İran’ın Hirmend Nehri Hassasiyetinin Arka Planı

İran’ın Hirmend Nehri Hassasiyetinin Arka Planı
Hirmend Nehri hem Afganistan’ın hem de Sistan ve Beluçistan halkının can suyudur ve yokluğu, bölgede ciddi anlamda güvenlik açığı yaratmaktadır.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Araştırmacı Oral Toğa

Giriş

İran ve Afganistan arasında 150 yılı aşkın bir süredir sorun olarak ortada duran Hirmend (Hilmend) Nehri’nin suyunun kullanımı meselesi, ülkede sıcaklıkların ve kuraklığın tekrar yükselmesiyle birlikte en üst makamların dahliyle tekrar gündeme geldi. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan 18 Mayıs’ta attığı bir tweette; Afganistan Dışişleri Bakan Vekili Emir Han Muttaki’den Hirmend Anlaşması gereğince yükümlülüklerin yerine getirilmesini, teknik ekibin ziyaret etmesini ve su seviyesinin ölçülmesi konusunda son aylarda talepte bulunduğunu ancak bunun gerçekleştirilmediğini söylemiştir. Bu çıkıştan 10 gün sonra Sistan ve Beluçistan ilini ziyaret eden Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yaptığı açıklamalarda; Taliban’ı uyardığını, İran’ın uzmanlarının kontrol için gerekli izinlerinin verilmesi gerektiğini, uzmanların su eksikliğini onaylaması hâlinde söylenecek bir şey olmadığını ancak bu hâliyle halkın haklarının ihlal edilmesine izin vermeyeceklerini belirtmiştir. Taliban hükûmetinin, yapılan bu uyarıya gerektiği gibi yanıt vermemesi hâlinde ne gibi önlemler alınabileceğine dair gelen soruya karşılık Reisi, “Hükûmet, nerede olursa olsun ülke halkının haklarını almaya kararlıdır.” yanıtını vermiştir. Bilindiği üzere İran ile Afganistan arasındaki Hirmend Nehri üzerindeki anlaşmazlıklar, İngilizlerin Afganistan’ı kontrol altına aldığı 1870’li yıllara kadar uzanmaktadır. Günümüzde ise 1973 Hirmend Nehri Anlaşması’nın gereğinin yapılmasını talep etmekte ancak Taliban tarafından yetersiz su kaynağı gerekçe gösterilmektedir. İran Uzay Ajansı bazı görüntüler yayımlasa da Taliban tarafı henüz İran’ın taleplerine olumlu dönüş yapmamış, üstelik 27 Mayıs 2023’te sınırda saldırı gerçekleştirmiştir.

İlk bakışta durum, Hirmend’in suyunun paylaşımı meselesi gibi gözükse de İran ile Taliban arasında yaşanan ve özellikle Sistan ve Beluçistan üzerinden süregelen mesele esasında çok katmanlıdır ve başka paydaşları içermektedir. Bu yüzden bu yazıda bu katmanlı durum, oldukça öz bir şekilde verilmeye çalışılacaktır.

Hirmend Nehri’nin Afganistan İçin Önemi

Hirmend veya Hilmend nehir sistemi (bazı kaynaklarda Hilmend-Argandab nehir sistemi), Afganistan’ın merkezindeki Bamyan bölgesinden güneybatısına doğru ve oradan da İran sınırına doğru uzanan, ülkenin toplam yüz ölçümünün yaklaşık %43’ünü kapsayan geniş bir bölgede akmaktadır. Sistem üzerinde kurulu olan ve bugün İran’ın itirazlarının merkezinde olan iki büyük baraj (Keceki ve Dahla barajları), 1950’li yıllarda inşa edilmiştir. Hirmend Nehri’nin ana kolu İran sınırını oluşturmakta ve burada sular Sistan ve Beluçistan’ın âdeta can damarı olan hamun sulak alanlarına ve göllerine boşalmaktadır.

Harita 1’de görüleceği üzere bu nehir sistemi, Afganistan’ın yarısını beslemekte olup hidroelektrik ve tarımsal faaliyetler konusunda can damarı görevi görmektedir. Ayrıca bu nehrin geçtiği yerlerde Afganistan’a ve Taliban’a hâkim olan Peştun nüfus meskûndur. Dolayısıyla bu nehir, Afganistan için olduğu kadar Peştunlar için de hayati bir noktadadır.

Harita 1: Hirmend-Argandab Nehir Sistemi

Kaynak: University of Nebraska, t.y.

İran tarafında da bölgenin ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalı olduğundan bu nehirden gelecek olan su, en az Afganistan’da olduğu kadar önem arz etmektedir. Ne var ki suyun akışı düzenli değildir ve zaman içinde ciddi dalgalanmalar göstermektedir. Bu da bölgedeki yerleşim yerleri için hayatta kalma sorunlarına yol açmaktadır. 2000’li yılların hemen başından itibaren bölgede şiddetli bir kuraklık baş göstermiş ve bu durum, bölge nüfusu için ciddi sonuçlar doğurmuştur. İran’ın en fakir illerinden olan Sistan ve Beluçistan’ın zaten ağır olan koşullarını daha da ağır hâle getirmekte ve çeşitli konularda güvenlik sorunlarına sebep olmaktadır. Bu ise İran’ın kesinlikle istemediği bir şeydir.

Sistan ve Beluçistan’ın İran İçin Önemi

Sistan ve Beluçistan, İran ve İran’ın gelecek vizyonu için hayati öneme sahip bir ildir ve ilin güvenliği, bu projelerin hayata geçirilmesinde olmazsa olmaz bir konudur. Pakistan ve özellikle Hindistan’la gerçekleştirilmek istenen bir dizi projenin kilit noktası durumundadır. Deniz taşımacılığı ve Hindistan’la yapılacak birçok projenin kilit noktası olan Çabahar Limanı da buradadır. Bunun dışında Afganistan sınırında olan ve Hirmend meselesinden doğrudan etkilenen Zabul şehri de gerek kara ticareti gerek enerji nakil hatları gerekse de petrol ve gaz boru hatları gibi birçok noktada doğrudan kilit noktadadır. Dolayısıyla Sistan ve Beluçistan’ın stabil bir yer olması ile her türlü güvenlik eksikliğinden uzak tutulması, İran için olmazsa olmaz bir konudur. Su meselesi ise bölgedeki halkın yıllardır en önemli gündemi durumundadır. Dolayısıyla su ile ilin güvenliği iç içe geçmiştir. Hâlihazırda Sünni olan halkın ayrımcılığa uğradığına dair olan inanç, Mehsa Emini meselesinde ve öncesinde yaşanan ölümler ve yıllardır bölgede süregelen terörist saldırılar; bölgeyi oldukça kırılgan bir hâle getirmiştir.

Sistan ve Beluçistan bir bütün olarak Hindistan’la olan ve yapılması planlanan işler için hayati bir öneme sahiptir. Keza Hindistan’ın İran’ın enerji kaynaklarına ulaşmak için tasarladığı boru hattı yine Sistan ve Beluçistan’daki İranşehr üzerinden geçmektedir. Yani hem Hindistan mallarının Avrupa’ya açılması hem de ihtiyaç duyduğu enerjiyi İran’dan tedarik edebilmesi için Sistan ve Beluçistan tam anlamıyla bir kilit noktadır. Hâlihazırda ekonomik darboğazda olan İran için buradaki ticari faaliyetlerin ve projelerin ehemmiyeti ortadadır.

Hindistan buralara ulaşımı kolaylaştırmak için kara yolları ve limanlar inşa etmekte ve çeşitli projeleri fonlamaktadır. Örneğin, Hindistan tarafından Afganistan’da inşa edilen ve Sistan ve Beluçistan’a doğrudan bağlanarak 2009’da açılan 218 kilometrelik Zerenc-Dilaram yolu bunlardan birisidir. Bu yol, Milek üzerinden Çabahar Limanına bağlanacak ve İran ile Afganistan’ı doğrudan kara yoluyla Hindistan’a bağlayacak bir proje niteliğindedir. Öte yandan bu yol, Afganistan ile İran arasında önemli bir ticaret rotasıdır. Buradaki bir istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı, İran’ın ticari anlamda can damarlarından birine ağır darbe indirecektir.

Hirmend Nehri Meselesi ve Zabul Şehrinin Güvenliği

Meselenin kapsamını biraz daha daraltmak adına Afganistan’la yaşanan sorunların merkezindeki Zabul şehri için ayrı bir parantez açmak gerekmektedir. Bu şehir esasında 2016 verilerine göre 134.490 kişilik küçük bir yerleşim yeridir. İran’ın neredeyse tamamı ağır bir kuraklık yaşarken özellikle bu bölgenin bu derece gündeme gelmesinin ardında, yukarıda da bahsedilen bölge güvenliğinin İran için önemi yatmaktadır.

Hirmend Nehri, Zabul için o derece önemlidir ki şehrin ana caddelerinden birisinin adı Hirmend’dir. Kent hem ticari hem askerî olarak stratejik bir önemi haizdir ve transit yolların geçiş güzargâhındadır. Burada yaşanacak her türlü güvensizlik ortamı, İran’ın ticaretine ağır darbe olarak geri dönecektir. Öte yandan Zabul, Afganistan’dan gelecek olası tehditlere karşı da bir tampon niteliğindedir. Su meselesi, Beluç ayrılıkçı hareketleri ile birlikte şehirdeki en büyük güvenlik sorununu teşkil etmektedir. Burada tarım en önemli geçim kalemidir. Ayrıca her yıl “Bad-ı Sad o Bist Ruz” (120 günlük rüzgâr) adı verilen bir çeşit iklim olayı gerçekleşmektedir. Temmuz ayında bu rüzgârın hızı 100 km’ye kadar çıkmaktadır ve bölgeyi yaşanmaz kılmaktadır. Hirmend Nehri’nin beslediği hamun sulak alanının ortadan kaybolmasıyla birlikte bu rüzgârların yarattığı etki öylesine kötüleşmiştir ki şehir, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2016 yılında dünyanın en kirli şehri olarak nitelendirilmiştir.

Tüm bu sebeplerden dolayı İran için en kritik köşe noktalarından biri olan Zabul’un iklim ve kuraklık yüzünden güvensiz hâle gelmesi, İran için toplumsal bir olaydan öte bir millî güvenlik meselesi durumundadır. Zira bu durum hem bölgedeki Beluçlar üzerinde var olan hoşnutsuzluğu körüklemekte hem de bölgeyi elverişsiz kılarak başka türlü güvenlik zaaflarına sebep olmaktadır. Bu nedenle cumhurbaşkanı düzeyinde bölgeye ziyaretler gerçekleştirilmekte, Afganistan’a mesajlar verilmekte ve hemen her konuşmada “İran halkının” değil, “Beluç halkının hakları” vurgusu yapılmaktadır.

Harita 2: Zabul-Milek-Hamun Üçgeni

Sonuç

İran için kuzey rotası Çin ve Orta Asya ile yapılan ticarette ne derece önemliyse güney rotası da Hindistan’la yapılacak ticari faaliyetler için o derece önemli bir meseledir. Bu bağlamda Sistan ve Beluçistan ilindeki İranşehr, Çabahar ve Zabul şehirleri ise konum itibarıyla kilit noktadadır. Dolayısıyla İran’ın bu ildeki varlığını net ve sert bir şekilde hissettirmesi oldukça anlaşılabilir bir konudur. Özellikle Karabağ meselesiyle kuzey rotasındaki ticaretinde yaşadığı aksaklıklar ve Körfez’deki gergin ortam düşünüldüğünde, İran’ın bölgede hiçbir güvenlik açığına tahammülü bulunmamaktadır. Su meselesi ise bölge halkının en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Bu nedenle bu sorun, İran için olduğundan çok daha kritik bir meseleye dönüşmektedir. İranlı karar alıcıların söylemlerini sadece bir “dış düşman” yaratıp içeriyi konsolide etmek veya Beluci ayrılıkçı hareketlere karşı yaşanan bir tehdit algısı olarak okumak; Sistan ve Beluçistan’ın İran için ne derece yaşamsal olduğu hakikatini göz ardı etmek olacaktır. Bu bağlamda Sistan havzasının can damarı olan Hirmend Nehri hem Afganistan’ın (özellikle Peştunların) hem de Sistan ve Beluçistan halkının can suyudur ve yokluğu, bölgede ciddi anlamda güvenlik açığı yaratmaktadır. Söz konusu gerginliğin bu derece hızlı tırmanmasının en önemli sebeplerinden birisinin bu olduğu söylenebilir.