Erdoğan Ziyaretinin İran Basınına Yansımaları

Erdoğan Ziyaretinin İran Basınına Yansımaları
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
İRAM İstanbul İdari Süleyman Gündede

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKBY) 25 Eylül Pazartesi günü düzenlenen bağımsızlık referandumu sonrası bölgede sıcak gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Ekim Çarşamba günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu üst düzey yetkililerle temaslarda bulunmak üzere İran’ın başkenti Tahran’a günübirlik bir ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından Sadabat Sarayı'nda resmî törenle karşılandı.  İki lider baş başa ve heyetler arası görüşmeler yaptı. Görüşmelerin ardından iki ülke arasında bazı anlaşmalara imzalar atıldıktan sonra Erdoğan ve Ruhani ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda hem Irak hem de Suriye konusunda net mesajlar verildi. 10 milyar dolar olan mevcut ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarma hedeflerinin konuşulduğu görüşmelerde İran ve Türkiye arasında gümrük, merkez bankaları, iki ülkenin radyo ve televizyon kurumları ve milli arşivler alanlarında dört anlaşma imzalandı.

Yaşanan son gelişmelerin iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştırmasıyla birlikte İran basının Erdoğan ve Türkiye karşıtı sert söylemini değiştirdiği görülmektedir. İran basınında özellikle 16 Nisan referandumu sürecinde Erdoğan’a karşı dillendirilen ‘Yeni-Osmanlıcılık’ yapmak ve ‘Diktatörleşmek’ yönünde ithamların yerini ılımlı bir tutum almıştır. Erdoğan’ın 2015 yılındaki son ziyareti sonrasında olduğu gibi İran basınında yine iki ülkenin özellikle bölgesel konularda ortak hareket etmesi ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Mesajlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden bir gün sonra gazete manşetlerine yansımıştır. İran’ın reformist gazetelerinden İtimad Gazetesi Erdoğan’ın ziyaretini ‘Eski Rakiplerin İttifakı’ başlığıyla görmüştür. Haberde IKBY referandumunun ve Mesut Barzani’nin bağımsızlık projesinin Ankara, Tahran ve Bağdat arasında bir ittifak oluşturduğuna dikkat çekilmiştirAynı gazetede Uluslararası İlişkiler Uzmanı Sadık Meleki ise ‘Jeopolitik Rekabetten Jeo-stratejik Etkileşime Doğru’ başlıklı yazısında İran ve Türkiye’nin iki ülkeyi birbirine rakip gösteren jeopolitik anlayışı bir kenara bırakıp birbirlerine jeo-stratejik olarak yaklaşmaları gerektiğine vurgu yapmıştır. Yazıda, jeopolitik çatışmaları İran ve Türkiye’den daha fazla olan Fransa ve Almanya örnek gösterilerek iki ülkenin bugün Avrupa Birliği’nin temel taşı olduğuna işaret edilmiştir.

Ilımlı İran Gazetesi, birçok gazetenin özellikle üzerinde durduğu gibi, Devrim Rehberi Ali Hamenei’nin ifadelerine yer vererek ‘Siyonist rejim bölgede yeni bir İsrail oluşturma peşindedir’ başlığı atmıştır. Hamenei Erdoğan’la görüşmesinde Kuzey Irak referandumuna dikkat çekerek İran ve Türkiye’nin bu konuda mümkün olan adımları atmalarını, Irak devletinin de bu durum karşısında kararlılıkla hareket etmesi gerektiğini söylemişti.

Muhafazakâr Keyhan Gazetesi ise Ali Hamenei’nin bir diğer ifadesine yer vererek ‘IKBY referandumu bölgeye ihanet ve geleceğe tehdittir’ sözlerini manşete taşımıştır. Bir diğer reformist gazete Arman Gazetesi ise haberi ‘Sadabat Sarayı’nda İran ve Türkiye İttifakı’ başlığıyla vererek IKBY’nin referandumu sonrası İran, Irak ve Türkiye arasında ortak koordinasyonun arttığına vurgu yapmıştır. Diğer reformist Şark Gazetesi ise ziyareti Erdoğan’ın ‘Kuzey Irak’a karşı daha sert tedbirler yolda’ ifadelerini manşete taşıyarak görmüştür.

İran radyo ve televizyon kurumuna bağlı olan jamejamonline internet sitesi ‘İran ve Türkiye’nin Yakınlaşmasının Gereklilikleri’ başlıklı haberinde Türkiye ve İran’ın siyasi, ekonomik, demografik ve askeri güç bakımından bölgenin güçlü ülkeleri olduğuna işaret ederek iki ülkenin ekonomi ve güvenlik alanlarında birbirlerine ihtiyaç duyduklarına değinmiştir. Site ayrıca iki ülkenin bölgesel ve ikili ortaklıklarla gerginlik ve çatışmayı engelleyerek rekabetin düşmanlığa dönüşmesinin önüne geçmesi gerektiğini vurgulamıştır.

İktisat Dünyası adlı ekonomi gazetesi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran ziyaretine ilişkin ‘İran Ziyaretinde Erdoğan’ın Üç Hedefi’ başlığını atmıştır. Uzman görüşlerine yer veren gazete ziyarette ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarmak, Kuzey Irak başta gelmek üzere bölgesel sorunlar ve Astana süreci bağlamında Suriye konusunun ele alındığını yazmıştır.

Bunların dışında bazı devlet adamları da Erdoğan’ın İran ziyaretinden dolayı duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir. İran’ın Türkiye Büyükelçisi Muhammed İbrahim Tahiriyan İSNA Haber Ajansı'na verdiği röportajda İran ve Türkiye’nin askeri ve güvenlik alanlarındaki iş birliğinin bölgeyi parçalama komplolarına karşı güvence olacağını savunmuştur. Erdoğan ve Ruhani’nin bugüne kadar on kez görüştüğünü ancak son görüşmenin benzersiz olduğunu belirten İran Dışişleri Bakan Yardımcısı İbrahim Rahimpûr ise İran, Irak ve Türkiye iş birliği sayesinde IKBY’nin izlediği politikayı değiştireceğini söylemiştir.

Katar krizinden bu yana takınılan benzer tavırlar ve son olarak Irak’taki gelişmeler, Suriye konusunda ortak bir zemin arayışında olan iki ülkeyi daha da yakınlaştırmıştır. 15 Ağustos 2017’de İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakırî Ankara’yı ziyaret etmiş ve bu ziyaret 38 yıllık İran İslam Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu düzeyde gerçekleşmesiyle tarihe geçmiştir. Referandumdan önce gerçekleşen bu ziyaretle taraflar Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda ortak tavırlarını teyit etmiş ve olası hamleleri görüşmüşlerdi. Referandumdan sonra ise Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 2 Ekim Pazartesi günü gerçekleşen İran ziyaretinde de benzer konular ele alınmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti bu süreci bir adım daha ileri götürmüştür. İran basınının ikili ilişkilerdeki bu gelişmelerden memnun olduğu ve Türkiye aleyhine birkaç senedir devam eden sert tavrı değiştirdiği görülmektedir. Bu yeni tavrın ne kadar süreceği ise mevcut ivmenin sürüp sürmemesine bağlıdır. Zira, belirli alanlarda ortak hareket etme iradesini ortaya koyan iki ülke arasında diğer birçok alanda rekabet ve görüş ayrılıkları varlığını sürdürmektedir.