Afganistan’da Arabuluculuk Çabaları: Pompeo’nun Ziyareti

Afganistan’da Arabuluculuk Çabaları: Pompeo’nun Ziyareti
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 23 Mart Pazartesi günü Afganistan’a beklenmedik bir ziyaret gerçekleştirdi. Koronavirüs pandemisi dolayısıyla dünya liderlerinin seyahatlerinin önemli ölçüde azaldığı bir dönemde Kabil’e giden Pompeo, Cumhurbaşkanı Gani ve rakibi Abdullah Abdullah ile bir araya geldi. Medyaya yansıyan bilgilere göre Pompeo’nun ziyareti bir süredir Afganistan’da devam eden siyasi belirsizliğe bir çözüm bulunması için arabuluculuk amacı taşımaktadır. Bilindiği gibi Eylül 2019’da gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi olarak Eşref Gani’nin ilan edilmesi ve buna itiraz eden Abdullah Abdullah’ın paralel bir yönetim oluşturarak kendini cumhurbaşkanı ilan etmesiyle ülke siyasi bir krizin içine girmişti. Taraflar arasında uzlaşı sağlamak amacıyla başta ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad olmak üzere ülkenin ileri gelenlerinin girişimiyle yürütülen müzakereler sonuçsuz kalmıştı. Aynı şekilde ülkedeki siyasi belirsizliğin bir an önce sona ermesi yönünde ABD Dışişleri Bakanlığından “ABD her türlü paralel yönetim oluşturma çabalarına karşıdır. Washington tek parça ve birlik içinde bir Afganistan’ı destekler.” şeklindeki tehditkâr açıklamalar da beklenen etkiyi göstermemişti.

Afganistan’daki siyasi çalkantı ABD ile Taliban arasında 29 Şubat’ta imzalanan anlaşma çerçevesinde kararlaştırılan maddelerin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Taliban’ın yeniden saldırılarını artırması ve buna bağlı olarak anlaşma çerçevesinde öngörülen Taliban üyelerinin serbest bırakılması maddesinin uygulanması konusunda Kabil yönetiminin sergilediği isteksizlik gibi gelişmelere siyasi belirsizlik de eklenince barış süreci tıkanma noktasına geldi. Örneğin barış sürecinin en kritik aşaması olan “Afganlar arası müzakerelere” mevcut Kabil yönetiminin meşruiyetine yönelik çatlak sesler ve Abdullah Abdullah’ın geri adım atmaması dolayısıyla başlanamadı. Bu bağlamda Pompeo’nun beklenmedik ziyaretinin öncelikli hedefi Afganistan’da devam eden siyasi çalkantıyı sona erdirerek barış sürecinin önündeki en büyük engellerden birini ortadan kaldırmaktır. Zira yoğun diplomatik çabalara rağmen bir türlü sağlanamayan uzlaşı ve buna bağlı olarak devam eden siyasi belirsizliğin yaklaşık 2 yıllık müzakereler sonucunda Taliban ile imzalanan barış anlaşmasını tehlikeye atacak boyutlara ulaşması Washington’u ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Nitekim dönüş yolunda konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pompeo “İki adayın uzlaşamaması ABD’nin Afganistan’da savaşı bitirme planını tehlikeye atmaktadır. Liderlerin bu tutumu yeni bir gelecek inşa etmek için mücadele eden ve bu yolda canlarını feda eden Amerikalılara, Afganlara ve koalisyon ortaklarına da bir saygısızlıktır.” diye konuştu. İki liderin birlikte çalışamamasının ABD’nin ulusal çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturduğunu savunan Pompeo, ABD'nin Afganistan’a sağlanan yardımlardan bu yıl ve gelecek yıl birer milyar dolar olmak üzere toplamda iki milyar dolar kesintiye gideceğini söyleyerek Kabil yönetimine gözdağı verdi.

Öte yandan Pompeo ziyareti son günlerde Kabil-Tahran hattındaki gerilimin yükseldiği bir ortamda gerçekleşmesi bakımından da anlamlıdır. Washington yönetimi Tahran’ın Afganistan’daki nüfuzunu kullanarak ülkede devam eden barış sürecini sabote etme girişiminde bulunabileceğinden endişe etmektedir. Pompeo Taliban ile barış anlaşmasının imzalanmasından bir gün önce 28 Şubat 2020’de yaptığı açıklamada Tahran’ı barış sürecini sabote etmekle suçlamıştı. Nitekim Tahran yönetimi tarafından çeşitli platformlarda barış süreciyle ilgili yapılan açıklamada memnuniyetsizlikler dile getirilmişti. Konuyla ilgili 22 Mart’ta İran Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Afganistan’daki siyasi belirsizlikten ABD sorumlu tutularak ülkede devam eden barış sürecinin Trump’ın seçim kampanyasına kurban edildiği ifade edildi. Tahran’ın bu açıklamasına Kabil yönetimin cevabı ise “Tahran’ın Afganistan meselelerine bu kadar sathi bakmasını beklemiyorduk.” şeklinde oldu.

Afganistan ve İran arasında son günlerde cereyan eden gerginlik karşılıklı diplomatların sınır dışı edilmelerine kadar gitti. Afganistan seçimleri üzerinden aylar geçmesine rağmen İran’ın bir türlü tavrını netleştirmemesi Gani tarafından Tahran’ın Abdullah Abdullah’ı desteklediği şeklinde yorumlandı. Tahran yönetiminin bu pozisyonundan rahatsız olan Gani, iki İranlı diplomatı casusluk suçlamasıyla sınır dışı ederek Tahran’a açıkça mesaj gönderdi. İran da buna cevaben iki Afganistanlı diplomatı sınır dışı etti. Sonuç olarak ABD ile Taliban arasında imzalanan ses getiren “barış anlaşmasının” en azından şu ana kadar Afganistan’a barış getirmekten ziyade ülke içi siyasi belirsizlik ve çatışmayı körüklediği ve Washington-Tahran arasındaki anlaşmazlıkları kısmen Afganistan’a da taşıdığı söylenebilir.