İran’dan gelen tepkilerde, Azerbaycan ve Türkiye yönetimlerine yönelik tehditkâr ve manipülatif bir yaklaşım göze çarparken İran Türkleri ve Azerbaycan halkına karşı bütünleştirici bir perspektif gözlemlenmiştir.
İran basınında, İstiklal’de yaşanan menfur saldırı ile İran içerisinde yaşanan olaylar arasında paralellikler yaratmaya yönelik bir çaba olduğu görülmektedir.
Alinejad’ın kadın objesi üzerinden İran toplumunu sisteme karşı harekete geçirmesi, stratejik bir tercih olmuştur.
İran’daki ağır ekonomik kriz ve yaptırımlar, bu ülkedeki mültecilere karşı toleransı günden güne aşağı çekmekte ve ülkedeki yabancılara karşı yaptırımların ağırlaşmasına sebep olmaktadır.
Yapılan tahminler ve spekülasyonlar bir tarafa; Hamenei’nin halefinin kim olacağı üzerinde muhtemelen çalışılmış ve bu konuda rızaya dayalı bir mutabakat şimdiden sağlanmıştır.
Müesses nizam, mevcut politikalarından ödün vermemekte kararlı gözükmekte ve şahlık rejiminin gösterdiği zaafın sistemin devrilmesine mal olduğu deneyiminden yola çıkarak bu kararlılığını sürdüreceğinin altını çizmektedir.
Mevcut krizin, teokratik cumhuriyetin gelecekteki yol haritası üzerinde önemli ve uzun vadeli bir etki bırakması bekleniyor.
İran toplumu, tarihsel ve kültürel nedenlerin de etkisiyle oldukça protest bir topluluk ve deyim yerindeyse devlet ile halk arasındaki makas sürekli açık.
Müesses nizam destekçileri tarafından; protestoların planlı bir senaryo olduğu, Devrim düşmanları tarafından organize edildiği, gösterilere öncülük edenlerin arasında HMÖ’nün eğittiği şahısların bulunduğu iddia edilmektedir.
Muhalefet pozisyonundaki reformcu medya, İrşat Devriyelerine ilişkin politikaların reformu için çağrıda bulunurken sistemle iltisaklı ve muhafazakâr medya, reel politik denklemlerle örtüşmeyen ideolojik bir perspektif sunmaktadır.
Başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınıp ahlak polisleri tarafından darp edilen Emini’nin hayatını kaybetmesi, ülke ve dünya genelinde pek çok kişinin tepkisine neden olmuştur.
Müesses nizam içerisindeki bazı odakların; Mücteba’nın rehberliğini, rehberlik olmasa dahi rehberin yetkileri bir şûraya devredilirse şûra üyesi olmasını arzuladığı anlaşılmaktadır.