İran’da Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Düşük Katılım Endişesi

İran’da Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Düşük Katılım Endişesi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

18 Haziran 2021 tarihinde yapılacak olan 2021 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine beş aydan kısa bir süre kalması, seçimlere katılım oranına yönelik tartışmaları da beraberinde getirdi. Nitekim İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazli, seçim atmosferini “soğuk ve sessiz” olarak nitelendirdi ve toplumun seçime kayıtsızlığıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

Fazli, 2017 Cumhurbaşkanlığı Seçimleriyle önümüzdeki seçimi kıyaslayarak toplumdaki atmosferin henüz seçimlere duyarlılık göstermediğini belirtti. 25 Ocak’ta valiler toplantısında konuşan Rahmani Fazli, bu seçim atmosferinin canlandırılması gerektiğini ve yüksek katılımlı bir seçimin gerçekleştirilmesi için siyasi partilerin ve grupların daha aktif rol alması gerektiğini vurguladı. İçişleri Bakanı’na göre 2017 Seçimlerinin aynı dönemdeki istatistikleri şu anda 2021 Seçimleriyle ilgili rakamların neredeyse iki katıydı. Fazli, seçimlerde yüksek katılımın, hükûmetin otoritesinin sağlamlığını ve verimli çalışmasını sağlayacağını ifade etti. İran İslam Devrimi’nin 42. zafer yıl dönümü dolayısıyla 1 Şubat’ta Humeyni’nin türbesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “Seçimlere yüksek seviyede katılımın olması hem seçilen şahsa verilen bir onay hem de İslam Cumhuriyeti yönetimi için bir oylamadır.” ifadelerini kullandı. Ruhani konuşmasında, şimdiye kadarki seçimlerin birçoğunda halkın üçte ikisinin sandık başına giderek oy kullandığını ve bu kullanılan oyların sadece seçim sonucu için değil İslam Cumhuriyeti’ne dayalı yönetimin devamı için de olduğunu vurguladı.

18 Haziran 2021 tarihinde yapılacak olan 13. Dönem Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine az bir süre kalmasına rağmen hükûmet ve siyasi cenahlar, halkı bu seçimler için motive etmiş gözükmüyor. 23 Mayıs 1997 (2 Hordad) Seçimleriyle birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimleri her ne kadar Anayasayı Koruyucular Konseyinin (AKK) onay verdiği kişiler arasında geçse de yoğun ve rekabetçi bir ortam, seçmenin de ilgi gösterdiği bir süreç olmuştur.

İran yönetimi, 24 Şubat 1980 tarihinde gerçekleşen ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana seçimlere yüksek katılımı İslam Cumhuriyeti’nin yönetim modeline bir destek ve uluslararası alandaki meşruiyetinin bir teminatı olarak görmüş ve halkın seçimlere katılımını teşvik etmiştir. İran yönetimi, seçimleri hem iç politika hem dış politika bağlamında kendi meşruiyetini güçlendirdiğinin bilincindedir. Bu anlamda her seçim öncesi Devrim Rehberi Hamenei, “İran’ı seven herkes seçimlere katılsın.” ifadelerini kullanmıştır.

 

Tablo 1: Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Katılım Oranı

Sıra Tarih Katılım Oranı (%) Cumhurbaşkanı
1 24 Şubat 1980 67,41 Ebu’l Hasan Beni Sadr
2 24 Temmuz 1981 64,23 Muhammed Ali Recai
3 2 Ekim 1981 74,26 Ali Hamenei
4 16 Ağustos 1985 54,78 Ali Hamenei
5 28 Temmuz 1989 54,59 Ali Ekber Haşimi Rafsancani
6 11 Haziran 1993 50,66 Ali Ekber Haşimi Rafsancani
7 23 Mayıs 1997 79,92 Muhammed Hatemi
8 8 Haziran 2001 66,77 Muhammed Hatemi
9 24 Haziran 2005 59,76 Mahmud Ahmedinejad
10 12 Haziran 2009 84,83 Mahmud Ahmedinejad
11 14 Haziran 2013 72,94 Hasan Ruhani
12 19 Mayıs 2017 73,33 Hasan Ruhani

 

Tablo 1’de görüldüğü gibi en düşük katılımın olduğu seçim 1993 yılında gerçekleşen ve Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin ikinci defa cumhurbaşkanı olduğu seçimdir. Bu seçimde katılımın düşük olmasının önemli sebebi, İran-Irak Savaşı’nın üzerinden yaklaşık 5 sene ve İslam Devrimi’nin üzerinden 14 sene geçmesine rağmen devletin, halkı; ekonomik sorunlar, yoksullukla zenginlik arasındaki uçurum ve kentlilerle kırsal kesim arasındaki artan mesafe gibi temel problemlerden kurtararak daha müreffeh bir yaşama ulaştıracağı vaadini yerine getirememesidir. En yüksek katılımın olduğu seçim, 2009’da Yeşil Hareket’e sebep olan ve tartışmalar sonucu Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanı ilan edilip muhafazakârların zafer kazandığı seçimdir. 2013 ve 2017 seçimlerinde muhafazakârlardan kaçan seçmenler, reformcularda da aradığını bulamadı. Seçimlere katılmanın bir getirisi olmadığını fark eden seçmenler, 21 Şubat 2020’de gerçekleşen Meclis seçiminde de sandıklara kayıtsız kalarak tepkilerini gösterdi. İç ve dış dinamiklerde kayda değer değişikliklerin olmaması, halkın sisteme olan inancının azalmasında etkili olmuştur. ABD’nin Nükleer Anlaşma’dan tek taraflı çekilmesi, İran’ı başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda krizlerle karşı karşıya getirdi. Bu anlamda seçimlere giden süreçte ABD ile uzlaşı sağlanamaması, değişim beklentisi içerisinde olan seçmenin seçimlere olan kayıtsızlığını artırabilir. Öte yandan yolsuzluğun artması, ekonomik sorunlar, işsizlik, baskı, koronavirüsle mücadeledeki başarısızlık gibi durumlardan dolayı halkın seçimlere karşı umudunu yitirdiğini söyleyebiliriz. Sonuç olarak son iki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de %70’in üzerinde olan katılım oranının, %50’nin altına, belki de daha aşağı düşme ihtimali hem seçilecek cumhurbaşkanının hem de İslam Cumhuriyeti’nin meşruiyetinin sorgulanmasına sebep olacaktır.