Rafsancani Sonrası İran: Belirsiz Bir Gelecek

Rafsancani Sonrası İran: Belirsiz Bir Gelecek
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Pazar (8 Ocak 2017) günü hayatını kaybeden İran eski Cumhurbaşkanı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Başkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani, İran’da her zaman pragmatist bir siyasetçi olarak bilindi. Rafsancani’nin İran İslam Devrimi sonrasında üstlendiği sorumlulukları, idealist dava arkadaşlarının aksine her zaman realist bir yaklaşımla icra ettiği söylenebilir. Bu sayede, Ayetullah Humeyni nezdinde etkin bir yer edinen Rafsancani onun ölümünden sonra da ülkenin ve devrimin Humeyni sonrasındaki yönünün belirlenmesinde etkili olmuştur.

Devrimin başarıya ulaşmasıyla Yeni Düzenin tesisi için gerekli koordinasyonları yapan Devrim Konseyi’nin etkin bir üyesi olan Rafsancani 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak savaşı süresince de Meclis Başkanlığı’nın yanı sıra Genel Kurmay Başkanı Vekilliği görevini yürütmüş ve savaşın sona ermesinde önemli rol oynamıştır. Ayetullah Humeyni’nin ölümüyle boşalan Devrim Rehberliği görevine dönemin cumhurbaşkanı Ali Hamenei’nin seçilmesi üzerine cumhurbaşkanı seçilen Rafsancani, Yapım ve Onarım Cihadı adı altında ülkeyi içerisinde bulunduğu yıkımdan çıkarmaya çalıştır. Rafsancani, cumhurbaşkanlığı görevini sürdürürken aynı zamanda ülkenin genel politikalarını belirleyen Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Başkanlığı görevini de yürütmeyi sürdürmüştür. Bu konsey, Devrim Rehberi’nin bazı konularda sorumluluklarını devrettiği bir konsey olmasından dolayı, diğer kurumların üstünde bir konuma sahiptir. Konsey, başlangıçta İslami Şura Meclisi ile Anayasayı Koruyucu Konseyi arasında yasama sürecinde ortaya çıkan sorunları çözmek amacıyla Ayetullah Humeyni’nin talimatıyla Şubat 1988’de kurulmuştur. Ancak anayasada yapılan değişikliklerin Temmuz 1989’da düzenlenen referandumda onaylanmasıyla, anayasal bir kuruma dönüştür. Konseyin yetkileri, Devrim Rehberi tarafından zamanla giderek genişletilmiştir. Rafsancani, bu kurumun tesis edildiği günden vefatına kadar başkanlığını yapmıştır.

Rafsancani, cumhurbaşkanlığı görevinin Ağustos 1997’de sona ermesiyle İran siyasi hayatındaki nüfuzunu söz konusu kurumun başkanı sıfatıyla sürdürmüştür. İran’ın beş yıllık ekonomik kalkınma programlarını, 80’lerde Turgut Özal’ın yaptığına benzer şekilde hayata geçirmeye çalışan Rafsancani, böylelikle ülkenin serbest piyasa ekonomisine geçmesine ön ayak olma gayreti göstermiştir. Öte taraftan 2025 vizyonu da yine Rafsancani’nin başkanlık ettiği bu konsey tarafından hazırlanmıştır. Bu vizyonla amaçlanan ise İran’ı bölgede bilim, sanayi, ekonomi ve yaşam standartları bakımından en ileri düzeye ulaştırmaktı. Özetle Rafsancani İran siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel hayatının birçok alanına ilişkin genel politikaların belirlenmesinde başat rol oynamıştır.

Devrimin Kara Kutusu

Haşimi Rafsancani siyasi hayatı boyunca takındığı siyasi tutumlar nedeniyle tartışma konusu da olmuştur. Kendisi hem devrimci hem sağcı hem de reformcu kimliğiyle bütün siyasi çevrelerin hem güvenini kazanabilen hem de eleştirilerinin hedefi olan tek devlet adamıdır. İran İslam Devrimi’nin 37 yıllık sırlarını içinde barındıran kara kutusu olarak bilinen Rafsancani’nin bu sırları kendisiyle beraber gömülmüştür. 

Ölümünün ardında Rafsancani’nin bıraktığı İran, 80 milyonluk nüfusuyla Ortadoğu’nun en büyük ve dinamik ülkelerinden birisidir. Devrim olduğunda yaklaşık 30 milyon olan İran nüfusunun yüzde 75’i kırsal alanlarda yaşamını sürdürürken bugün ise 80 milyon nüfusun  yüzde 75’i şehirlerde yaşamını sürdürmektedir. Okuma yazma oranı oldukça yükselmiş olan ülkede 50 milyon insan 0-37 yaş aralığındaki gençlerden oluşmaktadır. Bu veriler İran toplumunun sahip olduğu dinamizmi ve sosyo-kültürel dönüşümü ortaya koymaktadır.

Yukarıda söz edilen ekonomik kalkınma programları ile ciddi anlamda dönüşümler yaşamaya başlayan İran toplumunun büyük şehirlerde yaşayan önemli bir kesimi artık ülkenin yeni orta sınıfını oluşturmaktadır. Bu toplumsal taban İran reformcu hareketinin sosyolojik tabanını oluşturduğundan reformist siyaset ülkenin siyasi yaşamının organik bir parçasına dönüşmüştür. Rafsancani’nin 90’larda izlediği ekonomi politikalarının sonucu şekillenmeye başlayan bu toplumsal kesim, Muhammed Hatemi’nin 1997-2005 yılları arasındaki cumhurbaşkanlığı döneminde siyasi anlamda örgütlü bir yapıya kavuşmuştur. İran’ın altıncı cumhurbaşkanı muhafazakar Mahmud Ahmedinejad’ın devrim ayarlarına geri dönüş olarak adlandırdığı politikalar kapsamında her ne kadar reformcu hareket bastırılmaya çalışılmışsa da bunda başarı sağlanamamıştır.

2005 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ahmedinejad karşısında büyük bir farkla kaybeden 2009 yılındaki adaylığı ise Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından veto edilen Rafsancani 2013 yılında mevcut cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin seçilmesine aktif olarak katkı sağlamış ve Ruhani döneminde ülke siyasetindeki etkinliğini yeniden artırmıştır. Devrim Rehberi Hamenei’nin uzun süredir bilinen hastalığı nedeniyle sadece ülke içerisinde değil, yurtdışındaki birçok düşünce kuruluşlarında da sonraki Devrim Rehberi senaryolarında da Rafsancani’nin etkin rol oynayacağı düşüncesi hakim olmuştur. Bundan dolayı, beklenmedik bir zamanda gelen bu ölüm birçok denklemi bozmuştur. Kısa bir süre önce Hamenei Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi’ne ülkenin genel politikalarını gözden geçirme talimatı vermişti. Hatta ölümünden birkaç gün önce dünyadaki bütün anayasaların belirli bir süreden sonra zamanın ve mekanın koşullarından dolayı yenilendiğini hatırlatan Rafsancani, İran anayasasının da gözden geçirilmesinin zamanın geldiğini söylemişti. Rafsancani’nin söylemlerinden anlaşıldığı kadarıyla, daha demokratik, Devrim Rehberi’nin görev ve yetkilerinin sınırlandırıldığı ve cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin genişletildiği bir anayasa değişikliği amaçlanıyordu. Bu söylemler ve beklentiler, müesses nizamı bir hayli rahatsız etmişe benziyordu. Nükleer anlaşma, FATF’a (kara para aklama ve terörizmi destekleme ile mücadele amacıyla kurulan Mali Eylem Görev Grubuna) üyelik ve yeni petrol antlaşmaları ekseninde yaşanan tartışmalara bakıldığında, ülke içerisinde ciddi bir kamplaşma görülür. Rafsancani’nin ülke içerisindeki dengeleri yapısal anlamda değiştirecek bir dönemde gelen ölümünün ciddi bir baskı altında olan sağcı cenahın elini güçlendirdiği söylenebilir.

Boşluğu Doldurması Zor

Ruhani’nin Rafsancani’den doğan boşluğu doldurması son derece zordur. Ancak gerek Mir Hüseyin Musevi ve Mehdi Kerrubi’nin ev hapsinde olmaları gerekse de Muhammed Hatemi’ye getirilmiş olan yasaklardan dolayı reformist gruplar Ruhani etrafında daha çok kenetlenecektir. Ruhani, sadece sistem içerisindeki en önemli destekçisini değil aynı zamanda siyaseten üstadını yitirmiş olsa da söz konusu toplumsal tabanın siyasi temsilciliğini yapabilecek tek seçenek olarak öne çıkmaktadır. Rafsancani’nin beklenmedik ölümüyle Hamenei’den sonraki Devrim Rehberi’nin artık sağcı cenah tarafından belirleneceğine kesin gözüyle bakılmaktadır. Bu durumda büyük bir olasılıkla İran’ın önümüzdeki çeyrek bir asrı daha mevcut politikaların devamı mahiyetinde olacaktır.

Ancak Mayıs 2017’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri için en iddialı aday hala Ruhani’dir. Muhafazakârlar kendi aralarından tek bir aday üzerinde ittifak kuramamalarından dolayı şimdiden birkaç aday adayı ortaya çıkmış durumdadır. Ruhani, kardeşi üzerinden yolsuzluk suçlamalarıyla başlatılan yasal takip süreci ile baskı altına alınmaya çalışıyor olsa da bu baskıya boyun eğeceğini söylemek güçtür. Nükleer anlaşmadan arzulanan düzeyde ekonomik kazanımlar elde edilememiş olsa da İran cumhurbaşkanın ülkesini olası ekonomik ve siyasi krizlerden kurtardığı da bir gerçektir. Dolayısıyla, önümüzdeki seçim sürecinde muhafazakârların nükleer anlaşma üzerinden hükümete yüklenerek sonuç elde etmesi pek mümkün gözükmemektedir. Fakat ABD’nin yeni başkanı Donald Trump ve ekibinin İran’a yönelik geliştirecekleri olumsuz politikalar, Ruhani’nin içeride sıkışmasına neden olabilir. Bu durumda, Ruhani de kamuoyu baskısına maruz kalmamak için Trump’a karşı zaman zaman sert söylemlerle karşılık verme yoluna gidecektir.

Hamenei, yakın zamanda Düzenin Yararını Teşhis Konseyi’nin başkanlığına atama yapacaktır. Kurulduğunda cumhurbaşkanının başkanlık edeceği öngörülen konseye daha sonra Hamenei inisiyatifini kullanarak cumhurbaşkanlığı süresi dolduktan sonra da Rafsancani’yi o görevde tutmuştur. Dolayısıyla, düşük bir ihtimal de olsa bu göreve Ruhani’yi atayabileceği gibi Devrim Rehberliği için ismi geçenlerden radikal çizgisiyle bilinen ve İran’daki en büyük vakıflardan olup zaman zaman hükümete borç veren Astan-i Kuds-i Rezevi Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı (eş zamanlı olarak başsavcılık görevini de sürdüren) İbrahim Reisi’yi atayabilir. Veya daha ılımlı bir duruşa sahip olan eski yargı başkanı ve yine ismi Devrim Rehberliği için geçen adaylardan (halihazırda Anayasa Koruyucu Konseyi, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi ve Uzmanlar Meclisi üyesi) Mahmud Haşimi Şahrudi’yi de atayabilir. Hamenei, bu atamayla ülke içindeki kamuoyu baskısını dikkate aldığını gösteren daha ılımlı bir çizgi mi yoksa dış tehdit karşısında düzenin bekasını önceleyen daha sert bir politika mı izleyeceğinin işaretlerini vermiş olacaktır. Yaptığı açıklamalarla akıl hocası Rafsancani’nin yolunu sürdüreceğini belirten Ruhani’nin reformistlerin uç talepleri ile müesses nizamın beklentileri arasında oluşturacağı denge, kendisini İran siyaset sahnesinde daha uzun bir süre tutabilecektir.


Bu makale 14.01.2017 tarihinde Star Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

http://www.star.com.tr/acik-gorus/rafsancani-sonrasi-iran-belirsiz-bir-gelecek-haber-1176377/Rafsancani