ABD-Kuzey Kore Görüşmeleri İran için Ne İfade Ediyor?

ABD-Kuzey Kore Görüşmeleri İran için Ne İfade Ediyor?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

ABD Başkanı Donald Trump ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong-Un arasında 12 Haziran Salı günü Singapur’da gerçekleşen ve tarihî bir buluşma olarak değerlendirilen görüşme ve aynı gün iki lider tarafından imzalanan anlaşma dünya kamuoyunda büyük ilgi gördü. Bazı gözlemcilerin iki ülke ilişkileri ve bölgesel gelişmeler ekseninde büyük önem atfettiği görüşmeye kuşkuyla yaklaşanlar da oldu. Geçtiğimiz günlerde nükleer anlaşmadan çekilen ABD ile kriz yaşayan İran’da da görüşmeler yakından takip edildi. Genel olarak İranlı yetkililerden gelen tepkiler ve olayın İran basınına yansıması İran tarafında ülkenin geleceğine dair kaygının hâkim olduğunu göstermektedir.

İran’da, Trump ve Kim arasında Salı günü yaşanan gelişmelere yönelik ilk resmî tepki hükümet sözcüsü Muhammed Bâkır Nevbaht’tın şu ifadeleriyle kamuoyuyla paylaşıldı. “Kuzey Kore lideri kimle müzakere etmek istiyor? Uçaktayken paylaştığı bir Twitter mesajıyla G7 liderlerini rahatsız eden Trump’a güvenilir mi? Trump, ABD’nin makul halkını temsil etmiyor ve ABD halkı kesinlikle gelecek seçimde Trump’tan kurtulmayı seçecektir.” Görüşmeden bir gün önce konuya ilişkin açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasimi de Kore yarımadasında barıştan yana olduklarını ancak Trump’ın ABD’nin taraf olduğu anlaşmalara sadık kalmadığını ifade etmişti. Kasimi ayrıca Trump ve Kim arasındaki temasları olumlu bulmadıklarını ve Kuzey Kore’nin bu konuda temkinli davranmasını tavsiye ettiklerini de sözlerine eklemişti.

İran basında da görüşmelere ilişkin dikkat çekici yorumlar yer almıştır. Muhafazakâr ve reformist yayın organlarının konuyu büyük ölçüde hükûmetin resmî açıklamaları çerçevesinde değerlendirdiği görülmüştür. Örneğin Devrim Rehberi’nin gayriresmî sözcüsü olarak bilinen Keyhan gazetesi, iki devlet arasında daha önce imzalanan anlaşmaların başarısız olduğunu ima ederek söz konusu gelişmeyi “ABD ve K. Kore Beşinci Kez Anlaştı” başlığıyla manşete taşımıştır. Keyhan daha çok yabancı uzmanların anlaşmayla yönelik kuşkularına değinerek iki ülke arasındaki temaslar ve varılan anlaşmanın Trump’ın diplomatik zafer arayışının bir yansıması olduğu görüşünü paylaşmıştır. Söz konusu gazeteye göre ABD-Kuzey Kore temasları nükleer anlaşmadan çekilme kararından dolayı eleştirilen ABD Başkanının güçlü bir politikacı ve üstün bir müzakereci imajı çizmeye yönelik şovunun bir parçasıdır ve varılan mutabakatın başarılı olup olmayacağı zaman içerisinde anlaşılacaktır.

Devrim Muhafızlarına yakın Cevan gazetesi de “Bir Amerikan İmzası Daha!” başlığıyla yayımladığı haberde anlaşmanın geleceğine yönelik dillendirilen kuşkuları paylaşmakla yetinirken Devrim Muhafızlarına bağlı diğer bir yayın organı olan Tasnimnews sitesi ise İranlı siyaset uzmanı İsami Beşeri’nin yorumlarını öne çıkarmıştır. Anlaşmaya ilişkin kuşkuları yineleyen Beşeri, gelinen noktada Kuzey Kore’nin iç siyasette bir değişiklik yapmadan Çin’in de isteği doğrultusunda bazı ekonomik açılımlara gidebileceğini belirtmiştir.

Konuyu birkaç yazıyla geniş şekilde ele alan reformist Şark gazetesi de satırlarında anlaşmayla ilgili kuşkulara yer vermekle beraber anlaşmanın kazananlarının bizzat Trump ve Kim olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Gazete ayrıca bu gelişmelerin nükleer anlaşmanın geleceği açısından endişe verici olduğunun da altını çimiştir. Zira gazeteye göre anlaşma, Trump’ın İran konusunda elini güçlendireceği gibi Kuzey Kore’nin de ABD ile ilişkilerini geliştirmesi durumunda Kuzey Korelilerin İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili bazı bilgileri Amerikalılarla paylaşma olasılığı bulunmaktadır. Diğer bir reformist gazete olan İtimad ise “Şimdilik Hiçbir Şey” başlığıyla verdiği haberde, Trump’ın bulanık vaatler karşısında net geri adımlar attığına dikkat çekmiş ve iki ülke arasındaki diplomatik temasların gerçek kazananının şimdilik Kuzey Kore lideri Kim olduğunu savunmuştur.

Resme bir bütün olarak bakılırsa Trump-Kim buluşması ve iki devlet arasında imzalanan anlaşma, İran’dan gelen açıklamalar göz önüne alındığında İran tarafından yalnızca Uzak Doğu’yu ilgilendiren bir gelişme olarak değil İran’ın karşı karşıya olduğu zorlu süreçte ülkeyi doğrudan etkileyebilecek bir politik hamle olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. İran, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden dolayı Trump’ı ağır bir şekilde eleştirmiş ve İran’ın anlaşma kapsamı dışında kalan hiçbir konuyu yeniden müzakere etmeyeceğini ve Trump yönetiminin İran’ın nükleer programı, balistik füze programı ve bölgesel faaliyetleri gibi konularla ilgili yeni şartlarını kabul etmeyeceğini açıklamıştır. Ancak ABD’nin İran’a karşı devreye sokacağını açıkladığı yeni yaptırımların hissedilmeye başlanan etkileri, İsrail’in Suriye’de İran güçlerine karşı düzenlediği operasyonlar ve İsrail ile Rusya arasında varılan mutabakat nedeniyle İran’ın Suriye’de güç kaybetmeye başlaması İran’ın elini zayıflatmaktadır. Bunlara Yemen savaşında İran destekli güçlerin Suudi Arabistan’ın başını çektiği ittifak karşısında mevzi kaybetmekte olduğu, İran’ın henüz nükleer anlaşmadan çekilmemiş olmasının getirdiği kısıtlamalar da eklenmelidir. Nitekim durumun vahametinin farkında olan İran, aksi yöndeki açıklamalara rağmen şimdiye dek füze programını ilerletmek konusunda yeni adımlar atmaktan geri durmaktadır. Bu nedenle ABD’nin öne sürdüğü şartları fiilî olarak İran’a dayatmakta olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. ABD’den gelecek sert yaptırımlara ve politik baskılara uzun süre direnemeyeceği öngörülen İran için, ABD-Kuzey Kore teması Trump yönetimiyle girilecek olası bir yeni müzakere sürecinin hangi yönde ilerleyeceğini görmek açısından önem arz etmektedir.