İran’da Çifte Vatandaşlık Tartışmaları Yeniden Gündemde

İran’da Çifte Vatandaşlık Tartışmaları Yeniden Gündemde
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Başkan Vekili Turgay Şafak

İran’da son yıllarda tartışılan konulardan biri, üst düzey yöneticilerin yurt dışında ikamet sahibi olmaları ve çifte vatandaşlıklarıdır. Bu defa konu, siyasi elitlerin çocuklarının çeşitli sebeplerle Batılı ülkelere göç etmeleriyle tekrar gündeme gelmiştir. İran’ın kronik sorunlarından olan beyin göçü, sporcu göçü ve sermaye göçü ile birlikte bakan, milletvekili ve üst düzey bürokratların çocuklarının göçleri de önümüzdeki yıllarda çok tartışılacak gibi görünmektedir.

İran kanunları çifte vatandaşlığı kabul etmemektedir. İran Medeni Kanunu’nun 988. maddesi, bir İran vatandaşının yalnızca kendi isteği ve bakanlar kurulunun kararıyla İran İslam Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkabileceğini kaydetmektedir. Aynı Kanun’un 989. maddesi de bir İranlının, kanunların öngördüğü süreçler dışında başka bir ülke vatandaşlığı edinmesinin geçersiz sayılacağını ve İran vatandaşlığının esas alınacağını belirtmektedir. Ayrıca İran kanunlarına göre yasal süreçler dışında ikinci bir vatandaşlık edinmiş olanların bütün taşınmazlarına el konularak satışa çıkarılmakta ve satıştan sonra işlem giderleri düşülerek kalan meblağ kendilerine teslim edilmektedir. Yabancı bir ülkenin vatandaşlığına geçmenin yaptırımı bununla da sınırlı kalmamakta ve söz konusu kişiler; bakanlık, bakan yardımcılığı, milletvekilliği, belediye il meclis üyeliği ve diğer her türlü kamu görevinden men edilmektedir.

Çifte vatandaşlığın İran tarafından resmî olarak kabul edilmemesi, birçok kişinin bu durumu gizlemesine yol açmakta ve özellikle üst düzey görevlerde yer alacak kişiler hakkında derinlikli güvenlik soruşturmaları sonrasında ortaya çıkabilmektedir. Böyle durumlarda çifte vatandaşlığa sahip kişiler casusluk gibi suçlamalarla karşı karşıya kalabilmektedir. Hasan Ruhani Dönemi nükleer müzakere heyetinde çifte vatandaşlık sahibi kişilerin yer aldığı iddiaları uzun süre gündemden düşmemiş ve hatta televizyon dizilerine dahi konu olmuştu.

Bugüne kadar çifte vatandaşlık sahibi olan kimselerin üst düzey görev alıp alamayacağı tartışılırken son günlerde birçok üst düzey yöneticinin çocuklarının başta Kanada ve ABD olmak üzere Batılı ülkelerin vatandaşlığına geçmeleri, Green Card ve daimî oturum almaları konuyu tekrar gündeme taşımıştır. Dönemin Meclis Millî Güvenlik Komisyonu Üyesi Cevad Kerimi Kuddusi başkanlığında hazırlanan raporla çifte vatandaşlık, Green Card ve daimî oturum sahibi olan üst düzey bürokratların listesi yayımlanmıştı.

İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından özellikle internetin kısıtlanmasını savunan, tesettür konusunda sert tutum sahibi olan ve Batı karşıtı söylemleri ile dikkat çeken kişilerin çocuklarının, eğitim veya yatırım amacıyla yurt dışına çıkmaları toplumda tepkileri artırdı. Özellikle sosyal medyada birçok kişi; İslam Cumhuriyeti yöneticilerinin halka dinî değerlerden, zorunlu tesettürden, internetin zararlarından bahsedip kendi çocuklarını tesettürün zorunlu olmadığı, internette kısıtlamanın olmadığı ülkelere göndermelerini eleştirmiştir.

Reisi’nin Kadın ve Aileden Sorumlu Yardımcısı Ensiye Hazali’nin oğlunun Kanada’ya yerleşmesi sonrasında bu konu tekrar gündeme gelmiştir. Ensiye Hazali’nin İslam Devrimi Kültür Yüksek Konseyi üyesi olan kız kardeşi Kübra Hazali’nin hem oğlunun hem de kızının ABD’de ikamet ettikleri iddia edilmiştir. Tartışmaya katılan Ensiye ve Kübra Hazali’nin diğer kardeşleri Mehdi Hazali, iddiaların doğru olduğunu söyleyerek şöyle demiştir:

“Yeğenlerimin yurt dışına çıktıkları doğrudur. Ensiye Hazali’nin oğlunun Kanada’da VPN teknolojisi alanında bir şirketi var. Bildiğiniz gibi Kanada’da şirket kurabilmek için milyon dolarlara ihtiyaç vardır. Yurt dışına gidip yatırım yapmak herkesin hakkı ama bunlar sahip oldukları rant ile gidip iş kurabildiler. Ebeveyninin, İran’da internetin kısıtlanması için çalışmalar yapıp kendisinin yurt dışında VPN alanında yatırım yapması doğru değil ya da İran’da kadınların şal ya da manto giymesini eleştirip çarşaf giyilmesi gerektiğini söyledikten sonra çocukları yurt dışına gönderemezsiniz.”

Hükûmete yakın isimler ise Devrim’i benimsemiş kişilerin veya çocuklarının yurt dışına çıkmalarını farklı şekillerde açıklama yoluna giderek “Ambargoları delmek amacıyla gidiyorlar.”, “VPN teknolojisi konusunda yatırım yaparak müstehcen sitelere engel olacak çalışmalar için gidiyorlar.” gibi iddialar öne sürmüşlerdir.

Tartışmalara Cumhurbaşkanı Reisi de müdahil olarak “Çocuklarını yurt dışına gönderenlerin kendileri de İran’ı terk etsinler.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Ancak tartışmalar bunlarla sınırlı kalmadı. Kooperatif, çalışma ve sosyal refah bakanlığı için Meclise adı sunulan Muhammed Hadi Zahidivefa’nın çocuklarının da Kanada vatandaşı olduğu sosyal medyada konuşulmaya başladı. Tartışmalar sebebiyle hâlâ bakanlığı vekâleten yürüten Zahidivefa’nın atamasının bugünlerde yapılması gerekirken vekil olarak üç ay daha sürdürmesine karar verildi.

Önceki hükûmetler döneminde de birçok kez gündeme gelen konu hakkında, Meclis tarafından 2020’de çifte vatandaşlığı olan kimselerin üst düzey görevlerde yer alamayacağı hakkında bir kanun çıkartıldı. Son yıllarda İranlılar arasında artan yurt dışında yaşama isteğinin, toplumun bütün kesimlerinde görüldüğünü söyleyen Sosyolog Cevad Miri; sahip oldukları mali güçleri sebebiyle ekonomi ve siyasetin tepe isimlerinin, kendi ailelerini daha kaliteli bir yaşama sahip olmaları amacıyla yurt dışına gönderdiğini ifade etmektedir. Çifte vatandaşlık sahiplerinin üst düzey görevlerde bulunmasının yasaklanmasının ardından çocuklarının da çifte vatandaşlık, daimî ikamet ve Green Card sahibi olmaları da İran kamuoyunda uzun süre tartışılacağa benziyor.