Bölgesel Gerilimde Yeni Evre: Beyrut Patlamaları

Bölgesel Gerilimde Yeni Evre: Beyrut Patlamaları
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

25 Ağustos Pazar günü sabah Beyrut’ta gerçekleşen patlamalar ve akabindeki gelişmeler, 2006’dan beri istisnalar dışında sakin bir dönem geçiren İsrail-Hizbullah gerginliğinde 13 yıl sonra yeni bir evreye girildiğini gösterdi.

Patlamalar Ne Anlama Geliyor?

Pazar saat 02.30 sularında Beyrut’un güneyinde, Şii Lübnanlıların yoğun olarak yaşadığı, Hizbullah’ın kalesi olarak da nitelendirilen Dahiye’de seyir hâlinde olan bir arabayı hedef aldığı iddia edilen bir drone yere düşerken, ikincisi Hizbullah’ın Medya Merkezi üzerinde havada infilak ederek binaya ciddi hasar verdi. Lübnan hükûmeti soruşturmalar neticesinde “drone”ların İsrail menşeli olduğunu ilan etti.

Olayın öncesi ve sonrasında yaşananlar Tel Aviv’in İran’ı “sindirme” stratejisini, Tahran’ın vekillerini de hedefe koyarak oldukça geniş bir coğrafyaya yayacağının ipuçlarını verdi.

Dolayısıyla Haşdi Şabi üslerine son bir ay içerisinde düzenlenen drone saldırıları, cumartesi günü Şam Aqraba’da İran hedeflerine isabet eden İsrail füzeleri ve Dahiye patlamaları Tel Aviv’in “karşılama” değil “taarruza dayalı” taktiklerle hareket ettiğini gösterdi.

Nitekim Aqraba saldırısı sonrası İsrail, İran’ın ve müttefiklerinin saldırı planlarını önceden teyit ettiğini ve tıpkı 1967 Arap-İsrail Savaşı öncesinde olduğu gibi önleyici bir taarruz düzenlediğini bir kez daha ifade etti.

Karşılık Gelecek Mi?

Peki bölgede geniş bir alana yayılacağa benzeyen İsrail taarruzları özellikle Lübnan’da nasıl bir karşılık bulacak? Bunun için Dahiye saldırısı sonrasında gözler Hizbullah kanadına ve hareketin lideri Hasan Nasrallah’a çevrildi. İlk resmî yorum ise Medya İşleri Sorumlusu Muhammed Afif’ten “’Drone’ları biz düşürmedik. Verilecek yanıt Nasrallah tarafından açıklanacak” şeklinde geldi.

Nasrallah “Lübnan’da DEAŞ’a Karşı Zaferin İkinci Yılı” münasebetiyle yaptığı konuşma sırasında “çok ciddi tehlike taşıyor” dediği Dahiye’de gerçekleşen patlamalara değinerek saldırıları İsrail’in düzenlediğinin altını çizdi. Ayrıca “saldırıların karşılıksız kalmayacağını ve aynı olayın tekrar yaşanmasına izin vermeyeceklerini” ifade etti.

Nasrallah’ın konuşmasındaki kritik kısım “Haşdi Şabi’ye yönelik saldırılara gereken yanıtın verilmediği ve daha çok saldırı geleceği” serzenişini yaptığı bölümdü. Nasrallah burada “Dahiye saldırılarının Irak saldırılarıyla aynı senaryo içinde olduğunu” ve senaryonun Lübnan kısmında “aynı şeyin yaşanmayacağını” deklare etti. Nasrallah’ın bu ifadeleri “İran ve müttefiklerinin caydırıcılık gücünün kaybolmaması” için yaptığı uyarı hamleleri olarak kayda geçti.

Nasrallah, ocak ayında verdiği mülakatta “savaşı başlatan biz olmayız” demişti. Nitekim son konuşmasında İsrail-Hizbullah geriliminde girilen yeni evreyi “dayatılan savaş” olarak niteledi. Konuşma sonrasında muhtemel yanıtın ne şiddette olacağına dair çokça iddia yürütülse de Nasrallah’ın saldırıları “direniş ekseni ve ABD-İran gerilimi”nden çok “Lübnan” üzerinden ele alan cümleleri, “Hizbullah planlı” bir karşılığın verileceğini göstermesi açısından en somut çıkarım oldu.

Saldırı Sonrası Tel Aviv

İsrail’den Dahiye saldırılarını düzenlediğine dair doğrulama ya da yalanlama gelmedi. Ancak pazar öğleden önce Beyrut ve Sayda üzerinde İsrail uçakları görülmeye başlanırken, Tel Aviv aynı gün Irak’ta bir Haşdi Şabi komutanı ve milisin hayatını kaybettiği drone saldırısını düzenlediğini doğruladı. Pazartesi sabahı ise İsrail tarafından Bekaa’da Hizbullah müttefiki Filistinli bir gruba ait karargâh bombalandı. Bu saldırı, pazar günü “meydan okuma” konuşmasını Bekaa’dan yapan Nasrallah’a bir cevap şeklinde okundu. Art arda gelen tüm bu olaylar birbirini tamamlayacak şekilde bir görüntü oluşturdu. Bu durum, sözü edilen manevrayı parlamento seçimleri dolayısıyla yaptığı yönünde eleştirilen Netanyahu’nun, İran ve müttefikleriyle geniş bir alanda çarpışmak istediği şeklinde yorumlandı.