KİK Toplantısındaki Gelişmeler ve İran’ın Tepkisi

KİK Toplantısındaki Gelişmeler ve İran’ın Tepkisi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

KİK (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi) Bakanlar Konseyinin son oturumunda, Basra Körfezi’ndeki Ebu Musa, Büyük ve Küçük Tunb adalarına ilişkin olarak Konseyin, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) verdiği desteği yinelemesi, İran ile BAE arasında uzun süredir devam eden toprak sorununu yeniden gündeme taşıdı. 1971 yılından bu yana süregelen ve 1990’larda derinlik kazanan üç ada anlaşmazlığı, uzun zamandır KİK zeminindeki yerini korumaktadır. Ek olarak Körfez’in, bölgesel güvenliğe tehdit olarak gördüğü İran’ın nükleer programı da ilişkilerdeki yön belirleyici diğer bir unsur olmayı sürdürmektedir.

Konseyden İran’a Yönelik Açıklamalar

KİK Bakanlar Konseyinin 149. oturumu, 16 Eylül’de üyelerin dışişleri bakanlarının katılımıyla Riyad’da gerçekleştirildi. Bakanlar Konseyinin gündeminde, İran’a yönelik çeşitli konular da mevcuttu. Açıklamaların ilkini, 1971 yılında İngiltere’nin bölgeden çekilmesiyle İran ve BAE arasında alevlenen ve İran’ın adalar üzerindeki faaliyetlerinin Körfez Arap ülkeleri tarafından da kabul görmemesiyle KİK zemininde kendine yer edinen üç ada anlaşmazlığı oluşturdu. Konsey, BAE’ye ait olduğunu savundukları üç adada, İran’ın varlığına devam etmesine karşı kesin muhalefetini ve BAE’ye olan sarsılmaz desteğini yinelerken bu adaların BAE’nin; kara suları, hava sahası, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olarak topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve İran tarafından gerçekleştirilen herhangi bir eylemin hükümsüzlüğünü vurguladı. Konsey; İran’ı, BAE’nin sorunu doğrudan müzakereler yoluyla çözme veya Uluslararası Adalet Divanına (UAD) başvurma çabalarına yanıt vermeye çağırdı. 1996’da BAE, KİK aracılığıyla anlaşmazlığın UAD’ye taşınmasını teklif etmiş ancak teklif, İran nezdinde kabul görmemişti. BAE, 2006’da konunun tekrar UAD’ye taşınmasını teklif etmiş ancak teklif, İran tarafından bir kez daha reddedilmişti. Hürmüz Boğazı yakınında bulunan adaların jeostratejik önemi göz önüne alındığında sorunun Basra Körfezi’ndeki Arap ülkeleri ile ilişkilerde neden ön plana çıktığı anlaşılabilir.

Adalar sorunu haricinde Konsey; bölgesel güvenlik ve istikrar ile devletler arası ilişkilerde uluslararası hukuka bağlı kalma gibi ilkeler konusundaki kesin tutum ve kararlarını teyit ederken İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, KİK ile İran arasındaki gerilimi azaltacak ve güven inşa edecek hususlar üzerinde çalışma konusunda olumlu bir role sahip olacağı yönündeki beklentilerini dile getirdi.
Oturumda İran’a yönelik öne çıkan bir diğer konu ise İran’ın nükleer dosyası oldu. Bakanlar Konseyi, nükleer faaliyetler hususunda müzakerelere olan ihtiyacı vurgularken konunun bölge ülkelerinin güvenliği ve istikrarıyla ilgili olduğu göz önüne alındığında KİK ülkelerinin de ilgili tüm bölgesel ve uluslararası tartışmalara ve toplantılara katılmaları gerektiğini vurguladı. Ayrıca ortak amaç ve çıkarlara ulaşılmasına katkıda bulunacak şekilde İran’ın nükleer dosyasıyla ilgili iş birliği yapmaya hazır olduklarını belirtti. Konsey; İran’ın, uranyum zenginleştirme oranlarını barışçıl kullanım ihtiyacının ötesine taşımama konusundaki taahhütlerini sürdürmedeki başarısızlığını kınarken İran’ı, bu adımı tersine çevirmeye ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile tam iş birliği yapmaya çağırdı.

İran’ın Tepkisi

Oturumdaki üç ada açıklamalarına ilişkin İran’dan gelen tepki, tarihsel süreçte de olduğu gibi adaların İran’a ait olduğu ve statüsünün değişmeyeceği yönünde oldu. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade yaptığı açıklamada “Basra Körfezi’ndeki Küçük ve Büyük Tunb ile Ebu Musa adaları kesinlikle İran’a ait ve bu konuda yapılan can sıkıcı ve bayat açıklamalar, İran’ın adalar üzerindeki ebedî mülkiyetini değiştirmeyecek.” sözlerine yer verdi. Sözcü, İran’ın barışçıl nükleer ve füze programlarına ve savunma politikalarına ilişkin konulara herhangi bir müdahaleyi reddettiklerini ifade ederken şu anki yönetimin tüm komşu ülkelerle ilişkileri ve iş birliğini geliştirmeye verdiği önceliğin altını çizdi.

Hatipzade, “İran karşıtı bakış açılarını dayatmaya çalışan bazı KİK üyelerinin dikkatlerini bölgenin ötesine odaklamak ve bölge dışındaki ülkelere pratik olmayan taleplerde bulunmak yerine, tutumlarını değiştirip bölge içi görüşmelere dikkatini vermesini ve diplomasiyi teşvik eden güven artırıcı önlemler benimsemesini umduğunu” belirtti. Ayrıca bölgesel çözümün; İran’a karşı kabul edilemez talepler, asılsız suçlamalar, eski açıklamaları yeniden gündeme getirmek olmadığını aksine yaklaşımda değişikliğe ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Sonuç olarak KİK’in son oturumundaki İran’a yönelik açıklamalara İran’ın tepkisi, geçmişten farklı çizgide olmamıştır. Adalar sorunu, İran-Körfez Arap ülkeleri arasında anlaşmazlık sebebi olmaya devam ederken İran’ın nükleer dosyası da bölgesel tehdit unsuru olarak algılanmayı ve Körfez ile ilişkileri sınırlamayı sürdürmektedir.