Müesses Nizam Destekçilerinin Emini Olayına Tepkileri
İran’da başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra ahlak polisleri (İrşat Devriyeleri) tarafından darp edilen ve komaya giren 22 yaşındaki Mehsa Emini’nin hayatını kaybetmesi, İran ve dünya kamuoyunun gündemini yaklaşık bir haftadır meşgul etmektedir. Geniş yankı uyandıran olay sonrası ülke içerisinde patlak veren protesto gösterilerine özellikle yurt dışında yaşayan muhalif kesimler ciddi anlamda destek vererek gösterilerin ülke geneline yayılması çağrısında bulunmuş; müesses nizam yanlıları ise karşı argümanlar sunmaya çalışmıştır. Devlet kanadı; Emini’nin, polislerden herhangi bir şiddet görmediğini ileri sürmüş ve polisler ile yaşadığı olay sonrası “uyarı eğitimleri”ne katılmak üzere götürüldüğü emniyet salonunda aniden yere yığıldığı görüntüleri paylaşmıştır. Emini, gözaltındayken fenalaşması üzerine kaldırıldığı hastanede üç gün komada kaldıktan sonra vefat etmiştir. Emini’nin otopsi raporunda ise ölüm gerekçesi, kalp krizine bağlı beyin hasarı olarak açıklanmıştır.
Müesses nizam taraftarları; Emini’nin ölümünü, “Devrim düşmanları”nın bir bahane olarak kullandığı, gösterilerin Batı-İsrail tarafından desteklendiği; Halkın Mücahitleri Örgütü (HMÖ), İran Kürdistan Devrimci Emekçiler Örgütü (KOMELA), Kürdistan Demokrat Partisi ve Şah yanlıları tarafından organize edildiği yönünde iddialarda bulunarak karşı savunmaya geçmişlerdir. Protesto gösterilerinin planlı bir senaryo olduğu, Devrim düşmanları tarafından organize edildiği ve gösterilere öncülük eden kişilerin arasında HMÖ tarafından eğitilen şahısların bulunduğu da ortaya atılan iddialar arasında yer almaktadır. Strateji Uzmanı Ali Ekber Raifipur, protestocuları sadece HMÖ, KOMELA ve Kürdistan Demokrat Partisi gibi Devrim karşıtı örgütlerin mensubu olarak görmenin doğru olmadığına işaret ederek “Akıllı kişi aynı delikten iki kez ısırılmaz. Bu olayların iki boyutu ve protestocuların da çeşitli motivasyonları vardır. Herkesi sopayla yenemezsin. Biri adil bir eleştirmen, diğeri ise düşman.” ifadelerini kullanarak çözüm yolu bulunması çağrısı yapmıştır. İddiaya göre ayrılıkçı gruplar tarafından İran bayraklarının indirildiği ve yakıldığı görüntülerin yer aldığı videoları paylaşan Raifipur, “Ayrılıkçıların sokaklarda ayaklanmasını, ülkemizin kutsal bayrağını yakmasını, ateşli silah ve sahte bayrağıyla güç gösterisi yapmasını cevapsız bırakmayacağız.” şeklinde tepki göstermiştir.
Emini’nin sağlık durumuyla ilgili konuşan babasını yalan söylemekle itham eden Hemedan Milletvekili Ahmed Hüseyin Fellahi “Emini’nin ölümü, bir başka Nida Ağa Sultan yapmak için senaryodur.” açıklamasını yaptı1. Fellahi; yukarıda bahsedilen grupların, devletin ve hükûmetin son günlerde Erbain yürüyüşü ve Şangay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) üyelik konusunda elde ettiği kazanımı gölgelemek için harekete geçtiğini savundu. Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) yakınlığıyla bilinen, savunma ve güvenlik uzmanı gazeteci Hüseyin Deliriyan ise içerideki bazı kişilerin, İrşat Devriyeleri konusunda reform yapılması gereken prosedürlere yönelik eleştirileri bir kenara bırakıp sistemin temel direklerine saldırdığını ve halkı tahrik ettiğini öne sürmüştür. Bir başka paylaşımda, İran bayrağının yakıldığı görüntülere yer vererek bunun; HMÖ’nün uzun süredir devam eden bir politikası olduğu, Emini’yi bahane olarak kullandıkları ve yakında kaos çıkarmak amacıyla insanları öldürmeye başlayacaklarını ileri sürmüştür. Benzer şekilde paylaşımlarına devam eden Deliriyan, bu eylemlerin Emini’nin ölümünü bahane eden şüpheli kişiler tarafından gerçekleştirildiğini sürekli dile getirerek “Onlar bizden değil, biz onlardan değiliz.” mesajını vermek istemiştir. Bunların yanı sıra Tahran Üniversitesinde protestoculara karşı gösteri için toplanan “devrimci” öğrencilerin videosunu da paylaşmıştır.
Muhafazakârların cuma namazı sonrası karşıt gösteri çağrısında bulunmasıyla birlikte ortaya çıkan destek yürüyüşleri de müesses nizam yanlıları arasında özellikle çok sık paylaşılan görüntülerden biri olmuştur. Bu görüntülerde göstericiler “Batı destekli isyancılar” olarak tavsif edilmiştir. Genellikle Emini’nin öldürüldüğüne dair hiçbir kanıt bulunmadığına yer verilmiş; BBC, VOA Persian ve Iran International gibi kanallar yalan haber yapmakla suçlanmış, ABD ve Batı ülkelerinde polis tarafından öldürülen kadınlar ön plana çıkarılarak karşı savunmaya geçilmiştir. Tahran Üniversitesi İngiliz Edebiyatı Profesörü ve Oryantalist Muhammed Marandi konu hakkında şu paylaşımı yapmıştır: “İsyancılar kamu ve özel mülkleri yok ederken, polis memurlarını öldürürken ve vatandaşlara saldırırken Batılı rejimler ve onların kontrollü medyası sessiz kaldı. Bunun yerine kanıt sunmadan Emini’nin dövüldüğünü ve işkence gördüğünü iddia ettiler. Sıfır güvenilirlikleri veya dürüstlükleri vardır.”
Tahran Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Meclis İşlerinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Hüseyni, göstericilerin DEAŞ gibi davranarak İran bayrağını, camileri, kamu mallarını yaktığını; memurlara, dindarlara ve örtülü kadınlara saldırdığını, böylece siyonistleri ve ülke düşmanlarını desteklediklerini öne sürmüştür. Emini’nin ölümü üzerine başlayan olayların, seçimlerin bahane edilerek 2009’da düzenlenen protestolara benzediğini vurgulamıştır.
Bazı göstericiler, HMÖ lideri Meryem Recevi’nin eğittiği “teröristler” olarak lanse edilmiş ve olayların kasıtlı olarak çıkarıldığı aktarılmıştır.
Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın danışmanlarından Abdurrıza Daveri; Ruhullah Humeyni, Ali Hamenei ve Ekber Haşimi Rafsancani gibi Devrim’in önde gelen isimlerinin geçmişte zorunlu örtünme konusunda yaptıkları açıklamaları hatırlatmıştır. Rafsancani’nin “Dün gece (1994) Ayetullah Hamenei’nin konuğuydum. Güncel konuları görüştük. ‘Zorunlu çarşaf’ isteyen bazı kişilerin görüşlerine katılmadığını söyledi.” ve “Hutbelerde (1982) halktan ‘açık kadınlara ölüm’ sloganının atılmamasını istedim.” ifadelerini aktarmıştır. Bunun yanı sıra Ayetullah Humeyni’nin 1979 yılında verdiği röportajda kullandığı “Başörtüsü kadınlar için isteğe bağlıdır, kendileri seçmiştir.” ifadelerini hatırlatmıştır. Daveri, yaşanan olayları yaptırımlar nedeniyle oluşan ekonomik sorunlara bağlamıştır: “İran toplumundaki ana protesto gücü, yaptırımların yıkıcı ekonomik baskısı tarafından oluşturuldu ancak İrşat Devriyesi tarafından boşaltılıyor. Mevcut durumun nihai kazananları 2016 ve 2018’de olduğu gibi Nükleer Anlaşma karşıtları, yaptırım vurguncuları ve müzakereleri durdurmaya çalışanlardır.”
Muhafazakâr kesim “Kahrolsun Vatanı Satan Ünlülere” hashtagi ile gösterilere destek veren sinema oyuncuları ve futbolcuları eleştirmiştir. Doktrinal Analiz Merkezi (Andishkadeh Yaghin) Başkanı Hasan Abbasi, söz konusu hashtag altında yaptığı paylaşımlarda “Düşmanın istihbarat servisleri, sinema ve futbol ünlülerini nerede/nasıl kontrol altına alabildi? Tabii ki film festivalleri ve yabancı futbol takımlarına katıldıkları zaman.” ifadesini kullanırken bir başka paylaşımda ise “Ünlülerin, düzeni devirme eyleminin ön saflarında yer almasıyla İslami düzen, fiilen bu yolsuzluk mikroplarından kurtuldu.” sözlerine yer vermiştir.
Müesses nizam destekçisi sosyal medya kullanıcıları genellikle protestocuları, muhalif veya ayrılıkçı gruplarla ilişkilendirmiştir. Ebu Seccad el-Kerbelai isimli kullanıcı, göstericiler arasında kalan çarşaflı bir kadının saldırıya uğradığını belirttiği videoda, göstericileri eleştirmiştir: “Protestocular, Emini’nin doğal sebeplerden dolayı trajik bir şekilde öldüğü gerçeğini umursamıyorlar. Sadece Batı ve İsrail tarafından desteklenen rejim değişikliğini umursuyorlar!” İhsan Sefernejad isimli kullanıcı ise Hemedan’da protestoculara karşı düzenlenen karşıt gösteriyi paylaşarak “İçiniz rahat olsun, ABD destekli darbe başarısız olacak!” yorumunda bulunmuştur.
Sonuç olarak müesses nizam yanlıları daha önceki gösterilerde olduğu gibi mezkûr olayları dışarıdan bir müdahale olarak telakki etmiş ve karşı hamlelerde bulunmuştur. Bu doğrultuda Emini’nin polis tarafından şiddet görmediği ve doğal yollarla hayatını kaybettiğine ilişkin farklı argümanlar sunmuştur. Emini’nin ölümünün göstericiler tarafından bir bahane olarak kullanıldığı, Batı destekli ve özellikle HMÖ gibi Devrim karşıtı örgütlerle iltisaklı oldukları ön plana çıkarılmıştır.
1Nida Ağa Sultan, 2009 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sonrası çıkan protesto gösterileri sırasında vurularak öldürülmüş ve yüzü, gösterilerin simgesi hâline gelmişti.