Küresel Piyasalarda '3P' Depremi: Pandemi, Petrol ve Panik

Küresel Piyasalarda '3P' Depremi: Pandemi, Petrol ve Panik
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Küresel piyasalarda ham petrolün fiyatı 1991 yılındaki Körfez Savaşı'nda yaşanan %34’lük düşüşten sonra %31 ile en büyük düşüşünü yaşadı. Şu anda Brent tipi ham petrolün varil fiyatı piyasalarda 30 dolar civarında seyrediyor. Son gelişmeler ele alındığında küresel ekonomiyi resesyona sokan ve Orta Doğu'yu yeni krizlere taşıma potansiyeli olan bu olayın nedenlerini ve sonuçlarını iyi değerlendirmek önemlidir.

 Yukarıda belirtilen ekonomik gelişmelerin hem görünen hem de görünmeyen birçok sebebi vardır. Koronavirüs nedeniyle Çin’de petrol rafinerilerinin üretim kapasitesi düştü ve sanayi ürünlerine talep azaldı. Tüm bunlar dünyada petrole olan talebin 2020 yılı boyunca beklenenden daha düşük olacağı olasılığını güçlendirdi. Çin’den başlayıp tüm dünyaya yayılan koronavirüs pandemisi petrole olan talebin azalması ile birleşince piyasalarda tam bir panik havası hâkim olmaya başladı. 5-6 Mart 2020 tarihlerinde Viyana’da Rusya ile Suudi Arabistan arasında “OPEC+” formatında 1,5 milyon varil üretim kesintisi konusunda anlaşmanın olmaması nedeniyle piyasa beklentileri daha da kötüleşti. Suudi Arabistan'ın petrol üretimini 10 milyon varilin üstüne çıkarma ve sattığı petrolün varil başına fiyatında ortalama 7 dolar indirim uygulama kararı petrol fiyatlarında tarihî düşüşe sebep oldu. Bunun ardınca Rusya da üretimi artıracağı ve kotalara uymayacağı yönündeki kararını açıkladı.

OPEC ve Rusya anlaşmaya varamayınca petrol fiyatlarında sert düşüş yaşanması sürecin görünen tarafı. Ancak sahnenin arkasında Amerikan “kaya petrolü” faktörü de var. Rusya, 6 Mart 2020 tarihinde yapılan OPEC toplantısında ABD'yi işaret ederek üretimi azaltma sırasının “kaya petrolü" üreticilerinde olduğuna dikkat çekti.

ABD, Rusya ve Suudi Arabistan dünyada en büyük 3 petrol üreticisi ülke konumunda ve küresel piyasada pay kapmak için birbirleri ile rekabet hâlindedir. Yani en büyük petrol üreticileri olan ABD, Rusya ve Suudi Arabistan arasında piyasadan daha fazla payı kapmak için "fiyat savaşı" (price war) başlamış durumdadır.

Rusya'nın son durumda OPEC'in petrol fiyatlarındaki düşüşü durdurmak için üretimi daha fazla azaltma önerisine olumsuz cevap vermesinin birkaç sebebi var. Öncelikli olarak Rusya bu hamleyle bir taraftan petrol fiyatlarını 30-40 dolar düzeyinde tutmakla daha maliyetli olan kaya petrolü üreten Amerika'yı kendince cezalandırmak istemektedir. Kısa vadede istenen şey Amerika'nın ya "OPEC+" ülkeleri gibi üretimi azaltması ya da kaya petrolü üreten şirketlerin şimdiki düşük petrol fiyatları nedeniyle bir gelir kaybı yaşamasıdır. Amerikan kaya petrolü ve kaya gazı Rusya için büyük tehdittir. Çünkü Çin, Güney Kore, Kanada ve Meksika gibi ihraç pazarlarının yanı sıra ABD, Rusya'nın da odaklandığı Avrupa pazarını da hedef almaktadır ve Türkiye dâhil Avrupa ülkelerine petrol ihracatını artırmaktadır. Rusya’nın stratejik amacı ise ABD'yi masaya çekmek ve kendisine uygulanan yaptırımları esnetmeye çalışmaktır (Doğu Avrupa ülkeleri üzerindeki güç mücadelesi burada önemli etken olabilir.). Bu yaptırımlar nedeniyle Rusya; Sibirya ve Arktik bölgesinde yeni petrol ve doğal gaz alanlarını işletemiyor, Avrupa piyasasına doğal gaz ihraç ettiği “Nord Stream” projesinin ikinci fazını sonlandıramıyor, mali kaynaklar ve teknolojilere erişimi sınırlandırılıyor, Rosneft ve Gazprom gibi şirketlerin yurt dışındaki operasyonları zorlaşıyor. İkinci bir sebep de tarihsel olarak piyasa rekabeti mirasının yanında, Rusya'nın Suudi Arabistan'dan beklediği kadar yatırımı alamaması da Rusya açısından bir problem teşkil etmektedir. Bunun için 2016 yılında Rusya ilk kez OPEC ile ortak hareket etmeye başlamış bunun karşılığında da Suudi Arabistan’dan ekonomisine yatırım çekmeyi hedeflemişti. Rusya-İran arasında başta Suriye olmak üzere bazı alanlardaki iş birliğini Suudi Arabistan’ın tasvip etmediğini burada altını çizmek gerekir. Bu bağlamda Rusya’nın İran ile stratejik konularda ortak hareket etmesi Suudi yönetiminin Rusya’ya karşı temkinli bir şüpheciliğe itmiştir. Suudi Arabistan şimdiye kadar enerji, altyapı ve teknoloji de dâhil olmak üzere Rus ekonomisinin bir dizi sektörüne 10 milyar dolarlık yatırım vaadinin %25’ini gerçekleştirdi. Rusya'nın nükleer santral ve silah satışı planları da bu ülkede istediği hızla ilerlemedi. Suudi yönetiminin bu adımlarda isteksiz olmasının temel nedeni Rusya-İran arasındaki ilişkinin yarattığı şüpheciliktir. Son olarak Rusya, petrol fiyatları bir süre daha 30-40 dolar bandında kalırsa pek çok petrol üreticisi şirketin sermaye harcamalarını (Capex) azaltmak zorunda kalacağı ve petrol arzının azalması ile fiyatların kendiliğinden yukarı doğru hareketleneceğini öngörmektedir. Dolayısıyla şu aşamada üretimde daha fazla azaltmaya ihtiyaç duyulmadığını ileri sürmektedir.

Bu karşılıklı ve karmaşık rekabet ve temkin sarmalında üç önemli aktörden ABD’nin durumu da önem arz etmektedir. ABD'nin küresel enerji piyasasında önemli bir üretici ve ihracatçı olarak sahaya çıkması geçtiğimiz 10 yıl içinde olmuştur. Bunun temel nedeni kaya petrolü çıkarma teknolojisidir. Kaya petrolü ABD’de küçük ölçekli şirketlerce yapılmakta ve varil başı üretim maliyeti 40-50 dolar civarındadır. Petrol fiyatlarının bu seviyenin altına düşmesi bu firmaları zor duruma sokmakta ve hatta bazılarının iflasına neden olmaktadır. Ancak kaya petrolünün küçük ölçekli işletmelerce yapılmasının avantajları da vardır. Bu sektördeki firmalar fiyatlar düştüğünde piyasadan çekilse de fiyatlar yükseldiğinde kısa sürede üretime geçebilmektedir. Rusya, 2016 yılından itibaren OPEC ile iş birliği içinde üretimi azaltması ve fiyatları yüksek tutmasının Amerikan “kaya petrolü” üreticisi şirketlerin işine yaradığının farkında. Sonuçta Amerika’nın günlük petrol üretimi 2016-2020 yılları arasında yaklaşık %50 artmış ve esnek bir şekilde piyasaya giriş-çıkış yapabilen şirketler ABD’ye önemli bir avantaj sağlamıştır.

Bu gelişmelerin küresel ve bölgesel bazda bazı sonuçları da oldu. Petrol piyasasında bir taraftan arz fazlalığı, bir taraftan talep daralması, bir diğer taraftan da “OPEC+” gibi dengeleyici mekanizmanın saf dışı kalması söz konusu. Hiçbir üretici ülke 20-30 dolar gibi düşük petrol fiyatlarına orta ve uzun vadede hazır değil. Fakat Rusya; Suudi Arabistan ve ABD'nin düşük petrol fiyatlarından daha çok etkileneceğini tahmin ediyor. Suudi Arabistan'ın devlet bütçesini dengede tutabilmesi için petrol fiyatları 80 dolar civarında olmalı (fiscal break-even price). Amerikan kaya petrolü şirketlerinin düşük petrol fiyatlarından etkileneceği kesin ama bu şirketlerin de belli hazırlıklar içerisinde olduğu iddia ediliyor. Amerikan kaya petrolü üreticileri, fiyatlar biraz toparlandıktan sonra çok kısa sürede yeniden üretimlerini başlatabilir. Yani Rusya'nın Suudi Arabistan üzerinden Amerika'yı cezalandırma planları tutmayabilir.

Rusya petrol fiyatlarını 2020 yılı devlet bütçesinde 42 dolar/varil olarak tahmin etse de %1 gibi düşük ekonomik büyüme ve uygulanan yıpratıcı yaptırımların düşük petrol fiyatlarına bağışıklığı zayıflattığı söylenebilir. 9 Mart 2020 tarihinde Rus rublesi dolar karşısında 2016 Şubatı'ndan sonraki en sert düşüşünü yaşadı. Bunun yanında Rusya Maliye Bakanlığı ise petrol fiyatının 25 dolara düşmesi senaryosuna da hazır olduklarını söyledi. Rusya, Varlık Fonundan devlet bütçesine para kaydırmak suretiyle düşük petrol fiyatlarına kendini hazırladığını düşünmekte ancak Varlık Fonundaki dövizin toplamı 135 milyar dolar civarında olup uzun süre petrol fiyatı savaşını götürecek düzeyde değildir.

Petrol fiyatlarının uzun süre 20-40 dolar bandında kalması, ekonomileri petrol ve doğal gaza bağımlı olan ülkelerin yerel para birimlerinin değer kaybetmesi, dış ticaret açığının büyümesi, devlet bütçelerinin gelir kısmını oluşturmada zorluklar; bankacılık sektörü için çeşitli sorunlar ile sonuçlanabilir. "OPEC+" ülkelerinin sonraki aşamalarda anlaşamaması küresel petrol piyasasına ek olarak en az 2 milyon varil petrol ekleyebilir ki bu da fiyat artışını engelleyebilir.

Petrol fiyatındaki bu gelişmenin Orta Doğu için de ciddi yansımaları olması bekleniyor. Küresel petrol talebindeki azalma 2020’nin tamamında devam edeceği düşünüldüğünde denklemin arz yönündeki aktörlerin yıpratma savaşını uzun süre devam ettirmeyeceği düşünülmektedir. Petrol savaşı sonlansa dahi küresel ekonomide beklenen daralma ve bunun neden olacağı talep zayıflığı petrol fiyatlarını baskılamaya devam edeceği öngörülmektedir. Şu anki fiyat savaşı ve bu savaş sonlansa bile küresel ekonomide gözlemlenen belirsizlikler başta İran ve Suudi Arabistan olmak üzere bütün Körfez ülkelerinin ekonomilerini etkileyecektir. Koronavirüs ve yaptırımlar kıskacında zor günler geçiren İran’ın petrol gelirleri 2020 yılında daha da azalacağı tahmin edilmektedir. Bu eğilim de zaten yüksek olan toplumsal gerilimi alevlendirebilir. Ayrıca İran ve Rusya’nın Suriye’deki askerî varlıklarını finanse etmesi bundan sonra daha da zorlaşabilir. Önümüzdeki süreçte Suudi Arabistan kraliyet ailesi içinde yaşanan güç mücadelesi ülkenin petrol gelirlerinin düşmesi ile daha da sertleşebilir.