Eski Veliaht Rejim Muhaliflerinin Lideri Olabilir mi?

Eski Veliaht Rejim Muhaliflerinin Lideri Olabilir mi?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

1979 Devrimi ile yönetimden uzaklaştırılan İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin oğlu olan Şehzade Rıza Pehlevi, 1 Kasım’da Londra merkezli Farsça Iran International TV’deki bir programa katılarak siyasi faaliyetlerine ilişkin soruları yanıtladı. İran İslam Cumhuriyeti’nin durumuna, olası bir rejim değişikliğinde geçiş sürecini nasıl yöneteceklerine, farklı siyasi gruplarla ilişkilerine ve rejim değişikliğinde İran İslam Cumhuriyeti’ne bağlı asker ve bürokratların durumunun ne olacağına yönelik soruları cevaplayan Rıza Pehlevi, mücadele yöntemi olarak sivil itaatsizliği benimsediklerini belirtti. Ayrıca güvenlik güçleri ve silahlı kuvvetlerin mevcut rejimin yanında durmaması için çaba sarf ettiklerini de kaydeden Pehlevi bu doğrultuda Besic teşkilatı ve diğer askerî gruplarla irtibatta olduğunu iddia etti. Rıza Pehlevi, mevcut aşamada muhalif gruplar arasında “koordinasyonu sağlama” görevini üstlenmek istediğini de açıkladı.

İran’da Aralık 2017’de başlayan ve Ocak 2018’e kadar süren sokak ayaklanmalarında bazı protestocuların Pehlevi Hanedanı’na ve sabık rejime yönelik destek sloganları atmasıyla İran siyaset arenası yeni bir gelişmeye tanık oldu. Bu gelişme üzerine gözler, 1979 Devrimi’nden sonra İran İslam Cumhuriyeti karşıtı bir siyasi figür olarak ülke dışında hayatını sürdüren Şehzade Rıza Pehlevi’ye çevrildi. O güne kadar gerek siyasi gruplardan gerekse de toplumun farklı kesimlerinden Pehlevi Hanedanı taraftarları dışında pek destek göremeyen Rıza Pehlevi’nin sınırlı siyasi faaliyetleri, kendisinin İran’ın sokaklarından gelen “çağrılara” olumlu yanıt vermesiyle yeni bir aşamaya girdi ve bu tarihten itibaren siyasi faaliyetleri tekrar ivme kazandı.

Muhalif Gruplardan Kimler Destekliyor?

Daha önce Rıza Pehlevi’nin etrafında muhalif bir çatı örgüt olarak kurulan Özgür Seçimler İçin İran Ulusal Konseyi’nin yanında 16 Eylül 2018’de Fereşgerd (Diriliş) adıyla faaliyete başlayan yeni bir muhalif siyasi oluşum, Pehlevi’nin rejim karşıtı bütün muhalif gruplar arasında “birleştirici” bir rol oynadığını açıklamıştır.

Dış Desteğe Sahip mi?

Trump’ın 8 Mayıs’ta ABD’nin nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamasıyla başlayan süreci müteakip Trump’a yakın bazı isimler, İranlı muhalif grupları destekleyen açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamalar ve devamında Halkın Mücahitleri Örgütü’nün ve İranlı Kürt, Arap ve Beluç gibi muhalif grupların İran içindeki faaliyetlerinde başlayan hareketlilik Tahran’a karşı uluslararası ve bölgesel ayakları olan kapsamlı bir operasyon yürütüldüğünü göstermektedir. Trump’ın küresel düzeyde, Suudi Arabistan, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölgesel düzeyde rejim karşıtlarını destekledikleri bilinmektedir. Bu nedenle Rıza Pehlevi’nin, İran halkının tarihinde ilk defa dış güçlerin müdahalesi olmaksızın kaderini belirlediğini ileri sürmesi gerçeği yansıtmamaktadır.

Nitekim daha önce Pehlevi’nin İran karşıtı faaliyet yürütmek amacıyla Suudi yetkililerden 300 milyon dolarlık bir destek aldığı iddiaları gündeme gelmişti. Ayrıca Iran International TV kanalının da Suudi Arabistan tarafından finanse edildiğine dair güçlü iddialar mevcuttur. Dolayısıyla Rıza Pehlevi’nin gittikçe artan sert çıkışları yalnızca İran sokaklarından gelen “talepler” doğrultusunda değil ABD ve bölgesel müttefiki Suudi Arabistan’ın hız verdiği İran karşıtı faaliyetler temelinde şekillenmektedir.

Birleştirici Bir Rol Oynayabilir mi?

Diğer bir konu ise Rıza Pehlevi’nin bütün rejim karşıtı muhalif gruplara liderlik veya kendi ifadesiyle “koordinatörlük” edip edemeyeceğidir ki bunun pek de kolay olmayacağı açıktır. İran’a karşı silahlı mücadele yürüten Halkın Mücahitleri Örgütü, Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürt, Arap ve Beluçlar arasındaki diğer silahlı gruplarla Pehlevi Hanedanı ile taraftarları arasında var olan derin ideolojik farklılıklarla tarihî düşmanlıklar, herhangi bir dış müdahale olmadan bu gruplar arasında asgari bir mutabakatı imkânsız kılmaktadır. Her ne kadar Rıza Pehlevi’nin mevcut konjonktürden yararlanarak kendine destek sağlama arayışında olduğu görülse de oldukça geniş ideolojik ve etnik bir arka plana sahip olan rejim karşıtları arasında genel bir kabul görmeyeceği belirtilmelidir. Dolayısıyla bunun farkında olan ve mücadele yöntemi olarak sivil itaatsizliği benimsediklerini vurgulayan Pehlevi’nin, aslında muhalif gruplara liderlik etmekten ziyade toplumda taban bulmaya çalıştığı anlaşılmaktadır.