İran ve Komşuları Arasındaki Su Krizi Büyüyor

İran ve Komşuları Arasındaki Su Krizi Büyüyor
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Son yıllarda su ile ilgili çeşitli faktörler; siyasi istikrarsızlık, göç, gıda güvensizliği, şiddet vb. gibi sorunlara yol açmıştır. Ekonomilerin ve nüfusun dünya çapında genişlemesiyle birlikte su talebi artmış ve su kaynaklarının mevcudiyeti iklim değişikliğinden giderek daha fazla etkilenmeye başlamıştır. Şiddetli su kıtlığı çeken diğer birçok ülke gibi İran da yıkıcı bir su kriziyle karşı karşıyadır. Ülke genelindeki düşük yağış seviyeleri de ilgili sorunu artırmıştır. İran ayrıca bugün son elli yılın en kurak yıllarından biriyle karşı karşıyadır ve elektrik kesintileri sorunu yaşamaktadır. Giderek azalan su kaynakları, temiz suya erişimin azalması ve elektrik sorunları ülkede iç gerilimlere ve şiddetli çatışmalara neden olmaktadır. Ülkedeki su kıtlığı ve yönetimsel yetersizlikler konusunda yaşanan gerilimlerin son örneği ise 15 Temmuz’da Huzistan’ın çeşitli şehirlerinde patlak veren protestolar olmuştur.

Su kıtlığı, paylaşılan nehir havzalarında su kullanımı konusunda komşu ülkelerle de anlaşmazlıklara yol açmaktadır. Batıdaki İran-Irak sınırındaki su sorunu haricinde, Helmand/Hirmand ve Herirud nehirleri de dâhil olmak üzere İran ve Afganistan arasındaki su anlaşmazlıkları uzun süredir devam etmektedir. Helmand/Hirmand Nehri, ülkeler arasında paylaşılan sınıraşan nehir havzalarında bir anlaşmaya (1973 Afganistan-İran Helmand Nehri Su Anlaşması) tabi olan tek nehirdir ve su hakkı ile baraj inşaatı konusunda büyüyen bir anlaşmazlığın merkezinde yer almaktadır. İran hükûmeti, Afganistan’ın baraj faaliyetlerinin çevresel hasara neden olacağını savunurken Afganistan, ülkenin su ve gıda güvenliğinin sağlanması ve su üzerindeki mevcut hakları doğrultusunda baraj inşaatlarının gerekliliğini savunmaktadır. Bununla ilgili, son dönemde ağırlıklı olarak tartışılan Kemal Han Barajının açılışı 24 Mart 2021 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Barajla ilgili tartışmalar sürerken Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, barajın açılış konuşmasında Afganistan’ın artık İran’a ücretsiz “fazladan” su sağlamayacağını ve bundan sonra petrol için su satacağını açıklamıştır. Afganistan Ulusal Su İşleri Düzenleme Kurumu (NWARA) Herirud-Murghab Nehir Havzası Genel Müdürü Syed Mohammad Omar Eshaq, 28 Temmuz’da İRAM’a verdiği demecinde “Barajlar, mansap alanlara su akışını düzenlemek için önemli araçlardır. Kemal Han Barajı, Afganistan hükûmeti için Helmand Nehri’nin mevsimsel taşkınlarını kontrol etmek ve düzenlemek için güçlü bir araçtır ve kesinlikle 1973 Helmand Nehri Su Anlaşması’nın uygulanması üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.” demiştir.

İran ve Afganistan, yaptıkları açıklamalarda 1973’te imzalanan Anlaşma’nın şartlarına uyduklarını belirtmektedir. Ancak İran’ın hak ettiğinden fazla su aldığına dair çeşitli iddialar bulunmaktadır. Bu iddialara ilişkin Omar Eshaq şu açıklamalarda bulunmuştur: “1973 Helmand Nehri Anlaşması’na uymak her zaman Afganistan’ın duruşu olmuştur. Kemal Han Barajının inşası, Anlaşma’nın tam olarak uygulanması için olumlu bir araçtır ve şimdi baraj tamamlandığında mansapa su akışı daha düzenli olacaktır. İran’ın Anlaşma’da tahsis edilenden daha fazla su alıp almadığı kanıtlanabilir. Afganistan’ın, İran’ın Helmand Nehri üzerindeki faaliyetlerine ilişkin endişeleri, ortak teknik toplantı sırasında ifade edilecek ve müzakerelerin temeli, Helmand nehir havzasından elde edilen gerçek veriler olacaktır.”

Bazı Afgan bölge sakinlerine ve bazı yetkililere göre Tahran, Afganistan’ın baraj projelerinden endişe duymaktadır ve Afganistan’ın altyapı projelerini sabote etmek için Taliban’a silah ve yardım sağlamaktadır. İran ise kendine yöneltilen bu türden suçlamaları kabul etmemektedir. Barajlar hususunda Afganistan ise Taliban ile ayrıca zorlu bir süreçten geçmektedir. Ferah Nehri üzerinde yapımı devam eden Bakhshabad Barajı için baraj güvenliğinin İran ve Fatimiyyun Tugayları’nın tehdidi altında olduğu iddiaları kamuoyuna yansırken yakın geçmişte Afgan yetkililer, Arghandab’daki Dahla Barajının Taliban’ın kontrolüne geçtiğini doğrulamıştır. Omar Eshaq konuya ilişkin olarak “Afganistan’daki su altyapıları ülke geneline yayılmış ve çoğunlukla sapa alanlarda bulunmaktadır. Bu nedenle bu yapılar çok savunmasızdır ve Taliban bu kadar önemli ve stratejik konumların kontrolünü ele geçirmek için elinden geleni yapmaktadır. Haberlere göre de bazı bölgelerde bunu başarmıştır. Öte yandan Afganistan hükûmeti, Taliban saldırılarını etkisiz hâle getirmek için elinden gelenin en iyisini yapıyor ve çatışmalar hâlâ devam ediyor.” açıklamalarında bulunmuştur.

İki ülke arasındaki gerginlik, üçüncü bir ülke olan Türkmenistan ile Herirud Nehri boyunca devam etmektedir. İran ve Türkmenistan, 2004’ten beri Afganistan’ın müdahalesi olmadan nehir üzerinde baraj ve kanallar inşa etmiştir. Afganistan ise özellikle baraj inşası yoluyla Herirud Nehri’nde su geliştirme çabalarını canlandırmaya başlamıştır. Her iki taraf da Afganistan’ın Herirud Nehri’ne ilişkin projelerini bir “insan güvenliği” meselesi olarak görmektedir. Gündemde Herirud nehir havzasındaki taraflar arasında su anlaşması olup olmadığı konusunda Omar Eshaq “Afganistan, İran ve Türkmenistan arasında konuyla ilgili resmî bir görüşme gerçekleşmedi.” şeklinde bir açıklama yapmıştır.

Su, bölgesel güvenlikle doğrudan bağlantılı olduğu için uluslararası sonuçları olan bölgesel bir sorundur. Bu nedenle su konusunda iş birliği oldukça elzemdir. Omar Eshaq’a göre “Afganistan onlarca yıllık çatışmalardan geçti ve sonuç olarak değerli su kaynaklarını yönetemedi. Bununla birlikte bir yukarı havza ülkesi olarak ülkenin durumu nispeten iyileştiğine göre Afganistan, Salma ve Paşdan gibi barajların inşası yoluyla Herirud Nehri’ni düzenleme faaliyetlerini yasal olarak haklı çıkarabilir.” Yetkili ayrıca “Su kıtlığı bölgede çok ciddi bir sorundur. Tüm bölge ülkeleri sorunun üstesinden gelmek ve aynı zamanda bölgeye uyum ve istikrar getirmek istiyorsa ülkeler arasındaki iş birliği kaçınılmazdır.” ifadelerini sözlerine eklemiştir.

Son olarak İran, güvenilir yenilenebilir su mevcudiyeti ile su talebi arasındaki eşitsizlik, suyun tahsisi ve dağıtımı, kontrolü üzerindeki iç anlaşmazlıklar ve komşu ülkelerle paylaşılan havzalar üzerindeki anlaşmazlıklar da dâhil olmak üzere bir dizi artan su sorunuyla karşı karşıyadır. Özetle bu baskılar, uluslararası ve iç siyasi gerilimlerle birleştiğinde suyla ilgili çatışma olasılığını alevlendirmek ve artırmakla tehdit etmekte ve yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi için çözülmesi acil bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.