Afganistan’ın Ekonomik Potansiyeli

Afganistan’ın Ekonomik Potansiyeli
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

38 milyon nüfusu ile Afganistan neredeyse 40 yıldır sürmekte olan iç savaş ve dış saldırılar sebebiyle siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel birçok alanda dünyadaki en korunmasız ülkelerden biridir. 2001-2021 döneminde yeni ve demokratik bir hükûmetin kurulması, ülke halkını önemli ölçüde umutlandırmıştır. Bu dönemde yaratılan fırsatlar; eğitim, sağlık ve insan hakları alanlarında başarılı sonuçlar vermiştir. Buna rağmen ekonomik açıdan bakıldığında yoksulluk, işsizlik, düşük ekonomik büyüme oranı ve Afganların başka ülkelere göçü hâlâ ülkenin başlıca sorunlarını teşkil etmektedir. Bu durum, Taliban’ın Ağustos 2021’den sonra yeniden iktidara gelmesiyle daha da kötüleşmiştir. Ancak Afganistan, zayıf ve kırılgan ekonomisine rağmen maden rezervlerinin büyüklüğü ve bölgesel transit geçişteki yeri gibi uzun vadede ekonomik refahı sağlayacak ekonomik potansiyele sahiptir.

Kriz içinde bir ülke olan Afganistan’daki en büyük ekonomik imkân, zengin doğal kaynaklarıdır. Ülkedeki maden kaynakları; doğal gaz, petrol, kömür, mermer, altın, bakır, kromit, talk, barit, sülfür, kurşun, demir, tuz, değerli ve yarı değerli taşlar, inşaat taşı ve lityum gibi nadir toprak elementlerini içermektedir. Ülkedeki doğal kaynakların bolluğuna rağmen bu sektörün toplam gayri safi yurt içi hasıladaki (GSYH) payı yalnızca %1,56’dır. Fakat bazı kaynaklara göre Afganistan’ın eski hükûmeti, 2017’de devletin madencilikten elde ettiği gelirin bir sene içinde 1 milyar dolara ulaşmasını planlamıştı. Eğer bu amaç gerçekleşmiş olsaydı sektörün toplam GSYH içindeki payı %20’ye ulaşmış olacaktı.

Ülkenin ekonomik büyümesi için en büyük umut kaynağı maden kaynaklarıdır. Madene dayalı bir ekonomi, ülkede yerli bir ekonominin kurulabilmesi için var olan az sayıdaki seçenekten biridir. Bu konudaki çalışmalar, ülkedeki madenlerin 3 trilyon dolar civarında bir değere sahip olduğunu tahmin etmektedir. Afganistan’da keşfedilmiş olan en büyük kaynaklar demir ve bakırdır. Tahminlere göre ülkedeki demir ve bakır rezervleri ülkeyi, dünyadaki en büyük demir ve bakır üreticisi yapmaya yetecek boyuttadır. Bu bağlamda çalışmalar, Logar’da yer alan Mes Aynak (Aynak Bakır Madeni) ve Bamyan’da yer alan Hajigak demir rezervlerinin değerinin 2031’de ortalama 900 milyon dolara ulaşacağını iddia etmektedir.

Zengin madenlere sahip olmasına rağmen Afganistan, bu sektöre yeteri kadar yabancı yatırımcı çekmeyi başaramamıştır. Afganistan’da bu sektöre yatırım yapan yabancı ülkelerin sayısı sınırlıdır. Ülkedeki madencilik sektörüne en fazla yatırım yapan yabancı ülke Çin’dir. Afganistan’ın Logar bölgesinde yer alan Mes Aynak Madeni, Çin’in yatırım yaptığı maden işletmelerinden biridir. Mes Aynak, tahminî değeri 40 milyar dolar olan, dünyadaki en büyük işlenmemiş bakır kaynaklarından biridir. Madenin değerini göz önünde bulundurarak Metallurgical Corporation of China (MCC) ve Jiangxi Copper Company (JCC) isimli Çin’e ait iki devlet şirketi, 2007’de madenin 30 yıllığına kiralanmasını öngören 2,38 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza atmıştır. Çin’in, Afganistan’daki bakır madenlerine yatırım yapma arzusu, kendi ülkesinde bu madene yönelik giderek büyüyen ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. 2015’te dünyadaki rafine bakır tüketimi 23 milyon tona ulaşırken 11,3 milyon ton ile Çin, bu tüketimin yarısını oluşturarak en fazla bakır kullanan ülke olmuştur. Fakat MCC ve JCC ile yapılan Mes Aynak Anlaşması’nın üzerinden 15 yıl geçmiş olmasına rağmen veriler, Çin’in madendeki yatırımından henüz önemli kazançlar elde edemediğini göstermektedir.

Çinliler aynı zamanda güvenlik endişeleri ve yerel muhalefet sebebiyle askıya alınan, Cevizcan vilayetinin kuzeyinde yer alan Amuderya petrol ve gaz bölgesine de yatırım yapmıştır. Çin’in yanı sıra Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de Afganistan’da doğal kaynak sektörüne yatırım yapan ülkeler arasındadır. Turkish Petroleum International isimli Türk şirketi ve Dragon Oil isimli BAE şirketi, Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Afgan-Tacik Petrol Sahası’na yatırım yapmıştır. Ancak iki şirketin bu yatırımlarına dair detaylı bir bilgi bulunmamaktadır.

Afganistan’daki en kıymetli madenlerden birinin lityum olması dikkat çekicidir. Her ne kadar ülkedeki lityum seviyesi ve değerine dair kesin bir bilgi bulunmasa da Afganistan’ın Güney Amerika’da yer alan Bolivya’dan sonra ikinci en büyük lityum rezervine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Afganistan’daki lityum rezervlerin çoğu güney bölgesi olan Gazne’de bulunmaktadır. Güvenlik sorunları ve siyasi istikrarsızlık gibi sebeplerle Afganistan’da bu alana yönelik fazla yatırım fırsatı olmamıştır. Fakat ülkedeki kayıt dışı maden çıkarma ve maden kaçakçılığının boyutları düşünüldüğünde bu değerli madenin kaçakçılığının yapılması çok uzak bir ihtimal değildir.

Lityum, elektrikli cihazların bataryaları gibi yeni teknolojilerde stratejik olarak kullanılmaktadır. Elektronik endüstrilerinde lityumun önemi göz önüne alındığında, lityum, bazı uzmanlar tarafından “yeni petrol” olarak adlandırılmıştır. Teknolojinin hızlı büyümesi ve elektrikli araçlar da dâhil olmak üzere elektrikli cihazlara yönelik artan talep nedeniyle önemli lityum rezervlerine sahip Afganistan, Çin gibi endüstriyel güçler için özellikle önemli hâle gelmiştir. Bu bağlamda Çin, Ağustos 2021’den sonra yeniden iktidara gelen Taliban ile güçlü bağlar kurmaya çalışmaktadır. Taliban ve Çin arasında istikrarlı ilişkiler kurmak, her iki taraf için de stratejik faydalar sağlayacaktır. Uzun vadede Afganistan’daki Taliban hâkimiyeti, Çin’in lityum tedarik zincirini kolaylaştıracaktır. Öte yandan Afganistan’daki lityum madenine yapılan Çin yatırımı, genel olarak ülke için istihdam ve özel olarak Taliban için gelir sağlayabilecektir.

Afganistan ekonomisi için bir diğer imkân, bölgede bir geçiş konumunda bulunmasıdır. Afganistan’ın stratejik konumu, ülkeyi; Orta ve Güney Asya, Orta Doğu ve Çin pazarları arasında bir geçiş merkezi yapabilir. Afganistan, stratejik konumu ile Orta ve Güney Asya ülkeleri arasındaki enerji (doğal gaz ve elektrik) ve diğer ürünlerin geçişi için özellikle önem arz etmektedir. Enerji geçişinde, Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan (TAPI) Petrol Boru Hattı Projesi ve CASA-1000 Elektrik İletimi Projesi, Afganistan’ın önemli rol oynadığı iki projedir. Eğer uygulamaya geçerse TAPI, Türkmenistan’daki doğal gazı Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan’a ulaştıracaktır. CASA-1000 Projesi ise yine Afganistan üzerinden Kırgızistan ve Tacikistan elektriğini Pakistan ve Hindistan’a ihraç edecektir.

Bölgedeki ticarette ve malların geçişinde, Afganistan’ın yapıcı rol oynadığı çok sayıda proje bulunmaktadır. Lapis Lazuli Anlaşması, Çabahar Liman Projesi ve Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) bu projelere örnek teşkil etmektedir. Hindistan’ın Taliban ile ilişkileri nedeniyle Afganistan, Çabahar Projesi’nden çekilebilir. Ancak Afganistan, ülkeyi; Türkmenistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayan Lapis Lazuli Anlaşması’nın ana partneridir. Afganistan dışında; Lapis Lazuli Anlaşması, katılımcı diğer devletler için de son derece önemlidir. Özellikle Türkiye için bu proje, Ankara’nın bölgedeki rolünü güçlendirip Asya ile olan ekonomik bağlantılarını; Asya açılımını da içeren yeni dış politikası ekseninde genişletebilir.

Çin’e göre Afganistan; Doğu, Güney ve Orta Asya ile ilişkilerini geliştirmek için stratejik bir konumdadır. Bu bağlamda Afganistan, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol (BRI) Projesi açısından da önemli bir geçiş konumundadır. Bu proje ile Çin; Afganistan, İran, Hazar Denizi, Azerbaycan ve Türkiye üzerinden geçerek Kırgızistan, Özbekistan demir yolu ile Avrupa’ya bağlanacaktır. Afganistan’ın geçiş konumunu değerlendirerek Çin, batısındaki Xinjiang bölgesi (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) ile Afganistan’ın doğu ve kuzeyini, Pakistan’ın kuzeyini ve Orta Asya’nın güneyini birleştirecek Wakhan Koridoru’nu inşa etmeyi planlamaktadır. Wakhan Koridoru’nun kurulmasıyla Afganistan’ın transit geçişteki rolü ve bu ülkenin BRI Projesi gibi Çin’in uzun vadeli planlarındaki önemi artacaktır. BRI Projesi’nin Afganistan için de önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Bu proje, Afganistan’ın Güney Asya ile Orta Asya ve Doğu Asya ile Batı Asya’yı birbirine bağlayan tarihsel “Asya geçiş ve ticaret merkezi” konumunu yeniden kurmasına yardım edecektir.

Sonuç olarak Afganistan ekonomisi, ülkenin içinde bulunduğu güvenlik sorunlarından ve siyasi durumlardan etkilenmektedir. Güvenlik sorunları, ülkenin ekonomik imkânlarını verimli bir şekilde kullanmasını engellemektedir. Bu sorunların yanı sıra ülkede hayli yaygın olan yolsuzluk, milyonlarca mal varlığının ve onlarca ekonomik fırsatın kaybına sebep olmuştur. Afgan ekonomistler, Afganistan ekonomisinin uzun dönemli ekonomik ikileminin çözümü için yerli ve ülkenin kendi yeterliliklerine dayalı bir ekonomi modeli önermektedir. Fakat mevcut durumda ve kısa vadede bu ikilemin çözülmesi çok mümkün görünmemektedir. Savaşın, geçmişte altyapı ile beraber bütün ekonomik fırsatları da yok etmesi, gelecekte de çok sayıda fırsat ve zenginlik kaybıyla sonuçlanacaktır. Buna rağmen eğer Taliban hükûmeti ülkede meşruiyet kazanıp yabancı ülkeler tarafından tanınırsa ve güvenlik sorunları kalıcı olarak çözülürse ülke çeşitli alanlarda Çin gibi birçok yabancı yatırımın merkezi olabilir. Dolayısıyla ülkenin işlenmemiş doğal kaynakları yerel bir ekonomi oluşmasını sağlayabilir ki bu durum, uzun vadede, devletin gelirlerini artırarak ülkedeki genç iş gücü için yeni istihdam alanları yaratabilir.