Rusya ve İran'ın hedefi; ticari bağlarını Batı müdahalesine karşı korumak, Asya'nın güçlü ve büyüyen ekonomileri ile yeni bağlar kurmaktır.

İran'da gıda güvenliği alanındaki temel zorluklardan birinin, ülkedeki su krizi ve bunun tarım sektörünü olumsuz etkilemesi olduğu söylenebilir.

Kazakistan, geliştirdiği ikili ilişkilerin yanında Azerbaycan ve Türkiye ile TDT kapsamında; İran’la ise ŞİÖ ve hatta AEB kapsamında ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirmektedir.

İran'ın, Ukrayna krizi sırasında Rusya ile Güney Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin genişlemesinde “köprü” rolü oynadığı söylenebilir.

Eski petrol kuyularını canlandırma planı başarılı olduğu takdirde, birkaç yıl sürebilen bu onarım faaliyetleri, ülkenin ham petrol üretimine en iyi ihtimalle %15 katkı sağlayabilir.

Tahran yönetiminin; refah, siyasal katılım ve ekonomik şeffaflık alanında gösterdiği başarısız performans, halkın devlete karşı küskünlüğüne neden olmuş ve devlet ile millet arasındaki mesafeyi artırmıştır.

İsrail-Lübnan Deniz Sınırı Anlaşması, bölge ülkelerinin atılgan enerji politikalarının yeni aşamasını başlatan bir trigger olmuştur.

Türkmen gazının Kafkasya üzerinden Avrupa'ya ihracı konusunda, Rusya ve İran'ın karşıtlığına Çin de katılırsa bu enerji rotasının aktif hale gelmesi daha da zora girebilir.

Devletin mali yükünü azaltması beklenen özelleştirmenin, İran’da bir trajediye dönüştüğü söylenebilir.

İran Petrol Bakanı Ovci’nin açıkladığı gelişmeler, iki ülke arasında enerji iş birliğinin yükseliş trendine girdiğini göstermektedir.

Reisi'nin ekonomi ekibi üyelerinin görüşlerindeki farklılıklar, Reisi hükûmetinin ekonomideki başarısızlığının nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir.