İran’da geçtiğimiz haftaki basın gündemine bakıldığında, seçim gündeminin iyiden iyiye ağırlığını hissettirdiği görülmektedir.
İran Basınında Öne Çıkanlar (3-8 Şubat)
İran’da geçtiğimiz haftaki basın gündemine bakıldığında, seçim gündeminin iyiden iyiye ağırlığını hissettirdiği görülmektedir. Gazetelerde seçimle alakalı analizler ve haberler daha büyük şekilde yer almakta, çeşitli isimlerden görüşler ve röportajlar yayımlanmaktadır. Seçime bir aydan az süre kalmışken ardı sıra basın açıklamaları gelmekte ve tarafların sunacağı olası listeler üzerine analizler yapılmaktadır. Öte yandan İsrail ve Yemen konulu haberlere ve analizlere de sıklıkla yer verilmeye devam edilmektedir. Ne var ki İran Millî Futbol Takımı’nın gösterdiği başarı halkın gündemini bambaşka bir yere çekmiş ve hafta boyunca İran’da gündem ağırlıklı olarak futbol olmuştur.
İran Millî Futbol Takımı’nın Asya Kupası Performansı
İran’da geçtiğimiz hafta; bir numaralı gündem, Millî Futbol Takımı’nın Asya Kupası’nda sergilemiş olduğu performans olmuştur. Çeyrek finalde Japonya’yla karşılaşan İran Millî Futbol Takımı, 28. dakikada yediği golle 1-0 geriye düşmüştür. 55. dakikada beraberliği Muhammed Muhibi’nin golüyle sağlamış ve Ali Rıza Cihanbahş’ın uzatmalarda penaltıdan bulduğu golle de Japonya’yı 2-1 yenmiştir. Yarı finalde Katar’la karşılaşan İran Millî Futbol Takımı, maçın hemen başında bulduğu golle maça önde başlasa da 3-2 yenilmiş ve kupaya veda etmiştir. Katar ise finalde Ürdün’le eşleşmiş ve Ürdün’ü 3-1 yenerek Asya Kupası’nın şampiyonu olmuştur. İran, yapısı itibarıyla futbola önem veren bir toplumdur. Bu sebeple ilgili turnuva, basının yanı sıra halk arasında da en üst seviyede ilgi görmüş ve bütün bir hafta gündem bu konu olmuştur.
Yaklaşan Seçimler ve İran’da Seçim Gündemi
İran’da bir yıla yakındır seçimin gündemi “katılım meselesi” olmuştur. Bu konunun bu kadar çok vurgulanmış olması; bazı kesimlerde, Anayasayı Koruyucular Konseyinin (AKK) 2020 Meclis ve 2021 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre daha ılımlı bir tavır sergileyeceği ve katılımın yüksek gerçekleşmesi için vetolarda daha yumuşak davranacağı beklentisini yaratmıştı. Ancak geçtiğimiz haftalarda eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani gibi önemli isimlerin veto edilmesiyle bu beklentiler yerini hayal kırıklığına bırakmıştı. Özellikle Uzmanlar Meclisi seçimlerinde bazı illerde kontenjan sayısı kadar aday gösterilmesi özellikle reformcu cenah tarafından “AKK’nin yeniden seçim mühendisliği yaptığı ve katılımı artırmak için herhangi bir kaygılarının olmadığı” eleştirilerine sebep olmuştur. İbrahim Reisi’nin geçmişteki diğer cumhurbaşkanları gibi Tahran’dan değil de Güney Horasan’dan adaylığını koyması ve AKK tarafından tek aday gösterilmesi, bu fikirleri savunanların argümanlarını güçlendiren bir olay olmuştur. Zira önceki dönemlerde Tahran’dan seçime giren Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin 2 milyon 300 bin oy alarak Uzmanlar Meclisine birinci sıradan girmesi ve şu anki Uzmanlar Meclisi Başkanı Ahmed Cenneti'nin son sıradan seçilen kişi olması, İran basınında gündeme getirilmiştir. Ek olarak eski Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de 1394 seçimlerinde 2 milyon 238 bin oy alması, Reisi’nin Güney Horasan'dan sadece 325 bin oy alarak Uzmanlar Meclisine girmesi ve o dönemde sadece bir adayla yarıştığı ve bu adayın 1399 (2020) yılında vefat ettiği; İran basınınca konu edilmiştir. Hafta boyunca bu eleştiriler özellikle reformcu basında yer bulurken Keyhan gibi aşırı muhafazakâr yayınlarda, bu gazetelerde yayımlanan metinlere cevap niteliğinde haberler servis edilmiştir.
Reformcu cenahın önde gelen isimlerinden ve eski cumhurbaşkanı yardımcılarından Masume İbtikar, Arman-ı Millî gazetesine verdiği röportajda, Devrim ideallerinden sapıldığını belirtmiştir. İbtikar, Ruhani hükûmetinin yöneticilerinin, Reisi döneminin ilk başlarında sessiz kalmayı tercih ettiklerini ve Reisi hükûmetinin gerçekleştirdiği eylemlerin sonuçlarının ortaya çıkmasını beklediklerini belirtmiştir. Röportajda İbtikar, önceki dönemlerin bilgi ve tecrübelerinden faydalanılmadığını söyleyip bu konunun önemini vurgulayarak bir anlamda sitem etmiştir.
Hasan Humeyni’nin bir etkinlikte yaptığı konuşmadaki satır araları da bu konuda dikkat çekicidir. Humeyni “Halk, bir fıkıh âlimi ve ermiş bir mercinin [Ayetullah Humeyni] şahsında kendi ideallerini gördü ve onlara; bağımsızlık, özgürlük, dindarlık ve ilerleme vadedildi. 45 yıl sonra dahi bu dört idealin herhangi birinin zayıflaması, Devrim’in ve İslam Cumhuriyeti'nin temel köklerinin zayıflamasına neden olur. Hiçbirinin diğerinin lehine gasp edilmemesi gerekiyor. Bugün neyse ki İmam'ın iyi bir halefi olan Yüce Lider, bu geminin kaptanıdır ve bu mesajı yaymaktadır. Ancak herkesin bunu sürekli olarak aklında tutması gerekiyor. Derin bir korku olmalı ki Allah korusun, bu dört idealden biri geride kalmasın.” diyerek üstü kapalı bir şekilde yaşanan gelişmeleri eleştirmiştir.
Eski cumhurbaşkanı yardımcılarından Mecid Ensari de gerçekleşen vetolara tepki gösteren isimlerden biri olmuştur. Ensari “Tanıdığım bazı kişiler, AKK üyelerinin bazılarından daha fazla fıkıh ve usul bilgisine sahip değilse de onlardan daha azına da sahip değildir. Ancak Uzmanlar Meclisinin işi olan siyasi, sosyal ve yönetim konularındaki bilgileri, AKK’nin bazı üyelerinden kesinlikle daha fazladır. Ne var ki bu kişiler ya reddedildi ya sınava çağrıldı. Onlara gerekli ilgi gösterilmedi.” demiştir. Ayrıca Ensari “Önceki dönemlerde Uzmanlar Meclisi seçimlerinde yapılan kötü muamele ve ret kararları nedeniyle bu dönem seçimlerinde birçok kişi kesinlikle aday olmayı reddetti. Zira bu kişiler, itibarlarını suda bulmadılar.” diyerek aday olmayan birçok ismin neden aday olmadığına dair açıklık getirmiştir.
Arman-ı İmruz’da yayımlanan bir haberde, seçime bir aydan az bir zaman kala olan bitenler derlenerek özetlenmiş ve bir resim ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Buna göre Cephe-yi Payidari’nin Genel Sekreteri Sadık Mahsuli katıldığı bir toplantıda, seçim listeleri hakkında "Şu anki durumda seçimlere bir ay kalmışken Batı yanlısı akım tarafından birleşik bir liste çıkarılıp çıkarılmayacağı konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değil. Elbette kendimizi sınırlamıyoruz ve devrimci akımlarla görüşüyoruz. İnşallah seçim atmosferini göz önünde bulundurarak karar vereceğiz." diyerek oluşturulacak liste hakkında beyanda bulunmuştur. Öte yandan Ali Laricani’nin yakın çevresinden olan Mansur Hakikatpur “Laricani ve Ruhani ittifak oluşturup ortak liste sunacaklar.” iddialarına yanıt vermiştir. Hakikatpur “İttifak ancak onlar oylarında bir artış sağlayabildiklerinde mümkün olabilir. İlan edilen bu iki liste, seçim atmosferinin ve seçimlerin temel ihtiyaçlarını karşılayıcı değil. Seçimleri daha heyecanlı ve rekabetçi hâle getiremezler. Dolayısıyla ittifak ihtimali yoktur.” demiştir.
İslami Şûra Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf da açıklama yapan isimlerden birisidir. Verdiği demeçte, seçimlere katılımın artışına ve rekabetin önemine vurgu yapan Kalibaf “Hepimiz yarışmaya katılmaya karar verdik. Yarışmanın kendisi ve nasıl yapıldığı, insanların katılımı için en büyük motivasyon olabilir. Bu yüzden insanlar bizden nefret etmeyecek şekilde yarışalım. Yarışmamız, katılımın azalmasına değil; artmasına neden olmalıdır.” demiştir. Konuşmanın devamında “Bir devrimci; toplumu, insanlar ve ilahi değerler arasında bir seçim yapmak zorunda bırakmaz. Hem insanları hem de ilahi değerleri birlikte takip etmeliyiz. Bu iki amacı, devrim cephesinde birlikte takip ediyoruz. İnsanlar bizden hem prensipleri ve özgünlüğü korumamızı hem de ilerlemeyi takip etmemizi istiyorlar. Bugün; sistemi, Devrim’i ve İran'ı korumak için dinin toplumu yönetmedeki etkinliğini kanıtlamamız gerekiyor. Bu noktada, insanlar bize eleştiri getiriyorlar ve haklılar. Halkımızın büyük çoğunluğu asla İslam Cumhuriyeti'ni zayıflatmayı veya ona sorun yaratmayı arzulamıyor. Aksine bizden etkin ve sorumluluk sahibi olmamızı bekliyorlar.” diyerek durduğu pozisyonun çerçevesini çizmiştir.