İran’da Yabancı Yatırım Krizi Yaşanıyor

İran’da Yabancı Yatırım Krizi Yaşanıyor
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle ekonomik iyileşme beklentilerinin Hasan Ruhani Dönemi’ne göre nispeten daha iyi olacağı düşünülürken İran’da yatırım krizi yaşanıyor. İç piyasada ekonomik olumsuzlukların devam etmesi, yatırımın finansmanındaki zorluklar ve yerli yatırımcıların beklentilerinde belirsizlik ve olumsuzluğun hâkim olması; yatırımların az olmasına sebep olmaktadır. Buna ilave olarak Mayıs 2018’den beri yabancı yatırımcı krizine giren İran, ABD yaptırımları ve FATF nedeniyle de Batılı yatırımcıları çekememekte, Doğulu yatırımcıları ülkeye çekebilmek içinse büyük imtiyazlar vermektedir.

KOEP, Altın Çağ ve Yaptırımlar

Ruhani Dönemi’nin en büyük dış politika başarısı olarak gösterilen KOEP’in (Kapsamlı Ortak Eylem Planı, Nükleer Anlaşma) 2016 yılıyla tam kapsamlı olarak uygulanmasıyla ülkedeki birçok ekonomik değişkende pozitif iyileşme sağlanmış ve ülkede âdeta yabancı yatırım bolluğu yaşanmıştır. Öyle ki 2017 yılında doğrudan yabancı yatırım (DYY) 5,02 milyar dolara ulaşmıştır. Bu meblağ; 2015 yılında 2,05 ve 2016 yılında ise 3,37 milyar dolardı. Bu dönemde KOEP’in verdiği güvenle DYY hızlı bir şekilde artış göstermiştir.

DYY’nin hızlı bir şekilde artış göstermesinde Avrupalı büyük şirketlerin payı oldukça büyüktür. Fransız enerji devi Total SA, Güney Pars Gaz Sahasında üretimi geliştirmek için İran ile 4,7 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Otomobil üreticisi devlerinden biri olan Groupe Renault, başkent Tahran’ın dışında bir fabrikada yılda 350.000 araç üretimi için 660 milyon euro değerinde bir anlaşmaya imza atmıştı. İtalyan taşımacılık operatörü Ferrovie Dello Stato (FS), Tahran’la 5,65 milyar dolarlık ihracat kredisi yatırımıyla iki yüksek hızlı demir yolu hattı tasarlamak ve inşa etmek için anlaşmaya varmıştı. Tahran; ABD’li uçak üreticisi Boeing ile İran’a 80 tane yeni yolcu jeti ihraç etmek için 16,6 milyar dolarlık bir anlaşmayı ve Airbus ile 118 tane modern uçak satın almak için 25 milyar dolarlık bir sözleşmeyi de yine bu dönemde imzalamıştı.

Mayıs 2018’de eski ABD Başkanı Donald Trump’ın KOEP’ten tek taraflı olarak çekilip ABD Hazine Bakanlığının Avrupalı devlere baskı yapması sonucunda İran’a, KOEP ile akan DYY durdu. DYY; 2018’de 2,37, 2019’da 1,5 ve 2020’de 1,3 milyar dolara kadar gerileyerek son yılların en düşük meblağına ulaştı. Bu dönemde yabancı yatırım için yönünü Doğu’ya çeviren İran’ın; Rusya, Çin ve Hindistan’ın FATF ve yaptırımlardan dolayı İran için riske girmemesi sebebiyle yabancı yatırımcı krizi daha da derinleşti.

 

Grafik: İran’da Doğrudan Yabancı Yatırımlar

Kaynak: UNCTAD, 2021.

 

Rusya, Çin ve Hindistan’dan umduğunu bulamayan İran, yönünü Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) çevirmiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler, ekonomi kanalı aracığıyla sıkılaşmaya başlamış ve BAE, yabancı yatırımda diğer ülkelerin önüne geçmiştir. İran’ın muteber ekonomi gazetelerinden biri olan Dünya-yi İktisat’ın aktardığına göre 1400 (2020-2021) yılının ilk 5 ayında İran’da yabancılar tarafından gerçekleştirilen sanayi, maden ve ticaret sektörü yatırımlarının toplam hacmi 388 milyon dolardır ve bu yatırımın 318 milyon doları BAE’ye aittir. Başka bir deyişle BAE’nin söz konusu sektörlerdeki payı %81,9’dur. Türkiye, Afganistan, Hong Kong ve Almanya; BAE’den sonra gelmektedir.

 

Tablo: İran’da Yabancı Yatırımlar

Kaynak: Dünya-yi İktisat, 1400.

* 2019-2020
** 2020-2021

 

Tabloda gösterildiği üzere 1399 ve 1400 yılının ilk beş ayında yabancı yatırımlarda hacim olarak %44’lük bir küçülme mevcut ancak sayı bağlamında %126’lik bir büyüme söz konusu. Bu durum, yabancı yatırımcının negatif yatırım ortamı sebebiyle yüksek meblağlar için risk almadığını göstermektedir. Ayrıca geçen sene de olduğu gibi yatırımcılar; sanayi, maden ve ticaret sektörlerinde diğer sektörlere göre daha fazla yatırım yapmışlardır ki petrol sektörü bu bağlamda önem kazanmaktadır.

Yabancı Yatırımın Geleceği

Birçok yerli ve yabancı uzmana göre hiç şüphesiz FATF ve ABD yaptırımlarının kısmî denetime rağmen hâlâ devam ediyor oluşu, yabancı yatırımlar üzerindeki en büyük engeldir. Buna ilave olarak Reisi hükûmetinin henüz olası bir nükleer anlaşma imzalama ve yabancı yatırım konusunda net bir tavrının olmaması, yabancı yatırım üzerindeki yerel engeller arasında yer almaktadır. Birçok ekonomik konuda olduğu gibi yabancı yatırım konusunda da son söz Viyana görüşmelerinde söylenecektir. Viyana’dan olumsuz bir haberin gelmesi, yabancı yatırımı daha da tehlikeye sokacak ve ülkenin yatırım performansını etkileyerek birçok ekonomik kanalda hasara yol açacaktır.