İran’da, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Reisi ile beraberindeki heyetin hayatlarını kaybetmelerinin şokunun atlatıldığı ve gündemin hızla Cumhurbaşkanlığı seçimine döndüğü görülmektedir.
İran Basınında Öne Çıkanlar (25-30 Mayıs)
İran’da, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile beraberindeki heyetin hayatlarını kaybetmelerinin şokunun atlatıldığı ve gündemin hızla Cumhurbaşkanlığı seçimine döndüğü görülmektedir. Buna müteakip İran’da seçim gündemi çok yoğun ve hızlı başladı. Reisi’nin, girdiği her seçimde yapılan seçim mühendislikleriyle önünün devamlı olarak açılıyor olması ve reformcu cenaha alan açılmıyor olması, sistemde büyük bir tıkanıklığa sebep olmuştu. Bu tıkanıklıkla birlikte seçime girmek isteyen kişi ve gruplarda umutsuzluk hâkimdi. Öyle ki Hasan Ruhani gibi önemli bir figür, geçtiğimiz İslami Şûra Meclisi ve Uzmanlar Meclisi seçimleri öncesinde bağlı olduğu cenahı ve grupları motive edici açıklamalarda bulunsa da Uzmanlar Meclisi adaylığından veto edilmişti. Sonrasında da büyük bir tartışma patlak vermiş ancak müesses nizam tarafından Ruhani’nin itirazları görmezden gelinmişti. Hâliyle bütün bu olanlar halkın seçimlere katılımına olumsuz yönde etki etmişti.
Bütün bu seçim mühendisliğinin bugün fiilen ortadan kalkması ve seçimlerde müesses nizamın tavrının ne olacağının bilinmiyor oluşu; birçok umutsuz ismin ve grubun umutlarını yeniden canlandırdı. Ali Laricani gibi önceki seçimlerde iddialı olabilecekken Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) tarafından veto edilerek seçim dışı bırakılan isimler, bu seçimde yeniden varlık göstermeye başladı. Farklı adayların umutlu bir şekilde sisteme dâhil olmaları da beraberinde sıcak tartışmaları ve hareketli bir seçim gündemini getirdi. Bu durum, AKK’nin vereceği kararlarla yeni bir şekil alacaktır. Geçtiğimiz hafta İran basınında çıkan haberler de tüm bu sıcak tartışmalar ve hareketli seçim gündemiyle şekillendi.
Kalkınma Yolu’na İran’dan İlk Tepki
27 Mayıs 2024 tarihinde İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani; Irak, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye arasında imzalanan Kalkınma Yolu Projesi’yle ilgili dörtlü mutabakatın, İran'ı bölgedeki transit konusunda devre dışı bırakıp bırakmadığı sorusuna yanıt verdi. Kenani, İran'ın bölgedeki stratejik konumu nedeniyle transit yollarıyla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve bölgenin ekonomik potansiyelini kullanmayı amaçlayan her türlü girişimi memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Bu projelerde pasif olmadıklarını ve konuyu hassasiyetle takip edeceklerini vurgulayan Kenani, İran'ın koridorlar ve geçitlerle ilgili temel çıkarlarının göz ardı edilmesine izin vermeyeceklerini ifade etti.
İran’ın Zengezur Koridoru’na ilk günden gösterdiği tepkiyi Kalkınma Yolu Projesi’ne karşı göstermemesi ve sessiz kalması, Irak’taki İran’la yoğun ilişkili olan grupların projeye karşı olumlu yaklaşımları gibi birçok konu; İran’ın bu projeye olumsuz yaklaşmadığı algısını yarattı. Kimi araştırmacıların yorumlarına göre İran, bu projenin zaten hayata geçirilemeyeceğini düşündüğü için bu projeye sessiz kalmaktadır. Bu açıklama, İran’ın konuya olumsuz yaklaşmadığını ancak mesafeli bir şekilde takipte olduğunu göstermektedir.
Afganistan’la Yaşanan Su Meselesi
Her sene ciddi su sorunları yaşayan İran’da, Afganistan ve Türkiye ile olan su paylaşım konuları sürekli olarak gündem olmaktadır. Türkiye’nin kendi içinde var olan ve İran’la bağlantısı olmayan barajlardan nehir yataklarına kadar birçok konuda İran basınında Türkiye’ye yönelik suçlayıcı ifadeler yer almaktadır. Afganistan ile İran arasındaki su meselesi de İran basını tarafından son 3 haftadır sürekli olarak gündemde tutulmaktadır. Arman-ı İmruz’da “İran'ın Su Hakkının %64'ünün Taliban Tarafından Çalınması” başlığıyla yapılan haberde, “Taliban'ın İran'ın su hakkının yaklaşık %36'sını ödediği ve %64'ünü alıkoyduğu” ifade edilmekte ve “Sistan ve Beluçistan’ın su sorunu ile karşı karşıya olduğu ve bu su hakkına hayati ihtiyaç duyduğu” aktarılmaktadır. Nitekim son 3 haftadır Sistan ve Beluçistan’da ciddi toz fırtınaları yaşanmakta ve hemen her sene yılın bu zamanları, yaşanan bu fırtınalar boyunca Afganistan hükûmeti İran basını tarafından su konusunda suçlanmaktadır. Haberin son kısmında “Bu, Taliban'ın tek düşmanca eylemi değildir. Eski Afganistan yetkililerine göre Taliban ayrılıkçı gruplarla yakın iş birliği yapmakta, zaman zaman İran sınır muhafızları ile çeşitli sebeplerle çatışmakta ve İran sınırına saldırmaktadır. Bu eylemler, Taliban'ın güvenilir olmadığını ve İran karşıtlarıyla yakın iş birliği yaptığını göstermektedir.” yorumu yapılmıştır.
Beşşar Esed’in Tahran Ziyareti
Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamenei, Suriye lideri Beşşar Esed ile beraberindeki heyeti 30 Mayıs 2024 Perşembe günü başkent Tahran'da ağırladı. Görüşme esnasında Hamenei, Suriye'nin en belirgin özelliğinin direniş olduğuna dikkat çekerek bu niteliğin muhafaza edilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca Batı’nın ve bölgedeki destekçilerinin, Suriye'yi bölgesel denklemlerden çıkarma çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığını ifade etti. Öte yandan Esed, İran ve Suriye arasındaki ilişkilerin stratejik bir nitelik taşıdığını ve Hamenei'nin öncülüğünde ilerleme kaydettiğini belirtti. Bu stratejik vizyonun hayata geçirilmesinde eski Cumhurbaşkanı Reisi ile eski Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın kilit roller üstlendiklerini vurguladı. Esed ayrıca direniş cephesinin bölgede yarım asrı aşkın bir süredir ilerleme katettiğini; artık bunun inançsal ve siyasi bir yaklaşım hâlini aldığını dile getirdi. Son olarak Esed, İran'ın bölgedeki direnişe verdiği destekte oynadığı önemli ve belirleyici rol nedeniyle Hamenei'ye şükranlarını sundu.
Görüşmenin zamanlamasının Bahreyn’deki 33. Arap Birliği Zirvesi sonrası olması önemlidir. Şöyle ki Arap Birliği Zirvesi'nde alınan kararlarda, İran ve BAE’nin arasında uzun süredir devam eden Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarının egemenliği konusundaki ihtilaf da yer almaktaydı. Arap Birliği, BAE'nin söz konusu adalar üzerindeki egemenlik haklarını destekleyen bir tutum sergileyerek İran'ı bu adalardan çekilmeye davet etti. Bununla birlikte taraflar arasındaki anlaşmazlığın barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturulması gerektiği de vurgulanmıştı. Suriye 12 yıl aradan sonra bu toplantılara tekrar katıldı. Suriye Lideri’nin bu nihai metni imzalaması, İran’da tepkilere sebep olmuştu. Bu ziyaretle birlikte bu yanlış anlaşılmaların giderildiği ve yapılan açıklamalarla tarafların siyasi duruşunu bir kez daha gösterdiği söylenebilir.
12. Dönem İslami Şûra Meclisi Açıldı
Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen seçimlerin ardından hem Uzmanlar Meclisi hem de 12. Dönem İslami Şûra Meclisi açıldı. İslami Şûra Meclisinin başkanlığına, önceki dönemin de başkanı olan Muhammed Bakır Kalibaf seçildi. Bu pozisyona gelmesiyle birlikte Kalibaf’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayacağı iddia edilse de adaylık başvurusunda bulunacağına dair iddialar hâlâ sürmektedir. Gazetelerin manşetleri de ağırlıklı olarak bu konuya değinmiştir. Kalibaf’ın seçilmesi ve Devrim Rehberi Hamenei’nin yeni dönem hakkındaki açıklamaları basında geniş yer buldu. Örneğin Cevan gazetesi Kalibaf’ın “12. Dönem Meclisinin ana yaklaşımı birlik ve umut olmalı.” sözünü başlığa taşırken Hemşehri gazetesi ise Devrim Rehberi’nin “Bu sandalyelere dikkatli oturun.” sözünü manşetten vermiştir. Rehber’in mesajı üzerinden analiz yayımlayan Hemşehri “Devrim Rehberi, 12. Dönem Meclisinin açılışı vesilesiyle milletvekillerine hitaben 12 stratejik tavsiye ve noktayı belirten bir mesaj yayımladı. Bu noktalar, ‘örnek meclis’ oluşumunun yolunu açacak ve ülkenin birçok sorununu çözebilecektir. Ayetullah Hamenei, Meclisin ‘huzur verici’ ve ‘umut vadedici’ olması gerektiğini vurgularken Hamenei’nin son dokuz dönemdir İslami Şûra Meclisinin başlangıcında verdiği mesajlar incelendiğinde; ‘kuvvetlerin dayanışması’, ‘huzur verici ve umut vadedici olmak’, ‘siyasi tartışmalardan kaçınmak’ gibi temel politika belirleyici konulara dikkat çektiği görülmektedir.” demiştir.