Fars Gate Belgeleri: Uyuşmazlıklar ve Yönetsel Zafiyetler

Fars Gate Belgeleri: Uyuşmazlıklar ve Yönetsel Zafiyetler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Black Reward adlı hacker grubunun, 25 Kasım’da Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) yakınlığıyla bilinen yarı resmî medya organı statüsündeki Fars Haber Ajansının Genel Müdür Vekili Abbas Derviş Tevanger tarafından DMO Genel Komutanı Hüseyin Selami’ye sunulmak üzere hazırlanan 250 terabaytlık gizli bülteni ele geçirmesi, İran toplumu ve uluslararası kamuoyunun gündemini yoğun bir biçimde meşgul etmiştir. “Fars Gate” olarak telakki edilen bu belgelerde; Rehberlik Ofisi ve DMO’ya gönderilen gizli raporlar, yetkililer arasındaki yazışmalar ve arama kayıtlarının yanında, yerli ve yabancı medyadaki haberler ile çeşitli konulara dair görüntü ve ses arşivleri yer almaktadır. DMO’nun yanı sıra Cuma İmamları Politika Oluşturma Konseyi için de özel bilgileri içeren bültenler hazırladığı ileri sürülen ve belgelerin ifşa olmasının ardından tutuklanan Tevanger, DMO ile iltisaklı medyanın en nüfuzlu simalarından biri olarak kabul edilmekle beraber siyasal düzen öncüleri ve muhafazakâr çevrelerle derin bağlantıları bulunan bir figürdür.

Belgelerin Gölgesinde Protesto Gösterileri

Mehsa Emini olayları sonrası süregelen gösterilere ilişkin detaylı bilgilerin yer aldığı belgelerde; protestocuların en büyük başarısının, ordu ve polis güçlerine karşı korkusunu kaybetmesi olduğu ileri sürülmektedir. Devrim Rehberi Ali Hamenei, protestoların devam edeceğini ifade ederken güvenlik-istihbarat aygıtlarının protestolardan kaygı duyduğu ve halkın, ekonomik reformlara yönelik eleştirilerini dile getirdiği ileri sürülmektedir. Bunun yanında Hamenei’nin, ülke medyasının protestolarla mücadelede sınıfta kaldığını belirttiği aktarılmaktadır. Ayrıca protesto dalgasının daha da büyümesini önlemek adına ülke yönetiminde köklü reformlara gidebileceğinden de bahsedilmekle beraber protestoların sebebinin araştırılması için Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei’nin önderliğinde üç erk başkanının bir komite oluşturduğu belirtilmektedir

Belgelerde; Hamenei’nin, Zahedan’daki protestolar ve Sünni cemaat önderi Mevlevi Abdülhamid İsmailzehi’nin merkezî yönetime yönelik sert çıkışlarına yönelik endişe duyduğu için Emniyet Teşkilatı Genel Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Eşteri’ye Mevlevi Abdülhamid’in uyarılması talimatını verdiği öne sürülmektedir. Ancak bu konjonktürde ters tepki yaratacağı endişesiyle tutuklanması yerine itibarının zedelenmesi yönünde talepte bulunduğu da ifade edilmektedir. Öte yandan Eşteri; Zahedan’daki olaylar neticesinde, Sistan ve Beluçistan Emniyet Müdürü’nün görevden alınması hususunda hiçbir inisiyatifinin bulunmadığını vurgulayarak bu kararın, Mevlevi Abdülhamid’i memnun etme kapsamında alındığını ancak onun tatmin olmadığını ifade etmektedir. Bunlara ek olarak belgelerde birçok yerde Hamenei’nin, başörtüsü konusunda yeterince çaba göstermediği için çeşitli makamları azarladığı; farklı devlet kurumlarının da bu konuda iş birliği yapmama konusunda birbirlerini eleştirdiği görülmektedir. Ancak İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan ankete göre toplumun %51’i zorunlu başörtüsü uygulamasına karşıyken %36,8’i ise zorunlu tesettürü desteklemektedir. Yapılan anket ayrıca toplumun %70’inin sistemi destekleyen miting ve gösterilere katılmak istemediğini ortaya koymaktadır.

Muhafazakârların Güç Mücadeleleri ve Yönetim Mekanizmalarındaki Zafiyetler

İfşa edilen Fars Gate belgeleri, muhafazakâr siyasal düzen öncüleri arasındaki rekabet ve yönetim mekanizmalarında uyumsuzluğun göstergesi kapsamında okunabilir. Hamenei’nin belgelerde bahsedilen İbrahim Reisi hükûmetinin performansından duyduğu memnuniyetsizlik de bu noktada oldukça ehemmiyeti haiz bir husustur. Belgelerde; Hamenei’nin, Cumhurbaşkanı Reisi ve Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’yi Zahedan’daki gösterilerle mücadele kapsamında yetersiz bularak “Bu konuyla ilgilenecek vaktiniz yoksa ben kendim takip ederim.” şeklinde sitem ettiği aktarılmaktadır. Ayrıca Zahedan’da güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucu meydana gelen sivil kayıplar nedeniyle bölge halkından özür dilemediği için Emniyet Teşkilatı Genel Komutanı Eşteri’ye de tepki gösterdiği ifade edilmektedir. Reisi’nin hitabet gücünün zayıf olmasına da dikkat çekilen belgelerde; İran İslami Şûra Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın, hükûmetin plansız ve karar verme yetkinliğinden noksan olduğu yorumu üzerine Hamenei’nin de bunu teyit eden beyanlarda bulunduğu görülmektedir. Öte yandan Hamenei’nin, Rehberlik Ofisine en yakın figürlerden olan Gulam Ali Haddad Adil’e, Düzenin Yararını Teşhis Konseyinin (DYTK) protestolarda pasif kalmasından duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdiği; buna mukabil, Haddad Adil’in de Besic’in zayıfladığını ve harekete geçme kabiliyetini kaybettiğini ifade ettiği aktarılmaktadır

İran Radyo ve Televizyonu Kurumunda (IRIB) yürütme ve yasama organlarındaki işlevsel sorunların aktarılması ve konuya ilişkin haberlerin yayılmasının önüne geçilememesinin yarattığı gerginlik, muhafazakâr blokun içerisindeki rekabeti tırmandıran bir diğer husustur. Belgelere göre Cumhurbaşkanı Reisi ve Meclis Başkanı Kalibaf; Devrim Rehberi Hamenei’nin önünde birbirlerini eleştirmiş ve her ikisi de devlet televizyonunun, yasama ve yürütme organlarının performanslarına ilişkin tutumundan yakınmıştır. Ardından IRIB Başkanı Peyman Cebeli’nin “Ne yapacağını bilmiyorum.” yorumu üzerine daha önce IRIB başkanlığını üstlenen Ali Laricani, Cebeli’nin bu işin altından kalkamayacağını ifade etmiştir. IRIB Başkan Vekili Vahid Celili ise Hamenei’nin, Laricani IRIB başkanlığı görevini sürdürürken Cebeli’ye “Git, IRIB’ı sistem karşıtlarının elinden al.” dediğini öne sürmüştür. Öte yandan Hamenei’nin; Emini protestolarında, IRIB ve sistemle iltisaklı diğer medya organlarının yetersiz kaldığını vurgulayan ifadelerinin de bu çerçevede değerlendirilebileceğini söylemek mümkündür. Ayrıca mezkûr belgelerde, IRIB ile Kültür ve İslami İrşat Bakanlığı arasında birçok ayrışma bulunduğu da görülmektedir. 

DMO İstihbarat Teşkilatının, ordunun görevleri dışında kalan konular üzerindeki etki düzeyinin de muhafazakâr çevrelerin güç ve iktidar mücadeleleri kapsamında ele alınabileceğini belirtmek mümkündür. Hüseyin Taib’in DMO İstihbarat Teşkilatı başkanlığı görevinden alındığı koşulların konu edildiği Fars Gate belgelerinde; Reisi’nin yargı erki başkanı olduğu dönemde, dava dosyalarının %90’ını DMO’ya intikal ettirmesi üzerine Taib ile hükûmet arasında gerçekleşen haftalık toplantıların, Direniş Cephesi’nin bazı üyelerini rahatsız ettiği belirtilmektedir. Bu noktada, Reisi hükûmetinin kurulmasında DMO’nun etkin rolünün altı çizilmektedir. Öte yandan bazı muhafazakâr çevrelerin; Kalibaf’ı, Meclis başkanlığı koltuğundan etme girişimlerine de yer verilmektedir. Kalibaf ile ailesinin Türkiye ziyaretleri sırasında, bebekleri için yaptıkları alışverişin basına servis edilmesiyle başlayan tartışmalarda; Taib ve DMO’nun Kalibaf’ı savunmasının, Kalibaf’ın görevden alınmasının önüne geçtiği belirtilmektedir. Belgelerde yer alan bir diğer husus, Devrim Rehberi Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti’nin; Taib’e, hâkimle eş değer bir iş yaptığını söylemesi ve Taib’in ise “Hayır. Hâkim, sanığın kendini savunmasına izin verir. Biz tarafı reddediyor veya onaylıyoruz, savunmaya izin vermiyoruz.” şeklinde cevap vererek DMO’nun yetkilerinin boyutunu gözler önüne sermesidir.

Fars Haber Ajansının sızdırılan belgelerine ilişkin önemli diğer bir husus, İran istihbarat ve güvenlik kuruluşlarının Şiraz’daki Şah Çerağ Türbesine yapılan terör saldırısından çok önceden haberleri olduğu ancak mâni olunmadığı yönündeki iddialardır.

Değerlendirme

Sonuç olarak 2020 Genel Seçimleri ve 2021 Cumhurbaşkanlığı ve Yerel Seçimlerinde hem reformcu hem ılımlı çevrelerin siyasi arenadan tasfiye edilerek sistem tarafından sindirilmeye çalışılması çerçevesinde gelişen yasama, yürütme ve yargı erklerinin uyumlu çalışacağı varsayımının aksine; muhafazakâr cenah, kendi içinde rekabete girmiş ve bu da siyasal düzen içerisindeki ayrışma ve uyuşmazlıkların tırmanmasına yol açmıştır. DMO ile iltisaklı Fars Haber Ajansının sızdırılan belgeleri, muhafazakâr sistem öncüleri arasında yaşanan güç ve iktidar mücadelesini gözler önüne sermekle beraber yönetim mekanizmaları içerisindeki yönetsel zafiyetleri kanıtlar niteliktedir. Öte yandan hacklenen bültenin tamamı henüz kamuoyuna servis edilmese de gizlilik ve hassasiyet esaslı belgelerin yabancı oluşumlar tarafından ele geçirilmesi, DMO’nun güvenlik zafiyetini de ortaya koymaktadır.