İran’daki Helikopter Kazası: Sabotaj, İhmal ve Gelecek Senaryoları

İran’daki Helikopter Kazası: Sabotaj, İhmal ve Gelecek Senaryoları
İran halkının büyük bölümü, mevcut yönetime ve değişimin sandık yoluyla gerçekleşeceğine olan inancını kaybetmiş durumda.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da, 19 Mayıs Pazar günü meydana gelen helikopter kazasının yankıları sürüyor. Bir devlet başkanının helikopter kazasında hayatını kaybetmesi sık rastlanan bir durum değil. Hâl böyle olunca ister istemez olayın bir sabotaj sonucu meydana gelip gelmediği meşru bir soru hâline geliyor. İbrahim Reisi gerek siyasi konumu gerekse yaşı itibarıyla Ali Hamenei sonrası devrim rehberliği için adı geçen isimlerin başında geliyordu. Bu nedenle Reisi’nin, güçlü rakibi mevcut Devrim Rehberi Hamenei’nin oğlu Mücteba Hamenei ile girdiği rehberlik rekabetinin kurbanı olup olmadığı akılları kurcalayan en önemli sorulardan birini oluşturuyor. Başta Devrim Rehberi Hamenei olmak üzere müesses nizamın desteğini arkasına alarak 2021 yılında cumhurbaşkanı seçilen Reisi, siyasi geçmişi olmayan popülaritesi düşük bir isimdi. Nitekim bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, reformcu-ılımlı ittifakın adayı Hasan Ruhani karşısında ağır bir yenilgi almıştı. Reisi geniş halk tabanına sahip karizmatik bir figür olduğu için değil, aksine müesses nizam tarafından sisteme sadık, risksiz bir isim olarak görüldüğü için siyaset sahnesine sürüldü. 3 senelik cumhurbaşkanlığı süresince bir cumhurbaşkanından ziyade çalışkan bir bürokrat gibi hareket eden Reisi; Hamenei ve çevresiyle uyumlu, sorunsuz bir görev adamı profili çizdi. Reisi’nin, cumhurbaşkanlığı döneminde ülkenin iç ve dış politikasındaki önemli meselelere ilişkin nadiren fikir beyan ettiği görüldü. Hatta bu tür konulara yönelik mesafeli tavrı nedeniyle bazı çevreler tarafından Reisi’ye “görünmez cumhurbaşkanı” lakabı takıldı. Bununla birlikte Reisi’nin ülke idaresindeki zayıf performansı ve zaman zaman muhafazakâr basın yayın organlarında bile alay konusu olan canlı yayın gafları; kendisinin rehberlik kabiliyetiyle ilgili halk nezdinde de soru işaretlerine yol açtı. Kısacası Reisi, Hamenei ve çevresi için ortadan kaldırılması gereken bir rakipten ziyade işlevsel bir müttefikti.

Kazanın Sebebi İhmal mi?

Tahran’dan, helikopter kazasına tam olarak neyin sebep olduğuna ilişkin henüz resmî bir açıklama gelmedi. Kazanın ilk dakikasından itibaren İran basını olumsuz hava koşulları üzerinde durdu. Ancak uzmanlar, İran’ın sivil ve askerî uçak filosunun büyük bir kısmının eski olmasına dikkat çekerek kazanın büyük olasılıkla teknik arızadan kaynaklandığını öne sürüyor. Eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif yaptırımları işaret ederek Reisi ve beraberindekilerin ölümüne sebep olan helikopter kazasından ABD’nin sorumlu olduğunu öne sürdü. İranlılar yaptırımlar dolayısıyla uçak filolarını yenileyemediklerini ve ihtiyaç duydukları parçaları alamadıklarını söylüyor. Tahran yönetimi, Nükleer Anlaşma’nın ardından yaptırımların kaldırılmasıyla uçak filosuna yenilerini eklemek için Boeing ve Airbus ile yaklaşık 40 milyar dolarlık uçak alımı anlaşması yapmıştı. Ancak eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018 yılında tek taraflı olarak Nükleer Anlaşma’dan çekilmesinin ardından her iki firma da İran’a uçak satışı anlaşmalarının askıya alındığını açıkladı. İran çoktan kullanımdan kalkması gereken uçakları kullanmaya devam ettiği için sık sık uçak kazalarına sahne olan bir ülke. İstatistiklere göre İran’da uçak kazası sıklığı dünya ortalamasına oranla 10 kat daha fazla. Son olarak Şubat 2023’te eski Spor ve Gençlik Bakanı Hamid Seccadi’yi taşıyan helikopterin düşmesi sonucu aralarında Bakan ve yardımcısının da bulunduğu 16 kişi yaralanmıştı. Açık kaynaklara göre İran’ın hâlihazırdaki helikopter filosunun %60’ının yaş ortalaması 40. Reisi’yi taşıyan helikopterin, hava durumu radarı ve gece görüş kameraları bulunmayan en az 30 senelik Bell-212 tipi helikopter olduğu belirtiliyor. Hâlbuki açık kaynaklar, İran’ın aktif helikopter filosunda beş yaşından küçük daha gelişmiş helikopterin de bulunduğunu ortaya koyuyor. Yaptırımların İran’ın havacılık güvenliği üzerinde olumsuz etkisi olduğu açık. Ancak helikopter tercihi ve kötü hava koşullarına rağmen uçuşa izin verilmesi gibi hususlar, zincirleme bir ihmal ihtimalini de akıllara getiriyor.

Muhtemel Senaryolar

İran Anayasası’nın 131. maddesine göre cumhurbaşkanının vefatı, azli, istifası, yokluğu, 2 ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ile yeni cumhurbaşkanının seçilememesi durumlarında cumhurbaşkanı birinci yardımcısı devrim rehberinin onayıyla cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini devralır. Aynı maddeye göre cumhurbaşkanı birinci yardımcısı, Meclis başkanı ve yargı erki başkanından oluşan üç kişilik meclis; 50 gün içerisinde yeni cumhurbaşkanını seçmek üzere ülkeyi erken seçime götürmekle yükümlüdür. Bu yasal prosedür doğrultusunda Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir 20 Mayıs Pazartesi günü ilk kabine toplantısını gerçekleştirdi. Ardından Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ve Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei ile bir araya geldi. İran halkı 28 Haziran’da yeni cumhurbaşkanını belirlemek üzere sandık başına gidecek. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kayıtlar 30 Mayıs’ta başlayacak ve 11 Haziran’da Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) tarafından adaylıkları onaylanan isimler açıklanacak. Kampanya süreci 12 Haziran’dan itibaren başlayacak. Bu takvime göre herhangi bir adayın kampanya yapmak için en fazla iki haftası bulunuyor.

Son yıllarda reformcu ve ılımlı adayların veto edilmeleri nedeniyle seçimlere katılım oldukça düştü. 2021 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde %48 ile tarihin en düşük seviyesine inen katılım oranı, Mart 2024’teki Meclis Seçimlerinde %41’e geriledi. Hatta bu rakam yaklaşık 19 milyonluk nüfusuyla açık ara ülkenin en büyük metropolü olan başkent Tahran’da %8’lere kadar düştü. Bu nedenle düşük bir ihtimal de olsa seçimleri daha cazip hâle getirmek için haziran ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ılımlı ve reformcu cepheden bazı isimlerin adaylıklarına izin verilebilir. Böyle bir senaryoda akla gelen ilk isimlerden biri eski Meclis Başkanı Ali Laricani. 2021 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde adaylığı AKK tarafından veto edilen Laricani, Mart 2024’te eş zamanlı olarak gerçekleştirilen İslami Şûra Meclisi ve Uzmanlar Meclisi seçimlerine katılmama kararı almıştı. Aynı şekilde eski Dışişleri Bakanı Zarif de potansiyel adaylardan biri olarak görülebilir. Zarif, geçmişte adaylığıyla ilgili iddiaları birçok kez reddetmiş olsa da yakın zaman önce basına sızdırılan ses kayıtlarında kullandığı ifadeler, olası adaylığına ilişkin spekülasyonları tetikledi. Zarif’in özellikle sisteme yabancılaşmış reformcu ve ılımlı kesimi sandığa çekebileceği gerekçesiyle adaylığına izin verilebilir. Ancak her hâlükârda İran’ın gelecek cumhurbaşkanı büyük olasılıkla yine muhafazakâr cepheden biri olacaktır. Muhafazakâr cephenin öne çıkan potansiyel adayları arasında daha önce üç kez (2005, 2013 ve 2021) aday olup kazanamayan mevcut Meclis Başkanı Kalibaf yer alıyor. Kalibaf gerek muhafazakâr kimliği gerekse sistem içerisindeki konumu nedeniyle mevcut konjonktürde cumhurbaşkanlığı için en tercih edilebilir aday gibi görünüyor. Olası muhafazakâr adaylar arasında dikkat çeken isimlerden biri de hâlihazırda cumhurbaşkanlığı görevini vekâleten devralan Muhbir’dir. Gençlik yıllarından beri çeşitli kritik görevlerde bulunan Muhbir, Reisi gibi tam bir görev adamı. Yaklaşık 15 yıl boyunca milyarlarca dolarlık sermayesiyle İran’daki en büyük kamu iktisadi teşebbüs olan İmam Humeyni’nin Talimatlarını Yürütme Merkezi başkanlığını yürüten Muhbir, Hamenei’nin güvendiği isimlerin başında geliyor. Sonuç olarak İran hem içeride hem de dışarıda büyük bir baskı altında olduğu bir dönemde önemli bir seçim süreci yaşayacak. Seçimlere katılım oranlarının gösterdiği üzere İran halkının büyük bölümü, mevcut yönetime ve değişimin sandık yoluyla gerçekleşeceğine olan inancını kaybetmiş durumda. Bu durum, seçimlere katılım oranını en temel meşruiyet kriteri olarak tanımlayan İran İslam Cumhuriyeti açısından her geçen gün derinleşen bir meşruiyet krizi yaratarak ülkeyi çıkmaza doğru sürüklüyor. Özellikle radikal muhafazakârların son dönemde İran siyasetindeki yükselişi dikkate alındığında, yakın zamanda bu denklemin değişmesi pek mümkün görünmüyor.