Çatışan Hedefler: Kazımi ve İran Destekli Milis Gruplar

Çatışan Hedefler: Kazımi ve İran Destekli Milis Gruplar
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Durum Özeti

  • 7 Mayıs’ta, Mustafa Kazımi kabinesinin güvenoyu oylamasının hemen öncesinde Bağdat Havaalanı’na katyuşa saldırısı düzenlendi. Saldırıda can kaybı yaşanmadı. Saldırıyı 23 Mayıs’ta yayınladığı videoyla birlikte Thaar el-Muhendis (Mühendis’in İntikamı) adlı yeni bir milis grup üstlendi.
     
  • Mustafa Kazımi hükûmeti 7 Mayıs’ta Irak Meclisinde yapılan oturum sonrasında güvenoyu aldı ve Kazımi başbakan olarak görevine başladı.
     
  • Güvenoyu sonrası Ketaib Hizbullah, Kazımi’nin Süleymani-Mühendis saldırısına dâhil olduğunu tekrardan ima etti ve Kazımi’yi yakından izleyeceklerini vurguladı.
     
  • 18 Mayıs’ta Bağdat Yeşil Bölge’de ABD Büyükelçiliği yakınlarına üç adet katyuşa füzesi fırlatıldı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı.
     
  • Mustafa Kazımi 16 Mayıs’ta Savunma Bakanlığı ve Terörle Mücadele Departmanından sonra Haşdi Şabi Heyeti Merkezi’ni ziyaret etti. Bu ziyarette Haşdi Şabi’nin DEAŞ ile mücadelede verdiği katkıya vurgu yaptı.
     
  • Haşdi Şabi’nin İran destekli kanadı, Irak’ın birçok noktasına Kudüs Günü propaganda afişleri astı. Afişlerde Ayetullah Humeyni, Hamenei, Kasım Süleymani ve İsmail Kaani gibi isimlerin resimleri de yer aldı.
     
  • Irak Maliye Bakanı Abdulemir Allavi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdiği Riyad ziyareti sırasında Suudi Arabistan’dan Irak’a elektrik, petrol ve ziraatın da içinde olduğu birçok alanda yaptığı yatırımlarını artırmasını istediklerini belirtti.
     
  • Ketaib Hizbullah Sözcüsü Ebu Ala el-Askeri “Körfez’deki mücahitlerin ARAMCO Saldırısı’nda yaptıkları; savaşı ve cihat operasyonlarını Suudi Arabistan içine taşıyabileceklerinin kanıtıdır.” diyerek Suudi Arabistan’ı tehdit etti.
     
  • Mustafa Kazımi 28 Mayıs’ta Başbakanlık Ofisi aracılığıyla yaptığı açıklamada “Hiçbir parti ve kuvvetin devletin çizdiği çerçevenin dışına çıkmaya hakkı yoktur. Tüm askerî güçler ve güvenlik birimleri Irak halkının hizmetindedir.” ifadelerini kullandı.
     
  • 28 Mayıs’ta Ketaib Seyyidu’ş-Şuheda Genel Sekreteri Ebu Ala el-Valai haziran ayında başlayacak Irak-ABD Stratejik Diyalog Görüşmelerine yönelik açıklamada bulundu. El-Valai “ABD’liler ile görüşecek Iraklılar şehitlerin; kanını, yetimlerini ve dullarını unutursa haindir.” ifadesini kullandı.
     

Bağlam

  • İran destekli Iraklı milis grupların geçtiğimiz yılın sonundan itibaren Mustafa Kazımi’nin olası başbakanlık adaylığına sert tepki gösterdiği biliniyor. Bu gruplar öncelikle o zamanki İstihbarat Daire Başkanı Mustafa Kazımi’yi ABD yanlısı olduğu gerekçesiyle reddetmiş, sonrasında da Kazımi’yi ABD lehine Kasım Süleymani-Mehdi Mühendis saldırısına dâhil olmakla suçlamıştı.Ancak İran’ın bulunduğu siyasi ve ekonomik krizlerden dolayı Irak’ta manevra değişikliğine gidip bu milis grupları ikna etmesi, bu grupların Kazımi’nin adaylığını şartlı kabul etmesine ya da bu karara tahammül göstermesine neden olmuştu.
     
  • İddialara göre İran destekli milis unsurlardan Asaib Ehl’il-Hak mensubu üst düzey bir yetkili Kazımi’ye verdikleri şartlı eveti “Ölü eti yemek.” olarak yorumladı. Ketaib Hizbullah ve Ketaib Seyyidu’ş-Şuheda, hükûmeti siyasi tercihleri konusunda uyarmayı ve açıkça tehdit etmeyi bugüne kadar sürdürdü. Bunun yanında Thaar el-Muhendis gibi yeni gruplar yeni füze saldırılarını üstlenerek Kazımi hükûmetine gözdağı veren kanadın yanında kendilerini konumlandırdı.
     
  • Mustafa Kazımi ise göreve gelmesinin ertesinde ulus devlete ve merkezî otoriteye yaptığı vurgularla ve dış siyasette denge arayışıyla kendini gösterdi. Bu duruşuna paralel olarak son bir ayda yaptığı açıklamalar ve ziyaretlerde silahların devlet kontrolünde olduğunu ve yasalar çerçevesinde kullanılması gerektiği mesajını milis gruplara iletti. Ancak şu ana kadar İran destekli milisleri ve milis liderleri “doğrudan” hedef alan bir çıkış göstermedi.
     

Analiz

  • Mustafa Kazımi ulus devlet otoritesinin güçlendirilmesine vurgu yaparken İran destekli milis gruplar, ulus ötesi siyasi ve askerî kaygılarını önceliyor. Bu bakımdan Kazımi ve bu milis gruplar arasında çatışan siyasi hedeflerden dolayı karşılıklı güvensizlik ortamının olduğunu söylemek gerekir. Dolayısıyla tarafların şu anki süreçte şiddeti artırmadan siyasi demeçler ve kontrollü askerî eylemlerle birbirlerinin nabızlarını ölçmeye ve gelecek hamleleri konusunda ipucu vermeye çalıştığını söyleyebiliriz. Başbakan’ın milis gruplara devlet otoritesini hatırlatan demeçleri, Arap ülkeleri ve Irak’ı siyasi ve ekonomik olarak yakınlaştırma çabalarının bu bağlamda ilk denemeler olduğu açık gözüküyor. İran destekli Iraklı milis grupların ise can kaybına neden olmayan füze saldırıları, propaganda stratejileri ve Maliye Bakanı’nın yaptığı açıklamalara karşı yönelttikleri ulus ötesi tehditler gibi manevralarla Kazımi’ye siyasi tercihleri yüzünden gözdağı vermeyi ve onu dizginlemek istediklerini söyleyebiliriz.
     
  • İran’a gelirsek Tahran, Bağdat’ta azalmaya başlayan siyasi nüfuzunu hesaba katarak öncelikle bu ülke ile ticari ilişkilerini muhafaza etmek istiyor. Zira içinde bulunduğu yaptırımlar döneminde Irak ile yürüttüğü ticaret İran için hayati önem taşıyor. Dolayısıyla İran’ın, ekonomik çıkarları garanti altında oldukça ABD ile Irak’ta yaşadığı tansiyonu düşürme arzusunda olacağını iddia edebiliriz. Bununla birlikte İran’ın, mecburi onay verdiği Kazımi hükûmeti üzerinde asimetrik caydırıcılığını sürdürmek isteyeceğini de belirtmek gerek. Zira bu asimetrik caydırıcılık uzun vadeli bölgesel politikaları açısından İran için önem taşıyor. Bu bakımdan Irak-ABD görüşmeleri öncesinde milis grupların Kazımi’nin iç ve dış siyasi tercihlerine yönelik tavırları tesadüf görünmüyor.
     
  • ABD’nin ise “Irak’ın daha bağımsız ve dengeli politikalar izlemesi gerektiğini” düşünen Mustafa Kazımi’nin başbakanlık dönemini önemli bir fırsat olarak gördüğü açık. Dolayısıyla ABD, Irak’taki İran nüfuzunu siyasi ve ekonomik anlamda geriletme yolunda haziran ayında başlayacak Irak-ABD Stratejik Diyalog Görüşmelerini önemli bir eşik görüyor. Bu bakımdan Mustafa Kazımi ve İran destekli milisler arasında gerçekleşen ilk ölçülü çatışma sürecinin ABD-İran gerilimi ve bu iki ülkenin çatışan beklentileri ile önemli derecede alakalı olduğu ortaya çıkıyor. Kazımi ise bu süreci ve reform girişimlerini şu anda temkinli yürütüyor. Bu durum milisleri dizginlemek isteyen Mustafa Kazımi’nin, gelen tehditlere karşı siyaseten daha güçlenmesi gerektiğini düşündüğünü akıllara getiriyor.