Süleymani Suikastının 2. Yıl Dönümü ve ABD Güçlerine Yönelik Saldırılar

Süleymani Suikastının 2. Yıl Dönümü ve ABD Güçlerine Yönelik Saldırılar
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

2022 yılının ilk günlerinde Irak ve Suriye’de, Kasım Süleymani suikastının ikinci yıl dönümü dolayısıyla ABD askerî güçlerine yönelik çeşitli saldırılar gerçekleştirilmiştir. İran destekli milis gruplar tarafından gerçekleştirilen söz konusu saldırılar, 3-5 Ocak 2022 tarihleri arasında yoğunlaşmış; bu süreçte Irak’taki Ayn el-Esed Üssü, Bağdat Havaalanı ve Suriye’de Deyrizor bölgesi ön plana çıkan hedefler olarak kendisini göstermiştir (bk. Harita 1).

İlk saldırı 3 Ocak Pazartesi günü iki patlayıcı yüklü drone tarafından Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınında ABD güçlerine ev sahipliği yapan askerî üsse yapılmıştır. Bu saldırı, droneların tespit edilmesi ve havada düşürülmesi ile bertaraf edilmiştir. Diğer yandan aynı gün Suriye'den gelen haberlerde, Suriye'nin doğusunda ABD kontrolündeki el-Ömer isimli petrol sahasına yedi roket ve dört havan topu isabet ettiği aktarılmıştı. Yerel kaynaklardan elde edilen bilgilere göre saldırılara ABD güçleri tarafından karşılık verilmiştir.

Bu saldırıların ardından 4 Ocak Salı günü ABD’nin Irak’taki Ayn el-Esed Üssü, drone saldırısının hedefi olmuştur. Aynı gün Irak kaynakları, Bağdat çevresi ve Samavah’ta iki ABD askerî lojistik konvoyunun hedef alındığını bildirmiştir. Ayrıca 5 Ocak Çarşamba günü Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki ABD güçlerini barındıran bir diğer üs olan ABD Zafer Askerî Üssü’ne yönelik roket saldırısı düzenlenmiştir.

Son olarak Suriye’nin doğusundaki Deyrizor bölgesinde bulunan el-Ömer petrol sahası yakınlarındaki ABD liderliğindeki koalisyon üssü, 5 Ocak akşamı büyük çaplı bir roket saldırısının hedefi olmuştur. Ayrıca yine bu tarihte, Irak’ın Babil vilayetinde bir ABD askerî lojistik konvoyu roket saldırısıyla hedef alınırken Anbar vilayetindeki Ayn el-Esed Askerî Üssü ikinci kez bu saldırıların hedefi olmuştur.

Bu saldırılara karşılık olarak ABD’nin, İran destekli milis grupları sorumlu tutup “meşru müdafaa hakkı” vurgusunu ön plana çıkararak 5 Ocak gecesi Suriye’de, Deyrizor-el-Rahba bölgesinde milis gruplara ait bir silah deposunu ve milis grup komutanlarını hedef aldığı bildirilmiştir. Bu durum ABD’nin, İran destekli milis grupların saldırılarına yönelik olarak sahip olduğu tutumu ve karşı stratejiyi sürdürdüğünü göstermiştir.

 

Harita 1: Irak ve Suriye’de ABD Güçlerine Yönelik Saldırılar (3-5 Ocak 2022)

Kaynak: İRAM uzmanlarınca hazırlanmıştır.

 

Saldırıların Arka Planı: Mesajlar ve Anlamlar

• İran destekli milis gruplar tarafından Irak ve Suriye’de konuşlu ABD güçlerine yönelik saldırılar “Kasım Süleymani suikastının intikamı” mottosunun somut ve pratik bir karşılığı olmuştur. Bu durum, milis gruplar açısından Süleymani suikastının, yoğun ve sembolik şiddet eylemlerinin gerçekleştirileceği bir “özel gün” olarak kodlandığını açık biçimde göstermiştir.

• Bu saldırıları; İran destekli milis gruplarının, Irak ve Suriye hattında eş zamanlı ve çok-hedefli saldırı gerçekleştirebilme kapasitesini sergilemesi ve farklı saldırı tipleriyle konseptlerini aynı anda kullanılabildiğini ortaya koyması yönünde bir çabası olarak da değerlendirmek mümkündür. Saldırılarda ciddi bir kaybın ve hasarın yaratılamaması, söz konusu sembolik mesaj verme amacının daha fazla ön olana çıktığına yönelik kanaati pekiştirmektedir.

• Söz konusu saldırıları, İran destekli milis grupların; Suriye’de İsrail tarafından gerçekleştirilen hava harekâtlarının yarattığı olumsuz psikolojik etkiyi ABD güçlerine yönelik eylemler aracılığıyla geri planda tutma ve örgütsel motivasyonu artırma çabası olarak yorumlamak mümkündür.

• Bu saldırıları, Irak’ta son seçimlerden zaferle çıkan Mukteda es-Sadr grubunun, İran destekli milislere yönelik tutumuna karşılık olarak sembolik anlam taşıyan hamleler olarak okumak da mümkündür. Bu bağlamda söz konusu saldırılar; İran destekli milis grupların, dolaylı biçimde bir güç gösterisi ve caydırıcılık mesajı ortaya koyarak Irak’ta resmî güvenlik güç statüsünde olmalarına rağmen otonom bir yönelimle öznel bir ajanda ve hedef doğrultusunda hareket etme eğilimlerinden sapma göstermeyeceğini deklare etme anlamını taşımaktadır.