Düşünce kuruluşlarının politika geliştirmedeki rolünün farkında olan İranlı yetkililer, ülkede bu tür kuruluşların daha fazla gelişmesi gerektiğine vurgu yapmaya başlamışlardır.
İran’a uygulanacak yaptırımların birinci evresinin yürürlüğe girmesiyle İran’da faaliyet gösteren yabancı yatırımcıların neredeyse hepsi ülkedeki yatırımlarını durdurmuş ya da feshetmiştir.
Devrim sonrasında İran’da tesis edilen dine dayalı devlet anlayışı hazırlanan anayasayla kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Din adamlarından oluşan İranlı yönetici elitler, klasik İslam devleti anlayışını modern devlet yapısına uyarlamaya çalışmıştır.
Hazar Denizi’nin hukuki statüsü ile ilgili devletler arasındaki başlıca ihtilaf denizin tabanının nasıl bölüneceğidir ve bu konuda İran diğer devletlerden farklı düşünmektedir.
ABD Başkanı Trump, 8 Mayıs 2018’de birçok gözlemcinin öngördüğü şekilde ülkesini nükleer anlaşmadan çekmişti.
İslam Devrimi sonrasında meydana gelen bazı olaylar, İran ile Batılı ülkeler (özellikle de ABD) arasında soğuk bir dönemin başlamasına neden olmuştur.
İran’ın İskandinav ülkeleriyle ilişkileri, 17. yüzyıldan itibaren Danimarka ile başlamış ve zamanla diğer ülkelerle de gelişme kaydetmiştir.
Temel ekonomik göstergeler değerlendirildiğinde İran ve Ermenistan arasında asimetrik bir durumun varlığı dikkat çekmektedir. İki ülkenin ekonomik yapısı ve sorunları birbirinden ciddi anlamda ayrışmaktadır.
Ülkelerinin bir dış tehdit altında olduğunu savunan İran siyasi elitleri, sık sık birçok toplumsal ve siyasal muhalefet hareketinin ardında da dış güçlerin bulunduğunu öne sürmektedir.
Yeraltı zenginliklerinin ekonomi içerisinde önemli bir paya sahip olduğu iki komşu ülke İran ve Azerbaycan’ın ticari ilişkileri dalgalı bir seyir izlemektedir.
İran Devrimi, 20. yüzyılın son çeyreğinde, gazete, radyo, televizyon gibi medya araçlarının kitlelere ulaşmak konusunda pek çok imkân sunduğu bir dönemde gerçekleşmiştir.