ABD’li Senatörler Malley’i Sıkıştırdı

ABD’li Senatörler Malley’i Sıkıştırdı
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Kıdemli Uzman Bilgehan Alagöz

Ocak 2021’de ABD Başkanı Joe Biden tarafından İran özel temsilcisi olarak atandığından bu yana Washington çevrelerinde bazı kesimlerin yüksek perdeden eleştirdiği Robert Malley, 25 Mayıs’ta ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesinde, kamuya açık özel bir oturuma katıldı. İran ile P4+1 ülkeleri arasında 2021’de Viyana’da başlayan ve ABD’nin ikincil diplomasi ile dâhil olduğu ve geçtiğimiz mart ayında duraksayan nükleer müzakerelerin son durumu ve ABD’nin İran politikasına ilişkin gelişmeler, oturumun ana konusu oldu. Söz konusu toplantının Başkan Biden’ın 24 Mayıs’ta basına sızdırılan haber yoluyla Devrim Muhafızları Ordusunun (DMO) terör örgütü listesinden çıkarılmayacağını duyurmasının bir gün sonrasında gerçekleşmesi, Malley’in neler söyleyeceğine dair merak uyandırdı. Keza oturumu dikkat çekici kılan bir başka gelişme de eş anlı olarak ABD Hazine Bakanlığının Rusya ile bağları olan ve İran’a yardım eden bir petrol kaçakçılığı ağını yaptırım listesine alması oldu. Yaptırım gerekçesi, söz konusu ağın DMO-Kudüs Gücü ve Hizbullah adına İran petrolünün satışını kolaylaştırması ve İran’ın ABD yaptırımlarına aykırı olarak yüz milyonlarca dolarlık petrol geliri elde etmeye devam etmesini olanaklı hâle getirmesi şeklinde ilan edildi. Böylelikle nükleer müzakerelerin kilitlenmesindeki ana konu olan DMO’nun, terör örgütü listesinden çıkarılmaması hususunda ABD’nin kararlı olduğu netlik kazanmış oldu.

Oturumda Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Senatör Bob Menendez’in gerek açılış konuşmasındaki sözleri gerek Malley’e yönelttiği sorular, Biden yönetiminin İran politikasını eleştiren bir içeriğe sahipti. Menendez, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de Nükleer Anlaşma’dan (Kapsamlı Ortak Eylem Planı/KOEP) geri çekilmesinin hatalı olduğunu söylemekle beraber, yönetimin en son ocak ayında İran’ın nükleer bombaya erişimi için birkaç hafta kaldığını söylediğini ancak üzerinden aylar geçmesine rağmen hâlâ birkaç haftalık süre vurgusu yapmasının çelişki yarattığını vurguladı. Aynı şekilde İran’ın yalnızca KOEP’in gereklerine değil aynı zamanda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) düzenlemelerine de aykırı hareket ettiğine dikkat çekti. Kapanışta ise arka arkaya sorduğu sorularla Malley’i ciddi şekilde sıkıştırdı. Trump KOEP’ten çekilmeden önce de İran’ın balistik füze programının sınırlandırılamadığını, İran’ın vekil güçlerle ilişkilerini daha da derin bir şekilde devam ettirdiğini, bölgede istikrarsızlık yaratmayı sürdürdüğünü, ABD güçlerine ve müttefiklerine yönelik drone saldırılarını artırdığını, ABD’lileri rehin almaya devam ettiğini söyledi. Dolayısıyla KOEP’in İran’ın davranışlarını sınırlamayan etkisiz bir anlaşma olduğunu dile getirdi. 

Buna istinaden Malley’in eğer nükleer müzakerelerde bir başarı sağlanırsa ABD’nin Anlaşma’ya döneceğini ve geliştirilmiş bir metnin ortaya çıkacağını, bunun da 2015’te Senatoda çıkan İran Nükleer Anlaşması’nı İnceleme Yasası’na (Iran Nuclear Agreement Review Act of 2015) göre Senato tarafından değerlendirileceğini söylemesi önemliydi. Zira şu ana kadar Biden yönetimi, bunu dile getirmekten çekiniyor ve Anlaşma’ya geri dönmenin alternatif hukuk yollarını araştırıyordu. Bu beyana göre KOEP’in geleceğinin Senatonun tutumuna bağlı olduğu resmen teyit edilmiş oldu. 

Öte yandan Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch İran’ın Çin’e olan petrol satışlarına dikkat çekti ve ABD’nin yalnızca İran kurum ve kuruluşlarını değil bu ticareti gerçekten engellemek istiyorsa Çin’e de yaptırım uygulaması gerektiğine vurgu yaptı. Cumhuriyetçi Senatör Ron Johnson ise Biden yönetiminin İsrail’e ihtiyacı olan silah ve savunma sistemlerini verip vermeyeceğini sordu. KOEP’e geri dönüşün sağlanamaması durumunda İsrail’in güvenliği için B planı olup olmadığını eğer var ise bunun İsrail’e KC-46A, F35 ve hassas güdümlü mühimmatları hızla transfer etmeyi kapsaması gerektiğini söyledi.

Oturumda Malley’in yaptığı önemli açıklamalardan biri de müzakerelerde Rusya’nın rolünün abartıldığını ve sürecin asıl mimarının Avrupalı müttefikler olduğunu söylemesi oldu. Malley’i bu defansif açıklamaya sevk eden ana sebep ise son günlerde Cumhuriyetçilerin nükleer görüşmelerde Rusya’ya bel bağlanıldığını dile getirmeleri ve süreci sert şekilde eleştirmeleridir.

Malley’in açıklamaları, bilinenlerin dışında yeni bir söz söylememekle beraber Biden’ın kasımdaki ara seçimler öncesi partisini zayıflatacak bir hamle yapmaktan imtina ettiğini teyit etti. Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 26 Mayıs’ta katıldığı Davos Zirvesi’nde “DMO’nun ABD’nin terör örgütleri listesinde olması, İsrail yanlısı lobi tarafından büyütülen ikincil bir konu ve asıl önceliğimiz İran ulusunun çıkarları” şeklindeki sözleri İran’ın, DMO ile ilgili taleplerini, nükleer müzakereleri tıkayacak bir ön koşul olmaktan çıkardığını göstermektedir. Bu bağlamda 6 Haziran’da gerçekleşecek olan UAEA Yönetim Kurulu toplantısı ve burada İran ile ilgili çıkacak son rapor ile birlikte nükleer müzakerelerin yeniden başlayıp başlamayacağı netlik kazanacaktır.