İran’ın son dönemlerde attığı ilgi çekici dış politika adımlarında, ABD ile küresel boyutta sorunlar yaşayan Çin ve Rusya gibi ülkelerin uzlaştırıcı ya da çatıştırıcı etkilerini görebilmek mümkün.
Deprem nedeniyle Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve politik sorunlara gebe olduğunu vurgulayan İran basınında, “Deprem Erdoğan’ı enkaz altında bırakır.” söylemi hâkimdir.
Güçlü ve zengin bir Azerbaycan, içeride çok sayıda ekonomik ve siyasi sorunla boğuşan Tahran için Basra Körfezi ülkelerinde de görüldüğü üzere sıkıntılı bir mukayese örneği yaratacaktır.
Tahran’ın Azerbaycan’a yönelik gerilimi tırmandırma eylemleri çerçevesinde gelişen elçilik saldırısını irdeleyen İran basınında, Bakü ve Ankara’ya karşı manipülatif bir üslup hâkimdir.
İran basını, Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesinde Tahran’a ara buluculuk rolü atfetmeye çalışsa da Suriye üzerindeki egemenliğini kaybedeceği endişesi, Tahran’da tedirginlik yaratmaktadır.
Ankara-Şam, Şam-Abu Dabi ve Riyad hattında süren normalleşme adımlarını kaygıyla takip eden Tahran, gelişmelerin 12 yıldır Suriye’de oluşturduğu nüfuzuna nasıl yansıyacağı sorusunun cevabını arıyor.
İran gazeteleri, geçtiğimiz hafta Azerbaycan sınırındaki askerî tatbikatın yanı sıra protestolar kapsamında Evin Hapishanesindeki isyan ve Erdebil’de lise öğrencilerine ölümcül şiddet iddiası gibi gelişmeleri irdelemiştir.
İran’da, Zengezur Koridoru’nun bölgesel ve uluslararası düzeyde İran karşıtı bir proje olduğu konusunda bir konsensüs söz konusudur.
İranlı analistlerin yazılarında ve söylemlerinde Türkiye’yi; NATO, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın yanında İran’ı bölmek isteyen bir “dış mihrak” olarak konumlandırdıkları görülmektedir.