İran’da Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Anayasayı Koruyucular Konseyi

İran’da Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Anayasayı Koruyucular Konseyi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da 19 Mayıs 2017 Cuma günü gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken akıllara anayasasının 99. maddesine göre seçimleri denetlemekle yükümlü olan Anayasayı Koruyucular Konseyinin önceki seçimlerde aldığı veto kararları gelmektedir. Anayasanın 91. maddesi Konseyin, Devrim Rehberi tarafından “günün ihtiyaçlarının ve sorunlarının farkında olan” fakihler arasından seçilen altı üyenin yanı sıra parlamentonun çeşitli hukuk alanlarından seçtiği altı hukukçudan oluşmasını öngörmektedir. 19 Mayıs seçimleri, adayların 11-16 Nisan tarihleri arasında İçişleri Bakanlığına resmi başvuru yapmasıyla resmen başlayacaktır. Bunun ardından 17 Nisan tarihinde veto sonuçlarını açıklayacak olan Konsey, 21 Nisan tarihinde de itirazları değerlendirmeye alacaktır. Bu süreci müteakiben 26 Nisan’da nihai aday listesi açıklanacak ve resmî seçim kampanyaları 27 Nisan – 18 Mayıs arasında yürütülecektir.

İran’da neredeyse her Cumhurbaşkanlığı seçimine Konseyin eleme kararlarından çıkan tartışmalar damga vurur. Kaldı ki anayasanın cumhurbaşkanı adaylarında aranan vasıfları içeren 115. maddesi objektif bir çerçeve çizmekten çok uzaktır. Söz konu madde uyarınca:

Cumhurbaşkanı, dindar siyaset adamları (recal-i siyasi) arasından ve şu vasıfları haiz kişilerden seçilmelidir: İran kökenli olmak; İran uyruklu olmak; idare ve tedbir kabiliyetlerine sahip olmak (müdir ve müdebbir); temiz bir geçmişi olan güvenilir ve takva sahibi bir kişi olmak; İran İslam Cumhuriyeti’nin temel prensiplerine ve ülkenin resmî mezhebine inanmak.

Bu maddede geçen ve “siyaset adamları’ demek olan “rical-i siyasi” ifadesinin bir cinsiyete mi işaret ettiği yoksa “iş adamı” gibi zaruri olarak bir cinsiyet kısıtlaması olmayan kelimelerden birisi mi olduğu açık değildir. Fakat bu anlam bulanıklığı, maddede karşımıza çıkan belirsizlikler listesindeki başlıklarından yalnızca bir tanesidir. Söz konusu maddede geçen kabiliyet, temiz geçmiş ve takva gibi kavramlardaki belirsizlik cumhurbaşkanı aday adayları hakkında son sözü söyleme yetkisini kaçınılmaz olarak Konseye vermektedir ki Konsey de günümüze kadar bu gücünü sonuna dek kullanmakta tereddüt etmemiştir. Diğer yandan, İran’da dünyanın herhangi bir yerinde cumhurbaşkanlığına aday olamayacak isimlerin aday adayı olarak ismini kaydettirmesi de Konseyin eleme işlevini zorunlu kılmaktadır. Geçmiş seçimlerdeki uygulamalarına göz atmak Konseyin İran siyasetinde oynadığı kritik rolü gözler önüne serecektir.

1979 yılında kurulan İran İslam Cumhuriyeti’nin ilk dört cumhurbaşkanı, Seyyid Ebu’l-Hasan Benisadr, Muhammed Ali Recai, Seyyid Ali Hamenei ve Ekber Haşimi Rafsancani, yeni rejimin inşası, savaş koşulları ve devletin kurumsallaşması gibi olağandışı şartlar altında seçilmişti. Benisadr’ın görev süresi bir yıldan biraz fazla sürmüş ve 1981 yazında parlamentonun kendisini azletmesi üzerine ülkeyi terk etmişti. Recai, cumhurbaşkanlığı koltuğunda bir aydan az bir süre kaldı ve 30 Ağustos 1981 tarihinde uğradığı suikastta yaşamını yitirdi ve yerine Hamenei seçildi. Hamenei’nin cumhurbaşkanlığı 1980-1988 İran-Irak Savaşı şartları altında Devrim Rehberi Ayetullah Humeyni’nin 1989 yılındaki ölümüne kadar devam etti. Humeyni ölünce yerine ülkenin yeni Devrim Rehberi olarak seçilen Hamenei’den boşalan cumhurbaşkanlığı koltuğuna da seçimlerde oyların %90’ından fazlasını alan Rafsancani oturdu.

Tablo. İran’da Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

Yıl Aday Adayı Sayısı Konseyin Onayladığı Aday Sayısı Onaylanan Adayların Toplam Başvuruya Oranı
1980 124 96 77.41%
1981 (1) 71 4 5.63%
1982 (2) 46 4 8.69%
1985 50 3 6.0%
1989 79 2 2.53%
1993 128 4 3.12%
1997 238 4 1.68%
2001 814 10 1.23%
2005 1014 8 0.79%
2009 475 4 0.84%
2013 686 8 1.1%

Kaynak: http://irandataportal.syr.edu/

1997 yılından itibaren ise cumhurbaşkanlığı koltuğu ikinci nesil devrimciler diyebileceğimiz şahsiyetler tarafından doldurulmaya başlamış ve bu dönüşüm seçim süreçlerine de yansımıştır. Tabloda görüldüğü üzere, 1997’de Konsey’in veto ettiği müracaat sayısında ciddi bir artış olmuştur. Konsey, bütün kadın aday adayları dahil 234 kişiyi reddetmiştir. Eski Meclis Başkanı Ali Ekber Natuk Nuri, Muhammed Hatemi’nin en önemli rakibi olarak kalmış ve Hatemi seçimleri kazanmıştır. 2001 yılında cumhurbaşkanlığı yarışına girmek isteyenlerin sayısı neredeyse üçe katlanınca Konsey de buna benzer bir etraflı eleme süreciyle karşılık vermiş ve 45 kadının tümünün yanı sıra yüzlerce kişiyi seçimlere girmekten alıkoymuştur. 2005 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ülke tarihinin dikkat çekici seçimlerinden birisi olmuştu. Binden fazla İranlı seçime girmek için başvurmuş fakat sadece sekiz kişi Konsey’den onay almayı başarmıştır. Seçimlerde Mahmud Ahmedinejad, rakipleri Rafsancani, Mehdi Kerrubi, Muhammed Bakır Kalibaf, Mustafa Muin, Ali Laricani ve Muhsin Mehr-Alizade karşısında başarıya ulaşmıştı. Konsey reddedilen adaylara ilişkin şu açıklamayı yapmıştı.

Vazife şuuruyla bu dönem seçimlerine kayıt yaptıran aday adaylarına saygılarımızı sunarak ve adaylığı onaylanan isimlerin ilan edilmesinin diğer isimlerin İran İslam Cumhuriyetinde başka görevler üstlenemeyeceği anlamına gelmediğini belirterek […]

2009 Cumhurbaşkanlığı seçimleri hem seçim öncesinde hem de sonrasında meydana gelen gelişmeler nedeniyle 1979’dan beri yapılan en tartışmalı seçim olmuştur. 475 kayıtlı isimden sadece dördü, Seyyid Mir Hüseyin Musevi, Muhsin Rızai, Mehdi Kerrubi ve Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Konsey tarafından onaylanmıştı. Yüzlerce ismin seçimlere girmek için uygun bulunmaması ve Rafsancani’nin de veto edilmesi tartışmalara neden olmuştu Seçim sonrasında patlak veren tartışmalarda, muhalif kesimler Konsey dahil rejimin bütün organlarını hedef almıştı. 2013 yılındaki 11. cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benzer bir görüntü ortaya çıkmış ve birçok isim arasından yalnızca Hasan Ruhani, Muhammed Bakır Kalibaf, Said Celili, Muhsin Rızai, Ali Ekber Velayeti, Muhammed Garazi, Muhammed Rıza Arif ve Ali Haddad Adil’e seçimlerde yarışma izni verilmişti. Seçimlerden hemen önce Arif, Ruhani lehine, Haddad Adil ise muhafazakar adaylar lehine yarıştan çekilmişlerdi. Bütün kadın aday adaylarıyla beraber, 79 yaşındaki Rafsancani, Ahmedinejad’ın yardımcılarından İsfendiyar Rahim Meşai, 2005-2010 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Menuçehr Muttaki ve 1989-1997 arasında İstihbarat Bakanlığında bulunmuş olan Ali Fellahin de Konsey tarafından diskalifiye edilmişti.

İran’da 12. cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça, Konsey’in geçmiş 11 seçimdeki kararları kurumun eleme süreçlerindeki rolüne dair yeterli fikir vermektedir. Aslında bu durum bir rastlantıdan çok anayasal bir olgudur. İran Anayasası teorik olarak en ciddi figürlerden en olmayacak isimlere kadar rejime bağlı her İranlıya cumhurbaşkanlığı için yarışma kapısını açık bırakmıştır. Ne var ki seçimlerde kimlerin yarışacağına dair nihai kararı Konsey vermektedir. Anayasanın cumhurbaşkanında aranan vasıfları içeren maddesindeki belirsizlikler de Konsey’in gücünü pekiştirmektedir. Geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Ruhani, Devrim Rehberi ile kamuoyu önünde bazı konularda ihtilafa düşmüş ve kendisinin seçimlere ikinci bir dönem için girmesinin Konsey tarafından engellenip engellenmeyeceği konuşulmaya başlamıştı. Hatta Konsey Sözcüsü Abbas Ali Kedhüdai 4 Ocakta verdiği bir röportajda “Cumhurbaşkanının ikinci defa adaylığının onaylanması garanti değil” şeklinde bir açıklama bile yaptı. Şu anda Ruhani’nin diskalifiye edilmesi uzak bir ihtimal olsa da Konsey’in seçim sonuçlarında kritik bir rol oynayacağı kesindir. Akıl hocası ve en önemli destekçisi Rafsancani’nin desteğinden mahrum kalan Ruhani’nin kendisini Konsey’le karşı karşıya getirecek hamlelerden sakınmaktan başka bir yolu kalmamıştır ki Ruhani bir süredir tam da bu doğrultuda hareket etmektedir. Seçimler bir kez daha Konsey’in çizdiği çerçevede yapılacak ve büyük olasılıkla Ruhani ve onun muhafazakar rakibi, Kalibaf veya bir başkası, arasında geçecektir. Sonuçta cumhurbaşkanlarının kim olacağına ise elbette İranlı seçmenler karar verecektir. Ne var ki Konsey’in tartışmalı denetleme yetkileri aslında bir anayasal düzenlemenin lüzumuna işarettir. Bu nokta belki de ölümünden kısa süre önce Rafsancani’nin İran’ın yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu yönündeki çağrısının arkasındaki endişelerden birisiydi.