İran Basın Bülteni (2-9 Aralık)
İç Politika
“Hicap ve İffet Kanunu” Tartışmaları
İran iç siyasetini bu hafta en çok meşgul eden konu, 13 Aralık itibarıyla yürürlüğe gireceği duyurulan “Hicap ve İffet Kanunu” tartışmaları oldu. Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yasaya yönelik ilk tepkisi, 2 Aralık’taki televizyon konuşmasında dile getirdiği, “Bu yasa oldukça belirsiz ve soru işaretleriyle dolu. Bu kadar basit bir şekilde uygulanması mümkün görünmüyor.” ifadeleri oldu.
Özellikle sosyal medyada ve reformist gazetelerde kanuna yönelik itirazlar geniş yankı buldu. Şark gazetesi, bu itirazları “Yaygın Eleştiri Dalgası” başlığıyla manşete taşıdı. Haberde; sosyal aktivistler, üniversite öğretim üyeleri, hukukçular, halkın farklı kesimleri ile bir grup din adamı ve fakihin de yasaya karşı olduklarını açıklayarak, yasanın fıkhi ve şer’i ilkelere aykırı olduğunu ifade ettikleri aktarıldı. Haberde ayrıca bu yasaya karşı çıkan Ayetullah Mustafa Muhakkık Damad, Ayetullah Mesudi, Muhsin Guruyyan, Ayetullah-ı Uzma Cevadi Amuli, Ayetullah Seyyid Muhammed Ali ve Ayetullah Seyyid Muhammed Haşimi İsfahani gibi din adamlarının isimlerine yer verildi. Fakihlerin bu yasayı şer’i ilkelere aykırı bulmasının yanı sıra, hukukçuların da yasayı “akla ve kamu yararına” aykırı gördükleri ifade edildi.
İtimad gazetesi, konuyla ilgili haberi “Hicap Yasasının Arka Planı” başlığıyla manşete taşıdı. Haberde, yasanın serüveniyle ilgili bilgi verildikten sonra, yasaya karşı çıkan 11. Dönem Milletvekillerinden Celal Mahmudzade ile yapılan bir söyleşi aktarıldı. Mahmudzade, yasanın savunucuları arasında olan Cebhe-i Paydari üyesi milletvekillerinden bazılarının isimlerini verdi. Söyleşide, tasarının genel oturumda değil, Anayasa’nın 85. Maddesi kapsamında özel bir komisyonda “gizli kapaklı” bir şekilde görüşülmesi eleştirildi. Ayrıca, o dönem Tebriz Milletvekili olan Mesud Pezeşkiyan’ın yasanın kararlı muhaliflerinden biri olduğu ifade edildi. Aynı gazetede yayımlanan Ali Ahenger’in görüş yazısında ise toplumun bütün dokusunu etkileyen bir yasanın milletvekillerinin çoğunun desteğini almamasının “milli güvenlik açısından bir eksiklik” olarak değerlendirildi. Milli güvenlik açısından bir diğer riskin ise “yabancı uyruklu kişilere yargı birimleri adına hareket etme yetkisi verilmesi” olduğu vurgulandı. Ayrıca, ülkenin güvenlik kurumlarının kamera kayıtlarının yargı yetkilerine sunulması talebinin zamanla “bu merkezlerin bilgilerine erişim kapısı açabileceği” uyarısı yapıldı.
Hemmihen gazetesi, İran Psikiyatristler Bilimsel Derneği’nin yasanın uygulanması konusundaki uyarılarını yayımladı. Dernek, söz konusu yasanın uygulanmasının toplumda güvenlik duygusunun azalmasına, kamu kurumlarına olan güvenin sarsılmasına, seçkin bireylerin göç etme eğiliminin artmasına ve sosyal sorunların daha da şiddetlenmesine yol açacağına dikkat çekti. Sazendegi gazetesi, İran Kargozaran-ı Sazendegi Partisi Merkez Konseyi üyesi ve Kadınlar Örgütü Başkanı Faize Haşimi’nin, İran Yargı Erki Başkanı Gulamhüseyin Muhsini Ejei ve Meclis Başkanı Muhsin Kalibaf’a seslendiği videosuyla ilgili haberi manşete taşıdı. Haberde, eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin kızı olan Faize Haşimi’nin, Kur’an’daki çeşitli ayetlere ve anayasaya atıfta bulunarak bu yasanın şer’i ve yasal olmadığını iddia ettiği maddelere yer verildi. Bu argümanlar arasında, dinî otoriteler arasında icma bulunmadığı, Kur’an’ın hicap hakkındaki tavsiyesinin mümin kadınlara yönelik olduğu, belli yaşın üstündekilerden bu ibadetin beklenmediği, “zorunlu imanın” faydasızlığı ve kapalı kapılar ardında kabul edilen yasanın anayasal olarak geçerli olmadığı gibi gerekçeler yer aldı.
Muhafazakâr gazeteler ise yasaya eleştirel yaklaşanları hedef aldı. Kayhan gazetesi, birinci sayfasında “Hicap Yasası Bahanesiyle Dinî ve Siyasi Bir Gerekliliğe Saldırı” başlıklı bir haber yayımladı. Haberde, her zaman kanunlara bağlılıktan bahseden kişilerin “yasaya itaatsizlik çağrısı yapmaları veya yasayı hiçe saymaları” eleştirildi. Metinde şu ifadeler yer aldı: “Bazı isimlerin yasal bir düzenlemeye karşı çıkmayı ve onun içeriğine yönelik eleştirileri, hicabın temelini sorgulamak, isteğe bağlı hicabı savunmak ve başka bir deyişle ‘hicapsızlığı’ desteklemek için bir bahane haline getirdiği durumda, yargı kurumunun görevi, bu yıkıcı fırsatçılıkla kararlı bir şekilde mücadele etmektir.” Yine muhafazakâr Cam-ı Cem gazetesi, “Yasa veya Kargaşa” başlıklı bir görüş yazısı yayımladı. Yazıda, kanunda önceki düzenlemelere kıyasla bazı reformlar yapıldığına dikkat çekildi. Özellikle, önceki dönemde “ahlak polisi” veya “irşad devriyeleri” tarafından gerçekleştirilen yüz yüze uyarıların yerine, “kameralar ve görüntüleme sistemleri aracılığıyla” yapılan uyarıların olumlu değerlendirildiği ifade edildi. Haberde ayrıca, yürütme organlarının bu yasayı uygulamada uyumlu hareket etmediği takdirde kaos tehlikesinin ortaya çıkabileceği uyarısı yapıldı. Cevan gazetesi ise yasanın vatandaşlara sağladığı itiraz hakları ve bu alandaki şeffaflık sebebiyle olumlu bir düzenleme olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın Açıklamaları
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın 2 Aralık akşamı katıldığı televizyon programındaki açıklamaları, İran basınında geniş yankı uyandırdı. Özellikle reformist gazeteler, bu programa dair olumlu görüşlere çokça yer verdiler. Şark gazetesi, “Mesud’un İmzası” başlıklı haberinde, programın detaylarını aktardıktan sonra, samimiyeti Pezeşkiyan hükûmetinin imzası olarak değerlendirdi. Cumhurbaşkanının enerji dengesizlikleri, benzin fiyat artışı ve devlet yardımlarıyla ilgili açıklamalarında, ülke ekonomisinin içinde bulunduğu zor durumu açıkça ifade ettiği vurgulandı. Ayrıca, internet kısıtlamalarının kaldırılması, ihraç edilen öğrenci ve öğretim üyelerinin geri döndürülmesi, hicap yasasıyla ilgili fikirleri ve Avrupa ile müzakereler konusundaki görüşleri de aktarıldı. Haberde, farklı isimlerden Pezeşkiyan’ın konuşmasına gelen olumlu yorumlara ve devlet televizyonunu “çifte standartlarla” eleştirenlerin görüşlerine yer verildi. İran gazetesi de Pezeşkiyan’ın açıklamalarını “Halkla Sansürsüz İletişim” başlığıyla manşete taşıdı. Öte yandan, muhafazakâr Keyhan gazetesi, “Yok, Olmaz, Edemeyiz. Sayın Pezeşkiyan, Danışmanlarınızı Değiştirin” başlığıyla yayımladığı haberde Pezeşkiyan’ı eleştirdi. Cumhurbaşkanının konuşmasındaki ana noktalar aktarıldıktan sonra, sunulan ekonomik verilerin resmî devlet kurumlarının verileriyle örtüşmediği iddia edildi. Hatalı bilgilerin sebebi olarak ise “fitne, nifak ve lüks düşkünlüğüne bulaşmış çevresi” gösterildi. Bu çevrenin, geçmişte “ekonomik sorunların çözüm fırsatlarını Amerika’ya olan umut ve güvenle harcayıp ülkeyi gerilemeye sürüklediği” iddia edildi. Ayrıca, bu çevrenin izlerinin Pezeşkiyan hükûmetinin birçok olumsuz yaklaşım ve eyleminde görüldüğü ileri sürüldü. “Halkın sorunlarını çözmeyi ve ülkenin ekonomisini canlandırmayı önceliklendirmek yerine, önemsiz meselelere yöneliyorlar.” denildi.
Pezeşkiyan’ın 7 Aralık’ta gerçekleştirdiği Şerif Teknoloji Üniversitesi ziyaretindeki konuşması da gazetelerde farklı başlıklarla ele alındı. Muhafazakâr Cevan gazetesi haberi “İzin Vermiyorlar” başlığıyla manşete taşıdı. Haberde, Cumhurbaşkanı’nın, “Elektrik, su, gaz, benzin ve para ile ilgili sorunlarımız var ama diyorlar ki dokunma!” ifadeleri aktarılarak, 9. Hükûmet’ten bu yana İran’da gelenek haline gelen “izin vermiyorlar” söylemiyle zorlu işlerden kaçınmak için bahaneler üretildiği iddia edildi. Ayrıca, kimi kastettiklerini açıkça söylememelerinin kamuoyunda “yasadışı güç odakları” algısı yarattığı belirtildi. Bu söylemin ise “güçler ayrılığından duyulan rahatsızlığa” dayandığı iddia edildi. Mutabakat söylemiyle de “Herkes bıraksın, biz kendi işimizi yapalım.” mesajının verilmek istendiği ifade edildi. Reformist kanattaki Arman-ı İmruz gazetesi ise Pezeşkiyan’ın “Kalın ve İran’ı İnşa Edin” sözlerini manşete taşıdı.
Dış Politika
Suriye’deki Gelişmeler ve Esed Rejiminin Düşmesi
Suriye sahasındaki olayların oldukça hızlı geliştiği bu hafta, İranlı yetkililerin farklı açıklamaları ve değerlendirmeleri İran basınında geniş yer buldu. İSNA haber ajansı, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin 3 Aralık tarihinde El-Arabi El-Cedid ile yaptığı röportajda, “Eğer Suriye Hükûmeti İran’dan asker gönderilmesini talep ederse, bu talebi değerlendireceğiz.” ifadelerini kullandığını aktardı. İRNA haber ajansı ise 6 Aralık tarihinde İran, Irak ve Suriye Dışişleri Bakanlarının Suriye’deki son gelişmelerle ilgili üçlü toplantıya katılmalarının ardından düzenlenen basın toplantısında Arakçi’nin şu ifadelerini aktardı: “Suriye’deki bu terörist-tekfirci gruplar, şüphesiz bu saldırıları Amerikan-Siyonist bir komplonun parçası olarak gerçekleştiriyor.” 7 Aralık’ta Katar’ın başkenti Doha’da Türkiye ve Rusya Dışişleri Bakanları ile Astana görüşmeleri çerçevesindeki toplantıdan sonra ise Arakçi’nin, “Suriye Hükûmeti meşru muhaliflerle diyaloğa başlamalıdır.” ifadesi, Cevan gazetesi tarafından ön plana çıkarıldı. Beşar Esed’in Suriye’den ayrılmasına Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen ilk tepki ise şu şekilde oldu: “İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Suriye’deki son gelişmeleri dikkate alarak, İran’ın Suriye’nin birliği, ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi konusundaki ilkesel tutumunu hatırlatır ve şu vurguyu yapar: Suriye’nin kaderinin belirlenmesi ve geleceği hakkında karar verilmesi yalnızca bu ülkenin halkına aittir ve herhangi bir dış müdahale veya dayatma olmaksızın gerçekleştirilmelidir.”
Beşar Esed’in ülkeden ayrılması sonrasında, muhafazakâr ve reformist gazetelerin tepkileri farklılık gösterdi. Pezeşkiyan hükûmetinin görüşünü yansıtan İran gazetesi, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’nın Esed’in ayrılmasının ardından yaptığı açıklamaları halkın kutlama görüntüleriyle birlikte “İran’ın Suriye Halkının Seçim Hakkına Verdiği Destek” başlığıyla manşete taşıdı. Cumhurbaşkanı’nın, Suriye’nin birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasının önemine vurgu yaptığı ve ayrıca Suriye’nin geleceği ve siyasi yönetim sistemi hakkında karar vermesi gerekenlerin yalnızca Suriye halkı olduğunu belirttiği aktarıldı. İtimad gazetesi ise gelişmeleri halkın zafer işaretleri gösterdiği bir görselle birlikte “Karar Halkındır” başlığıyla manşete taşıdı. Haberin içeriğinde, eski Milletvekili Haşmetullah Felahetpişe’nin analiz yazısına yer verildi. Felahetpişe’nin şu ifadeleri ön plana çıkarıldı: “İran Hükûmeti’nin Suriye’deki yeni huzursuzluk dalgasına müdahale etmeme kararı akılcı bir karardı. Buna rağmen bazı iç radikal gruplar, İran’ı veya İran’a yakın grupları Suriye savaşına dahil etmeye çalıştılar. Ancak bu kez gerilimi azaltma fikri doğrultusunda mantıklı bir kararla İran, savaş ve çatışmaya girmedi. Radikal ve aşırıcı gruplar ise 14. Hükûmet’e karşı hakaret ve aşağılama politikasını benimsemiş durumdalar. Ancak bu gruplar önce kendi geçmiş politikalarının hesabını vermelidir; çünkü Suriye’yi İran halkının çıkarlarını yutan bir dipsiz kuyuya dönüştürdüler!” Hemmihen gazetesi ise “Esed’in Sonu, Bizim İçin Başlangıç” başlıklı bir görüş yazısını birinci sayfaya taşıdı. Yazıda, eleştirilere kulak asmayan ve Suriye’ye müdahale etmiş İranlı karar alıcılar kınandı. Şu sorulara cevap verilmesi gerektiği vurgulandı: “Hata nerede yapıldı ve bunun maliyeti ne kadar oldu?” Yazının devamında, diğer mevcut politikaların bu hatalı modelden ne ölçüde etkilendiğinin incelenmesi gerektiği ifade edildi. Arman-ı İmruz gazetesi ise son gelişmeleri “Beşar Esed’in Trajik Sonu” başlığıyla manşete taşıdı.
Muhafazakâr gazeteler ise “tekfirci-teröristlerin” iktidara gelmesi durumunun olumsuz sonuçlarına ve sebeplerine odaklandı. Keyhan gazetesi, “Şam’ın Düşüşü, Teröristlerin Misyonunun Sonu ve Amerika Hakimiyetinin Başlangıcı” başlığıyla yayımladığı uzun haber-analizinde İsrail, ABD ve Türkiye’nin desteğiyle ilerleyen “tekfirci terörist grupların” ülkeyi kaosa sürüklediğini ileri sürdü. Ayrıca ABD ve İsrail’in bölgesel planları üzerinde duruldu. Vatan-ı İmruz gazetesi ise “Suriye Karanlık Bir Tünelde” başlığıyla yayımladığı yazısında benzer değerlendirmelerde bulundu. Yazıda, Türkiye, Ürdün, Irak ve Lübnan gibi komşu ülkelerin bu gelişmelerden nasıl etkilendiği incelendi. Türkiye’ye dair şu ifadeler yer aldı: “Beşar Esed’e karşı olan İhvan yanlısı, tekfirci ve seküler muhaliflerin güç kazanması, Türkiye için bir zafer anlamına gelmektedir. Türkiye’nin Suriye’de yıllardır süren müdahaleci politikaları sonunda 13 yıl sonra sonuç vermiştir. Bu gelişmelerin ardından Türkiye, Suriye’deki genişlemeci politikalarını yeniden hayata geçirebilir ve özellikle İdlib, Halep ve Suriye’nin kuzeyindeki Osmanlıcı hedeflerini sürdürme planlarını uygulamaya koyabilir.” Haberde ayrıca, Suriye’nin geleceğine yönelik olarak, ülkenin bölünmesi, iç savaşın derinleşmesi ve uzun vadeli bir istikrarsızlık ihtimalleri üzerinde duruldu. Hemşehri gazetesi ise “Esed Niye Düştü? Dinlemediği Tavsiyeler” başlıklı haberinde uzmanların görüşlerine yer verdi. Yazıda, İran’ın “Batı’nın boş vaatlerine güvenmenin tehlikeleri” konusunda Esed’i uyardığı ve Suriye’nin direniş eksenindeki yerini korumasının önemine vurgu yaptığı belirtildi. Ancak Esed, “stratejik hata” yaparak Arap ve Batı ülkelerine güvenmekle suçlandı. Agah gazetesi ise Esed’in düşüşünden bir gün önce yayımladığı “Yalan ve İhanet” başlıklı haberde eleştiri oklarını Esed’e çevirdi. Yazıda, 10 yıl önce “teröristlerin ve muhaliflerin Amerikan-Siyonist planı çerçevesinde Yeni Ortadoğu adıyla” bir araya geldikleri ancak, “Allah’ın lütfu, direniş komutanlarının ve güçlerinin -başta Şehit General Kasım Süleymani olmak üzere- tedbirleri ve cesaretleri sayesinde teröristlerin ve destekçilerinin planları boşa çıktı. Suriye, çöküş ve bölünme felaketinden kurtarıldı.” ifadeleri yer aldı. Bu “büyük zaferi” 10 yıl bile koruyamayan Suriye’nin siyasi ve askerî liderlerinin ciddi ve stratejik hatalar yaptığı iddia edildi. Bu hataların en önemlisi olarak “ulusal savunma kuvvetlerinin” dağıtılması ve “direniş eksenindeki” çoğu komutan ve savaşçının Suriye’den çıkarılması gösterildi.
Toplum ve Kültür
Huzistan Eyaletindeki Deprem
Tasnim haber ajansı, Huzistan eyaletine bağlı Heftgel kentinde 5.6 büyüklüğünde ve 10 kilometre derinliğinde bir depremin meydana geldiğini duyurdu. Bu depremin ardından aynı eyaletteki Mescid Süleyman kentinde de 4.8 büyüklüğünde bir başka deprem daha yaşandığı bildirildi. Bölgedeki yetkililerin açıklamalarına göre, 197 hasar vakası tespit edildi ve 250 konut zarar gördü. Ayrıca, 28 kişinin ayakta tedavi edildiği, toplamda 29 kişinin yaralandığı ifade edildi. Cumhurbaşkanı’nın Huzistan Valisi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği ve yardım çalışmalarının hızlandırılmasını istediği aktarıldı.