İran Basını 2. Bağdat Konferansı’nı Nasıl Yorumladı?

İran Basını 2. Bağdat Konferansı’nı Nasıl Yorumladı?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Ürdün’ün ev sahipliğinde düzenlenen 2. Bağdat Konferansı, 20 Aralık 2022’de Fransa ve bölge ülkelerinin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşmiştir. Türkiye’nin düşük düzeyde katılım gösterdiği konferans, İran basını tarafından yakından takip edilmiş ve çok yönlü bir zeminde irdelenmiştir. Bu kapsamda konferansın amacı, içeriği ve sonuçlarına dair çeşitli haber ve değerlendirmelere yer verilmiştir. 

İran’ın Stratejik Önemine Vurgu

İran’ın resmî haber ajansı IRNA’nın denetimi altında neşredilen İran gazetesi, söz konusu konferansa ilişkin detaylı değerlendirmelere yer veren basın kuruluşları arasında yer almıştır. Gazetenin “Amman ve İran’a Yönelik İzolasyon Projesinin Başarısızlığı” başlıklı analizinde; öncelikle konferansın, ABD ve Batı ülkelerinin İran’ı uluslararası kamuoyundan izole etme çabasına rağmen Tahran’ın bölgesel bir aktör rolünü pekiştirdiği ileri sürülmüş ve bu, İbrahim Reisi hükûmetinin dış politika kazanımı olarak değerlendirilmiştir. Bunun yanında konferansın Irak eksenli olması vurgulanmış, ardından Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani’nin 29 Kasım 2022’de Tahran’a gerçekleştirdiği ziyaret ile iki ülke arasındaki ilişkilerin İran’ın konferansın etkin aktörü olduğunu kanıtladığı ileri sürülmüştür. Ayrıca Tahran’ın bölgesel iş birliğini güçlendirmek adına diplomasi kanallarına başvurduğu ancak bunun Batı Asya ülkelerinin gerilimi tırmandıran adımlarından vazgeçmesiyle mümkün kılınabileceği belirtilmektedir. Reformcu-ılımlı bir çizgide hareket eden Şark gazetesi de “Ürdün’de Barış Festivali” manşetli yazısında, Tahran’ın bölgedeki barış ve istikrarındaki rolünden bahsetmiştir. Bunun yanında Türkiye’nin düşük düzeydeki katılımını “Erdoğan’ın siyasi inadı” olarak okumuş ve bunun karşılık bulmadığını öne sürmüştür. 

Abdullahiyan-Borrell Görüşmesi ve Nükleer Müzakereler

İran basınının söz konusu konferansa ilişkin odaklandığı en dikkat çekici husus, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile görüşmesi ve Borrell’in Nükleer Anlaşma’nın (Kapsamlı Ortak Eylem Planı, KOEP) yeniden ihyası için açık kapı bırakması olmuştur. Öyle ki hemen hemen her gazete görüşmeyi manşete taşımıştır. Eski Cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani’ye yakınlığıyla bilinen Arman-ı Millî gazetesinin “Müzakere İçin Müzakere” başlıklı yazısında, her iki tarafın nükleer müzakerelerin sürmesi kapsamında anlaşmaya vardığı belirtilmektedir. Rafsancani’ye yakın diğer bir yayın organı olan Arman-ı İmruz gazetesinin yanında Yeşil Hareket’in lideri Mehdi Kerrubi’nin Partisi Millî Güven (İtimad-ı Millî) Partisine yakınlığıyla bilinen İtimad gazetesi ve İbtikar gazetesi de benzer bir zemin sunmuştur. Devrim Rehberi’nin uhdesinde faaliyetlerini sürdüren İttilaat  gazetesi, KOEP’in ihyası için AB ile İran’ın anlaştığını ön plana çıkarırken İran’ın resmî haber ajansı IRNA’nın çatısı altında neşredilen İran gazetesinin yanında Devrim Muhafızları Ordusuna yakınlığıyla bilinen (DMO) Cevan gazetesi ve Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’a yakın Horasan gazetesi de benzer bir çizgide nükleer müzakerelerin sürmesi kapsamında tarafların anlaştığını vurgulamıştır.

İran-Suudi Arabistan İlişkileri

İran-Suudi Arabistan ilişkileri, İran basınının mezkûr gelişme çerçevesinde öne çıkardığı diğer bir husustur. Direniş Cephesi’ne yakın Tabnak haber sitesinde yayımlanan “2. Bağdat Konferansı İran-Suudi Arabistan İlişkilerini Değiştirir mi?” başlıklı yazıda; Suudi Arabistan, İran’da Mehsa Emini’nin ölümü üzerine başlayan protestoları kışkırtmakla suçlanmaktadır. Direniş Cephesi’ne yakın Vatan-ı İmruz gazetesi; Bağdat’ın, Tahran ve Riyad arasında bağlantı hattı olmaya devam ettiğini ön plana çıkartmış; bunun yanında, Suudi Arabistan’ın gerginliği dindirmek için iş birliği yapma konusunda istekli olup olmadığının belirsiz olduğunu ifade etmiştir. 

Değerlendirme

Sonuç olarak İran basınında, Tahran’ın uluslararası sistemden izole edilmesine rağmen bölgesel bir aktör olarak konferanstaki rolü ve stratejik önemi derinlemesine irdelenmektedir. Bu kapsamda Tahran’ın “izolasyon projesini başarısız kıldığı” söyleminin azami bir gayretle ön plana çıkarıldığını belirtmek mümkündür. Tahran’ın diplomasiyle bölgede barış ve istikrarı sağlamaya çalıştığı vurgulanarak İran’ın bölgenin çıkarlarına dayalı bağımsız bir strateji izlediği savı güçlendirilmeye çalışılmıştır. Bunun dışında Borrell’in, KOEP’in ihyasına yeşil ışık yakan açıklamalarına odaklanılarak nispeten müspet bir çerçeve yaratılsa da karamsar havanın hâkim olduğu gözlerden kaçmamaktadır. Ayrıca Tahran ile Riyad arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi temelinde gelişen diyalogların irdelendiği de gözlemlenmiştir. İran’ın bölgedeki krizleri çözme konusunda tam iyi niyet sergilediği vurgulanarak Tahran-Riyad ilişkilerinde Suudi Arabistan’ı suçlayıcı bir perspektif sunulmaktadır. Öte yandan Türkiye’nin düşük düzeydeki katılımına kısmen yer verilmiştir. Ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bölgedeki varlığına “emperyalizm” gibi anahtar kavramlarla sert bir şekilde karşı çıkılmaktadır.