İranlı Milletvekilinden Türklük Çıkışı

İranlı Milletvekilinden Türklük Çıkışı
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

28 Ağustosta İran’da İslami Şura Meclisinin oturumundan sonra Urumiye milletvekillerinden Nadir Kadıpur ile İran Gazetesi meclis muhabiri İhsan Bodaghi arasında Meclis koridorunda yaşanan sözlü tartışma ve sonrasındaki kavga İran’da siyasi gündeme damgasını vurdu. Gazetecinin sorusuna sinirlenen Kadıpur muhabire fiziki saldırıda bulundu.

İran Gazetesi muhabiri İhsan Bodaghi Milletvekili Kadıpur’a Azeri Türkleri Fraksiyonuna ilişkin “Neden böyle bir gurup kurmaya çalışıyorsunuz? Ülkeyi Türk-Kürt, Şii-Sünni şeklinde ayırmanız ülkenin milli birlik ve bütünlüğüne zarar vermez mi?” şeklinde soru yöneltti. Muhabirin sorusuna sinirlenen Kadıpur Irak-İran savaşında ülkeyi kendilerinin (Şii Azerilerin) savunduğunu, koruduğunu ve Şii devletinin kurucularının Safevi Türkleri olduğunu söyledi. Buna karşın muhabir İhsan Bodaghi Kirman, Şiraz gibi ülkenin diğer bölgelerinin de savaşa katıldığını ayrıca Safevilerin Şii olmadığını hâlihazırda tutuklanan tarikatlara benzediğini ileri sürdü. Söz konusu tartışmada Kadıpur kendilerinin ülke için savaştığını ve fedakarlık ettiğini ancak ülkenin gelirinin İsfahan ve başka eyaletlere tahsis edildiğini söyledi. Kadıpur daha sonra muhabire seçimlerde kime oy verdiğini sordu ve aldığı cevap karşısında söz konusu siyasi fraksiyon ile dalga geçmeye, hakaret etmeye başladı. Tartışma kızışınca da Kadıpur muhabire fiziki saldırıda bulunmuş, kayıt cihazına el koyarak Meclisin güvenliğine teslim etmiştir.

Mecliste meydana gelen bu hadise birkaç önemli hususu gündeme taşımaktadır: 

Birincisi Azeri Milletvekilleri 10. Dönem meclis seçimlerinden hemen sonra Tebriz milletvekili Ahmed Ali Rıza Beygi’nin önderliğinde 60’ın üzerinde milletvekilinin katılımıyla geçici gurup kurmuş meclis başkanlığı ve komisyon başkanlıkları ile üyeliklerinin seçimlerinde kilit rol üstlenmişlerdir.Azeri milletvekilleri Meclis Başkanı birinci yardımcısı Pizişkiyan’ı destekleyerek 154 oyla seçilmesinde önemli rol oynamışlardır. Pizişkiyan’ın aldığı oy sayısı, meclis başkanlığı için yarışan reformcu aday Muhammed Rıza Arif’in aldığı (103) oydan bir hayli fazladır. Ali Rıza Beygi’ye göre, fraksiyonun amacı Azeri Türklerinin yaşadığı eyaletlerin ülkenin milli kaderinde daha etkin rol almalarını sağlayarak bu eyaletlerin ülke gelirlerinden adil pay almalarını sağlamaktır. Beygi’ye göre bu fraksiyon meclisin çeşitli alanlarda alacağı kararlarda önemli roller üstlenebilir.

İkinci önemli husus ise bu tartışmada Safevi Türk devletinin İran’ı Şiileştirdiği ve Azerilerin mezhep konusunda Farslar başta olmak üzere İran’daki diğer etnik unsurlara göre Şiiliği daha çok sahiplendikleri gerçeğinin öne çıkmasıdır. Bu tarihi bilinç Azerilerin ülkeyi sahiplenme ve aidiyet konusundaki duygularını pekiştirmektedir. Şunu da unutmamak gerekir ki; İran’ı yaklaşık bin yıldır Türkler yönetmektedir. İran’da 10. Asrın başlarından itibaren ortaya çıkan Sünni-Türk hâkimiyeti 16. Asrın başlarına gelindiğinde Safevilerin iktidarı ele geçirmesi ile birlikte Şii-Türk hâkimiyetine dönüşmüştür. Ülkenin resmi mezhebinin Şiilik olarak ilan edilmesiyle İran tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Böylelikle İran’ın Sünni ve Arap Müslümanlardan kendisini ayrıştırarak ulusal kimliğini güvence altına aldığı söylenebilir. İran İslam cumhuriyetini inanç bağlamında Safeviliğin devamı olarak görmek çok da yanlış olmayacaktır.

Son olarak, söz konusu fraksiyonu oluşturan Azeri Türk unsurlarının ileri gelenleri ve çoğunluğu Kadıpur örneğinde görüldüğü üzere siyasi düşünce ve inanç çizgisi bakımından İran’daki muhafazakâr kanat ile aynı kutupta yer almaktadır. Aksi takdirde sistemin böyle etnik bir oluşuma müsamaha göstermesi düşünülemez. Bu oluşumun kuruluşuna göz yuman siyasi sistemin Azeri Türk milliyetçi akımını da kendi kontrolünde tutmak istediği aşikârdır.