Soçi Anlaşması’nın Geleceği Ne Olacak?

Soçi Anlaşması’nın Geleceği Ne Olacak?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

12. Astana toplantısının son günü olan 26 Nisan’da son “gerginliği azaltma bölgesi” olan İdlib, havadan ve karadan çok şiddetli bir saldırıya maruz kaldı. Esed rejimi ve Rusya, Tahrir eş-Şam’ın rejimin kontrolündeki bölgelere saldıracağı iddiasıyla Hama’nın kuzeyi ve kuzeybatısı ile İdlib’in güneyine yönelik saldırı düzenledi. Rusya, saldırı için Esed rejimine yeşil ışık yakmakla kalmayıp kendisi de devreye girerek sağlık, eğitim ve altyapı tesislerine ciddi zarar verdi. Söz konusu saldırılarda 20 gün içerisinde 135’ten fazla sivil hayatını kaybedip 360 kişi yaralandı. Bu saldırılar sadece Soçi Anlaşması’nı değil Astana sürecini de tehlikeye sokmaktadır.

Astana sürecinin garantör ülkelerinden biri olan Türkiye söz konusu saldırıları Astana mutabakatı ve Soçi Anlaşması’nın ihlali olarak görmekte ve durdurulmasını istemektedir. BM de tarafların Rusya ve Türkiye’nin İdlib konusunda yaptıkları anlaşmaya riayet etmelerini beklemektedir.

Rusya’nın Suriye’deki Başarısızlığı

27 Nisan Cumartesi tarihinde Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin İdlib’e askerî bir operasyon yapılabileceğini ancak böyle bir operasyonun şimdilik doğru bir seçenek olmadığını söylemesine rağmen İdlip’e askerî bir operasyon düzenlendi. Aslında Putin’in bu açıklamasından sonra İdlib’te Rusya’nın Soçi Anlaşması’nı ihlal ettirecek bir gelişme yaşanmamıştır. Durum böyle iken söz konusu operasyonun sebebi nedir? Astana’daki son oturum, Rusya anayasa hazırlama komitesini istediği şekilde kuramadan ve söz konusu komite hakkında bir anlaşmaya varılamadan sona erdi. Öyle anlaşılıyor ki saldırıların sebeplerinden biri Moskova’nın siyasal alandaki başarısızlığıdır. Moskova bu operasyonla Esed muhaliflerini Suriye konusundaki planını kabul etmeye zorlamak istemektedir. Operasyonun başka bir sebebi ise Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturma konusunda Türkiye ve ABD’den olumlu sinyaller gelmesidir. ABD güçlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesiyle birlikte Rusya, Esed güçleriyle beraber oluşan boşluğu doldurup bölgedeki petrol ve doğal gaz kaynaklarına hâkim olmayı planlıyordu. Türkiye’nin ABD ile yapacağı anlaşma bunu imkânsız kılmaktadır. Dolayısıyla söz konusu operasyon Türkiye’ye kendi kazanımlarını dikkate almadan ABD ile anlaşmaktan vazgeçmesi gerektiği mesajı vermektedir. Diğer taraftan Rusya Esed’in kaybettiği meşruiyetini iade etmeye çalışırken ABD’nin baskılarıyla Arap ülkelerinin Esed rejimi ile ilişki kurmaması Rusya’nın çalışmalarını baltaladı. Ayrıca Moskova’nın Avrupa ülkelerini Suriye’nin yeniden inşası için gereken kaynakları temin etme ve bu vesile ile özellikle komşu ülkelerdeki mültecilerin ülkelerine geri dönmelerinin sağlanması konusundaki ikna çabaları da sonuçsuz kaldı. Moskova bu operasyonla Avrupa ülkelerine Suriye’nin yeniden inşasına yardım etmemelerinin yeni bir mülteci dalgasına sebep olacağı mesajını vermeye çalıştı. Tüm bu gelişmelere bakılarak Moskova’nın Suriye’deki planlarını gerçekleştirememesi askerî yolları kullanmasına yol açtı denilebilir. Bu arada İran’a bağlı milislerin söz konusu çatışmalarda pek ortada olmadıkları gözlemlenmektedir. Öyle anlaşılıyor ki bu hassas durumda İran Türkiye’yi kızdırmak istememektedir.

Soçi Anlaşması’nın Uygulanmasındaki Zorluklar

Soçi Anlaşması’nın en başından beri uygulamada birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalacağı belliydi. Esed rejimi Eylül 2018’in ortalarından son saldırılara kadarki süre zarfında defalarca anlaşmayı bozmuştur. Raporlara göre bu süre zarfında Esed rejiminin saldırıları sonucu 350’den fazla sivil hayatını kaybetmiş, 150.000’den fazla kişi evini terk etmek zorunda kalmıştır. Rusya gerginliği azaltma konusundaki sözlerini tutmamış ve saldırıları engellememiştir. Diğer yandan Türkiye anlaşmadaki bütün yükümlülüklerini yerine getiremese de bu konuda etkili adımlar atarak anlaşmanın uygulanması konusundaki kararlığını Rusya’ya göstermiştir. Eylül’ün ortalarından ve son gerginliğin tırmanmasından önce muhaliflerin kontrolündeki bölgeler zaman zaman Esed rejiminin kara ve hava saldırılarına maruz kalmış ancak bu bölgeden rejimin kontrolündeki bölgelere herhangi bir saldırı yapılmamıştır. Türkiye ağır silahlardan arındırılmış bölge yaratma konusunda oldukça başarılı olmuş ve temas hattının küçük bir bölümü hariç diğer bölümler ağır silahlardan arındırılmıştır.

Rusya Soçi Anlaşması’nın yorumuna istinaden kendi ordusunun Türk ordusu ile tampon bölgede ortak devriye düzenlemesini istemekte ancak bazı silahlı örgütler Rus güçlerinin bölgede bulunmasını istememektedir. Ayrıca Moskova, Halep-Şam ve Halep-Lazkiye ulaşım yollarını yeniden açarak Türkiye’yle birlikte güvenliği sağlamak niyetindedir. Ancak Esed’in muhalifleri yolların açılmasına karşı olmasalar da kontrollerindeki bölgelerin merkezinde Rusya’nın devriye düzenlemesini kabul etmemektedir.

Taraflar Soçi Anlaşması’nda Suriye’deki her türlü terörle mücadele edeceklerinin altını çizdi. Keza Ankara, Tahrir eş-Şam’ı terör örgütü olarak görse de binlerce sivile zarar vereceği endişesiyle söz konusu örgütle çatışmaya girmedi. Askerî operasyon yerine baskı yaparak örgütü itidale yönlendirmeyi tercih etti ve bu konuda oldukça da başarılı oldu. Rusya Türkiye’den Tahrir eş-Şam’ı yok etmesini beklemektedir. Rusya son operasyonun gerekçesi olarak bu örgütün bölgede bulunmasını gösterse de Rus savaş uçakları örgütün mevzilerini nadiren bombaladı. Rusya’nın Tahrir eş-Şam’ın İdlib’deki mevzilerini vurmaktan çekinmesi ve aksine Özgür Suriye Ordusunun ılımlı guruplarının mevzilerine yönelik şiddetli saldırılar yapması şunu göstermektedir: Moskova bölgeye saldırmak için bir bahane elde etmek amacıyla ılımlı gurupları Tahrir eş-Şam karşısında zayıflatarak onu ayakta tutmak istemektedir.

Sahadaki Gelişmeler ve Operasyonun Getirisi

Rusya ve Esed rejimi sadece ağır silahlardan arındırılmış bölgeyi değil gerginliğin azaltılacağı bölgenin tamamını hedef aldı. Soçi Anlaşması’nın yapılmasından sonraki en ağır saldırı olan söz konusu operasyon Hama’nın kuzeyi ve kuzeybatısı ve İdlib’in güneyine odaklanmıştır. Operasyondan maksat söz konusu bölgelerin boşaltılması ve ele geçirilmesidir. Bu vesileyle Moskova, Hama ve Lazkiye’de rejimin kontrolündeki bölgelerin özellikle Hamim’deki hava üssünün güvenliğini sağlamak istemektedir. Rusya Hama’nın kuzeyi ve İdlib’in güneyini ele geçirdiği takdirde bir sonraki aşamada operasyonu diğer bölgelere yani Halep-Şam ve Halep-Lazkiye uluslararası otobanlarına kadar genişletecektir.

Ağır bombardıman sonucu Esed ordusu ve millî savunma milisleri Hama’nın kuzeyinde bulunan birkaç kasabayı muhaliflerin kontrolünden çıkardı. Ardından daha çok bölgeyi geri almak istediler. Ancak muhalif guruplar ilerlemeyi durdurup rejimin saldırılarını birkaç kez püskürtmeyi başardı. Aşırı gurup olan Tahrir eş-Şam da saldırılara tepki olarak roketle Rusya’nın Hamim’deki hava üssünü hedef aldı.

Bombardıman altında kalan İdlib sivil halkının durumu çok kötü vaziyettedir. Her zaman olduğu gibi Esed ve Rusya’nın hava güçleri sağlık, eğitim ve hizmet gibi sivil merkezleri hedef aldı. BM Genel Sekreteri’nin sözcüsü Ferhan Hakk’a göre söz konusu hava saldırılarında İdlib’de 18 hastane ve tedavi merkezi bombalandı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin 7 Mayıs Salı günkü raporuna göre 26 Nisan’dan 7 Mayıs’a kadar İdlib ve Hama’da en az 24 okul hedef alınarak yaklaşık 250 bin öğrenci eğitime ara vemek zorunda kaldı. Operasyonun başlangıcından bugüne kadar Hama’nın kuzeyi ve İdlib’in güneyinde yaklaşık 400 bin kişi evini terk etti. Bunların birçoğu da Türkiye sınırındaki bölgelere yerleşti.

Sonuç

Esed Rejimi ve Rusya’nın saldırıları artarsa Soçi Anlaşması ve Astana müzakereleri anlamsız kalacaktır. Moskova’nın söz konusu vilayetin tamamını ele geçirmesi şu ada imkânsız görünse de kuşkusuz Rusya’nın hedefi İdlib vilayetinin tamamını yeniden ele geçirmektir. Zira Rusya’ya göre buranın ele geçirilmesi “isyanın” sona ermesi demektir. Esed rejimi İdlib’i ele geçirirse Türkiye’nin Suriye’nin geleceğindeki rolü zayıflamış olacaktır. Türkiye’nin muhalifler üzerindeki nüfuzu azalacak ve güvenliği tehdit altında kalacaktır. Zira yüz binlerce Suriyeli mültecinin Türkiye’ye akın etmesi ihtimalinin yanı sıra Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı bölgeleri de tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır. Türkiye Rusya’yı saldırıları durdurmak için ikna veya zorlamaya yönelik diplomatik çabalarını sürdürmenin yanı sıra ılımlı muhaliflere silah ve mühimmat gönderme imkânına da sahiptir. Dolayısıyla İdlib’e yönelik yapılan geniş saldırıları durdurabilir. Rusya ve Esed rejiminin bu gerçeği görmesi gerekmektedir.