Pakistan-İran Geriliminde Suudi Arabistan Faktörü
Son zamanlarda Pakistan’da artan terör saldırıları; teröristlerin saldırılardan sonra İran’a sığındıkları gerekçesi ile İran ve Pakistan arasında var olan örtülü sorunların tekrar gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Özellikle 25 Ocak’ta gerçekleşen ve 10 Pakistan askerinin hayatını kaybettiği saldırıdan sonra, gelişmiş saldırı tüfekleri ve gece görüş cihazları taşıyan çok sayıda militanın, İran’a kaçtığı söylenmişti. Saldırıdan sonra Pakistan Silahlı Kuvvetlerinin medya kanadı olan Hizmetler-Arası Halkla İlişkiler Biriminin (Inter-Services Public Relations-ISPR) 27 Ocak Perşembe günü yaptığı açıklamada saldırganlara yönelik operasyonların sınır bölgesinde devam ettiği belirtilirken saldırıyı, Belucistan Kurtuluş Ordusu (BKO) üstlenmişti. Bu saldırıdan sonra Pakistan tarafından yapılan açıklamalarda “iki ülkenin saldırıları üstlenen terör örgütünü finanse ettiği” açıklanmış ancak Hindistan’ın yanı sıra İran doğrudan hedef hâline getirilmemişti.
Pakistanlı yetkililer tarafından İran’ın adı doğrudan açıklanmazken İran’ın ülkedeki terör örgütlerini desteklediğine yönelik farklı kanıtlar ortaya çıktı. Keç’teki saldırıdan üç gün sonra Pakistan Federal Soruşturma Ajansı (Federal Investigation Agency-FIA), Karaçi’deki “yabancı bir istihbarat teşkilatından” ülkedeki terör gruplarına milyonlarca rupi akıtan bir ağı deşifre ettiğini açıkladı. İçerisinde üst düzey Pakistanlı diplomatların da olduğu 13 kişi tutuklanırken çetenin İran ve Hindistan’dan destek aldıkları söylemleri yayılmaya başlandı. FIA’nın, ilk etapta ülke isimlerini açıklamaması Pakistan’da tepkilere neden olurken üst düzey bir güvenlik yetkilisi isminin açıklanmaması kaydıyla TRT World’e yaptığı açıklamada, bu ülkelerden birinin İran olduğunu doğruladı. Bu durum İran’ın, Pakistan’da terörizmin finansmanı ve kara para aklama konusunda geniş bir ağa sahip olduğunu gösterirken aynı zamanda İran’a karşı resmî adımların atılması gerektiği konusunda hükûmete yönelik baskıların artmasına neden oldu.
İran’ın Pakistan’daki Varlığı ve İslamabad’ın Tepkisi
İran’ın, Pakistan’daki terör örgütlerini desteklediği yönündeki söylemler artarken Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarından General Mecidi’nin İran Devlet Televizyonunda “Pakistan’da da vekil gruplarının olduğunu” söylediği yönünde bir sesli videosunun ortaya çıkması, eleştirileri daha da artırdı. General Mecidi’nin; “Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da ve hatta Pakistan’da askerî operasyonlar yürütmeye hazır onlarca Hizbullah tipi militan grubumuz var.” demesi, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin İran destekli olduğu yönündeki iddiaları körükledi.
Ülkede İran’a karşı tepkiler artarken 14 Şubat’ta İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, Pakistan’a önceden açıklanmayan sürpriz bir ziyarette bulundu. Her ne kadar İran medyasına yansımasa da Pakistanlı yetkililerin Vahidi ile görüşmesinde İran’a sert bir nota verdikleri ortaya çıktı. Pakistanlı yetkililerin Vahidi’ye; “İran topraklarının Beluç isyancılar tarafından kullanıldığı hakkında gerekli istihbarata sahip olduklarını söylerken daha fazla saldırı olması hâlinde Pakistan’ın kararlı adımlar atacağını söylediği belirtildi. Söz konusu ziyaret ve uyarıların ardından iki ülke tarafından olayın iç yüzü hakkında açıklama yapılmazken 22 Mart 2022 tarihinde Pakistan’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 48. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’na İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın katılmaması da iki ülke arasında örtülü bir gerilimin olduğu söylentilerinin artmasına yol açtı.
Tablo 1: Uzmanlara göre İran’ın, Hindistan ile birlikte BKO operasyonlarını desteklediği iddialarının başlıca nedenleri:
1. Pakistan’ın, İran ile olan Belucistan sınırını çitlerle kapatmak istemesi |
İran’ın, Pakistan’ın Belucistan eyaletinden yaklaşık 700-800 milyon dolar değerinde yasa dışı ticareti olduğu söyleniyor. Pakistan, Belucistan sınırını çitle çevirmeye karar vermesiyle İran’ın, yasa dışı ticareti konusunda endişeli olduğu düşünülmektedir. |
2. Çabahar Limanının jeo-stratejik öneminin korunmak istenmesi |
Her ne kadar ABD yaptırımları nedeniyle istenilen ilerleme kaydedilmese de Hindistan, İran’ın Çabahar Limanına büyük yatırımlar yapmayı hedefliyor. Dolayısıyla İran’ın, Gwadar Limanının tamamen faaliyete geçmesini istemediği, bu nedenle BKO’yu destekleyerek Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’na (ÇPEK) ve Belucistan’a zarar verdiği değerlendirilmektedir. |
3. İran’ın, Pakistan’a petrol ihracatı konusundaki belirsizlikler |
Pakistan akademi camiasına göre ÇPEK faaliyete geçtiğinde, Pakistan ekonomik olarak daha istikrarlı bir yapıya kavuşacak ve Pakistan, Belucistan’da İran’ın petrol ihracatını etkileyecek kaynakları (petrol ve diğer değerli elementler) keşfedebilecek. |
4. Zeynebiyyun Tugayı konusundaki güvenlik endişeleri |
İran’ın Pakistan’daki Şiilerden devşirdiği militanların, ilerde Pakistan için bir ulusal güvenlik meselesi olacağından endişe edilmektedir. Ülkedeki Orta Doğu uzmanlarına göre Pakistan ülkedeki İran bağlantılarına karşı operasyon yürüttükçe İran BKO üzerinden elindeki kozları oynamaya ve bu yolla Pakistan’a nota vermeye çalışmaktadır. |
Kaynak: Yazar tarafından çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
Taliban, Afganistan’da kontrolü sağladıktan sonra Pakistan’daki saldırılara karışan ve destek veren militanlara -İslamabad’ın da baskısı sonucunda- çeşitli operasyonlar başlattı ve birçok militanı Pakistan makamlarına teslim etti. Artan tutuklama olaylarından sonra Afganistan sınırları içerisindeki BKO’ya mensup çok sayıda militanın İran’ın Sistan ve Beluçistan iline geçtiği söylenmektedir. İran’ın ise zaman zaman örgütü Pakistan’a karşı eylemlerde desteklediği ve gelişmiş silahlarla donattığı iddiaları; Pakistan’daki saldırılarda can kayıplarının artması neticesinde bir kez daha gündeme geldi. Bu durum iki ülke arasındaki örtülü gerilimlerin gün yüzüne çıkmasına yol açarken aynı zamanda Suudi Arabistan’ın da İran’a karşı net bir tavır takınması konusunda Pakistan’a baskı yaptığı söylemlerini beraberinde getirdi.
Pakistan-İran Geriliminde Suudi Arabistan Faktörü
İran’ın Pakistan’daki nüfuz alanının artması ve Pakistan’ın bölgede İran yanlısı bir politika izlemesinin önüne geçmek isteyen Riyad, bugüne kadar çeşitli kozlarla İslamabad hükûmetini yanında tutmaya çalışmıştır. Bu bağlamda Pakistan, yürütmeye çalıştığı denge politikası ile iki ülke arasında taraf tutmaktan kaçınırken Suudi Arabistan’a özellikle enerji ve diaspora alanındaki bağımlılığından dolayı son zamanlarda İran’a karşı net bir tavır takınma yönünde çeşitli eylemlerde bulundu.
Bilindiği üzere Pakistan ve Suudi Arabistan ilişkileri, 2019 yılında Riyad’ın Keşmir konusunda beklenen hassasiyeti göstermemesi nedeniyle Pakistan’dan tepki alması ve akabinde Suudi Arabistan’ın Pakistan’dan borcunu ivedilikle ödemesini talep etmesi sonucunda gerilmiş ancak Mayıs 2021’de Pakistan Başbakanı İmran Han’ın Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesiyle düzelmeye başlamıştı. İlginç bir şekilde, geçen yıl İran’la bağlantılı tutuklamalar dizisi, Suudi Arabistan ve Pakistan ilişkilerindeki gerginliğin azalmasıyla aynı zamana denk geldi. Han’ın Suudi Arabistan ziyaretinden sonra Pakistan’da İran bağlantılı milislere karşı yapılan operasyonlar arttı. Bu bağlamda Suudi Arabistan’ın da istihbarat paylaşımları sonucunda son zamanlarda Zeynebiyyun Tugayı üyesi olduğu iddia edilen çok sayıda militan tutuklandı. Ayrıca geçen yıl haziran ayında, Sind Eyalet Polisinin Terörle Mücadele Departmanı yayımladığı bir belgede; İran yanlısı mezhepçi grup Sipah-e-Muhammad Pakistan’ın 24 üyesini en çok arananlar listesine aldı.
Buna ek olarak Pakistan, Han’ın ziyaretinden yaklaşık altı ay sonra Karaçi’de 2011 yılında bir Suudi diplomatın öldürülmesiyle ilgili cezai soruşturmayı yeniden açtı. Pakistan resmî makamları İranlı yetkililere, bir Sipah-e-Muhammed üyesinin İran’da saklandığı yönünde Tahran’a “yasal yardım” talep eden bir mektup gönderdi. Daha da önemlisi, Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Abdülaziz bin Suud bin Naif, Beluç saldırılarının ardından 7 Şubat’ta (İran İçişleri Bakanı’nın ziyaretinden bir hafta önce) Pakistan’da faaliyet gösteren İranlı vekil gruplara karşı istihbarat paylaşımında daha yakın bir iş birliği teklifiyle İslamabad’ı ziyaret etti. Uzmanlara göre Suudi Arabistan İçişleri Bakanı’nın Keç saldırılarından hemen sonra İran’la ilgili istihbarat paylaşımı teklifiyle Pakistan’a gitmesi; Pakistan’ı, İran’a karşı daha sert bir tavır almaya ikna etmek amacını taşıyordu. Zira bu ziyaretten bir hafta sonra, İran İçişleri Bakanı Vahidi İslamabad’a geldiğinde, iddialara göre İslamabad’da Suudi istihbaratından alınan İran’daki BKO militanlarının sığınaklarını gösteren kanıtlarla karşı karşıya kaldı. Ayrıca Şubat 2022’nin sonlarında İran yanlısı Mehdi grubunun arananlar listesindeki önemli bir üyesinin, 2011 yılında Karaçi’nin Suudi Konsolosluğuna düzenlenen saldırıyla bağlantılı olarak tutuklanması, İran’a karşı Pakistan-Suudi Arabistan ortak istihbarat operasyonlarının bir başka kanıtı oldu.
Bir diğer önemli iddia ise İran’ın Suriye’de rejim saflarında savaştırdığı Zeynebiyyun ve Fatimiyyun Tugayı militanlarını Husi saflarında savaşmak üzere Yemen’e göndereceğiyle ilgilidir. Riyad’ın, İran’ın Suriye’deki paralı askerlerle Husileri destekleyeceğini iddia ederek Pakistan’dan sert adımlar atmasını istediği iddia edilmektedir. Suudi Arabistan, Zeynebiyyun Tugayı’na bağlı militanların “tedbir alınmadığı takdirde Pakistan için ulusal güvenlik meselesi” hâline geleceğini ileri sürerek ülkedeki İran nüfuzuna karşı ortak hareket etme konusunda İslamabad hükûmetini ikna etmeye çalışmaktadır. Zira Suriye’de sıcak çatışmaların azaldığı bu dönemde, İran destekli terör gruplarının akıbeti tartışılırken Riyad tarafından Tahran’ın, militanları Yemen’e göndereceği iddiaları Pakistan’ı tedirgin etmektedir. Zira Suriye’de olduğu gibi Yemen için de İran’ın daha fazla militana ihtiyaç duyması söz konusudur. Dolayısıyla Riyad, Pakistan’ın buna karşı önlem alması için İslamabad makamlarına baskı yapmaktadır. Böylece Riyad’a göre her iki ülke de durumdan kârlı çıkacak hem Pakistan’dan daha fazla militan devşirilmemiş olacak hem de Suudi Arabistan’ın istediği gibi Yemen’e çok sayıda militan gönderilmeyecektir.