İran Neden Zengezur Koridoru’na Karşı?

İran Neden Zengezur Koridoru’na Karşı?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İranlı yetkililer, Zengezur Koridoru’nun yeniden açılmasının gündeme gelmesinden beri çeşitli platformlarda yaptıkları açıklamalarda tepkilerini dile getirdiler. Devletin en tepesindeki isim olan Devrim Rehberi Ali Hamenei, 19 Temmuz’daki Astana Zirvesi nedeniyle Tahran’da bulunan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı ayrı ayrı görüşmelerde “İran’ın, Ermenistan ile İran arasındaki sınırın kapatılmasına yol açacak hiçbir plan veya yaklaşıma müsamaha göstermeyeceğini” söyledi. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 10 Ağustos’ta Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde “ülkesinin, bölgenin siyasi coğrafyasını değiştirecek herhangi bir girişimi kabul etmeyeceğini” belirtti. İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri “Kutsal Savunma Haftası” münasebetiyle 22 Eylül’de Tahran’da düzenlenen askerî geçit töreninde “Daha önce de birçok defa dile getirdiğimiz gibi bölge ülkelerinin sınırlarının değişmesini asla kabul etmeyeceğiz. Azerbaycan ve Ermenistan’a, sorunlarını diyalog yoluyla çözmelerini tavsiye ediyoruz.” açıklamasında bulundu. Bu açıklamayı takiben gayriresmî kaynaklarda, Devrim Muhafızları Ordusunun (DMO) bölgeye yığınak yapmaya başladığına dair haberler sık sık gündeme gelirken DMO’ya bağlı askerî birimler, 17 Ekim’de Azerbaycan sınırında geniş katılımlı bir askerî tatbikat başlattı. Üç gün sürecek olan ve iki günü geride kalan bu tatbikatta kullanılan askerî teçhizatlar ve tatbikatın gerçekleştirildiği bölge dikkate alındığında Tahran yönetiminin, Zengezur Koridoru konusunu bir ulusal güvenlik meselesi olarak ele aldığı açıktır. İran’da, Zengezur Koridoru’nun bölgesel ve uluslararası düzeyde İran karşıtı bir proje olduğu konusunda bir konsensüs söz konusudur. 

Zengezur Koridoru ile ilgili İran basınında çıkan köşe yazıları ve İranlı yetkililerle gerçekleştirilen röportajların hemen hepsinde; bu koridorun hayata geçirilmesinin bölgenin jeopolitiğini değiştireceği, İran açısından çeşitli jeopolitik riskler doğuracağı savunulmaktadır. “NATO Koridoru”, “Turan Koridoru”, “Türk NATO’su” gibi ifadelerle anılan Zengezur Koridoru; İran, Rusya ve Çin’i çevrelemek için Batı (NATO) tarafından ortaya atılan bir proje olarak okunmaktadır. Bu koridorun hayata geçmesiyle birlikte NATO’nun, Türkiye ve Azerbaycan üzerinden Hazar Denizi’ne ulaşarak İran ve Rusya’yı çevreleyeceği belirtilmektedir

Yine bu bağlamda sıkça üzerinde durulan hususlardan biri de Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla birlikte İran-Ermenistan sınırının ortadan kalkacağı argümanıdır. İran sınırına paralel olarak inşa edileceği ileri sürülen koridorun; İran’ın Avrupa ile bağlantısını fiilen keseceği, bu nedenle İran’ın Avrupa’ya ulaşmasının “en güvenli” yolu olan Kafkasları kaybedeceği ve Avrupa’ya ulaşmak için Türkiye ile Rusya’dan izin almak zorunda kalacağı ileri sürülmektedir. Bu koridorun güvenliğinin Rusya tarafından sağlanacak olması nedeniyle Rus güçlerinin İran sınırına yerleşeceği de yine İranlı uzmanlar tarafından sıkça dikkat çekilen konulardan biridir. Yine bu kapsamda koridorun açılmasıyla birlikte İran’ın, Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayan transit ülke olma özelliğini kaybedeceği ve bu durumun, İran’ı önemli coğrafi ve jeopolitik avantajlardan mahrum bırakacağı vurgulanmaktadır. Çünkü bu koridorun faaliyete geçmesi durumunda, İran’a ihtiyaç duyulmadan Bakü ile Nahçıvan’ı birbirine bağlamak mümkün olacağı gibi Türkmen gazının Azerbaycan üzerinden Avrupa’ya taşınmasının da önü açılacaktır. Böylesi bir gelişmenin İran açısından jeopolitik bir felaket olacağına dikkat çekilen analizlerde; Zengezur Koridoru’nun, İran’ı Kafkasya denkleminden tamamen çıkaracağı savunulmaktadır. Hatta Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayan en önemli güzergâh olmaktan çıkması; uzun vadede İran’ın, Kuşak ve Yol Projesi ile Çin’den Avrupa ve Asya’ya geçiş yollarından çıkarılmasına da neden olabilecektir

Harita: Tahran Perspektifinden Zengezur Koridoru

 
Kaynak: Anadolu Ajansı, 2021

İran’ın, birçoğu gerçekçi temellere dayanmayan bu argümanları, Zengezur Koridoru’nun faaliyete başlamasıyla İran’ın Ermenistan ile olan sınır hattının ortadan kalkacağı ve Avrupa ile bağlantısının kesileceği düşüncesine dayanmaktadır. Tahran, bu argümanını desteklemek için Zengezur Koridoru’nun haritada gösterildiği gibi İran sınırına paralel şekilde inşa edileceğini ve İran ile sınırı olan Ermenistan’ın Sünik (Syunik) ilinin Azerbaycan tarafından tamamen işgal edileceğini öne sürmektedir. Oysa Zengezur Koridoru, Tahran’ın iddia ettiği gibi İran sınırına paralel biçimde değil; Ermenistan’ın iç kısmından geçmesi öngörülen bir rotadır. Aynı şekilde güvenliği Rusya tarafından sağlanacak olan Zengezur Koridoru’nun, “NATO projesi” olarak sunulması da Tahran’ın argümanlarının gerçeklere dayanmaktan ziyade açık bir propagandadan ibaret olduğunu gözler önüne sermektedir. Yine bu kapsamda Zengezur Koridoru’nun açılması ile birlikte Türkmenistan gazının Azerbaycan üzerinden Avrupa’ya taşınacağı, İran gazına duyulan ihtiyacın azalacağı yönündeki ifadeler de benzer bir propagandaya hizmet etmektedir. Zira 12 Ağustos 2018 tarihinde Kazakistan’ın Aktau şehrinde imzalanan “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Konvansiyonu” uyarınca Türkmenistan gazının Güney Kafkasya üzerinden Avrupa’ya ihracatı karşısında önemli engeller bulunmaktadır. Konvansiyon’un ekolojik taleplerle ilgili kısmı, Hazar Denizi’nin biyolojik çeşitliliğine “zarar veren” tüm proje ve faaliyetleri yasaklayarak dolaylı biçimde bu tür faaliyetleri kıyıdaş ülkelerin onayına tabi kılmaktadır. Dolayısıyla Türkmen gazının Hazar Denizi üzerinden boru hatlarıyla Avrupa’ya taşınması, İran’ın da aralarında olduğu kıyıdaş ülkelerin onayı olmadan zor bir ihtimaldir. 

Tahran’ı asıl endişelendiren; bu güzergâh üzerindeki Rusya kontrolünün, İran’ın ulaşımına kısıtlamalar getirme ihtimalidir. Hâlihazırda Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye olmak üzere İran’ın Avrupa’ya erişimini sağlayan üç rota bulunmaktadır. İran’ın kara yoluyla Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden Avrupa’ya ulaşma hayalleri ise henüz gerçekleşmesi uzak bir ihtimaldir. 

Koridorun açılmasıyla birlikte İran’ın Avrupa’ya açılan en güvenilir kapısı olan Ermenistan rotası tehlikeye girecektir. Bu rotanın İran tarafından yaptırımları delmek ve Avrupa’ya uyuşturucu kaçakçılığı yapmak üzere kullanıldığında dair iddialar bulunmaktadır. Hatırlanacağı üzere Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran’la yaşanan gerilimin ardından 15 Ekim 2021’de yaptığı açıklamada, “İran’ın Ermenistan’la birlikte Avrupa’ya uyuşturucu ticareti yapmak için işgal altındaki Azerbaycan topraklarını kullandığını” belirtmişti. Bu rota üzerinden Avrupa’nın yanı sıra Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerine de uyuşturucu kaçakçılığı yapılmaktaydı. Dünya uyuşturucu kullanma oranlarında en üst sıralarda yer alan Rusya, bu konudan oldukça rahatsızdı. Moskova’nın Zengezur Koridoru konusunda Azerbaycan’a verdiği destek bu yönde yorumlanmalıdır. Dolayısıyla İran’ın asıl endişesi, Zengezur Koridoru’nun açılması ile birlikte bu bölgeyi eskisi gibi kullanamayacak olmasıdır. 

İran’ın Zengezur Koridoru tepkisinin altında yatan bir diğer sebep de bu koridorun açılmasıyla birlikte Türkiye’nin elde edeceği jeopolitik kazanımlardır. Türkiye ile Azerbaycan arasında kara bağlantısı kurulması, Türkiye’yi bölgesel ulaşım alanında önemli merkezlerden biri hâline getirmenin yanında Ankara’nın, güçlü tarihi ve kültürel bağları olan Orta Asya ülkelerine doğrudan erişimi anlamına gelmektedir. İran; Türk dünyasındaki kapsamlı bir entegrasyonu, kendi çıkarı ve ulusal bütünlüğü açısından bir tehlike olarak görmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin, Azerbaycan ve Hazar Denizi üzerinden Kazakistan ve Türkmenistan’a kolay erişimi, İran’ın bu ülkelerle olan ekonomik ilişkilerine potansiyel tehdit olarak görülmektedir. Ayrıca Tahran yönetimi; olası bir Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye yakınlaşmasının İran’ın bölgedeki siyasi pozisyonunu zayıflatacağına, ulusal ve bölgesel çıkarlarını tehlikeye atacağına inanmaktadır. Örneğin bu yakınlaşma ile birlikte Tahran’ın, Erivan ile Bakü üzerindeki etkisinin azalmasının yanı sıra Türkiye’nin İran’a karşı Ermenistan pazarındaki hâkimiyeti artacaktır. Son olarak güçlü bir Azerbaycan, İran açısından istenmeyen bir durumdur. Birçok İranlı siyasi elite göre Güney Kafkasya, İran’ın uygarlık alanı olup Azerbaycan diye bir yer yoktur. Bu bağlamda gerek Azerbaycan Cumhuriyeti gerekse İran’daki Türkler sonradan Türkleşmiş İranlılardır. Azerbaycan’ın egemenlik ve bağımsızlığına meydan okuyan bu görüş, pek çok İranlı siyasi elit ve akademisyen tarafından sıkça tekrarlanmaktadır. Örneğin İranlı diplomat Ebulfazl Zührevend’e göre gerçekte İran toprakları olan “Azerbaycan, yeniden ilhak edilmediği sürece bir kanser hücresi gibi İran’ın başına bela olmaya devam edecektir.” ve dahası ekonomik, siyasi ve askerî açıdan güçlü bir Azerbaycan, İran’ın ulusal bütünlüğü açısından bir tehdit olarak görülmektedir. Zira Tahran; bağımsız, seküler ve ekonomik olarak güçlü bir Azerbaycan’ın İran’daki en büyük etnik gruplardan biri olan Türkler için bir cazibe kaynağı olmasından endişe etmektedir. Topraklarının bir kısmı işgal altında bulunan ve Nahçıvan’a ulaşmak için İran’a bağlı olan bir Azerbaycan, Tahran açısından tercih edilen bir durumdur. İran’ın, Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarında geleneksel olarak gizli veya açıktan Ermenistan’a destek vermesini bu bağlamda yorumlamak gerekir. 

Sonuç olarak Zengezur Koridoru, Tahran yönetimi tarafından 2. Karabağ Savaşı’nın ardından İran’ı dışlayan Kafkasya denkleminin son halkası olarak görülmektedir. Ancak henüz ortada net bir durum olmamasına rağmen Zengezur Koridoru konusunun Tahran tarafından bir ulusal mesele olarak sunulması, Mehsa Emini’nin ölümü sonrası başlayan içerideki kargaşa ve protestolar nedeniyle zor günler geçiren yönetimin, dikkatleri dağıtmaya yönelik bir hamlesi olarak da okunabilir. Dolayısıyla bu iki hususa bağlı olarak İran'ın ilerleyen süreçte gerilimi daha da tırmandırıcı adımlar atması muhtemeldir.