İran’ın son dönemlerde attığı ilgi çekici dış politika adımlarında, ABD ile küresel boyutta sorunlar yaşayan Çin ve Rusya gibi ülkelerin uzlaştırıcı ya da çatıştırıcı etkilerini görebilmek mümkün.
Reformcu cenaha yakın siyasi elitler ve basın kuruluşlarının, anlaşmayı genel olarak olumlu karşılamakla birlikte bazı noktalarda eleştiriler yönelttikleri görülmektedir.
Batı tarafından ağır baskı altında bulunan Tahran, bu anlaşmayı söylem bazında "Doğu'ya bakış" ve "komşularla iyi ilişkiler" çerçevesinde yorumlayacak ve İsrail'le bazı Körfez ülkelerinin yürüttüğü İbrahim Anlaşmalarına alternatif olarak sunacak.
Fransa için rakibi Çin’i Irak’ta etkisiz hâle getirmek önemli olduğundan ülkedeki Çin-İran iş birliğini sınırlamak ve İran’ı uluslararası topluma entegre etmek toplantının ana gündemi olmuştur.
İran’da gösteriler devam ederken bölgesel anlamda yükselen gerilimler ve bilhassa son yaşanan Albay Davud Caferi suikastı, gölge savaşlarının yeniden başladığına işaret etmektedir.
ABD, Katar’ın geçmişte olduğu gibi İran ile aralarındaki ara buluculuk rolünü tekrar üstlenmesi konusunda beşincisi gerçekleşen stratejik diyalog platformunu fırsat olarak kullanmış olabilir.
İsrail-Lübnan Deniz Sınırı Anlaşması’nı destekleyenler; Anlaşma’nın, İran’ın bölgedeki etkisini sınırlayacağını iddia etmektedir. Ancak İran’ın Hizbullah’la olan köklü ilişkisi, Anlaşma’nın İran’a imkân sağlaması ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
İran ile ŞİÖ arasında imzalanan yeni mutabakat zaptı, Tahran ve ŞİÖ üyeleri arasında çeşitli siyasi ve ekonomik alanlarda iş birliğinin genişletilmesinin temelini oluşturacaktır.
Türkiye ulusal çıkarları gereği, Orta Doğu’nun iki önemli devleti olan Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede yaklaşmaktadır.
İran ve Katar arasındaki ilişkilerin bir ayağını Viyana görüşmeleriyle ilintili konular, diğerini Rusya ve Avrupa arasındaki krizden kısa süreli avantaj sağlama arzusu oluşturmaktadır.
Viyana anlaşması İran içi güç dengelerini etkileyecek olmasına rağmen asıl etkisi bölgesel politikalar konusunda olabilir.