Görüş

İran-İsrail çatışmasının hemen ardından kurulan ve en üst düzey güvenlik bürokratlarını bir araya getiren Savunma Konseyi, bazı çevrelerce ülkenin sürekli teyakkuz halinde bulunmasını sağlayacak “daimi bir savaş odası” olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye, İran-İsrail çatışmasını bölgesel ve küresel güvenlik perspektifinden değerlendirmiştir.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nın taktiklerinin, mevcut koşullarda İran’da rejim değişikliğine yol açacak kadar güçlü ve örgütlü bir hareket ortaya çıkarması mümkün görünmüyor.

12 günlük çatışma sonunda gerçekçi, ölçülebilir ve sahaya dayalı bir tehdit değerlendirmesinin esas alınmaması, İran’ı mevcut güvenlik mimarisiyle gelecekte daha büyük kırılganlıklara sürükleyebilir.

Bu kararın İran için en önemli riski, NPT yükümlülüklerini açıkça ihlal ederek ülkeyi uluslararası hukuk açısından çok daha savunmasız bir konuma getirmesidir.

“Çin’in “müdahalesizlik” söylemi ile küresel jeopolitik gerçeklikler arasındaki gerilim, günümüz konjonktüründe Çin’i bir çıkmaz sokağa sürüklemiş gibi görünmektedir.”

İsrail, hava kuvvetlerinin teknolojik üstünlüğü, hassas güdümlü mühimmat envanteri ve gelişmiş istihbarat/izleme sistemleri sayesinde İran’ın nükleer ve füze altyapısına büyük zarar verirken; İran ise kitlesel dron ve füze saldırılarıyla doğrudan misillem

İran’a karşı yürütülecek politikalarda güç kullanımı konusunda farklı tutumlar sergileyen AB üye devletleri bulunsa da meselenin diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğine dair açıklamalar, AB düzeyinde bu yöndeki ortak beklentiyi ortaya koymaktadır.

Saldırılar sonrasında İran, saldırı öncesine göre nükleer silaha erişim kapasitesine teknik olarak uzak olsa da irade olarak daha yakın olduğu söylenebilir.

ABD’nin İran nükleer tesislerini hedef alması, uluslararası toplumu harekete geçirse de İran ile İsrail arasındaki çatışmanın seyrinde köklü bir değişim meydana getirmedi.

İsrail saldırılarının kısa vadeli seyrinde İran’ın askerî ve diplomatik manevraları önemli rol oynayacak olsa da kriz sonrası aşamada çatışmanın İran toplumunda yarattığı travma ve sorgulama belirleyici olacaktır.

İran, milli güvenliğini doğrudan ilgilendiren kritik bir eşikte bulunuyor ve mevcut koşullar altında İranlı yetkililerin, salt askerî reaksiyondan çok stratejik bir düşünceyle hareket etmesi gerekiyor.