İran’da Artan Yangın Hadiseleri ve Ormanların Muhafazası
İran, kuzey ve batı ekseninde olmak üzere iki ana ormanlık arazi hattına sahiptir. Kuzeydeki hat, Batı Azerbaycan eyaletinden başlayarak Doğu Azerbaycan ve Erdebil’e oradan da Hazar Denizi kıyısına paralel biçimde Gilan, Mazenderan ve Gülistan eyaletlerini kat ederek Kuzey Horasan eyaletine ulaşır. Hirkani Ormanları ve Gülistan Millî Parkı bu ormanlık hattın üzerinde yer alan tanınmış bölgelerdir. İran’ın batı ekseninde uzanan ikinci ormanlık hat ise Zağros Ormanları veya Meşe Ormanları olarak bilinir. Zağros Ormanları Batı Azerbaycan’dan başlar, güneye doğru inerek Kirmanşah, İlam, Luristan, Huzistan, Çahar Mahal ve Bahtiyari, Kohgiluyi ve Buyer Ahmed eyaletleri üzerinden Fars eyaletine dek uzanır. İki ana hattın sahip olduğu toplam ormanlık ve otlak alanının genişliği 10 milyon hektar kadardır.
İran’da söz konusu ormanlık alanlar tehdit altındadır. Nitekim her yıl ortalama 15 bin hektar ormanlık ve otlak alan yanarak kül olmakta, böylece ülkenin akciğerleri olan bu değerli alanlar giderek azalmaktadır. Her sene yaz aylarında tekrarlanan bu orman yangını vakaları bu yıl mayıs ayının son günlerinden itibaren yeniden görülmeye başlamıştır. Ancak bu yılki orman yangınlarının geçen yıllara nazaran çok daha sık yaşandığını vurgulamak gerekmektedir. Son zamanlarda giderek sık görülmeye başlanan orman yangını hadiselerine; 26 Mayıs’ta Huzistan’daki Dez Milli Parkı’nda, 29 Mayıs’ta Mingeşt Koruma Alanı’nda, 5 Haziran’da Kirmanşah eyaletinin Serpol Zehab ilçesinde, 7 Haziran’da Kohgiluyi ve Buyer Ahmed’in Dina ilçesindeki Temenek Ormanlarında, 8 Haziran’da Fars eyaleti sınırları dâhilinde yer alan Dirak Dağı’nda ve 9 Haziran’da Loristan’daki Sefidkuh ormanlık ve koruma alanlarının yanması vakaları örnek verilebilir.
Orman yangınlarının ortaya çıkmasında küresel iklim değişikliği ve sıcaklık ortalamasının artması, insanların piknik alanlarında duyarsız davranması ve çiftçilerin hasat döneminden sonra anız yakması gibi birtakım bilinen sebepler vardır. Ancak orman yangınlarının mayıs sonu ve haziran başı gibi kısa bir zaman aralığında bu denli çok yaşanmasının altında başka nedenler aranmalıdır. Bu nedenler arasında sabotaj veya kundaklama gibi eylemlerin de olabileceği yönünde endişeler mevcuttur. Zira Tahran Valisi Enuşirvan Muhsini Bendpey’in, 7 Haziran günü yaptığı açıklamada son zamanlarda yaşanan 25’ten fazla yangın hadisesinden bazılarının kundaklama eylemlerinden kaynaklandığını ifade etmesi ve Hükûmet Sözcüsü Ali Rebii’nin de bu yıl kasıtlı veya ihmal sonucu 103 yangın hadisesinin yaşandığını açıklaması söz konusu endişeleri artırmaktadır. Orman statüsündeki alanların yasa dışı surette tarım faaliyetlerine açılması, hayvancılıkla uğraşan insanlar tarafından otlak arazi olarak kullanılması sorunlarını da bu noktada zikretmek gerekmektedir. Mevzubahis etkenler halk ile devlet tüzel kişiliği arasında bazı çatışmaların meydana gelmesine, bu çatışma ortamında ormanların kasten yakılmasına ve ülkenin yeşil alanlarında tahribata yol açmaktadır. Bunların yanında ormanlarda yasa dışı avlanan insanların av hayvanlarını kaçırmak için ormanlık alanları kasten yakması gibi bazı uygulamalar da yangınların ortaya çıkmasında rol oynayan faktörlerdir.
İran hukuk mevzuatında ormanlık alanlarda kasten yangın çıkarma eylemelerine karşı birtakım caydırıcı hükümler bulunmaktadır. Bunların başında Ülke Orman ve Otlak Arazilerin Korunması Kanunu’nun 47. maddesi gelmektedir. Bu maddeye göre ormanlık arazilerde kasıtlı yangın çıkarmanın cezası 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır. Temiz Hava Kanunu’nun 20. maddesi ve İslam Ceza Kanunu’nun 19. maddesinin 6. fıkrasında saman ve anız yakılması gibi çevre kirliliği ve yangınlara neden olan, doğaya duyarsız eylemlere kalkışanlara 6 aydan 2 yıla hapis veya nakdi para cezaları öngörülmektedir. Ancak bu hükümlere rağmen İran’da ormanlara izinsiz giren ve zarar veren kişi sayısı artmaktadır. Güney Horasan Çevre Muhafaza Biriminin, 2020 Mart-Nisan ayları içerisinde eyalet sınırları içinde ormanlara izinsiz girerek avlanmak veya ormanlık araziyi tahrip etmek amacıyla yangın çıkarmaya çalışırken 26 kişinin yakalandığını ve bu rakamın geçen senenin aynı aralığına göre %75 arttığını açıklaması bahsedilen duruma örnek arz etmektedir.
İran’da ormanlık alanlarda emniyetin sağlanması ve tabiatın korunması yetkisi Çevre Koruma Kurumuna aittir. 1971 yılında tesis edilen kurum, bu vazifeyi icra ederken kendisine bağlı yarı memur yarı emniyet gücü hüviyetine sahip orman muhafaza memurlarını (Far. muhitban) kullanmaktadır. Orman muhafaza memurları, yasa dışı avcılık veya tabiat alanlarını tahrip etmek niyetiyle izinsiz yoldan ormanlara giren kişilerle mücadele ederken bazen bu kişilerle çatışmalara girmek zorunda kalmaktadır. İran’da bu türden hadiselerin son zamanlarda arttığı görülmektedir. 14 Nisan’da Huzistan’ın Gutvend ilçesinde, 18 Nisan’da Huzistan’ın Şuşter ve 12 Mayıs’ta Şiraz’da Bemu Millî Parkı’nda ormana giren kaçak avcılar ve diğer silahlı gruplarla orman muhafaza memurları arasındaki çatışmalar bu olayların son zamanda kaydedilen en son örneklerindendir. Orman muhafaza memurları bu zamana kadar girdikleri çatışmalarda 140 mensubunu kaybetmiştir. Orman muhafaza memurlarıyla çatışan kişilerin av silahlarının yanında bazı vakalarda uzun namlulu muharebe silahlarını da kullanması, muhafaza memurlarının bu kişilere karşı etkin mücadele kapsamında Kalaşnikof tipi tüfeklerle teçhiz edilmelerine neden olmuştur. Buraya kadar sözü edilen hususlar İran’da orman muhafızlığının ne denli zor şartlar altında yapıldığı konusunda bizlere fikir vermektedir. Ancak bu durum bu mesleği zor kılan yegâne unsur değildir. Hukuk yapısındaki bazı hususlar da orman muhafızlarını çatışmalar esnasında zor durumda bırakmaktadır. Her ne kadar muhafaza memurlarının silah kullanma yetkisi bulunsa da dur ihtarına uymayan ve silahla karşılık veren kişilerin çatışmalarda ölmesi hâlinde bu kişilerin yakınları tarafından memurlara karşı kısas isteme hakkı yasalarda mahfuzdur. Bu nedenle orman muhafaza memurları çatışmalar sırasında olabildiğince tetiğe basmaktan imtina etmektedir. Bu ilk bakışta olumlu bir durum olarak görülse de muhafaza memurlarını çatışmalar esnasında oldukça riskli bir vaziyete sokmaktadır. Hukuki çerçevenin yol açtığı zafiyetlerin yanında muhafaza memurlarının görevlerini yaparken personel ve teçhizat bakımından yaşadığı yetersizliklerden de bahsetmek gerekmektedir. Son yıllarda orman yangınlarının artması personel eksikliğini daha çok hissedilir hâle getirmiştir. İran’da 2019 yılı rakamlarına göre toplam 3.500 orman muhafaza memuru görev yapmaktadır. Ancak İran’da millî parkların ve koruma altına alınmış tabiat bölgelerinin genişliği dikkate alındığında ihtiyaç duyulan personel sayısının 10 bin olduğu ifade edilmektedir. Personel eksikliğine bağlı olarak İran’ın geneline bakılacak olursa her 10 ila 12 bin hektara bir muhafaza memuru düştüğü görülmektedir. Ülkedeki ormanlık alanların farklı noktalarında hâlihazırda 604 orman karakolu bulunmasına rağmen bunların ancak 517’si devamlı surette hizmet verebilmektedir. Buna karşılık yeni personel alımları da oldukça düşük düzeydedir. Zira her yıl 300 orman muhafaza memuru alımına karar verilmiştir. Ancak bu alımlarla hedeflenen 10 bin personel sayısına epey uzun bir süre sonunda ulaşılacaktır. Personel alımlarının yetersiz oluşunda devletin maddi sıkıntıları ve bu mesleğin taşıdığı riskler etkilidir denilebilir. Devlet maddi sıkıntılar nedeniyle kadrolu yerine sözleşmeli personel alımları uygulamasına geçmiştir. Bunun sebebi sözleşmeli personelin, kadrolu meslektaşlarına nispetle yarı oranda maaş alması ve hazineye daha az bir külfet getirmeleridir. Günümüzdeki mevcudu 400’e varan sözleşmeli personelin yanında silahlı kuvvetler personelinden de her ay 12 erin orman muhafaza memuru olarak istihdamına karar verilmiştir.
Yangın ve orman kundaklama olaylarının artmasına rağmen orman muhafaza memurlarının yangınları söndürmeye yönelik yeterli teçhizata sahip olmadığı görülmektedir. Ulaşımı zor dağlık arazilerdeki yangınları söndürmek için su haznesine sahip helikopterlerin veya cip gibi özel maksatlı kara araçlarının eksikliği bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu eksiklikten dolayı orman muhafaza memurlarının zorlu arazi şartlarında yaya olarak yangın mahallerine ulaşmaya çalışması ve anında müdahale gerektiren durumlarda gecikmeler yaşanması kaçınılmazdır. 2014 yılında Gülistan Millî Parkı’nda yangın yerine ulaşımda güçlük çekildiği için 800 hektarlık devasa bir alanın yanması bu duruma verilecek en iyi örnektir. Hükûmet 2019’da 103 adet yeni araç tahsisi yapmış olsa da kullanılan araçların hâlen birçoğu bakımsız ve eskidir. Teçhizat sorunlarının giderilmesi adına gerekli yasal düzenleme 2015 yılından bugüne kadar Mecliste bekletilmektedir. Bütün bunların yanında ABD tarafından uygulanan ambargoların ülke içi üretimi azaltması ve döviz kurunu ve fiyatları yükseltmesi yeni motosiklet, cip veya helikopter gibi araçların üretimine veya dışarıdan alımına mâni olmaktadır. Bu şartlarda orman muhafaza memurlarının teçhizat eksiklerinin giderilmesi adına yeterli adımların yakın zamanda atılacağını söylemek pek mümkün gözükmemektedir.
İran’da Çevre Koruma Kurumu personelinin hukuk, personel sayısı ve teçhizat gibi birçok alanda yaşadığı problemler, İran’daki ormanlık alanların korunmasında bazı zafiyetlerin oluşmasına sebep olmaktadır. İran bu zafiyeti ortadan kaldıracak düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışmaktadır. Ancak bunlar da ambargolar sonucu oluşan birtakım ekonomik engellere takılmaktadır. İran mevcut problemlerini kısa süre içerisinde gidermediği sürece yangın olaylarının ormanları tehdit etmeye devam etmesi muhtemeldir. Bu da hâlihazırda hava kirliliği, kuraklık ve içme suyu temini konusunda sıkıntılarla mücadele eden İran’ın, elindeki ormanlık alanların yıldan yıla yok olmasına karşı gereken önlemi alamaması ve yeni bir çevresel sorunla daha yüz yüze gelmesi anlamı taşımaktadır.
- Etiketler:
- Çevre
- Orman Yangını
- Kundaklama
- Avcılık
- Orman Muhafaza