Petrol Kokulu Nükleer Müzakereler

Petrol Kokulu Nükleer Müzakereler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran ve ABD arasında dolaylı nükleer müzakereler Avrupa Birliği (AB) temsilcisinin aracılığı ile bu kez Katar'ın başkenti Doha'da 28 Haziran 2022 itibarıyla başlamış oldu. Tarafları, müzakereleri yeniden başlatmaya iten en önemli sebepler; Rusya'ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle küresel petrol piyasasında yaşanan fiyat dalgalanmaları ve İran petrolüne artan ihtiyaçtır. İran ile yapılan nükleer müzakerelerin enerji boyutunu; İran petrol üretimi, petrol ihracatı ve küresel piyasalarda arz-talep dengesi ile ilgili bazı belirsizlikler ve eğilimler etkileyebilir.

1. Savaşın seyri, İran petrol ihracatını nasıl etkilemektedir? 

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın petrol piyasalarına yansıması, İran’ı da olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Savaşın ilk döneminde öne çıkan yaklaşım, artan petrol fiyatlarının İran ekonomisine olumlu etkileri ile ilgiliydi. Ancak Rusya, zaman geçtikçe petrol satışına uygulanan ambargo nedeniyle Avrupa ve Kuzey Amerika piyasalarına ihraç ettiği ham petrol ve petrol ürünlerini, başta Çin ve Hindistan olmakla birlikte Asya piyasalarına yönlendirdi. Varil başına yaklaşık 30 dolara varan indirimle Asya ülkelerinin piyasalarına tedarik edilen Rusya petrolü, yine indirimlerle satılan İran petrolünü bu piyasadan kısmen itip çıkarmaya başladı. 2022 Mayıs ayında, İran'ın Çin'e petrol ihracatı indirimli Rusya petrolleri nedeniyle %50 düştü (İran’ın Asya piyasalarına petrol ihracatı: mart ayında 0,9 milyon varil/gün, nisan ayında 0,8 milyon varil/gün, mayıs ayında 0,4 milyon varil/gün). 

Rusya, agresif bir politikayla Asyalı müşterilere İran’dan daha fazla indirim sunarak İran'ın pazar payını azaltmıştır. Yaşanan bu gelişme; İran’ın, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın enerji boyutu ve ülke ekonomisine etkisi ile ilgili yaklaşımını muhtemelen etkilemiştir. Şimdi gelinen aşamada G-7 ülkeleri, ABD’nin önerisiyle Rusya petrolüne karşı kapsamlı ambargo yerine “tavan fiyat” (price cap) uygulanmasını tartışmaktadır. Burada nihai amaç; yaptırımların hedefini, Rusya’dan küresel piyasalara gelen petrolün hacminin kısıtlanmasından bu ülkenin petrol gelirlerinin fiyatlar üzerinden azaltılmasına doğru yöneltmektir. Rusya petrolüne tavan fiyat uygulanırsa petrol fiyatları görece düşer ve petrol üreticisi olan ülkeler bundan etkilenir. 

2. İran petrolü için yeni fırsatlar ve eğilimler nelerdir? 

Kısa ve orta vadede İran petrolünün, Çin başta olmakla birlikte Asya piyasalarından Avrupa’ya doğru yönelişi; Rusya petrolünün ise geleneksel Avrupa piyasasından eskisine göre daha büyük miktarlarda Asya piyasasına yön tutması süreci devam edebilir. AB ülkelerinin içinde olduğu enerji krizini fırsata çevirmek isteyen İran, bazı iddialara göre 2022 Mayıs ve Haziran aylarında AB'ye küçük hacimlerle ham petrol sevkiyatını başlatmıştır. İran’ın, Çin ve Hindistan yönünde petrol ihracatını 2022 yılının başından itibaren “görmezden gelen” ABD, AB piyasasına yapılan ihracata da “yeşil ışık” yakmış gibi gözüküyor. Hatta ABD ve İsrail’in, İran'dan Suriye'ye yapılan petrol ihracatına da engel çıkarmayacağı yönünde haberler açık kaynaklarda mevcuttur

İran, ham petrol ve petrol ürünleri ihracatından gelirlerini 2021 yılında 25 milyar dolara ulaştırmıştır. Yüksek enerji fiyatları ve petrol iharacatına ABD’nin fiilî onayı ile petrol gelirleri bu yıl daha da artabilir. Burada petrol fiyatlarının yanı sıra üretim kapasitesi de önemli bir etkendir. OPEC verilerine göre İran petrol üretimi, 2022 yılının başından bu yana 2,5 milyon varil/gün civarında sabit durmaktadır. İran tarafı ise günlük petrol üretimini yaptırımlardan önceki 3,8 milyon varil/gün düzeyine çıkarabileceğini iddia etmektedir. Fakat İran, petrol üretimini yaptırımlar öncesindeki seviyesine ve onun üzerine çıkarmak isterse Petrol Bakanlığına bağlı İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) yeni yatırımlara ve sondaj kapasitesine ihtiyaç duyabilir. Yaptırımlar sonucunda finans ve teknoloji açısından ciddi sıkıntılar yaşayan İran enerji endüstrisinin, gerçek üretim ve ihracat kapasitesi tam olarak bilinmiyor. İran'ın ihracatına yönelik yaptırımların kalkması, yumuşaması veya yaptırımlar kalkmadan bu ülkenin petrol ihracatına ABD ve AB tarafından yeşil ışık yakılan fiilî bir rejimin daha belirgin şekilde ortaya çıkması hâlinde, potansiyel olarak günde 1,5 milyon varil petrol piyasaya geri gelebilir. 

3. Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere OPEC ülkelerinin petrol üretimi yedek kapasitesi (“spare capacity”) ne kadardır? 

27 Haziran’da Fransa Cumhurbaşkanı Macron; Almanya'da yapılan G-7 Zirvesi’nde ABD Cumhurbaşkanı Joe Biden'ı, BAE ve Suudi Arabistan'ın piyasadan çıkan veya farklı bölgelere yönelen Rusya ham petrolünü ikame etmek için petrol üretimini kapasite sorunu nedeniyle daha fazla artıramayacakları yönünde uyardı. Macron; Suudi Arabistan’ın 6 aydan kısa sürede piyasaya 150.000 varil/gün petrol arz edebileceğini, BAE'nin ise zaten maksimum üretim kapasitesi seviyesine ulaştığını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı’nın piyasalarda tedirginlik yaratan bu açıklamalarının; Rusya’ya uygulanan petrol ambargosu ve enerji odaklı yaptırımların hafifletilmesi veya İran ve Venezuela gibi alternatif üreticilerin piyasaya girişinin hızlandırılması gibi hedefleri olabilir. Ancak Platts Analytics tarafından yapılan değerlendirmeler ise Suudi Arabistan ve BAE'nin, günlük petrol üretimini -birlikte- en az 1,1 milyon varil miktarında artırabilecekleri yönündedir. Bu iki ülkenin yedek üretim kapasitesinin günde 1,5-2 milyon varilin altında olduğu gerçeği ortaya çıkarsa bu durum petrol piyasalarını olumsuz etkileyebilir.

4. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından öngörülen küresel petrol talebindeki artışlar ve “OPEC+” ülkelerinin arzı ne kadar olacaktır? 

IEA, Haziran 2022 için yayımlanan Petrol Piyasası Raporu’nda (OMR) dünya petrol talebindeki artışın 2022 yılında 1,8 milyon varil/günle sınırlı kalacağını öne sürmektedir. Buna karşılık ABD liderliğindeki “OPEC+” dışı petrol üreticilerinin, 2022'de piyasaya 1,9 milyon varil/gün arz ekleyecekleri tahmin edilmektedir. “OPEC+” olarak da anılan OPEC ve OPEC dışı petrol üreticisi ülkelerin 30 Haziran 2022'de gerçekleşen 30. Bakanlar Toplantısı’nda, Ağustos 2022 için aylık toplam üretimi 648.000 varil/gün artırma konusunda karar alınmıştır. Bu artış hacmi, “OPEC+” ülkelerinin son aylarda gerçekleştirdiği üretim artışı (400.000-432.000 varil/gün oranında) ile kıyaslanırsa göreceli olarak daha yüksek bir miktar olduğu görülür. Ancak ABD ve AB ülkeleri, fosil yakıt fiyatlarının ucuzlaması için daha büyük hacimlerde petrol arzı beklentisi ve ihtiyacı içindeler. Eylül ayında “OPEC+” grubunda temsil olunan ülkelerin toplam üretiminin ne kadar artacağı belirsizliğini korumaktadır. Ancak Rusya ve Suudi Arabistan arasında petrol üretimi konusunda koordinasyonun bundan sonra da devam edeceği ve ABD’nin, Suudi Arabistan’dan petrol üretiminin artması yönündeki beklentisinin tam olarak karşılanmayacağı netleşmektedir. Bu durum ise İran ile yürütülen ve itici gücünün “petrol faktörü” olduğu nükleer müzakerelerin, kısa vadeli de olsa (örneğin, Kasım 2022’de ABD'de yapılacak Kongre ara seçimlerine kadar geçerli olan anlaşma) sonuç üretmesi için ABD’nin motivasyonunu yükseltebilir. Diğer taraftan ise 2022 yılının sonbaharında; Çin ve diğer gelişen piyasalar pandeminin yeni dalgasından etkilenir, küresel enflasyonist baskılar talepte düşüşe neden olur ve bunlara ek olarak “tavan fiyat” uygulaması ile Rusya petrolünün piyasaya arzı devam ederse küresel petrol piyasasında derin bir arz-talep dengesizliği yaşanmaz ve İran petrolüne tahmin edildiği kadar büyük talep olmayabilir.

5. Rusya ve Çin faktörü bu süreçte ne kadar etkili olabilir? 

Aşkabat'ta düzenlenen 6. Hazar Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi’nde İran Cumhurbaşkanı Reisi, Rusya Cumhurbaşkanı Putin ile yaptığı görüşmede takas prensibine dayalı enerji iş birliğini tekrar gündeme getirdi. Yaklaşık 5 yıl önce İran Petrol Bakan Yardımcısı ve Rusya Enerji Bakan Yardımcısı tarafından imzalanan enerji iş birliği ile ilgili 22 maddelik mutabakat anlaşması (MoU); petrol, gaz ve petrokimya ürünlerinde takas işlemlerini öngörüyordu. İran, takas anlaşması ile Rusya’dan, Azerbaycan veya Kazakistan-Türkmenistan üzerinden gönderilecek petrol, doğal gaz ve petrol ürünlerini bu ülke adına Körfez üzerinden dünya piyasalarına ihraç etmek istiyor. İran ve Çin arasındaki 25 Yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması’nın da enerji boyutunun olduğu her zaman vurgulanmıştır. İran'ın, Haziran 2022’de Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika'nın üye olduğu BRICS grubuna katılmak için başvurduğu ortaya çıktı. İran’ın, ulaşım açısından Çin ve Hindistan için önemi, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra daha da artmıştır. Enerjide ise İran ve Rusya önemli petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip ülkeler olarak Çin ve Hindistan piyasaları için kısmen rekabet hâlindedir. İran; buğday dâhil kritik tarım ürünlerinde Rusya’ya, bazı teknolojilerde ve ara mallarda ise Çin’e bağımlıdır. İran ile ABD arasında yürütülen nükleer müzakerelerin yeni raundunun kapsamı ve başarısı, Rusya ve Çin ile İran arasındaki ekonomik, enerji ve güvenlik alanlarındaki iş birliğinin İran için ne kadar bağlayıcı veya kısıtlayıcı olduğunu da ortaya çıkaracaktır.