İran'da Yaşanan Protestoların Sosyoekonomik Boyutu

İran'da Yaşanan Protestoların Sosyoekonomik Boyutu
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran'da, Mehsa Emini’nin gözaltındaki şüpheli ölümüyle ilgili protestoların başlamasının üzerinden neredeyse bir ay geçti. Bu süre zarfında, bu protestolara büyük maddi ve insani kayıplar eşlik etmiş; 2.000'e yakın kişi tutuklanmış ve yaklaşık 200 kişi de hayatını kaybetmiştir. Gösterilerin devam etmesiyle birlikte çok sayıda kamu malı ciddi bir şekilde zarar görmüş ve internetin kesilmesi nedeniyle yaklaşık 400.000 Instagram işletmesi iflas etmiştir. Ayrıca son protestolar; çeşitli toplumsal cinsiyet, etnik ve bölgesel boyutlar almış, İran'ın iç ve dış politikasında birçok sonuçlara yol açmıştır. Emini’nin ölümüyle ilgili protestolar; İran'ın 31 ilinde ve şu ana kadar 36 üniversitesinde gerçekleşmiştir.

Bu olayların en önemli yönü, krizin sosyoekonomik boyutu ile insanların protestolara katılma konusundaki coşku ve motivasyonunun nedenleridir. Söz konusu konuyu ele almak için önde gelen beş İranlı ekonomist (Mesud Nili, Muhammed Tabibiyan, Musa Ganinejad, Muhammed Mehdi Behkiş, Hasan Dergahi), analitik bir bildiride son protestoların ekonomik ve sosyal köklerini incelemiştir. Bu bilim insanlarının araştırmaları, İran toplumu ile geçmiş arasındaki çeşitli alanlardaki derin farkın ve toplumdaki doğal değişimler yolundaki büyümenin önündeki engellerin; insanları bugünlerdeki protestolara ve Aralık 2017 ile Kasım 2019 gibi benzer protestolara katılmaya motive eden iki faktör olduğunu göstermektedir. 5 ekonomistin, protestoların sosyoekonomik köklerine ilişkin bildirisi, 7 Ekim 2022 tarihinde Eco Iran web sayfasında yayımlanmıştır

5 ekonomistin analizine göre İran toplumu, İslam Cumhuriyeti'nin 40 yılı boyunca en az üç açıdan önemli değişikliklerle karşı karşıya kalmıştır: kentsel nüfus artışı, öğrenci nüfus artışı ve kadın topluluğunun güçlendirilmesi. 1970'li yıllara kıyasla İran'ın bugünkü nüfusu; çok daha kentli, daha eğitimli, daha etkili ve daha sosyal bir enerjiye sahip. Tüm bunlara halkın bilinç düzeyini önemli ölçüde yükselten, anahtar ve dönüştürücü bir unsur olarak bilgiye erişim (internet ve sanal alan) eklenebilir. Söz konusu göstergeler, İran'da 1979 Devrimi öncesi ve sonrası toplumu keskin bir şekilde farklılaştırmış ve bu ülkede çeşitli siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda büyük gelişmelere neden olmuştur. Bu gelişmeler, kuşkusuz günümüz standartlarına uygun yeni politikalar gerektiriyor. Tahran yönetiminin mevcut toplumsal değişimlere yeterince ilgi göstermemesi; insanları, Emini'nin ölümü gibi çeşitli bahanelerle hükûmetin politikalarına karşı olduklarını ifade etmeye ve protesto gösterilerine katılmaya itmiştir.

Kadınların son kırk yılda güçlendirilmesi, İran toplumunda daha büyük bir rol oynamalarını sağladı. 1977'de İran nüfusunun yaklaşık 16 milyonu kadındı ve bunların yaklaşık 11 milyonu okuma yazma bilmiyordu. Ülke genelinde ise sadece 48 bin kadın üniversite öğrencisi vardı. Son 40 yılda, kadınlar için yükseköğrenimin kapsamlı gelişimi ile kadın üniversite öğrenci sayısı 2,2 milyondan fazla kişiye ulaştı (1977 rakamının 40 katından fazla). Günümüzde İran'da yükseköğrenim görmüş (lisans, yüksek lisans ve doktora) kadın sayısı 7 milyonu aşmış durumdadır ve 2 milyonu kesinlikle okuma yazma bilmemektedir. Okuryazarlık düzeyinin yükseltilmesi, toplumun bilinçlendirilmesi ve özellikle kadınların bireysel ve sosyal haklar konusundaki farkındalığının artması; kadınların yaşam tarzlarında daha bağımsız olmalarını, kamusal ve toplumsal taleplerde daha fazla çeşitlilik elde etmelerini sağlamıştır. Kadınların isteklerine dikkat edilmemesi ve hâkimiyetin bu kesimin bireysel yaşam tarzlarına saygı duymaması, bu günlerde İran'da yaşanan sorunların ve protestoların nedenlerinden biri olmuştur. 

Artan eğitim seviyeleri, kentleşmenin gelişimi ve bilgiye daha fazla erişim; insanların daha fazla refah, daha etkili siyasi katılım ve finansal şeffaflık ile daha iyi yönetişim kalitesi taleplerini artırmıştır. Ancak son on yılda özellikle 2017'den beri; refah, siyasi katılım ve finansal-ekonomik şeffaflık olmak üzere üç alanda, devletin eylemleri halkın talebine aykırı olmuştur. Bu durum, nihayetinde insanların hükûmete kızmasına neden olmuş ve devlet ile millet arasındaki mesafeyi artırmıştır. Başka bir deyişle halkın iradesinden uzak politikaların benimsenmesi, halk arasında daha fazla memnuniyetsizliğe neden olmuş ve nihayetinde insanları hükûmete, dolayısıyla onun ekonomik ve sosyal politikalarına karşı halk protestolarına katılmaya teşvik etmiştir.

Bahsedilen vakalara ek olarak son zamanlardaki protestoların yayılmasının en önemli nedenlerinden biri, genel ekonomik durum ve İranlı hanelerin refahıdır. İran toplumu son 40 yılda demografik ve okuryazarlık açısından büyümüş olsa da devletin dış politikaları ve diğer sorunlar nedeniyle İranlı hanelerin refah seviyesi son birkaç yılda önemli ölçüde düşmüştür. İranlı hanelerin refah seviyesi, 2010'lu yıllarda ortalama %37 oranında azalmıştır. Bu durum, ülkenin düşük gelirli nüfusunun 11 milyondan 23 milyon gibi endişe verici bir rakama ulaşmasına neden olmuştur. Ayrıca bu dönemde, İran nüfusunun %10'luk düşük gelirlisi, refahta %30'luk bir düşüşle karşı karşıya kalmıştır. Özellikle 2017 yılından itibaren İran toplumunun tüm kesimlerinde eşitsizliğin etkileri artmakta ve düşük gelir grubu çok daha hızlı bir şekilde yoksulluğun daha da derinlerine itilmektedir. Bu olgunun yaygınlaşması, nihayet İran'da toplumun orta sınıfının küçülmesine neden olmuştur. Öte yandan halkın artan yoksulluğuna karşı devlette mali yolsuzlukların yaygınlaşması, yetkililerin refah seviyesinin artması ve bazı yetkililerin çocuklarının yurt dışında ikamet etmesi; İran toplumunun öfkesini tutuşturmaya yetmiştir. 

İran toplumunun sosyoekonomik durumu öyle bir düzeye ulaştı ki devasa petrol ve gaz rezervlerine rağmen bu ülkenin kişi başına düşen geliri, Türkmenistan ve Kırgızistan gibi ülkelerden bile daha düşük hâle gelmiştir. Dolayısıyla son yıllarda toplumun farklı kesimleri arasındaki sınıf farklılıklarının artması, insanların egemen sistemden memnuniyetsizliğinin artmasının nedenlerinden biri olmuştur. Halkın içinde bulunduğu vahim durum, sosyal sermayenin ana bileşeni olan güveni büyük ölçüde zayıflatmış ve İran toplumundaki karamsarlık ve umutsuzluğu perçinlemiştir. Ayrıca su ve çevre sorunları, emeklilik fonlarının iflası, bankacılık sisteminin derin sorunları ve büyük yapısal bütçe açığının yanı sıra ciddi dış politika sorunları da göz ardı edilemeyecek diğer sorunlardır. Sorunların ve zorlukların artması ile çeşitliliği, herhangi bir olumlu ufuk olasılığını ortadan kaldırmış ve İran'da büyük bir beşerî ve fiziki sermaye çıkışına yol açmıştır. Söz konusu tüm bu sorunların, İran’ın iç ve dış politikaları alanında mevcut zorluklar olmadan çözülmesi, en az 20 yıllık bir zaman gerektirir. 

5 ekonomistin analizine göre ekonomik ve sosyal sorunların yayılması, İran toplumunu büyük zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır ve dikkat edilmezse ileride daha talihsiz sonuçları olacaktır. Bu gibi durumlarda öfke ve baskı, isyanın sona ermesi anlamına gelmez; bunun yerine toplum ve hükûmet arasında kalıcı şiddet tehlikesine yol açar. Ulus ve devlet arasındaki mesafeyi azaltmak, önemli ekonomik sorunları ve dış politikanın büyük zorluklarını aşmak için mevcut İran Devleti’nin, toplumu tüm çeşitliliğiyle birleştirmekten başka seçeneği yoktur. Halkı bir araya getirmek ancak İran toplumunun kültürel gerçeklerini ve mevcut sosyal düzeyini kabul ederek sağlanabilir. Aksi takdirde mevcut gelişmeler gibi krizler, İran hükûmeti ve halkı için kaybet-kaybet oyununa dönüşecek ve kaos daha fazla derinleşecektir.