İran’ın Koronavirüs Diplomasisi

İran’ın Koronavirüs Diplomasisi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da ilk yeni tip koronavirüs vakası 19 Şubat'ta İran Sağlık Bakanlığı tarafından resmî olarak kamuoyu ile paylaşılmıştı. 31 Mart Salı günü itibarıyla İran'da resmî açıklamalara göre vaka sayısı 44.606'ya, ölü sayısı ise 2.898'e ulaşmış durumdadır. Bununla birlikte resmî olmayan kaynaklara göre ise vaka sayısının 66.657'ye, ölü sayısının ise 4.297'ye ulaştığı iddia edilmektedir. Her iki duruma göre de vaka ve ölüm sayısı dikkate alındığında kuşkusuz İran salgından en çok etkilenen ülkelerden biridir.

İran'ın koronavirüs ile mücadele süreci -19 Şubat tarihinden bugüne kadar geçen süreci- genel olarak üç aşamada incelenebilir: İlk aşama, inkâr ve hafife alma aşaması. Resmî vaka açıklanmadan önce koronavirüsün İran’da can kaybına sebep olduğu İran gazetelerinde paylaşılmış fakat bu bilgi resmî kurumlar tarafından yalanlamıştı. Ne var ki geçen zaman Tahran yönetiminin salgını gizlediğini ortaya çıkardı. İkinci aşama, komplo teorisi aşaması. İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Hüseyin Selami 5 Mart'ta koronavirüsün Amerikan yapımı bir biyolojik silah olabileceği iddiasını halka yayarak ülkenin hâlihazırda biyolojik bir savaşın içinde olduğunu ileri sürdü. Eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad da komplo teorisi söylemine katılan bir diğer isim oldu. Ahmedinejad, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yazdığı açık mektubunda bu virüsün küresel güçlerin laboratuvarında üretilen bir virüs olduğundan şüphesi olmadığını belirtti. Devrim Rehberi Hamenei de aynı ihtimal üzerinde durarak koronavirüsün İran genetiğini/ırkını hedeflemek için ABD tarafından üretildiğini iddia etti. Bu teori ABD’nin virüsten gün geçtikçe daha fazla etkilenmesiyle geçerliliğini kaybetmişe benziyor. Fakat İran, Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in öncülüğüyle kriz yönetimi sürecinde üçüncü aşamaya geçmiş durumda: Koronavirüs diplomasisi.

Koronavirüs Diplomasisi

Zarif, mart ayının ilk günlerinde İran ve halkının diğer ülkelerden farklı olarak “ekonomik terörizm” gölgesinde koronavirüs ile mücadele ettiğini belirtti. 13 Mart Cuma günü ise resmî Twitter hesabından İran'ın koronavirüs ile mücadelesinin ABD yaptırımlarından dolayı sekteye uğradığını iddia ederek yaptırımların kaldırılması için Birleşmiş Milletler’e (BM) başvurduğunu açıkladı. Zarif, BM'ye yazdığı mektubunda İran’daki tıbbi tesislerin, doktor ve hemşirelerin dünyanın en iyileri arasında olduğunu belirterek krizle mücadelede devletin imkânlarının ve çabalarının ABD yaptırımları dolayısıyla ciddi düzeyde baltalandığına işaret etti.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de 20 Mart Cuma günü ABD halkına açık mektup göndererek İran halkının hem virüsten hem de “ölümcül ekonomik terörizmden” zarar gördüğünü belirtti. Ruhani mektupta, ekonomik yaptırımların İran devletinin ve halkının virüsle mücadelesine engel olduğunu yani ABD’nin dolaylı yoldan virüsün İran’da yayılmasına katkı sağladığını yazdı. Aynı mektupta ABD halkına Trump yönetimine yaptırımları kaldırması adına baskı yapmaları çağrısında bulundu.

Ülkelerin Kampanyaya Cevabı

Zarif’in başlattığı İran yaptırımlarını hafifletme kampanyası görünüşe göre ülkelerden beklenilen derecede geniş çaplı bir destek görmüş değil. Zira neredeyse tüm devletler hâlihazırda kendi ülkelerindeki salgınla mücadele etmektedir. Her ne kadar The Guardian gazetesi İngiltere’nin ABD’ye yaptırımları kaldırması için gizliden baskı yaptığını yazmış olsa da Avrupa ülkeleri ve liderlerinden henüz bu kampanyaya yönelik açık bir destek gelmedi. İran'dan gelen çağrılara Avrupa tarafından verilen cevap, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell'in 23 Mart Pazartesi günü yaptığı açıklamayla sınırlı kaldı. Borell açıklamasında AB’nin İran’a 20 milyon euro değerinde insani yardım göndereceğini ve İran’ın IMF'den mali destek alma talebini desteklediğini belirtti. Bunlara ek olarak Zarif 20 Mart Cuma günü Japon mevkidaşı Motegi Toşimitsu ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve yaptırımların kaldırılması için yardım talep etti. Ancak Japonya şimdilik söz konusu duruma ilişkin açık bir destek açıklaması yapmadı.

Öte yandan Rusya ve Çin’den kampanyaya beklenen destek mesajı geldi. Çin, koronavirüs krizinin İran’da etkisini göstermesinden bu yana ABD’nin yaptırımları kaldırması için yaptığı çağrıları sürdürmektedir. Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’ye yaptırımları kaldırma çağrısı yaparak "Küresel salgınla mücadele ettiğimiz bu günler, jeopolitik hesaplar için kullanılacak günler değildir.” açıklamasında bulundu. Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi de yaptırımların kaldırılması çağrısında bulunarak Zarif’in başlattığı kampanyaya açıktan destek olan ülkeler arasında yer aldı.

Kampanyanın ABD Kongresi ve Sivil Kuruluşlarındaki Yansımaları

Zarif’in yaptığı çağrı ülkelerin günlük siyasi ajandalarında İran'ın arzu ettiği seviyede yer edinemese de konunun ABD gündeminde epey yankı uyandırdığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Yapılan çağrı öncelikle tahmin edileceği gibi İran’ın ABD’deki lobisi olarak görülen Ulusal İran-Amerikan Konseyi’nde (NIAC) karşılık buldu. NIAC üyeleri ve aktivistleri Twitter hesaplarından online bir kampanya başlattı. “#EndCOVIDSanctions” etiketi kullanan aktivistler ABD Kongresindeki senatör ve temsilcilere İran yaptırımlarını kaldırmak için Trump yönetimine baskı yapma çağrısında bulundu. Çağrı, kongrenin önde gelen isimlerinde karşılık buldu. Aralarında Senatör Bernie Sanders, Temsilciler Meclisi Üyesi Alexandria Ocasio-Cortez ve Ilhan Omar’ın da bulunduğu dokuz kongre üyesi koronavirüs salgını sürecinde yaptırımların kaldırılmasının talep edildiği mektubu Trump yönetimine gönderdi.

ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Ilhan Omar, “İran’da daha fazla ölüm olmadan bu yaptırımların askıya alınması gerekiyor.” diyerek İran ile aynı kaygıyı paylaştıklarını açıkça dile getirdi. Senatör Bernie Sanders 18 Mart Çarşamba günü resmî Twitter hesabından “Yardımsever bir ülke olarak mali yaptırımlar da dâhil olmak üzere İran'ın bu krizle mücadele etme yeteneğini zedeleyen yaptırımları kaldırmalıyız.” şeklinde açıklamada bulundu.

Aktivistlerin Twitter üzerinden başlattığı kampanyanın yanında NIAC liderliğinde ABD merkezli 25 kuruluştan oluşan koalisyon da Trump yönetimine yaptırımları kaldırması yönünde bir mektup gönderdi. Mektup, liberal Yahudi grubu J Street, solcu aktivist kuruluş Jewish for Peace, Uluslararası Kriz Grubu (ICG) gibi çeşitli kuruluşlar tarafından imzalandı.

Kampanyanın Trump Yönetiminde Yansımaları

Yaptırımların kaldırılması için başlatılan kampanya ve yapılan çağrıların ortasında ABD Hazine Bakanlığı 26 Mart Perşembe günü İran’a uygulanan yeni yaptırımları açıkladı. Buna göre bir düzine şirket, inşaat ve denizcilik sektöründe yer alan birçok isim yaptırım listesine eklendi. ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook yaptırımların tıbbi malzemeleri ve insani yardımları kapsamadığını iddia etmektedir. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise İran'ın bu süreçte ABD’nin gönderdiği veya uluslararası kuruluşlardan gelen yardımları bilinçli bir şekilde reddettiğini belirterek İran halkının koronavirüsten mağdur olmasının en büyük sebebinin İran yönetimi olduğunu savundu.

Sonuç

Bir dış politika aracı olarak ekonomik yaptırımlar; uygulandığı ülkelerin iktisadi, siyasi, toplumsal ve sağlık alanlarında olumsuz etkiler doğurmaktadır. Bu olumsuz etkilerin şiddeti yaptırımların türü, kapsamı ve süresine göre değişim göstermektedir. İran’ın 2018 yılından beri maruz kaldığı yaptırımlar ise süresi uzun olmasa da kapsamı, türü ve etkileri açısından İran İslam Cumhuriyeti’nin maruz kaldığı en şiddetli yaptırımlar olarak tarihe geçmiştir.

İran yönetimi ise koronavirüs krizini gerekçe göstererek yaptırımların hafifletilmesi için son zamanlarda büyük gayret göstermektedir. İran’da deyim yerindeyse kontrolden çıkmış koronavirüs krizinin yaptırımların hafifletilmesi adına Trump ve yönetimi için yeterli bir gerekçe olup olmayacağı henüz meçhul. Fakat kesin olan bir şey var ki Zarif’in başlattığı kampanya ile İran, ABD’de "İran Gözlemcileri"nin (Iran Watchers) gündemine girmiş durumda. Dahası bahsi geçen kampanya yukarıda da işaret edildiği gibi öne çıkan demokrat isimlerin gündeminde. Demokratların, hâlihazırda Trump yönetimini maksimum baskı politikası ve bu politikanın işlevsizliği yüzünden sert bir şekilde eleştirdiği de göz önüne alınırsa yaptırımlar sebebiyle İran’ın insani kriz yaşadığı öne sürülerek seçim sürecinde Trump yönetimi üzerinde baskı kurmaları beklenebilir.