Hamenei, Batılı devlet ve siyaset modelleriyle bu doğrultudaki gelişme ve kalkınma tezlerine karşı olduğunu dile getirdiğinden reformcu dinamiklerin demokratikleşme yönündeki sistem değişikliği taleplerini reddedecektir.
İran’da devrim ve sonrası sürece bakıldığında, toplumsal fay hatlarının halen hareketine devam ettiğini ileri sürmek yanlış olmaz. Daha önceden on senede bir gerçekleşen toplumsal protestoların aralığının sıklaştığı ve 2-3 yılda bir gerçekleştiği görülüyo
Nükleer ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan fetvanın, veli-yi fakihin yetkilerinin yanında Düzenin Yararını Teşhis Konseyi gibi kanallar aracılığıyla kaldırılması mümkündür.
Irak Başbakanı Sudani’nin üst düzey heyetle İran’a gerçekleştirdiği ziyaretin en önemli amacı; Tahran’ın, Irak’ın Kürt bölgesine yönelik askerî saldırılarına engel olma arzusudur.
Reformcular; protestoları, ülke siyasetindeki eski rollerini yeniden elde etmek için müesses nizama karşı bir baskı ve pazarlık aracı olarak kullanmaya çalışmış olsa da amaçlarına ulaşamamıştır.
İran’dan gelen tepkilerde, Azerbaycan ve Türkiye yönetimlerine yönelik tehditkâr ve manipülatif bir yaklaşım göze çarparken İran Türkleri ve Azerbaycan halkına karşı bütünleştirici bir perspektif gözlemlenmiştir.
Devrim’in ardından önemli kurumlarda görev alan ancak daha sonra muhalif bir portreye dönüşen Humeyni’nin öğrencisi ve Hamenei’nin eniştesi Şeyh Ali Tahrani vefat etti.
Yapılan tahminler ve spekülasyonlar bir tarafa; Hamenei’nin halefinin kim olacağı üzerinde muhtemelen çalışılmış ve bu konuda rızaya dayalı bir mutabakat şimdiden sağlanmıştır.
Emini protestoları ve protestolara karşı yönetime destek yürüyüşlerinin yanında İran’ın Kuzey Irak operasyonu, Rıdvan adlı yeni balistik füzenin sergilenmesi ve DYTK’ye yeni üyelerin atanması irdelenmiştir.
Müesses nizam içerisindeki bazı odakların; Mücteba’nın rehberliğini, rehberlik olmasa dahi rehberin yetkileri bir şûraya devredilirse şûra üyesi olmasını arzuladığı anlaşılmaktadır.
Devletin mali yükünü azaltması beklenen özelleştirmenin, İran’da bir trajediye dönüştüğü söylenebilir.
Din adamlarının ülkenin en ücra köyüne kadar ulaşabilme gücüne ve yapısına sahip olması, kitleleri harekete geçirme konusunda onlar için büyük bir fırsat olmuştur.