İsrail Milletvekillerinin Güney Azerbaycan Mektubu

İsrail Milletvekillerinin Güney Azerbaycan Mektubu
Photo: @tasnimnews
İsrail milletvekillerinin “Güney Azerbaycan” vurgusu yaptığı mektup, İran’daki otoriter ve güvenlikçi devlet anlayışını pekiştirmektedir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İsrail Parlamentosunun (Knesset) dörtte birinden fazlasını oluşturan 32 milletvekili, 27 Nisan Perşembe günü İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’e hitaben İran’daki Azerbaycan Türklerinin “kendi kaderlerini tayin etme arzuları” konusunda desteklenmesini talep ettikleri ve oldukça tartışmalı bir mektup yazdı. Knesset üyeleri, bahsi geçen mektupta İsrail'in İran'daki Azerbaycan Türkü toplulukları adına müdahale etmesi gerektiğini ifade etmiş; bu etnik gruba uluslararası destek verilmesinin altını çizmiştir. Bu mektubu imzalayanlar arasında Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonunda yer alan 20 temsilcinin yanı sıra muhalefet kanadından 12 temsilcinin ismi de yer almaktadır. Ayrıca mektuba imza atan isimlerin üçte birinin, İsrail Parlamentosundaki aşırı dinci grupları temsil ettiğinin de altı çizilmiştir. Bu adım, Şehzade Rıza Pehlevi’nin İsrail ziyaretinden ve İsrail Dışişleri Bakanı Cohen’in Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le Azerbaycan’da bir araya gelmesinden kısa bir süre sonra geldi.

Mektuptan birkaç gün sonra ise 25 milletvekili, İsrail İstihbarat Bakanı Gila Gamliel'in talebi üzerine imzalarını geri çektiklerini açıklamıştır. İsrail İstihbarat Bakanı Gamliel, 2 Mayıs günü Twitter’dan yaptığı açıklamada, tavsiye mektubunu imzalayan milletvekillerinin imzalarını geri çekmelerini talep ettiğini ifade etmiştir. Gamliel, paylaşımında “İsrail milletvekilleri, İran’ın bazı bölümlerinin ayrılmasını desteklemeye yönelik teklif konusunda geri adım atmaya ikna oldu. Dinî radikalizmi benimseyen bir rejimle mücadele birçok ülkenin ortak arzusudur ve her zaman bu şekilde devam etmeliyiz.” dedi.

Mektubun İçeriği

İsrailli vekiller, mektupta "Rejimin baskıcı çabalarına rağmen yeni bir protesto hareketi başlatıldı. Bu hareket yeni bir Telegram kanalı (AZfront) tarafından yönetiliyor ve etnik olarak Azerbaycan Türklerine mensup 8 farklı örgüt de bu eyleme katılmış durumda." ifadelerini kullanarak İran’da “ayrılıkçı hareket/bağımsızlık hareketi” başladığını iddia etmiştir. Bir Telegram grubuna isnat edilen ayrılıkçı hareketin desteklenmesini isteyen milletvekilleri, “Güney Azerbaycan'ın bağımsızlık hareketine geniş bir uluslararası destek sağlanmasının, Ayetullah rejimine yıkıcı bir darbe olacağı ve egemen bir Güney Azerbaycan devleti kurulursa İsrail'in Azerbaycan Cumhuriyeti ile birlikte bölgede bir müttefik daha kazanacağını” yazmıştır. Knesset üyeleri ayrıca “İran’daki Ayetullah rejimi, Filistin meselesi konusunda sık sık İsrail’e saldırmakta ve hatta Filistin mücadelesi bayrağı altında bize karşı cani terör gruplarını finanse ve teşvik etmektedir.” diyerek “bağımsız bir Güney Azerbaycan” için verilecek bu uluslararası desteği “İran’ın İsrail’e karşı yürüttüğü dış politikaya karşılık yeterli bir yanıt” olarak nitelemişlerdir.

Doğrudan Azerbaycan Türklerini işaret eden mektupta, söz konusu azınlığa yönelik “İran’da rejim, İran’daki en büyük etnik grup ve sayıları 20 milyondan fazla olan azınlığın mirasını öğrenme ve aktarma, dillerini öğretme ve hatta çocuklarını Azerbaycan Türkü isimleriyle kaydettirme haklarını kısıtlayarak kültürel bir soykırım politikası uygulamaktadır.” ifadeleri kullanılmıştır.  

Milletvekilleri ayrıca Azerbaycan Türkleri ile Yahudi halkı arasında bir bağlantı kurarak "Azerbaycan Türkleri tarih boyunca Yahudilere karşı çok dostane davranmışlardır. Azerbaycan Yahudi toplumu, bu dost halkın İran'da zulme uğramasından büyük endişe duymaktadır. Bugün Azerbaycan, İsrail'in bölgedeki en önemli stratejik müttefiklerinden biridir." demiştir.

Mektupta Bahsi Geçen Telegram Kanalı: AZfront

Ekim 2022’de kurulmuş, hâlihazırda 200 bine yakın aboneye sahip Azerbaycan ve Azerbaycan diasporası hakkında ağırlıklı olarak Rusça haber yapan AZfront isimli bir Telegram kanalı, yukarıda bahse konu mektupta ismi geçen kanaldır. Kanalda, şubat ayının başından bu yana Tebriz’de gerçekleştirilen gösterilerin haberleri paylaşılmaktadır. AZfront’ta paylaşılan haberlere göre göstericiler idari binalara bildiriler ve posterler asmanın yanı sıra flash-mob'lar düzenlemektedir. AZfront kanalından paylaşılan gösteri haberleri ise ABD Küresel Medya Ajansı tarafından denetlenen bir medya kuruluşu olan Radio Free Europe/Radio Liberty (RFE/RL) tarafından da propaganda unsuru olarak kullanılmıştır

İsrailli i24News haber sitesi, bahse konu Telegram kanalındaki haberlerden esinlenerek 2 Mart tarihli haberinde “Güney Azerbaycan özgürlükçü hareketinin” yeniden canlandığını iddia etmiş ve “Güney Azerbaycanlıların tarihî ve kültürel merkezi olan Tebriz'de tüm örgütler güçlerini birleştirdi.” ifadelerine yer vermişti. Haberde, “Tebriz’in Güney Azerbaycan’ın başkenti olarak İran’dan ayrılması, Tahran’da rejimin düşmesi için bir katalizör olarak algılanıyor. Bu senaryo uygulanabilir mi? Her şey bağımsızlık hareketinin yurt dışından alacağı desteğe bağlı.” denmiştir. İsrailli haber siteleri The Jerusalem Post ve Walla, Alman haber sitesi Globusdeutschland ve Brüksel merkezli bir Avrupa multimedya haber platformu olan EUreporter da AZfront kanalını kaynak göstererek Tebriz’deki gösterileri haberleştirenler arasına girmiştir. AZfront Telegram kanalının, İsrail ve Avrupa medyasında bir etki alanı oluşturduğu söylenebilir.

Mektuba Gelen Tepkiler

Mektup özellikle İran dışındaki muhalefetin ciddi tepkisini çekmiştir. İsrail İstihbarat Bakanı Gamliel’in daveti üzerine geçtiğimiz ay İsrail’i ziyaret eden Şehzade Rıza Pehlevi başta olmak üzere Fars milliyetçileri, mektuba yönelik tepkilerini ortaya koymuştur. Rıza Pehlevi, Twitter’dan yaptığı açıklamada, mektubu “İran’ın toprak bütünlüğüne sözlü bir saldırı” olarak nitelendirerek “Bu mektup kabul edilemez. Mektup, İsrailli liderlerle son görüşmelerimde bana ilettikleri pozisyonlarla tamamen çelişiyor.” ifadelerini kullanmıştır. ABD merkezli İran Amerikan Yahudi Federasyonu mektuba sert bir tepki vererek “Yerli ya da yabancı herhangi bir oluşum tarafından ülkenin bir bölümünü parçalamaya yönelik her türlü girişim, İran halkını bayrak etrafında toplanmaya zorlayacaktır. Bu tür herhangi bir oluşum sadece hükûmetin değil, İran ulusunun da düşmanı olarak görülecektir." diyerek İsrail hükûmetinden mektuba ilişkin tutumunu netleştirmesini istemiştir.

Değerlendirme

İran İslam Cumhuriyeti, etnik azınlıklar açısından oldukça heterojen bir yapıya sahiptir. İran’daki Azerbaycan Türkleri de bu yapının en önemli parçalarından biri olagelmiştir. Bu olgu, İran’ın ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu düşünülen temel meselelerden birini oluşturmaktadır. Zira bahsi geçen etnik azınlığın, kolektif olarak rahatsızlıklarını ve isteklerini dile getirdikleri politik bir hareket geliştirmesi ve bu hareketin dış aktörler tarafından manipüle edileceği hususu; modern dönemde ayrılıkçı hareketler karşısında çeşitli badireler atlatan İran yönetimini ciddi anlamda endişelendirmektedir.

Azerbaycan’ın 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra nüfuz ve etkinlik alanı kazanmasının yanında bu savaş ile birlikte hızlanan İsrail-Azerbaycan iş birliği de bu endişeyi perçinlemiştir. Bu endişenin açık bir yansıması olarak Tahran’ın, bu tarihten sonra Bakü’nün sıklıkla İran’daki etnik ayrılıkçılığı körüklediği yönündeki açıklamalarına rastlamak mümkündür. İran’ın Türk milliyetçiliğine karşı güvenlik tehdit algılarının ayyuka çıktığı güncel konjonktürde, İsrail milletvekillerinin açıkça “Güney Azerbaycan Devleti” vurgusu yapması, İran-İsrail ve İran-Azerbaycan ilişkilerindeki gerilimi daha da derinleştirip Orta Doğu ve Kafkasya bölgelerini daha da istikrarsızlaştırabilir. Ayrıca söz konusu mektup, İran’daki otoriter ve güvenlikçi devlet anlayışını pekiştirmektedir. Dolayısıyla ülke içinde etnik kökenleri, dilleri, cinsiyetleri ve dinî inanışları sebebiyle dezavantajlı olan grupların daha çok baskıyla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.