ABD’nin Devrim Muhafızları Kararı İran’da Nasıl Yankılandı?

ABD’nin Devrim Muhafızları Kararı İran’da Nasıl Yankılandı?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
İRAM İstanbul İdari Süleyman Gündede

ABD’de Trump yönetiminin 8 Nisan Pazartesi günü Kudüs Gücü de dâhil olmak üzere İran Devrim Muhafızları Ordusunu (DMO) Yabancı Terör Örgütleri Listesi’ne alması, beklendiği üzere İran’da büyük bir infiale sebep oldu. Askerî bir güç olmasının ötesinde ekonomik ve siyasi bir güce de sahip olan DMO, Ayetullah Humeyni'nin talimatıyla İran İslam Devrimi’nin ardından 5 Mayıs 1979'da rejimin güvenliğini sağlamak amacıyla İran Ordusuna paralel bir ordu olarak kurulmuştu. Trump yönetimi, sistemin bu kritik kurumunu hedef alarak İran’ı zayıflatmak istemektedir. Birçok açıdan önem arz eden bu karar aynı zamanda Washington’ın ilk kez başka bir ülkenin ordusunu "terör örgütü" ilan etmesi açısından da dikkat çekicidir. ABD Başkanı karara ilişkin yaptığı açıklamada Devrim Muhafızlarının terörün finansmanında aktif biçimde rol aldığını ve terörü teşvik etmek için devletin bir aracı olarak işlev gördüğünü iddia etti. Kararı memnuniyetle karşılayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Trump’a hitaben sosyal medyada "Ülkelerimizin ve bölge ülkelerinin çıkarına olan bir başka önemli isteğimi daha kabul ettiğiniz için size teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

Mayıs 2018’den itibaren artarak devam eden ABD baskısına muhatap olan İran cenahından karara tepki gecikmedi. Kararın ardından Cumhurbaşkanı Ruhani'ye mektup gönderen Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, İran’ın misilleme olarak ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) "terör örgütü" ilan edilmesini tavsiye etti. Konuyu görüşen İran Millî Güvenlik Yüksek Konseyi de gecikmeden bu yönde karar aldı. Bu kararın pratikte nasıl bir sonuç doğuracağı henüz belirsizliğini korurken söylem düzeyindeki etkileri şimdiden görülmeye başlandı. Nitekim kararın ardından Afganistan’da ABD Hava Üssüne düzenlenen bombalı saldırı haberine ilişkin DMO’ya yakınlığıyla bilinen Fars Haber Ajansı “Afganistan'da 4 Amerikan teröristi öldürüldü." ifadelerini kullandı.

Bu konu daha kulislerde konuşulurken Dışişleri Bakanı Zarif ABD’nin kararından bir gün önce böyle bir ihtimale karşı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Netanyahu'nun çıkarlarını ülkelerinin çıkarlarına tercih edenler ve Devrim Muhafızları Ordusunu ‘yabancı terör örgütleri’ listesine ekleyenler bu politikanın bölgedeki ABD kuvvetleri için doğuracağı sonuçların tamamen farkındadır. Donald Trump'ın ABD'yi yeni bir facia ile karşı karşıya bırakmaması için bunları bilmesinde fayda var." değerlendirmesinde bulunmuştu.

İran’ın tepkileri bunlarla sınırlı kalmadı. Devrim Rehberi Hamenei, Devrim Muhafızlarının çeşitli alanlarda düşmanla savaşan seçkin bir mekanizma olduğunu belirterek ABD’nin DMO, İran ve İran Devrimi aleyhinde planlar yaptığını ancak bu planların hiçbir yere varmayacağını savundu. Diğer yandan kararın “mantıksız” olduğu değerlendirmesini yapan Cumhurbaşkanı Ruhani, DMO’nun bölgede özgürlüğü savunduğunu ve terörizmle mücadelede başı çektiğini iddia ederek böyle bir kararı hiç kimsenin kabul etmeyeceğini söyledi. Meclis Başkanı Ali Laricani de mesajında “Amerika’nın bu çirkin tutumu ABD rejiminin nefret ve cehalet derinliğinin bir göstergesidir.” ifadelerini kullandı. Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Başkanı Sadık Laricani de bu tarz adımların ABD’nin Nükleer Anlaşma’dan çıkarken umduğu sonuçlara ulaşamadığını gösterdiğini savundu.

DMO’nun konuya ilişkin mesajı ise daha sertti. DMO yayımladığı bildiride "ABD’ye pişman olacağı ve unutamayacağı bir ders verecekleri" tehdidinde bulundu. Dahası DMO Genel Komutanı Muhammed Ali Caferi, bölgedeki Amerikan güçlerinin İran’ın “dişlerinin arasında” olduğunu ve ABD’nin İran’a karşı askerî bir harekat düzenleme cesaretine sahip olmadığını savunarak aksi bir harekette bulunmaları durumunda gerekli karşılığı vereceklerini açıkladı.

Bir süredir ABD’nin İran aleyhine attığı adımlar ülkede güçler arasında kamplaşmalara neden olurken DMO karşıtı son hamlesinin ise İran içerisinde beklenmedik şekilde bir kenetlenmeyi beraberinde getirdiği görüldü. İranlı yetkililerden karara ilişkin art arda gelen tepkilerin yanı sıra ülkedeki farklı kesimlerden de DMO’ya destek geldi. Örneğin başta Meclis Başkanı Ali Laricani olmak üzere birçok milletvekili 9 Nisan Salı günü Devrim Muhafızı üniforması giyip meclise giderek DMO’ya dayanışma mesajı verdiler. Milletvekillerinin dışında bazı haber sunucularının da bültenlerde üniforma giyerek seyirci karşısına çıktığı görüldü. DMO’ya verilen destek gösterilerinde en çok dikkat çekeni ise Zarif’in 10 Nisan Çarşamba günü DMO komutanlarına yaptığı ziyaretti. Geçtiğimiz haftalarda Beşşar Esed’in sürpriz bir şekilde ve kendisinin haberdar olmadığı Tahran ziyareti nedeniyle başta Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani olmak üzere bakanlığının alanını daraltan odaklara tepki olarak istifa eden ama istifası kabul edilmeyip görevine devam eden Zarif’in DMO’nun dış politikadaki tasarruflarından rahatsız olduğu bilinmektedir. Nitekim bir süredir Ortadoğu’nun bazı bölgelerinde İran dış politikasının Dışişleri Bakanlığı ve Zarif kadar hatta yer yer onlardan da fazla DMO ve Süleymani tarafından yürütüldüğü bir gerçektir. Bu açıdan Zarif’in DMO’ya Caferi, Süleymani ve Abbas Irakçi gibi isimlerin katıldığı bir ziyaret gerçekleştirmesi önemli bir adımdır. Zarif ve Ruhani hükûmeti bu ziyaretle ABD’ye ve uluslararası topluma ülke içindeki siyasal çekişmelerden bağımsız olarak bütün kurumların devrimin devamı konusunda aynı pozisyonu paylaştığı mesajını vermeyi amaçlamıştır.

Cumhurbaşkanı Ruhani de ABD’nin kararından sonra birçok fikir ayrılığına rağmen en başından itibaren DMO’nun arkasında durmuştur. Zira Ruhani, ülke ekonomisinin büyük bir kısmını elinde bulunduran DMO’ya bir süredir ekonomiden el çekmeleri çağrısında bulunmaktaydı. Diğer yandan ülkede geçtiğimiz günlerde etkili olan sel felaketinde yine Cumhurbaşkanı ve DMO komutanları arasında sözlü tartışmalar yaşanmıştı. Henüz ABD Nükleer Anlaşma’dan çıkmamışken DMO’nun gerçekleştirdiği füze denemeleriyle Ruhani hükûmetini ABD ve Avrupalılar nezdinde zor durumda bıraktığını ve süreci baltaladığını göz önünde bulundurulduğunda ABD’nin DMO kararının Ruhani hükûmetinin eline sağlam bir koz verdiği söylenebilir.

Devrim Rehberi Hamenei’nin talimatıyla önümüzdeki günlerde DMO’nun yapısında bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceğini şimdiden kestirmek zor olsa da İran’ın son hamleler karşısında nasıl bir yol izleyeceği zaman içinde kendisini gösterecektir. Ayrıca 2018 yılının Ağustos ve Kasım aylarında iki aşamalı olarak yürürlüğe giren yeni yaptırımlarla beraber ekonomik açıdan zor günler geçiren İran’da özellikle son aylarda birçok işçi, maaşlarının ödenmemesi nedeniyle protesto gösterisi düzenlemektedir. ABD’nin son hamlesi karşısında ekonomik açıdan büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalan İran halkının nasıl bir tepki vereceği merak konusudur.

Sonuç itibariyle İran’ın önünde iki seçenek bulunmaktadır. Birincisi, ekonomik olarak bir çıkmazın içinde bulunan ve birçok konuda günden güne halkın tepkisini daha da çok çeken rejimin artık realist ve pragmatist bir politika izleyerek ABD ile masaya oturmasıdır. Nitekim Devrim Rehberi Ali Hamenei Nükleer Anlaşma’da bazı şartları kabul ederek kendi ifadesiyle “kahramanca esneklik” göstermiş ve ABD ile masaya oturmayı kabul etmişti. Ancak ABD’nin Nükleer Anlaşma’dan çıkmasıyla birlikte söylemlerini sertleştiren Hamenei, süreç içerisinde sürekli olarak ABD’ye güvenilmeyeceğini vurguladı. Hamenei yaptığı son açıklamalarda ise rejimin bel kemiğini oluşturan DMO içinde yapısal bir dönüşüme gideceğine dair sinyal vermedi.

İkincisi ise İran’ın ABD ile sıcak bir çatışmaya girmesidir. Zira iki ülke kuvvetleri Irak, Suriye ve Körfez’de sürekli karşılaşmaktadır. DMO komutanları her zaman iki bin km uzaklıktaki ABD mevzilerini vurabilecek kapasiteye sahip füzelerinin olduğunu ifade ederek ABD’yi tehdit etmekteydiler. Hiçbir zaman söylemin ötesine geçmeyen bu tehditlerin bundan sonra da uygulanması mümkün gözükmüyor. Mevcut durumda ABD ve İran arasında yakın bir çatışma şu an için söz konusu değildir. ABD yaptırımlarıyla bölgede iyice tecrit edilmeye çalışılan İran’ın yine bazı söylemlerini yumuşatarak ABD’nin bütün şartlarını olmasa bile bazı şartlarını kabul ederek masaya oturması beklenmektedir.