İran’ın Suriye’ye sunabileceği maddi ve stratejik imkânların sınırlılığı göz önüne alındığında, Şam’daki yeni yönetimin ülke iç güvenliğini ve devlet bütünlüğünü tam olarak tesis etmeden Tahran’la ilişkilerini derinleştirme arzusunu taşımayacağı açıktır.
Irak seçimleri, İran’ın bölgesel stratejisini doğrudan etkileyecek kritik bir eşik niteliğindedir.
Barrack, ABD’nin, İsrail ile Arap devletlerini aynı güvenlik-ekonomi mimarisinde hizaladığına, Suriye’yi İran’dan kopartarak yeniden bölgeye entegre etmeye başladığına ve Lübnan dahil olmak üzere bölgedeki modernizasyon ve devletleşme sürecini başlattığın
7 Ekim sonrası sürecin İran’da değiştirdiği en önemli dinamiklerden biri, muğlaklık politikasını işlemez hale getirerek İran’ı net bir politika belirlemeye zorlamış olmasıdır.
Laricani’nin Riyad ziyareti, İran-Suudi Arabistan ilişkilerinin ileriye taşınması açısından önemli bir adım olmakla birlikte ikili ilişkilerdeki yapısal engeller varlığını sürdürmektedir.
Türkiye, İran-İsrail çatışmasını bölgesel ve küresel güvenlik perspektifinden değerlendirmiştir.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nın taktiklerinin, mevcut koşullarda İran’da rejim değişikliğine yol açacak kadar güçlü ve örgütlü bir hareket ortaya çıkarması mümkün görünmüyor.
İsrail, hava kuvvetlerinin teknolojik üstünlüğü, hassas güdümlü mühimmat envanteri ve gelişmiş istihbarat/izleme sistemleri sayesinde İran’ın nükleer ve füze altyapısına büyük zarar verirken; İran ise kitlesel dron ve füze saldırılarıyla doğrudan misillem
İranlı yetkililerin ülkelerinin ekonomik baskılardan etkilenmediği izlenimini vermeye çalışması, siyasi ve diplomatik bir tutum olarak anlaşılabilir olsa da İran ekonomisinin yaptırımların baskısı altında ezildiği gerçeğini değiştirmiyor.
PKK’nın silah bırakması, İran basınında bölgesel güvenlik ve istikrar açısından önemli bir gelişme olarak yorumlansa da sürecin belirsizlikler içermesi ve uluslararası dinamiklerle olan bağlantısı nedeniyle mesafeli karşılanmıştır.
PJAK, Türkiye’nin mevcut sosyo-politik koşullarında PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırmasını “uygun” bir adım olarak değerlendirirken, İran’ın koşullarının silahlı mücadelenin devam etmesini gerekli kıldığını savunuyor.
Tahran yönetimi hem Pakistan hem de Hindistan ile olan ilişkilerini zedelemeden dengeyi sürdürme stratejisini benimsemektedir. Özellikle ekonomik açıdan izole olduğu bir dönemde, bu iki ülkeyle olan bağlarını koruma çabası, İran dış politikasının temel ön