İran’da Nüfus Artış Hızının Azalma Sebepleri

İran’da Nüfus Artış Hızının Azalma Sebepleri
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Bugün nüfusu 83 milyonu aşan İran, geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında nüfusu yüksek oranlarla devamlı surette artış göstererek dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkeleri arasında yer almıştır. Ülkede nüfus artış hızının yüksek seyretmesi, İslam Devrimi’nin öncesinden başlayarak nüfus artış hızını denetim altına alacak birtakım önlemlere başvurulmasına neden olmuştur. Fakat ülkenin nüfusu İslam Devrimi’nin ardından başlayan İran-Irak Savaşı’nda yüksek bir hızla artmaya başlamıştır. 1980-88 yıllarında yaşanan savaşta nüfus artış hızı %3,9 gibi yüksek bir rakama ulaşmış, bu rakam İran’ın yakın tarihinde ölçülebilen en yüksek nüfus artış oranı olmuştur. Bu dönemde artan doğum sayıları neticesinde kadın başına ortalama 6 çocuk düştüğü yönünde veriler elde edilmiştir. Nüfus artışının ülkenin ekonomik kapasitesini zorlamaya başlamasıyla Haşimi Rafsancani’nin Cumhurbaşkanlığı Dönemi'nde yeniden bir dizi nüfus kontrolü tedbirlerinin alınmasına karar verilmiş bu doğrultuda topluma her ailenin en fazla iki çocuk sahibi olması kuralı benimsetilmeye çalışılmıştır. Rafsancani’nin Dönemi'nde uygulanan nüfus kontrolü politikası; savaştan yeni çıkmış, mali sıkıntılar yaşayan ve hizmet kapasitesi sınırlı bir ülkenin bakmakta zorlanacağı fazla nüfusu eritmek ve insanların yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan bir uygulamadır. O dönemde bu uygulama; sağlık, altyapı ve eğitim gibi birçok farklı alanı ilgilendiren resmî projelerin bir parçası olarak düşünülmelidir. Söz konusu politika Rafsancani’nin halefi Muhammed Hatemi’nin Cumhurbaşkanlığı Dönemi'nde de devam ettirilmiş, 1986-96 yılları arasında nüfus artış hızı %1,9’a kadar düşürülerek nüfus kontrol edilebilir bir seviyeye getirilmiştir. Lakin bu yıllardan sonra nüfus artış hızı bir daha hiç yükselmemiş ve kesintisiz biçimde düşme eğilimini sürdürmüştür; 1996-2006 döneminde %1,6’ya, 2006-2011’de %1,29’a ve 2011-2016’da ise %1,24’e gerilemiştir. Bu aralıksız düşüş İran’ın siyasi gündeminde nüfus konusunda endişelerin oluşmasına neden olmuştur. İran Sağlık Bakanlığı Nüfus, Aile ve Okul Sağlığı Genel Müdürü'nün Mayıs 2020’de yapmış olduğu açıklamadan sonra bu endişeler kamuoyunda daha da şiddetlenmiştir. Söz konusu Genel Müdür, nüfus artış hızının İran tarihinde ilk defa %1’in altına düşmüş olduğu uyarısında bulunmuş ve bunun toplumsal bir sorun hâline geldiğini, konuya acil müdahale edilmesi gerektiğini dile getirmiştir.

Yukarıda zikredilen nüfus kontrol uygulamaları muhafazakâr siyasi çevrelere mensup isimler ve Devrim Rehberi Ali Hamenei tarafından daima eleştirilmiştir. Eleştirenler arasında eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad örnek verilebilir. Ahmedinejad 2010 yılında yaptığı bir konuşmada nüfus kontrolünü Batılıların bir dayatması olarak addederek, ikiden fazla çocuk yapılmaması kuralını ise İran milletinin adını gelecek 40 yıl içerisinde ortadan kaldırmaya matuf bir uygulama olarak nitelendirmiştir. Devrim Rehberi Ali Hamenei de Rafsancani Dönemi'nde nüfus artış hızı hazır kontrol altına alınmışken Hatemi hükûmetinin bu uygulamayı devam ettirmesini ülke adına ciddi sorunlara yol açacak bir hata olarak dile getirmiş, bu uygulamaların nihayetinde İranlıları yaşlı bir topluma dönüştüreceği hususuna dikkat çekmiştir. Bu duruma bir önlem olarak her ailenin 4-5 çocuğa sahip olmasının önemine değinen Hamenei ancak bu şekilde nüfus artış hızındaki düşüş eğiliminin tersine döndürüleceğini ifade etmiştir. Hamenei ayrıca topluma ülkenin gelecek 30 yıl içerisinde 150 milyonluk bir nüfusa ulaşması yönünde hedef koymuştur. Rehberlik Makamı Eserlerinin Korunması ve Yayımlanması Dairesi tarafından genç çiftlere çocuk sahibi olmaları yönünde mesajlar verilmekte, afişler yayımlanmaktadır. Devrim Rehberi'nin görüşlerine uygun olarak hükûmet ve resmî medya organları da nüfus artış hızının düşüşü ve toplumun yaşlanması konusunu, kamuoyuna ciddi bir toplumsal sorun olarak yansıtmakta ve toplumda bu konuya dair bir algı yaratmaya çaba göstermektedir. Her yıl 20 Mayıs tarihinin Millî Nüfus Günü olarak kutlanmasına karar verilmesi bu amaçla atılan adımlar içinde değerlendirilebilir.

Son birkaç yılda Devrim Rehberi'nin nüfus konusunda koyduğu hedefe ve hükûmet ile medyanın bütün gayretlerine rağmen bu adımların nüfus artış hızındaki düşüşü tersine çevirmek konusunda başarısız olduğu açıkça görülmektedir. Zira İran İstatistik Kurumunun 2017'de yayımladığı değerlendirmede İran nüfusunun, önümüzdeki 30 yıl içerisinde yaşanacak farklı senaryolara göre 95 ila 104 milyon aralığına ulaşması beklenmektedir. Buradan anlaşılmaktadır ki Hamenei’nin göstermiş olduğu 150 milyonluk ülke hedefine erişmek bu gidişat ile pek mümkün değildir. Bunun yanında 65 yaş ve üzeri yaşlı kesimin toplam nüfusa oranının artacağı ve 19 milyona kadar yükseleceği öngörülmektedir. Bu rakamlar geçmişteki yıllara nazaran daha yaşlı bir nüfusa işaret etmektedir. İran'da nüfus artış hızının düşmesinde ve nüfusun giderek yaşlanmasında rol oynayan sebepleri iki ana başlık altında izah etmek mümkündür.

Ekonomik Koşullar

2018 Kasım ayından beri uygulanan ABD ambargoları; İran'da üretimin azalmasına, işsizlik, enflasyon, fiyat pahalılıkları ve ülke dışına kalıcı göçler gibi birçok sosyoekonomik sorunun oluşmasına neden olmuştur. Bütün bu sorunların geçim sıkıntısı şeklinde bireyler üzerinde psikolojik bir baskı meydana getirmesi olağandır. Geçim sıkıntısının bulunduğu bir yerde insanlar evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi birtakım masraflara katlanmalarını gerektiren işleri ertelemek zorunda kalmaktadır. İran'da giderek artan işsizlik de gençlerin evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi geleceğe yönelik planlarını ertelemelerinde etkili olmaktadır. İran İstatistik Kurumunun 2019 yılı bahar dönemine ait istatistiklerine göre toplumun 15 ila 29 yaş arası genç kesiminde işsizlik oranı %23 dolaylarındadır. Her yıl aktif iş gücüne 900 bin civarında gencin daha katıldığı ve mevcut istihdam olanaklarının özellikle ambargolardan sonra oldukça sınırlı kaldığı bir ortamda işsiz genç sayısının her yıl arttığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla sözü edilen şartlarda genç vatandaşları evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya teşvik eden bütün tedbirler anlamsız hâle gelmektedir. Hükûmet teşvik amaçlı evlilik kredileri sunmaktadır. Ancak bu tür tedbirlerden istenilen sonucun alınamayacağı meydandadır. Zira krediler aileler için geçici süreliğine nakdi getiriden başka bir katkı sunmamaktadır. Bunun yerine her çocuk başına belirlenen bir miktarda aileye aylık ücret yardımında bulunulabilir veya vergi indirimi yapılabilir ya da çocuk bakım masraflarının belli bir kısmının devlet tarafından karşılanması sağlanabilir. Fakat mevcut ekonomik sıkıntılar içerisinde devletin bu tür sosyal yardımlarda kesintiye gideceği muhakkaktır. Bu da sözü edilen tedbirlerin hayata geçirilmesinde sıkıntılar yaşanacağı anlamına gelmektedir.

Evlenme ve Doğum Oranlarının Azalması

İran’da evlenme oranları 2010 yılından bu yana her yıl düzenli biçimde bir önceki yıla göre yaklaşık %6 seviyesinde azalmaktadır. Evlenme oranlarının düşmesi hâliyle doğum oranlarının da azalmasına etki etmektedir. Nitekim 2019-2020 yılında bir önceki yıla göre 158 bin daha az doğum vakası gerçekleşmiştir. Nüfus artış hızının azalmasında evlenme yaşının yükselmesi ve kadın başına düşen doğum sayısının azalması da önemli faktörlerdir. Günümüzde kadınlar için ülke genelinde ortalama evlenme yaşı 24 iken bu rakam erkeklerde 28’dir. Yaş ortalamasının her yıl daha da yükseldiği kaydedilmektedir. Ülke genelindeki rakamlardan kurtulup yalnızca büyük şehirler mercek altına alındığında evlenme yaşı ortalamasının çok daha yüksek olduğu söylenebilir. Evlenme yaşının artmasıyla beraber bireylerde çocuk sahibi olmayı zorlaştıran kısırlık gibi fizyolojik engeller de doğum sayısının azalmasında ve nüfus artış hızının düşmesinde rol oynayan unsurlardır. Sağlık Bakanı Danışmanı Şehla Hüsrevi’nin açıklamasına göre İran’da hâlihazırda kadın başına 1-2 çocuk düşmektedir. Bu oranın uluslararası ortalamada 2-3 çocuk düzeyinde olduğu bilinmektedir. Doğum sayısının azalmasında kadınların artık annelikten önce eğitime ve meslek yaşamına daha çok önem vermeleri de neden gösterilebilir. Zira bu durumu en iyi açıklayan verilerden biri İran’da kadın üniversite öğrencisi sayısının 2016-2017 yılında erkek öğrenci sayısını geçmiş olmasıdır. Üniversitelerdeki kadın öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı %57’dir. Yükseköğrenimden mezun olmuş kadınların oranı ise %44 gibi azımsanmayacak bir noktaya ulaşmıştır. İran’da siyasi düzenin kadınlarda evlenme yaşının düşürülmesi ve evli çiftlerin genç yaşta çocuk sahibi olmasını teşvik ediyor olması kadının eğitim ve iş hayatında daha aktif konuma yükselme isteğiyle çatışmaktadır.

Tarihsel sürece bakıldığında İran’ın son 30 yıl içerisinde nüfus artış hızı açısından keskin bir düşüş yaşadığı gözlenmektedir. Devlet söz konusu meseleyi çözmek için resmî kurumlar ve medya vasıtası ile mesele hakkında kamuoyuna bilinç kazandırmak ve erken evlilik, fazla çocuk sahibi olmak gibi hususları dinî-kültürel argümanlarla destekleyerek topluma benimsetmeye çalışmaktadır. Kültürel yaklaşım önemlidir ancak bir yere kadar etkili olabilir. Meseleye köklü bir çözüm getirilmek isteniyorsa işe ekonomik araçların daha fazla ve verimli biçimde kullanılmasıyla başlamak faydalı olacaktır. Sosyal yardımların hayata geçirilmesi bu noktada oldukça önemlidir. Fakat İran’ın ambargolar nedeniyle mücadele etmek zorunda olduğu mevcut ekonomik sıkıntılar, hükûmetin bu konuda vatandaşlarına yardımcı olmak ve yaşamlarını kolaylaştırmak bakımından yetersizlikler yaşamasına neden olmaktadır. Mevcut ekonomik koşullar dâhilinde nüfusun yaşlanması sorunu İran’da diğer toplumsal sorunlarda olduğu gibi kronik bir hâl almaya ve varlığını sürdürmeye aday gibi görünmektedir.