattığı “maksimum baskı” politikasına karşı İran’ın “maksimum direniş” anlayışı kapsamında attığı adımlar iki ülkeyi birçok kez savaşın eşiğine getirdi.
     
  •  İran, ABD’nin Nükleer Anlaşma'dan çekilmesinden bir yıl sonra Mayıs 2019’da Anlaşma'dan kaynaklı yükümlülüklerini kademeli olarak askıya alan süreci başlattığını duyurdu.
     
  • Haziran 2019’da ABD’ye ait bir insansız hava aracının İran Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesiyle tırmanan gerilim 03 Ocak 2020’de Kasım Süleymani’nin ABD güçlerince öldürülmesiyle yeni bir safhaya taşındı.
     
  • Kasım Süleymani’nin öldürüldüğü 3 Ocak 2020’den beri İran misilleme kapsamında Irak’taki vekil güçleri aracılığıyla ABD üslerine bir kısmı can kayıplarıyla sonuçlanan yirmiye yakın saldırı düzenledi.
     
  • Bu süreçte İran’a bağlı milis güçlerin artan saldırılarına karşı ABD’nin en somut cevabı 11 Mart 2020’de 3 koalisyon askerinin ölümü ve 12 askerin yaralanmasıyla sonuçlanan Taji Üssü'nün roketlerle hedef alınmasının ardından Ketaib Hizbullah’a ait birkaç silah deposu ve karargâhın hedef alınması şeklinde oldu. “Amerikan askerlerinin hayatını kaybetmesini kırmızı çizgi” olarak belirleyen Trump yönetimi açısından beklenenden düşük seviyede kalan bu saldırıları Amerikan askerlerinin güvenlik gerekçesiyle Irak’taki bazı üsleri boşaltma süreci izledi.
     

Analiz

  • Süleymani suikastı ve ABD’den gelen ardı arkası kesilmeyen tehditlere aldırış etmeden İran’ın gerek Irak gerekse de diğer sahalarda gerilimi artırıcı ve kışkırtıcı adımlarına devam etmesi, Trump yönetiminin zaman zaman sert gücün de eşlik ettiği “maksimum baskı” politikasının İran’ı caydırmadığını gösterdi.
     
  • İran’ın bu süreçte attığı agresif adımlar Tahran’ın asimetrik savaş taktiğine dayanan geleneksel yıpratma stratejisinden vazgeçmediğini ortaya koydu. Özellikle Süleymani suikastının İran’ın sahadaki en etkili ismini ortadan kaldırmasının yanı sıra Tahran’ın gelecekteki saldırılarını caydırmak açısından bir dönüm noktası teşkil ettiği yönündeki görüşlerin pek de doğru olmadığı ortaya çıktı.
     
  • Trump yönetiminin koronavirüs salgınıyla meşgul olması İran’ın Süleymani’nin öldürülmesiyle büyük bir darbe alan caydırıcılığını yeniden tesis etmek ve sahadaki taraftarlarını konsolide etmek için riskli adımlar atmasına fırsat tanıdı. Bu çerçevede İran’ın geçtiğimiz haftalarda Irak’taki vekil güçleri aracılığıyla saldırılarını artırması sonrası ABD’li askerlerin olası bir kazaya sebebiyet vermemek için bazı üsleri tahliye ederek daha güvenlikli bölgelere konuşlanması Tahran’ı cesaretlendirdi.
     
  • İçeride koronavirüs ile mücadelede yeterli önlemleri almamak ve geç müdahale etmekle eleştirilen Tahran, ABD ile artan gerilimi koronavirüs ile mücadeledeki başarısızlıkların üstünü örtmek için kullandı. İranlı yetkililer Dünya Sağlık Örgütünden gelen “İran’daki koronavirüs rakamları bildirilenin beş katıdır.” açıklamasıyla ciddi prestij ve itibar kaybına uğramıştı. Bilindiği gibi Körfez'de birkaç Amerikan gemisini taciz ederek görüntülerini yayınlamak İran İslam Cumhuriyeti’nin algı yönetimi yapmak için başvurduğu bir yöntem olagelmiştir.
     
  • Bununla birlikte Tahran’ın iki ülkeyi doğrudan karşı karşıya getirerek topyekûn bir çatışmaya yol açacak adımlardan kaçınmak konusunda dikkatli olmayacağı beklenmemeli. Zira gelinen noktada İran İslam Cumhuriyeti'nin varlığını tehlikeye atacak maceralı adımlar yerine Tahran’ın öteden beri uyguladığı Trump’ın Kasım 2020 ABD Başkanlık Seçimlerinde ikinci kez seçilmeme ihtimali üzerine kurulu olan “bekle ve gör” stratejisi daha anlamlı hâle gelmiştir. Koronavirüs salgınıyla mücadeledeki başarısızlığı ve salgının ekonomi üzerindeki kötü sonuçları nedeniyle büyük bir baskı altında olan Trump’ın seçimlerden galip çıkma ihtimali iki ay öncesine göre çok daha zayıftır. Hatırlanacağı üzere Devrim Rehberi Hamemei’nin “ABD Nükleer Anlaşma'dan çıkarsa biz yırtıp atarız.” gibi sözlerine rağmen Tahran Anlaşma'nın tamamen ölümü anlamına gelen adımlardan ısrarla kaçınmış hatta Süleymani’nin öldürülmesine karşı bile son derece hesaplanmış ve kontrollü bir tepki vermişti. Dolayısıyla gelinen noktada İran her ne kadar gerilimi artırmaktan yana olan taraf gibi gözükse de Tahran’ın asıl amacı rejimin varlığını tehlikeye atacak maceralara girişmekten ziyade mevcut statükoyu önümüzdeki ABD seçimlerine kadar muhafaza etmektir.