İran Ekonomisi ve Viyana Görüşmeleri

İran Ekonomisi ve Viyana Görüşmeleri
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve ekonomi ekibi, icraat döneminde neredeyse dört ayı geride bıraktı. Reisi’nin ekonomi politikalarının zaman kısıtı göz önüne alındığında başlanan veya başlanacak politikaların teşhis ve etki konusundaki zayıflığı dikkat çekiyor. Buna ilave olarak ülkenin cari durumdaki potansiyeli düşünüldüğünde bu politikaların etkili olacağı tartışmalıdır.

Reisi’nin ekonomi ekibinin öne çıkan isimlerinden biri olan Ekonomi ve Maliye Bakanı İhsan Handuzi, geçtiğimiz günlerde İran’ın ekonomi haritasını açıklamıştı. Handuzi’nin detaylarını verdiği ekonomi haritası aslında Bakanlığın daha önce de yayımlanan hedeflerini içermektedir. Bu hedefler; yerel paraya değer kazandırılması, döviz kurundaki oynaklıkların minimize edilmesi, istikrarlı gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verileri, kamu bütçesinde reform, finans ve bankacılık sisteminin ıslahı, vergi reformu ve şeffaflığın artırılmasından oluşmaktadır. Özetle Handuzi, altını çizdiği hedefler ile üretim ve tüketim kanallarındaki engellerin minimize edilip ekonomide “istikrar ve güven” ortamı oluşturularak ekonomik faaliyetlerin “kolaylaştırılmasını” planlamaktadır. Hiç şüphesiz onun planladığı bu politikalar, Devrim Rehberi’nin fikir babalığını yaptığı direniş ekonomisi doktrininin ekonomi bürokrasisine yansımış hâlidir.

Direniş ekonomisi, ülkenin kendi iç kaynakları ve ekonomi diplomasisi aracılığıyla İran’ın stratejik ortakları ile yapılan ekonomik iş birlikleri ile kalkınmasını ve gelişmesini amaçlamaktadır. Bu sebeple Batı ile yapılacak herhangi bir nükleer anlaşmanın ülkeye stratejik olarak hem ekonomik hem de siyasi olarak zarar vereceği öngörülmektedir. Ekonomideki; üretim, tüketim, istihdam, güven ve istikrar probleminin çözümünün de direniş ekonomisiyle olacağı düşünülmektedir. Ancak tarihsel ekonomik veriler, İran’da yatırımın yaratacağı istihdamın, üretimin ve tüketimin ancak ve ancak pozitif beklentiler ile sağlanacağını ve bu pozitif beklentilerin daha önce 2015 yılında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) veya Batı ile kurulacak pozitif ilişkiler sayesinde gerçekleştiğini göstermektedir.

Pozitif beklentilerin yukarıda bahsedilen değişkenlerle sağlanacağı bu kadar netken Reisi hükûmeti, Viyana görüşmeleri sürecinin yedinci turunda ve turdan önce adımlarını daha temkinli attı. Görüşmelerden önce Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade’nin “ABD; KOEP’e dönüş için yanlış yaptığını kabul etmeli ve tüm yaptırımları kaldırmalıdır. Bunun yanında bir daha hiçbir ABD yönetiminin mevcut şartları tekrar etmeyeceğinin garantisini vermelidir.” açıklaması, İran’ın tavrını net olarak ortaya koymuştur. Buna ilave olarak Reisi’nin müzakere heyeti, görüşmelerde büyük ölçüde sona yaklaşılmış KOEP metninde kritik ve ciddi değişiklikler teklif etti. Bu da hiç şüphesiz İran’ın nükleer müzakerelere sil baştan devam edeceğinin işareti olarak Reisi hükûmetinin tavrını ortaya koymaktadır. Reisi hükûmetinin tavrı ortadayken müzakere sürecinde olumlu gelişmeler beklemek giderek zorlaşmaktadır.

İran’daki ekonomik birimlerin görüşmeler hakkındaki beklentileri de piyasaya yansımıştır. Eylül 2021’in başında dolar/tümen kuru yaklaşık 27.000 tümenken 6 Aralık 2021’de 30.970 tümene yaklaştı. Tümenin dolara karşı %14,3 oranında değer kaybetmesi, piyasa beklentilerinin negatif olduğuna işaret ediyor. Yine aynı piyasada ABD Başkanı Joe Biden için yeşil ışık yakılırken KOEP ile ilgili beklentilerin pozitif olması, dolar/tümen kurundaki düşüşlerle test edilmişti.

 

Grafik: İran’da Dolar/Tümen Kuru

Kaynak: Bonbast

 

Sonuç olarak İran’ın görüşmelerdeki negatif tavrı belliyken ekonomik birimlerin beklentileri negatif bölgede kalacaktır. Beklentilerin negatif olması, ülke ekonomisi için tehlike çanlarının çalacağının bir işaretidir. Buna ilave olarak bu durum, Ekonomi ve Maliye Bakanı Handuzi’nin politik hedeflerinin gerçekleşmesi ihtimalini de düşürmektedir. Reisi’nin İran ekonomisinin kahramanı olması için şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Neredeyse bütün ekonomik göstergeler, İran ekonomisinin iyileşmesinin olası bir nükleer anlaşma veya Batı ile kurulacak pozitif ilişkilerle mümkün olduğunu göstermektedir. Ancak Reisi hükûmetinin de hakkını teslim etmek gerekiyor. Biden’ın yaklaşık bir senelik icraat dönemindeki başarısızlıkları, ikinci dönemde tekrardan başkan seçilmesi ihtimalini düşürmekte ve Biden’ın ikinci dönem olası rakibi eski Başkan Donald Trump da yeniden aday olacağını sık sık vurgulamaktadır. Trump’ın tekrar ABD başkanı olması, İran’ın tekrar yaptırım ve ambargoya maruz kalma olasılığını artırmaktadır. ABD tarafında riskler belliyken İran’ın KOEP konusunda kendini sağlama almak istemesi oldukça doğal. Ancak imkânsızlıklar ve politik kısıtlar ortadayken İran’ın ve KOEP’e muhatap ülkelerin alternatif bir yol çizmesi gerekmektedir.