İran Basınının Türkiye Seçimlerine Bakışı

İran Basınının Türkiye Seçimlerine Bakışı
İran basınının seçimlere ilişkin tutumunda, reformcu ve ılımlı yayınlarda Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının İran’ın menfaatine olacağı görüşü hâkimken muhafazakâr yayınlarda çekimser ancak Erdoğan’dan taraf olmayan bir hava sezilmektedir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Seçimlerine sadece iki gün kaldı. Dünya gündeminin yoğun ilgisini çeken seçimler, İran kamuoyunun da gündemini azami bir şekilde meşgul etmektedir. İran basını, uzun bir süredir seçim süreci ve sonuçlarına ilişkin çeşitli haber ve değerlendirmelere yer vermektedir. İktidar ve muhalefet liderlerinin seçim kampanyaları ile söylemlerinin yanı sıra anket sonuçları ve seçim sürecinde yaşanan olayların seçmen tercihine etkisi gibi konulara ilişkin gelişmeler, haber ajansları tarafından anbean İranlı okuyuculara aktarılmaktadır. Öyle ki Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) yakın Tasnim Haber Ajansı gibi ana akım medya, web sitesinde Türkiye seçimlerine özel bir bölüm ayırarak İranlı okuyucuyu, direkt seçimlere ilişkin haberlere yönlendirmektedir.

Türkiye seçimlerini muhtelif boyutlarla mercek altına alarak çok yönlü bir zeminde işleyen İran basınında tartışılan en kritik husus ise olası bir iktidar değişikliğinin İran’ı ne yönde etkileyeceğidir. Dolayısıyla basın kuruluşları, siyasi yayın politikalarını gözeterek “İran’ın menfaati için Recep Tayyip Erdoğan mı yoksa Kemal Kılıçdaroğlu mu?” sorusunun cevabını irdelemektedir.

Reformcu ve Ilımlı Medyanın Yaklaşımı

Kılıçdaroğlu’nun 2011 yılında yaptığı “Atalarım Horasan’dan geldi.” açıklaması, bazı İranlılar tarafından “İran kökenli” olduğu şeklinde yorumlanmış ve İran basını da Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğinin yanı sıra sözde “İranlı” kimliğini vurgulamıştır. Örneğin, eski Cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani’ye yakınlığıyla ön plana çıkan İntihab Haber Ajansı, “Seçimi Kim Kazanacak? Erdoğan mı? İranlı Rakibi mi? Hangisi Tahran’ın İşine Gelir?” başlıklı bir video yayımlamıştır. Söz konusu videoda, Türkiye-İran ilişkilerinin müspet bir seyirde izlediği ancak Erdoğan’ın Suriye politikası ve Azerbaycan-İran ilişkilerindeki tutumu gibi etkenler nedeniyle ilişkilerin zedelendiği ifade edilmektedir. İranlı yetkililerin ideolojik gerekçeler nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun galibiyetinden memnun olmayacakları ancak “İranlı” ve “Alevi” olmasının yakınlık uyandırabileceği aktarılmakta ve “Kılıçdaroğlu’nun zaferi iki ülke ilişkilerinde de sorunlara yol açacak olsa da İran ile Batı arasındaki ilişkiler dengelenir, KOEP (Kapsamlı Ortak Eylem Planı, Nükleer Anlaşma) yeniden canlandırılır ve en önemlisi hükûmet ile millet arasındaki ilişkiler düzelir ve ilişkiler daha da güçlenecektir.” ifadelerine yer verilmektedir.

Yeşil Hareket’in lideri Mehdi Kerrubi’nin partisi Milli Güven Partisine yakın İtimad gazetesinin “Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu: İran Kimin Kazanmasını Arzu Ediyor?” başlıklı yazısında, Erdoğan’ın seçimleri kazanmasının İran’ın menfaatine olmayacağı öne sürülmekte ve bu da dört temel etkene dayandırılmaktadır. Bu etkenler şu şekilde sıralanabilir:

  • İslamcı AK Partinin İran ile dostluk ilişkileri kuracağı varsayımının doğru olmadığı
  • Erdoğan’ın neo-Osmanlıcılık politikası ve İran’a yönelik uzun vadeli tehditleri
  • İran ile dostluk ilişkilerinin Erdoğan’ın önceliği olmayışı
  • Ankara-Tahran ilişkilerinin istikrarlı oluşu ve Türkiye’deki Batı eksenli muhalefetin bunu değiştiremeyeceği

Onarımın Uygulayıcıları Partisine yakın Sazendegi gazetesi “Erdoğan’ın Zor Günleri” manşetli yazısında; İran’ın Erdoğan hükûmetiyle iletişim kurmasının, Kılıçdaroğlu hükûmetiyle iletişim kurmasından daha kolay göründüğünü ifade etmiştir.

Muhafazakâr Medyanın Yaklaşımı

Hükûmetin yayın organı olan ve ülkenin resmî haber ajansı IRNA’nın çatısı altında neşredilen İran gazetesinin “Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?” başlıklı yazısında; muhalefetin, Suriye ve Kafkasya politikasına müspet bir çerçeve çizilmiş ancak Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi yerine Batı ile daha yakın ilişkilerin tercih edilmesine dikkat çekilmiştir. Bu nedenle Batı eksenli bir cenahın iktidara gelmesi hâlinde Ankara’nın İran’a karşı tarafsız olamayacağını aktarmış ancak Kılıçdaroğlu’nun Tahran’a karşı düşmanca bir tutum sergilemediğini de belirtmiştir. Bunu da Kılıçdaroğlu’nun “Ne Batı Ne Doğu, Bu Türk’ün Yolu” isimli videoda yer alan ve güzergâhında Azerbaycan’ın yer almadığı Çin’e uzanan ticaret yolu projesine dayandırmıştır. İki ülke arasındaki rekabete rağmen ekonomik ve turistik iş birliğine vurgu yapılarak “Belki de son on yılda bölgesel rekabetin zirvesinde olan İran ve Türkiye arasındaki iş birliği örneği, İran’ın iki ülke arasındaki ilişkileri kabul edilebilir bir düzeyde tutan pragmatik gerçekçiliğe dayalı politikasının açık bir örneğidir.” ifadelerine yer vermiştir. Sonuç olarak Tahran yönetiminin İslam ve İran’ın çıkarlarını gözeterek Kılıçdaroğlu da dâhil olmak üzere her iktidarla ilişkileri geliştireceğine işaret etmiştir.

Devrim Rehberi’nin uhdesinde neşredilen aşırı radikal Keyhan gazetesi, Erdoğan hükûmetini “laik İslamcı hükûmet” olarak tanımlamış ve seçimler üzerinden reformcu çevreleri hedef almıştır. Gazete, “Irak ve Suriye, Erdoğan’ın politikalarının zararlı sonuçlarına katlanmayı tercih ederken İran, sabırlı bir politika benimsemiştir ve gelişmeleri beklemektedir.” ifadelerine yer vermiştir. Batı’nın Erdoğan’ın yenilgisinden memnun olacağını vurgulayarak seçimlerin Avrupa ve Orta Doğu’nun güvenliği üzerinde de önemli bir etkiye sahip olacağını; bunun yanında kimin seçileceğinin birçok olayın kaderini belirleyeceğini aktarmıştır. “Türkiye’nin, Erdoğan yönetiminin yol açtığı hasarı durdurma ve daha demokratik bir hükûmete doğru ilerleme fırsatı var.” yorumunda bulunan gazete, muhalefetin zaferinin Türkiye’nin komşuları için de faydalı olacağı ve jeopolitik olarak Batı için büyük anlam taşıyacağı değerlendirmesine yer vermiştir.

İran Radyo ve Televizyon Kurumunun uhdesinde neşredilen Cam-ı Cem gazetesi ise “Erdoğan’a Şah Çekildi” başlıklı yazı sunarak Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun karikatürüne yer vermiştir. Söz konusu yazıda, seçimlere ilişkin genel parametreleri değerlendiren objektif bir analiz sunulmuştur. Yazıyla birlikte servis edilen karikatürde, Kılıçdaroğlu’nun dik ve kendinden emin bir biçimde çizildiği gözden kaçmamaktadır. Buna karşılık Erdoğan’ın ise daha güçsüz bir hava yaratacak şekilde tasvir edildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Değerlendirme

İran basını, Avrupa ve Orta Doğu’daki birçok olayın kaderinin belirlenmesinde hayati bir öneme sahip olduğu için Türkiye seçimlerini “2023 yılının en kritik seçimleri” olarak görmektedir. Genel itibarıyla Erdoğan’ın İslam eksenli ideolojik kimliği, Filistin konusundaki tutumu, yaptırımlar karşısında İran’a olan yaklaşımı gibi etkenler ilişkilerin güçlenmesi bağlamında müspet bir çerçevede değerlendirilmektedir. Ancak Arap Baharı sonrası gelişmeler, Erdoğan’ın bölgedeki “yayılmacılığı”, “neo-Osmanlı politikası” ve “İran’ı Kafkasya jeopolitiğinden çıkarma çabası” gibi etkenlerin; Ankara-Tahran hattındaki ilişkilerin zedelenmesine yol açtığı ifade edilmektedir. İran’daki Şiiler arasında Alevilerin aslen Şii oldukları inancı yüksek olduğu için Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği ön plana çıkartılmaktadır. Bu şekilde, İslam’ın Şiilik yorumuna dayanan İslam Cumhuriyeti ile Kılıçdaroğlu’nun yöneteceği laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak bir paydada buluşması hedeflenmektedir. Kılıçdaroğlu’nun “Atalarım Horasan’dan geldi.” açıklamasının, “aslen İranlı” olarak yorumlanması da bu bağlamda değerlendirilmelidir.

Muhafazakâr basın kuruluşlarında Kılıçdaroğlu’nun Suriye ve Kafkasya politikası müspet bir çerçevede sunulurken dış politikada Doğu yerine Batı eksenli bir anlayış gütmesine kaygıyla yaklaşılmakta; bunun yanında Batı eksenli bir iktidarın, İran’ın aleyhinde bir tutum sergileyeceği öngörülmektedir. Reformcu ve ılımlı basın kuruluşlarının genelinde ise Türkiye’deki Batı eksenli iktidarın, İran’ın Batı ile ilişkilerinin gelişmesinde etkin bir rol oynayabileceğine yer verilmektedir. Tahran yönetimi, Türkiye seçimlerine ilişkin henüz net bir pozisyon belirtmese de İran basını; Erdoğan iktidarında Ankara-Tahran ilişkilerinin çeşitli dönemlerde iş birliği, rekabet ve çatışma sürekliliği içinde devam ettiği hususunda mutabık kalmış ancak “Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?” sorusu daha çok Kılıçdaroğlu üzerinden değerlendirilmiş ve Erdoğan’ın İran’ın işine yarayacağı yönünde değerlendirmelere yer verilmemiştir. Bu bağlamda Erdoğan’ın “saldırgan” ve “milliyetçi” tutumunun gerilimi daha da tırmandıracağı ancak Kılıçdaroğlu’nun Batı eksenli politikasının, İran’ın Batı ile ilişkilerinde etkin bir rol oynayabileceği ileri sürülmektedir. Sonuç olarak reformcu ve ılımlı yayınlarda Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının İran’ın menfaatine olacağı görüşü hâkimken muhafazakâr yayınlarda ise daha çekimser ve Erdoğan’dan taraf olmayan bir hava sezildiğini belirtmek mümkündür.